Benove Nietzsche Yaşadığında
... Yalnızlıktan bir kızı oldu ve büyüttü fakat bu tıpkı az sonra bu metinden sağır çıkacak okurun, kelimeleri kulaktan kulağa dolaştırmasından farksızdır.
Bahçenin kendini gizlemekten çekinmeyen çiçekleri arasından sesleniyorum, bana bakıyorsun ve sen ısıttığın için hayattayım. Zihnimin büyük güneşi! Kim biliyor bir sırrım olduğunu?
Gece ışıkları olmayan bir ev değil mi? Gündüz ise ışıl ışıl aydınlık bir gece! Her yerin kendi gülüşü ve ağlayışının olması gibi. İnsanlar güler ve insanlar ağlar. Ağlayan ve gülen farklı olmayacak kadar korkak. Mutsuzluğunu toprağın gördüğümde, her yere kendimi bırakmış olmalıyım diyordum bir ağaç sevdiğimde. Bu üstü kumlanmış bir gölgenin, yüzlerce yıl ağlamaktan çamura ve sonra da heybetle duran fakat içi bomboş bir kayaya dönüşmesidir işte. Geçerken hissedersin. Kendini gördüğün için durup beklersin orada. Kaçıracak mutlu bir özgürlük olduğunu düşlediğin için uzun ömründe var ettiğini bilmeden yokluğun ortasında beklersin. Gerçek bir rüzgâr gözlerine kum doldurur estiğinde. Bu yüzden gerçekle sahte rüzgarı ayırırsın ve yalnızca gerçek olduğu için beklemeye devam edersin bir daha ve bir daha daha eser...
Rüzgârdan sonra bir şey göremezsen, kalbi olmayan bir varlığında heybetle durup yaşayabileceğini anlarsın.
Her yerin mutsuzluğu neden? Tek bir sonun sonsuzla çarpılıp sonsuza bölündüğü uçurumları gibi var olmaktan öteye geçememen ve şiddetle kendini çoğaltmak isteği! Bunu metinlerimdeki şiirselliğe koşan pasajlarımda anlatamam. Bunu anlatmayı zihnimde başardığımda bir kaç saatten sonra insanlarla konuşmanın ne derece yorucu ve öldürücü olduğunu fark ettim. En iyisidir yazmak hatta bazı zaman yok etmek onları. Çoğu gibi buzları kırık soğukta. İyi bir sudur an içmek için eğer anladıysanız bunu, için.
Bizlerin de tablosu dünya duvarında elbette olacak sonsuz kere. Mona Lisa’nın altın oranına serpilirken çirkinlik; insanlığın benim an kavramımdaki alın yazılarının silinmesinde çirkindik. Bu benim zihnim ise sevdiklerimi yarattığı için ona minnettar olmalısınız. Sizler bahçesinde yetişen yapay zekâların, yengeçlerle kavga etmesi ve ölü çiçekleri evlat edinmesi bu doğurganlığın diğer yandan katilliğinden başka bir şey değil. Evren asla sonu gelmeyen sorunlarınızdan ve sevgisizliğinizin sonsuz olmasından sonsuzlaşmış gibi. Sonsuz olan bunlar yalnızca bunu görüyorum. Dahiler ve gökyüzü nesirleri. Yazılmak istenenler gecikiyor. Sır kitabı yaşamın en ürkütücü satırlarıyla dolu. Cesaret koyu suratlı bir renk. Kime sürsen belli fakat boş. Görkemli olmak devasa bir iyiliği barındırmıyor. Korkunç olan korkunun ve sevgisizliğin sonsuzlaşması.
Bir de;
Caddeye çıktığımda güneşlenmiş bulutlara benzeyen insanlar görüyorum. Annem kızgınlığından beni kapıdan sokağa bırakmış ve ne bekliyordun ki bırakırsan oyuna dalarım, çocuğum ben. Sevmesen ağlardım, bırakmasan da ağlayacaktım. Çocuk kalbim inanır aslında fakat kabullenmez asla. En çok sevgisizler bahseder ve sahte yüzlüler. Ben de bahsederim. Ben de öyleyimdir belki. Sessiz olmalı sinsi değil fakat sessiz olmalı. Benove bir kovboy ya da bir sanatçı uykusunda. Anladı mı bilmiyorum henüz. Dünyada korkulacak çok fazla şey var benim dışımda.
Bütün masallar bittiklerinde mutlu olmayı öğretmiştir önce. Ben kendimle konuşurken sağır ve dilsiz olduğumu bir başkasına bakarken kör olduğumu öğrendim, bu yüzden bitmiyor masallarım. Buradan sıklıkla bir merhaba geçti fakat hoşçakaldım. Bu yaşamın denizliğiyle böbürlenip su istemesi göllerden ve uzun ve acıklı bir derinliğe sahip olması yüzündendir. Ben hiç bir denize sahip olmadım ve yaratmadım kuşları göğde. Bahçenin çiçeği söyledi. Hep sevecek olduğunu söyleyen taş sevmekte olan yakuttan daha erdemlidir. Ancak taşlar seçerler acı ve güzel kaderlerini. Görebilirsen rüzgâra taşınmış bir martı gibi ya da bir kunduzun gömmek istediği düşleri.
Yeryüzündendir gökyüzü
Durmak böyle bir şeydir
Beklemek erdemli
Severek beklemek (...)
Bir de;
Kudretli dağlar ve doğurgan toprakta en yücesi izlemek yaşattıklarını.
Tanrı bazı yıldızları insan ve bazı insanları da yıldız olarak yaratarak binlerce maddenin içinde, milyonlarca ihtimal bırakmış aşka dair...
Benove’yi beklerken
...