- 683 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YORGUN BİR YÜREĞİN HİKAYESİ
Uzun yaşamak için çabalayan insanların görmeyi istedikleri yaştayken, seksenindeyken tanıdım Ayşe nineyi ve yaşadığı acıları...
Artık çok iyi görmüyordu gözleri, bacakları bir asra tanıklık etmiş bedenini kolay taşıyamıyordu. Son günlerini, son mevsimini yaşıyordu.Acizdi öyle ki şefkate,sevgiye, merhamete en çok ihtiyaç duyduğu bu zamanlarda çocukları tarafından uygulanan şiddete,zalimliğe,saygısızlığa karşı koyamıyordu.Ömrünü adadığı,canından öte bildiği çocuklarının onu bir tatlı dil,bir güler yüzden mahrum edişlerine anlam veremiyordu.Artık ufacık kalmış bedeninin bir eve sığamayışını, bir lokma ekmeğin ondan neden esirgendiğini anlayamıyordu...
Evinin çatısı çökük, soğuk ve karanlık odasında yaşıyordu.
İliklerine kadar üşümüştü Ayşe nine...
Komşularının merhameti yardımsever insanların verdiği battaniyelerle biraz olsun ısındığında bir tabak sıcak çorbayı içirişimiz de ahlar dökülmeye başlar Ayşe ninenin dudaklarından. Yardım elini uzatıp sevgiyle bakan yüzler, çocuklarının veremediği saygıyı- sevgiyi merhameti görünce ahların yerini dualar aldı. Ama çok az yaşadı ömrünü...
Hayatın oyunlarından, kederinden,acizliğinden kurtulup, yumdu o gün görmemiş gözlerini hayata...Yorgun bir yürekte,yorgun bir bedende kaldı yaşadıkları.Tam mutluluğu, sevgiyi,saygıyı yakalamışken kaybettik Ayşe nineyi...
Bilmiyorsunuz Annelerin kıymetini? Bilmiyoruz? Bu kadar mı köreliyor kalbimiz ana sevgisine,ana şefkatine,ana kucağına...
Gidince mi anlıyoruz anne sevgisini…
İşte Ayşe nineyi böyle kaybettik. İnsanları maalesef üzer ölümler ayrılıklar...Evet dünyaya gelirken de ağlıyoruz,dünyadan giderken de…
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisinde...
“Müminler ölmez, ancak onlar boş bir evden, dolu bir eve geçerler.Ölüm takma dişimizi çıkarmak gibi bir şeydir...” diye buyurmuştur.
Gözlerini karanlıkta açan bir insan düşünün ve gündüzleri kör yaşayan bir insanı?
Aydınlığın güzelliğin sırrını çözebilir mi?
Hayatın öte tarafına gitme anıdır ölüm?Böyle anlarda insan bir korku, bir kaçış içindedir.Bu korkuyu aşanlarda vardır.Kimse
bu dünya hayatını tutsak olarak yaşamak istemez. Aslında yaşamak iyisiyle, güzelliğiyle,Salih ameliyle o büyük Padişah’ın yanına ve sevgisine ulaşmaktır.
Dünya ahiretin tarlasıdır, ama hep tarlada kalmaz ki... Ne ekersen onu biçersin. Sonrada çekip gidersin.
Ölümün gerçek yüzü karamsarlıktır soğuktur. Sanki insan yok olup gidiyormuş gibi geride kalanlar yoğun bir yas havasına girerler. Ağlamak aslında güzel bir şeydir;ama ağlamanın da bir sınırı vardır.Belki ağlamak iyi gelir insana ama birazda yıpratır.
Akşam olunca, hava kararınca hiç gökyüzüne baktınız mı? Güneş ufukta batınca kaybolur. Ya da sabah olup da ortalık aydınlanınca baktınız mı? gökyüzünde görünmeyen yıldızlar kaybolur...
... İşte böyle bir şeydir... YAŞAMAK VE ÖLMEK...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.