- 745 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
İnsanlar Evrim mi Geçiriyor(1)
Günümüz dünyasında uluslar arası ilişkilerin insan ilişkilerinden farkı yok. Nedeni hepimizce biliniyor. Global yaşam gerek görsel ve yazılı kaynaklarla ve gerekse internet çılgınlığıyla bir birine girmiş durumdadır.
Peki DÜNYA BU KADAR GENİŞ AĞ İLE DONATILIP, BÜYÜRKEN; NEDEN HALA ÜLKELERİN KENDİ İÇLERİNDE İNSANLAR ARASI FARKLAR DOĞUYOR?
Sorunun cevabı gayet kolay. Birileri her zaman birilerini kullandığından doğuyor olası dediğimiz ama olan tezatlar.
Amerika’da halkın gittikçe yoksullaştığı, Amerika’dan dahi göçlerin yaşandığı dünyada (dikkat ederseniz hala Amerika yeni ve genç iş gücü arayışı ile kendinden giden göçü geri çevirmeye başlıyor) tezatlar oluşmaz mı? Kendi ülke insanlarının kaçmaya çalıştığı Amerika için bu olağanüstü bir hal değil. Nedeni, Amerika kendi ülke çıkarları için kendi insanından vazgeçebilir. O insanlar zaten hep emekçi ve emanetçiydi.
Diğer ülkelerde durum hiç farklı değil. Almanya göçü sınırlamaya çalışırken, öte yandan elindeki göçü eritmeye çalışıyor.
Hollanda’da öldürülen Türklerin sayısı hiçte hafife alınacak kadar değil.
Asya’nın ucuz iş gücü ve kaynakları emperyalist ülkelerin ağzını sulandırmaktadır. Tarım ve hayvancılıkları, sanayileri kendini doldurmuştur. Arayışlar çoğalmıştır.
Global dünya üzerinde, kendini dev görenler pastanın dilimlerine ellerini uzatmışlardır.
Bunların ışığında sonuç normaldir.
Ülkeler kendi çıkarlarının etkisiyle dünya üzerinde etkili olmaya çalışıyor. Büyük sermaye şirketlerinin kavgası ve kaygısı bu yüzdendir.
Yazımın başında değindiğim uluslararası ilişkilerin bu halde insan ilişkilerinden farkı yoktur. İnsanlar evrim geçirmektedir. Yaşama durumlarıyla makinadan farksızlaşan insan profili ortaya çıkıyor. İnsan ilişkileri metaya dayanıyor, bulunduğumuz yerleişk toplumlarda herkes göçebe hayatına sürükleniyor. Aynı site yada bina içerisinde oturanların kaçı birbirinden haberdar. Ortak noktaları apartman toplantıları. AB gibi, G8’ler gibi. Paktlara bölünenler, hisse nispetlerinde çoğulcu güç sahibi oluyorlar.
Bir dahaki yazımda kapsamlı değineceğim.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
YORUMLAR
ilişkilerin hangi boyutundan bakarsak bakalım,gördüğümüz tek şey "madde"dir..ne yazık ki...
insanların fiziksel olarak evrim geçirdiği,daha doğrusu tüm canlıların böyle bir süreci dünyanın varoluşundan beri yaşadığı bilinir bir gerçekliliktir.ama burda işlenen insan beyninin ve duygularının evrim geçirdiğidir..peki evrim her zaman olumlu sonuçlar mı doğurur.elbette ki hayır.fiziksel değişiklik,içsel değişiklikten çok daha olumlu olmuştur diye düşünüyorum.özellikle de yakın geçmiş zamanda ve günümüzde....
ne acıdır ki,biz insanlar kendi yarattığımız şeylere tapar olmuşuz..parayı da biz yarattık ve kendimizi ona köleleştirdik.bundan daha onursuzca bir şey olur mu?tüm ilişkilerimizi onun üzerine kurduk,tüm savaşlar bu yüzden oldu ve halen de bu yüzden oluyor.
kapitalis ve emperyalist düşünce bu anlamda insanları devamlı kullanmış ve her türlü hakları sömürmüşlerdir.insanlar yaşadıkları yerlerden başka yerlere göç etmek zorunda bırakılmışlardır.yok yere öldürülmüş ve insanlık dışı muamelelere maruz kalmışlardır.ne acı....
oysa insan yaşamı bu kadar ucuz olmamalıydı.hak ve özgürlükler kimsenin tekelinde olmamalı ve değildir de..
yazının devamını bekliycem....
duyarlı yüreğinizin insani boyutunu okudum..kutluyorum emeğinizi
şiir,umut ve sevgiyle..
ne kadar bilirsek bilelim bildiklerimiz karşımızdakilerin anladığı kadardır....tüm tarih boyunca sömürü sisteminde değişşiklik olmazken bireylerin bencil ve kişisel dünya kurma çılgınlığından yola çıkarak...birileri kendine benzetmeye çalışıyor dünyayı...ve bu belkide çok kirlenmeden temizlenmeye gerek duymadığımız anlamına geliyor...herkes şikayetçi ilginçtir davacı ve sanık ve hakim herkestir...fakat akkılı abilerin deliliğinde kudurmuş bir insanlık bencilce ürüyor...köleliğin bittiğini düşünenler yanılmasın sakın sadece köleliğin renkleri arttı...ve ırk kanı da aslında sadece kutuplar yaratan sömürünün bir parçası ..birileri birileriyle uğraştırılırken...farkında olmamalı insan yığınları..ve his etmemli...hisetme durumunda insan hareketi başlar...ve tepkisel bir orduya dönüşür insan..ama hala daha çok kirlenmesi gerekiyor belkide..........duyarlılığın için ktlarım..sevgiyle..welat