- 603 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Alışkanlık
Telaşla başlayan her gün gibi bir gündü bu günde. Her günü sıradan yapan ritüelleri miydi acaba diye düşündüm bir an. Yoksa sıradanlaştıran biz miydik? Neyse bütün gece uyumuşken hiç uyuyamamış gibi kendimi yorgun hissetmemi çözememiş yeni bir güne hazırlanmam gerekliliğini kafama kafama vurmak suretiyle uyanmayı hedefledim.
Sabah keyifle kalkmak güzel bir gün diye olumlamak hayatı…. İstemez miyim isterim elbet kim istemez ki. Hiç ses çıkarmadan doğruldum. Koşullanma üzerine ne yazılmışsa doğrulamayı ihmal etmeden gerçekleştirdim bir bir her şeyi.
Kapıyı açtım ve kapıyı kapadım. Dışardaydım…
Ev dediğimiz korunaklı mekanının dışında korunmasız hissine kapıldığımız olur ya bazen… bazen de daralıp kendimizi dışına atarız. Hissiyatımız neyse o an onu hisseder ve yaşarız. Bu gün ben hiçbir şey hissetmedim ya neyse. Mekaniktim ve programa bağlanmış bir robot gibi yapmam gerekenleri bir görev anlayışı içinde uyguluyordum sadece. Kumandası bende olmayan bir hayatın akışıydı yetişmeye çalıştığım.
Dışarıya adım attığımda soğuk bir rüzgar ve yağmurlu bir hava beni karşıladı. Evden çıkmadan pencereden dışarı bakmak hava durumuyla ilgilenmek ritüellerim arasına girememişti ne yazık ki. Sabah sürprizlerine alışıktım ve de bu durumu da kabullenmiştim sanırım. Gün beni yağmurla karşılamıştı ve her zamanki gibi yanımda şemsiyem yoktu. Olsun ıslansam biraz ne olurdu ki…
Hızlı adımlarla yürüdüm evimin sokağından caddeye doğru… Dolmuşa bindim, dolmuş hareket etti, ben çantamdan cüzdanımı çıkardım… Eyvah! Şoföre panikle inmek istediğimi söyledim. İndim de…
Yağmur hızını arttırmış ve ben kendi kendime söylenerek günü olumlamak adına ne varsa yerle bir ederken evime doğru yürüyordum.
Eskiden olsa şu anki durumu yaşasam ki yaşadım da aslında, umursamazdım. Hayat devam ederdi. Şimdiki zamanda kabul edilmez yapan durumu yaşanmaz hale getiren şey neydi ve nasıl bu duruma gelmiştim.
Hayatımızın vazgeçilmezi neydi ki bizi unuttuğumuzda yolumuzdan geri çevirebiliyordu… Tahmin ettiniz belki çoğumuz evde ya da bir yerde unuttuğumuz da düşünmeden hemen panik halde ulaşmaya çalıştığımız hayatımızın merkez noktasında olan elimizden düşürmediğimiz şey… Bence buldunuz hiç te zorlanmadan. Evet telefonumu unutmuştum ve ilk refleksle ona ulaşmak adına robotlaşmış ben kumandamı elime alarak duruma el koymuştum. Gülümsedim halime üstelik yağmurdan sırılsıklam olmuştum. Hızlı yürümekten yorulmuş ayaklarım adımlarımı yavaşlatmış fakat kararlı adımlarla telefonsuz geçebilecek bir günü imkansız kılan bağımlılıkla da evime getirmişti.
Telefonumu elime aldım. Seni sevmiyorum dedim düşünmeden. Seni sevmiyorum… Hayatıma hükmetmeni sevmiyorum. Vazgeçilmezliğini sevmiyorum. Zamanımı çaldığın için sevmiyorum. Bendeki bağımlılığını sevmiyorum. Kaçmak istediğimde her şeyden ve herkesten beni bulmanı sevmiyorum. Yalnız kalmama izin vermediğin aynı zamanda yalnızlaştırdığın için seni sevmiyorum.
Sonuç mu elime alıp telefonumu bu arada cevapsız aramalarıma bakıp iletişememenin vermiş olduğu yarım saatlik açığı kapattım elbette. Ama diğer taraftan telefonun kapatma tuşuna basıp ulaşılamıyor olmayı da çok istedim. Belki bir gün …
Derya Yücel
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.