Esrarlı mektuplar 6 / ''Allah Adem'i kendi suretinde yarattı .''
"Ben".
"Ben, Seni bilmekten uzak olanlar için açmalıyım ellerimi" ……
s( 10/3/2011 )
---------------------------------------------
selamünaleyküm Hocam, cân..
Her şey O’nun dilediğince gerçekleşiyor hayatta. Hayatımda. Nefsimin galabe çalmadığı zamanlarda daha bir net görüyorum O’nu. Bir demirci Ustası misali, demiri öylesine tavında dövüyor, öylesine tavında suyla üşütüyor ki... Sen sadece kırılmayan, en sağlam, en değerli cevher olarak çıkmak istiyorsun bu dövüşlerden...
Çoğu zaman susmak, ses çıkarmadan izlemek daha güzel geliyor. Bazen de yanıyorsun! Haykırmak bağırmak çağırmak istiyorsun... Ama sessizken, daha bir net her şey... Sessizliği bozmasın istiyorsun hiç bir şey ki hikmetlerle dans edebilelim...
Şaşmıyor, şaşırmıyorsun, olaylara... İnsanlara kızamıyorsun; biliyorsun ki herkes kaderini yaşamakta... Kimisi ne yaşadığının şuurunda, kimisi değil... Şuursuzluk şuura gebe olabilir gün gelir diyorsun. OL dememiş diyorsun.
Bir güzellik görünce, hamdederken; bir kötülüğe de hamd ediyorsun... İkilemden kurtulup, ne o yana ne bu yana savrulmuyorsun... İyilik de O’nun hikmeti, kötülük de...
Ki kötülüğe şükrün, olumsuzluğa şükrün, iyiliğe olan şükründen sanki daha fazlaya kaçıyor... Ürküyorsun. Nefsim başa kakmasın inşallah hamdlerimi diyorsun...
Yanıyorsun, yakılıyorsun... Yıkılıyorsun...
Dua etmek istemiyorsun kendine... Sanki her bir istekte, O’nun hükmüne karşı gelecekmiş gibi hissediyor, duaya açılan elleri mahcubiyetle indiriyorsun yere... "Sen ne vereceksen ver", "Ona razıyım " diyorsun...
"Ben" diyorsun... "Ben". "Ben, Seni bilmekten uzak olanlar için açmalıyım ellerimi" diyorsun...
Farkediyorsun, O’ndan kaçamadığını, aslında hep O’nda olduğunu farkediyorsun... Sadece yakınlık diliyorsun... Yakınlığını ver yeter...
Sanki kendine dua edince, bencillik etmiş gibi hissediyorsun... "ben öyle ya da böyle Allah’ın maşasıyım... O vereceği zamanı bilir, ben O’na karşı hamd ve sabırla yaşamalıyım"...
"Ama yaşatmalıyım!" diyorsun... Yaşatmalıyım...
Semayı kendimden ziyade başkaları için ağlatmalıyım... Varsınlar, herkes varsın Allah’a diyorsun... Ben nasılsa varacağım, biiznillah...
Tarih:07 Ekim 2011 Cuma 16:56:39
Aleykümselam Aziz cân’an
İmanın artıp artmadığı tartışılmış geçmişte bir zamanlar. Hayret edilecek bir hal.
Hayatta var olan her şeyin, ister maddi olsun ister manevi, azı ve çoğu vardır. Eksilir artar. Öyleyse imanında dereceleri vardır. En zirvesi, imanın bilmeye dönüşmesidir. O mertebeye ulaşınca, inanıyorum demez, biliyorum dersiniz.
Allah’a iman dahi her şeyde olduğu gibi, takliden başlar, tetkiklerle ilerler... Farz ibadetlere nafileleri ekleyerek zikrinizi artırırsınız. sıfatullah’ı gözleyen gözlerinizi aydınlatan zikirlerle, gözlemlerinizi artırdıkça, imanınız da artar. Öyleki giderek nefsinizde O’nu bulmaya başlarsınız. Bu arada nere baksanız onun yüzüyle karşılaşırsınız. En sonunda yeterince yakınlaşır, cemalini gözünüzle görürsünüz. Yani nuru tevhide ulaşırsınız.
Çok ender olsa da her devirde cemalini görenler hep oldu, olacak. Kimileri gördüklerini tasdik ettiler kimileri o tecellinin ne anlama geldiğini anlamadı, dönüşlerinde yeniden aradılar. ‘Allah; Âdem’i kendi suretinde yarattı’ ‘kutsi hadisi şerifini tefekkür etmemiş, verilen ipuçlarını kâmilen değerlendirmemiş olsalar gerek ki, yanıldılar.
Bilirsiniz, bunu izah eden bir hadisi şerifte; cennette; cenabı Hakk kullarına tecelli eder; ilk tecellide çok az kişi ’ben sizin rabbiniz değil miyim’ hitabını tasdik eder, ikinci tecellide biraz fazlası onaylar. Sonunda rabbinize dair bir zannınız var mıdır denir. Hepsi birden evet derler. O andan itibaren Allah kullarının zannınca tecelli eder de herkes mutmain olur, buyurulmaktadır.
Yazdığınız bu güzeller güzeli nezih ifadelerle, maşallah, giderek Allah’a daha çok yakınlaştığınız anlaşılıyor. Katkımız olduysa ne mutlu bize. Amma yolun henüz başında olduğunuzu, ibadet ve zikirlerinize sıkı sarılmanız gerektiğini izninizle belirtmeliyim. Bir de yolun giderek çetinleşeceğini, eleğin sıkılaşacağını, ancak nur denizinde yıkanıp temizlenenlerin ulu divana kabul edildiğini hatırlatırım.
Yolun selametle açık olsun... Gözün ve gönlün nur ile dolsun.
Selam es selame
Alanya-08.10.2011
***hadisi kutsi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.