İÇİNİZDEN BİRİ:
İçinizden biri:
Hiç kimse yok! Evrende kendi kendime konuşup yazıp çiziyorum. Fikrime fikir katan insanlar nerede? Akşam yemeği, ikindi kahvesi mi içmekte. Öyle güzelki bu eylülün son günü güneşli bir gündü.
İçimizde memlekete dair kaygılar olmasa, her gün şehit haberleri olmasa, hani demem o ki; paralel yapılar olmasa, adam kayırmalar olmasa ne güzel olurdu. Memleket bir çiçek bahçesi gibi bir an gözlerimi kapayıp her şey yolundaymış gibi düşündüm. İşim gücüm varmış mesalâ, hayat bir derenin kenarında oturan söğüt ağacı kadar mesut, gelinlik kız gibi heyecanlı, akşama kadar otlakta otlamış bir davar kadar mutlu olduğumu düşündümde.
Bu günden daha kötüsü olmasın günlerimiz.
Kadife çiçekleri son çiçeklerini açıyor. Her şeyden habersiz, taşören işçiler günü bitirmenin sevinde akşama koltuklarının altında eve ekmek götürebilmenin sevincinde, tarladan dönen ırgatlar , elini ayağını yıkayıp heyecanla yer sofrasında bir tabakta yemek yemenin tadını çıkartmakta yemeğin yanında çoban salatatanın suyuna ekmek bandırmanın zevkini yaşayacaklar akşam ajanslarında şehit haberleri olmasa:
Nasıl düşler kuruyorum bilseniz çok şey değil artık o düşler gerçekler kadar yakın küçük şeylerle mutlu olan insanaların düşünde kaybediyorum ben kendimi belki de aramızda olan sizler gibi mutluluklarımızın çoğu: bir küçük gülümseme dünya işlerinden, kaygılarından uzak! Bir bebeğin yüzündeki, annesini emerkenki mutluluk!
Dağlara akşam çökmek üzere Eylül veda ediyor. Bu gün hava güneşli bir gündü. Hava güzel, su güzel, güz çiçekleri güzel ağaçlar henüz yapraklarını dökmedi. Dağlara gri çizgiler yerleşti önümdeki çerçevede siyah beyaz resimler gibi tuvalimdeki portrede, bu şehri seviyorum. Ben, bir türlü kıralımıyorum dostuma düşmanıma gerçi kim dost kim düşman bu zamanda da doğrusu hiç bilmiyorum. İnşallâh dostlarımın sayısı düşmanlarımdan çoktur. Zira; ben kimseye düşman değilim, kendi yağımla kavrulmaya çalışan biriyim. Ben, evimin içinde çocuklarım sevindikleri kadar sevinirim. Hasretlerim kadar varım uzaklarda annem, biricik kızım ,onların iyi haberleri kadar sevinirim.
Ülkem kadar mesutum Allâh bütün sevdiklerimizi korusun! En çokta içinde yaşayacağımız vatanı zalimlerden korusun! Ülkemin, Çocuklarımın ihtiyar Annemin mutluluğu kadar mutluyum ben, en çok sizin kadar mutluyum .. Kadife çiçekler kadar bu gün Eylûlün son günü savaşlar dursun! Silahlar sussun! Hiçbir gariban çocuğu ölmesin! Artık bundan böyle…
Ölenlerin ailerinide Toki den ev versinler… Ama; onların o dar köhne evler onların yüreğini sıkar, onlara evlâtlarını geri versinler. Güçleri yetiyorsa hangi canı toki öder ki; değil mi? Ama işte yinede bir güzellik yapsınlar ihtiyaçları ne ise, hangi maddiyat bir bir cana bedeldir ki; akşam ezânı okunuyor. Hepinize iyi akşamlar… içimden geldiği gibi ikibin onaltı eylülünün son gününden umutlulu yarınlar…
İkibinonaltı otuz eylûl
Saat: 19:01
Nurten Ak Aygen
Uslanıyor muyum ne
Eve gitmek istiyorum
Yemek yapmak sarma sarıp
