biri girdi içeri
Henüz gün kararmamıştı ama alacakaranlık gibiydi. Son müşterimin işini görüyorken biri girdi içeri .
Bir yandan müşterimi selam sabah gönderirken yeni gelen kişinin kimliğini çözmek istiyordum görünüşünden. İleri yaşlı
fakat dinçti. Gözlerinin yeşil sarı renklerinden duygusal anlamlar parlıyordu.
Buyurun dedim beyefendi, sizi dinliyorum..
ne diyeceğini yaşamın süzgecinden geçirerek sadeleştirmiş bir edayla ;
"ben sadece konuşma İngilizcesi var mı kursunuzda " dedi yüzüme dikkatle bakarak.
Evet var dedim. Kim için sormuştunuz.
"Hanımefendi kızım, benim iki tane Amerikalı torunum var.. iki yılda bir bazen her yıl geliyorlar Türkiye ye. Şimdiler de bayağı büyüdüler. Konuşuyorlar benle ama anlamıyorum işaret diliyle idare ediyoruz."
Beyefendi dedim hiç İngilizceyle ilgilendiniz mi az da olsa .?
Evet dedi ve başladı : Evet kızım ,henüz ilk okula başlamadan Türkçe okuyup yazmayı öğrendim babamın eve her gün aldığı gazeteden. Ve yine ilk okula başlamadan ablalarımın İngilizce kitaplarından " My name is Ahmet, it is Chair , this is çat gibi basit cümleleri
kurabiliyor okuyabiliyordum.
Ne güzel dedim hayretle . Demek okula başlamadan bunları biliyordunuz .Peki ne oldu da bu yaşa kadar tam olarak öğrenemediniz..
Bir ah çekerek başladı ; İlk okulundan sonra orta okul gelir biliyorsun. İşte o orta okulun ilk yılında heyecanla İngilizce derslerine ilgi duyuyor sınıfın en iyisi oluyordum. Hocam Melike hanım tahtaya kaldırdığı öğrencilerin soruları bilememesinde, kim cevaplayacak dediğinde ilk ve devamlı olarak parmak kaldırarak doğruları söylememden dolayı beni fark etmiş adeta öğretmenimin yardımcısı olacak mertebede her bilinmeyenin ardında ; Ahmet sen söyle .. diyerek beni onurlandırırdı..
Kasabamız büyükçe bir köy sayılırdı .yani herkes herkesi tanır nedir ne değildir bilirdi.
O zamanlar kasabanın en fakiri bizdik. Babam iyi biri olmasına rağmen fazla kazanamaması birde fazla içki kullanması nedeniyle annem ile araları fazla iyi değil ve sık sık kavgaları olurdu.
Bir gün ki unutamadığım o gün : sabaha kadar sürmüştü kavgaları ve biz kardeşler olarak hiç uyumamıştık.
O gün hiç uyumadan gitmiştim okula.. İlk dersimiz İngilizce idi.. Öğretmenimiz Melike hanım bir arkadaşımızı tahtaya kaldırıp soru sormuş arkadaşım bilemeyince ; Ahmet sen söyle sesiyle irkildim. O an uykudan uyanmıştım. O an sınıfta olduğu fark ettim.
Fakat sorulan soruyu uykulu olduğumdan duyamadığımdan cevap ta veremiyor donuk , donuk duruyordum. Hocam bir kaç kere : söylesene Ahmet sorunun cevabını dese de soruyu duymadığım için cevap veremiyordum.
Hocam aynen şöyle dedi ; " canlı cenaze git arkadaki iki yıllıkların arasına"
Bu benim İngilizceyi öğrenemememe neden olduysa da, ileriki yıllarımda bir eğitimcinin nasıl olması gerektiğini öğretti.
Hocam
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.