Yasak birşeyler...
Yasak birşeyler çekiyor canım.
Yasak şehirler, yasak caddeler, yasak kitaplar, yasak şarkılar... Kırmızı tabelalara inat âsi adımlar atmak istiyorum. Yasak kelimesini icâd edip üzerine cezayı uyduranlara gülüp nanik yaparak kaçmak istiyorum.
Gökkuşağını kapatan binaların en tepesine çıkıp kollarımı açarak paragöz müteahhitlere sessiz küfürler savurmak istiyorum.
İnsanların yüzüne gerçekleri bağırmak, yalanı avlamak ve alışılmış, kalıplaşmış ne varsa çalkalayıp kendine getirmek istiyorum.
Körleşip duyuları yeniden keşfetmek, sağırlaşıp notaları yeniden duymak istiyorum.
O yağmur altındaki ilk öpücük gibi. Hani sıcak bir ekim güneşinin soğuk kaldırımlara haylazca yayılıp rüzgarla işveleşmesi gibi.
Denizin sahillere çarpan ılık dalgalarıyla kumla sevişmesi gibi. Yasak bişeyler. Özgürlüğümü kamçılayacak, beni içimden yeniden doğuracak bir umut istiyorum. Karanlık kafeslerimi kemirsin istiyorum üfleyip can verdiğim âsilikler.
Ruhum beyaz bir güvercini andırıyor. Üzerine zorla giydirilen ağır elbiselerin içinde sıkılıyorum o yüzden.
Bana kalsa sadece vicdanı olmayanların varlığı illegal. Tel örgülerin dışında kalarak yaşanan legal avutmalardan daha büyük suç tanımıyorum bana sorarsanız. Zaten içine mahkeme kurmayı bilseydi insan, dışardaki mahkemelere gerek kalmazdı. Meseleyi size bırakıyorum der, omuzundaki meleklerin avukatlığına baş vurur onları yoğun mesaiye bırakırdı. Gerekirse dar ağacını kendi kurardı.
Yasakla, sınırla, kanunla aklanmıyor günahlar.
Bütün özgürlüklerimin rengi beyaz, kanatları hiç bir kafese girmeyecek kadar büyük. Ne yazık ki birçok insan kendi kanat çırpışının sesini dahi duymadı hayatı boyunca ve duymayacak da. Çoğu kanatlarından habersiz ölüp gidecek. O yüzden herkesin alnının çizgilerinde oturmuş yas tutar yıllar...
Bana kalsa yasalaştırılamaz yaşamlar.
Yasak birşeyler çekiyor canım.
Yasak şehirler, yasak caddeler, yasak kitaplar, yasak şarkılar... Kırmızı tabelalara inat âsi adımlar atmak istiyorum...
✒T.Y.