Boğaça yapmak istiyorum
Basit kekler çırpıp avutmak istiyorum
Kendimi odaları boyamak
Mektup yazmak istiyorum anneme eskisi gibi
Yaşlanıyor muyum ne
Kriz masası oluşturup
Akil adamları eleştirmek istiyorum
Tarih bilmeyen reisi cumhurun
Ortalığı karıştırmak oldu işi
Saray yavrusu etti mahâllenin muhtarını
Muhtarlar bıraktı yerel yönetimleri
Uluslar arası sorunların düğümlerini başladı
Çözmeyi olur olmaz hikayeler
Okullar medrese medreseler okul
Camilerde terör örgütleri uzatmaları oynuyor
Okullar camicilik oynuyor
Herr adımda imâm hatip kaynıyor
Kızı oğlanı ayrı birbirine uzaktan bakıyor
Başındaki bohçaların altında çok canlar yakıyor
Bu sanayi tesettürünün
Avm manyağı
Çantası ayakkabısı ak ipekten tesettürü
Nereden bakarsan sürü gülün
Kabaıktır kredi kartının zartının sabıkası
Sözümonana her gün çeşit giyinir
Yüzünde bir kilo boya
Öteki türlü bakarlar birde saçını rüzğara bırakana
Hey gidi hey
Seni düddürü dünya
Kılından koparsam canın acımaz
Gönlünce eğlenip çalmaz saz
Bastığından beridir bu karabasan ülkenin üstüne
Eve gitmek istiyorum çay demlemek
Ayaklarımı uzatıp yerde oturmak istiyorum
Marliyn ince belli bardakta çayımı yudumlamak istiyorum
Ayın gölsesinde
Güneşin doğmasını bekleyip
Kuşlara sesleneceğim
Bir mektup var mı bizim ellerden…
Uyumak istiyorum
Sallanıp giden otobüste gözüm kapanıyor bölünüyor düşlerim
Ne kusur ettim
Çengel bulmaca çözmek istiyorum
Kısa yolları hiç sevmem!!
Nurten Ak Aygen
03/10/2016
YORUMLAR
Uslanıyor muyum ne
Eve gitmek istiyorum
Yemek yapmak sarma sarıp
Boğaça yapmak istiyorum
Basit kekler çırpıp avutmak istiyorum
Kendimi odaları boyamak
Mektup yazmak istiyorum anneme eskisi gibi
Yaşlanıyor muyum ne
Kriz masası oluşturup
Akil adamları eleştirmek istiyorum
Tarih bilmeyen reisi cumhurun
Ortalığı karıştırmak oldu işi
Saray yavrusu etti mahâllenin muhtarını
Muhtarlar bıraktı yerel yönetimleri
Uluslar arası sorunların düğümlerini başladı
Çözmeyi olur olmaz hikayeler
Okullar medrese medreseler okul
Camilerde terör örgütleri uzatmaları oynuyor
Okullar camicilik oynuyor
Herr adımda imâm hatip kaynıyor
Kızı oğlanı ayrı birbirine uzaktan bakıyor
Başındaki bohçaların altında çok canlar yakıyor
Bu sanayi tesettürünün
Avm manyağı
Çantası ayakkabısı ak ipekten tesettürü
Nereden bakarsan sürü gülün
Kabaıktır kredi kartının zartının sabıkası
Sözümonana her gün çeşit giyinir
Yüzünde bir kilo boya
Öteki türlü bakarlar birde saçını rüzğara bırakana
Hey gidi hey
Seni düddürü dünya
Kılından koparsam canın acımaz
Gönlünce eğlenip çalmaz saz
Bastığından beridir bu karabasan ülkenin üstüne
Eve gitmek istiyorum çay demlemek
Ayaklarımı uzatıp yerde oturmak istiyorum
Marliyn ince belli bardakta çayımı yudumlamak istiyorum
Ayın gölsesinde
Güneşin doğmasını bekleyip
Kuşlara sesleneceğim
Bir mektup var mı bizim ellerden…
Uyumak istiyorum
Sallanıp giden otobüste gözüm kapanıyor bölünüyor düşlerim
Ne kusur ettim
Çengel bulmaca çözmek istiyorum
Kısa yolları hiç sevmem!!
Nurten Ak Aygen
03/10/2016