- 645 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM
YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM
Bilgi çağını yaşayan ve küçülen dünyada, baş döndürücü ilerlemeler gerçekleşmekte. Değişimler çok hızlı devam ederken, bizler adı konulamamış çarklar içerisinde öğütülüyoruz ve eriyip gidiyoruz. Sadece bizler mi? Yetişkin bireyler olarak kendimizi bir kenera bırakalım. Öğrencilerimiz, adı konulmamış sayısız sorun içinde boğuşmaktalar. Boğuşma yetmiyormuş gibi, yeni yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır.
İlköğretim, lise ve üniversitede okuyan tüm öğrencilerin sorunları burada sayılamayacak kadar çoktur. Okul, dershane, özel ders; okumak, anlamak, dikkat, duygusal gerilimler, kişisel çalışmalar, aile, çevre… vb. baskılar altında yaşam mücadelesi (!) veren öğrencilerimiz bu yoğun çalışma temposu içinde, hâlâ istedikleri başarıyı gösteremiyorlar. Her yıl milyonlarca öğrenci bitmek tükenmek bilmeyen yoğun bir sınav maratonu içinde koşuşturup duruyor. Tüm bu mücadele ve koşuşturmalara rağmen, öğrencilerimizin büyük bir çoğunluğu maalesef istenilen başarıyı yakalayamıyorlar. Peki ne oluyor, neden böyle oluyor?
Başarısızlığın nedenleri olarak yığınla sorun sıralanabilir.
Peki nereden başlamalı? Ne okumalı, nasıl okumalı, nasıl çalışmalı, ne yapmalı, nasıl başarmalı…? Bu sorunlar içinde bize göre en önemlisi, öğrencilerimizin (hatırlatma; her insan bir öğrencidir) “öğrenmeyi öğrenme”yi bilmemeleridir. Bilgi yığınları altında ezilen öğrencilerden çalışmalarını herkes istiyor ama hiç kimse nasıl çalışmaları gerektiği konusunda doyurucu ve tatmin edici açıklamalar yapmıyor ya da yapamıyor.
Karşılaşılan sorunları tek tek yazarak ne sizleri sıkmak ne de konuyu uzatmak istemiyorum..
Bize düşen görev sorunları büyütmek değil, zaten insana ağır gelen bu sorunlara çözümler üretmektir. Yirmi küsur yıldır kişisel gelişim, eğitim vb. alanlarda çalışmalar yapan, eğitim ve seminerleri veren bir eğitimci olarak, yıllardır karşılaşılan öğrenci sorunlarına uygulanabilir çözümler sunarak, öğrencilerimizin derslerinde ve hayatlarında başarıları olmalarını sağlamayı hedefledim.
Okumayı zorunluluk olarak saymadan, dersleri rakip olarak görmeden, okulu eğlence mekanı veya mecburen gidilen bir mekan olarak değerlendirmeden; bunların yerine okumayı, dersleri, okulu… amaçlara ulaşmak için bir araç olarak kullanmalıyız.
Anne ve babaların bir kısmı, çocuğu okula, dershaneye göndererek ve özel ders aldırarak, temel ihtiyaçlarını karşılayarak, öğrencinin başarısını artıracaklarını sanmalarıdır. Gençlerimizin hayata daha güçlü hazırlanmaları adına çok farklı yollar dememiz gerekir.
Adem KARAFİLİK
Eğitimci, yazar - Kişisel Gelişim Uzmanı
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.