Senden Sonra, Seninle
Kendi yerime geçtim. Çok şükür ki doluşmamışlar yine buraya. Rezervasyonum yoktu, sanmıyordum buraya oturabileceğimi. Şaşkınlığımdan çıkıp tadına varmaya çalışsam iyi olacak. Fazla zamanım yok çünkü. Ağlamam gerek bu gece. Sayısız ağlamalarımdan biri. Kaçıncı kez ağlıyorum sorma. Önemli değil. Dolmaya başladı bile gözlerim.
Erol Abi’yi severim ben. Kendi halinde ve her geldiğimde hoş sohbetiyle karşılar beni. “Yok be abi, bu akşam istemiyorum maç felan. Tadım yok. Gerçekten. İyiyim ben boş ver beni. Kaçırmam ama olsun. İlk defa pas geçeyim Galatasaray maçını. ”Baka baka uzaklaştı bana. Kasaya yöneldi. Ümit Bey var orda. Asık yüzlü ama dünya iyisi bir adam.
Ters yere koymuşlar bence kasayı. Her gördüğümde aynı şeyi düşünmekten bıkmadım. Keşke her derdim bu kadar küçük olsa, saçma olsa. Haluk Bey’e söylesem de bir derdimi çözsem en azından. Değiştirsin şu kasa yerini.
Önce 33 B geldi. İyice yanaşamadı bile durağa. Yersiz bir kalabalık var. Bu kadar insan içinden bir tek ben mi mutsuzum bu kadar? Ben mi paramparçayım sadece. Akbil sesleri kadar kısa sürdü kahkahalarım. 93 M geçti. İnanın hiç binmedim ben buna. Çok yolum düştü ama. Her zamanki gibi tam saatinde. Ardından 35 geldi. Kocamustafapaşa. Bu akşam binip gitsem diyorum. Bıraksam Erol Abiyi de. Maçı zaten izlemiyorum.
Küllük istesem mi acaba?
Atakan’ı aramadım bu sefer. Alp’i de. Başka kim vardı dertleşecek? Çok var ama gelmesinler. Hatırlamak istemiyorum. Yere dökülen dutlar da önemli değil artık benim için. Erik ağaçlarına dalan çocuklar da. Yaşama sevincimin azaldığını hissediyorum. Yalnızlaştıkça daha da yalnızlaşmak istiyorum. Acıyı sevmek olurmuş. Mehmet Erdem’e haber verirsiniz. Acıyı sevmek oluyormuş.
Çok çekmiştim Serhat Abilerin kataloğu yaparken. Hiçbir şekilde mutlu olmuyordu. Ben o zamanlar yeni mezunum tabi. Sorunum var sanırdım. Yaratıcı kafası olmadığı halde başımdan ayrılmıyordu, karışıyordu her şeye. Bırak yahu bırak. 6 buçuk saat uğraştırdın. Neye benzedi yaptırdığın katalog? Bir rahat bıraksan 2 saate mükemmel bir katalog çıkarırdım sana. Matbaacıya verirken Flash Disk’i bana da bir Allah kulu kahve getirebilir mi?
Menüyü görünce aklıma geldi. O yüzden anlattım Serhat Abi’yi. Renk seçimi mekanla uymuyor. Fotoğraflar daha kaliteli olabilirdi. Tasarım idare eder. Hepsini değerlendirince gayet berbat bir menü olmuş. Yine de benim moralimden kat be kat iyi.
Önüme küllük koydu Erol Abi. Omzuma dokundu. Boş boş baktığımı o an anladım. “Köfte istiyorsun sen.” Dedi. Zaten ne zaman Zeyrek’e gitsem köfte yerdim. Başka bir şey söylemedim bu güne kadar. Haklıydı. Menüyü ne zaman, ne için istedim hatırlamıyorum. Sanırım benim halim düşündüğümden de kötü.
Çapraz solda bir adam var. Aramızda kalsın ama bence haksız. Hüngür hüngür ağlattı kızı. Mesele nedir bilmiyorum. İlgilenmiyorum da. Sadece kendimin farkına varıyorum. Ben de ağlıyorum çünkü. Hüngür hüngür değil. Sıktım kendimi. Damla damla düşüyor sana haykıramadıklarım. İşte şimdi kalkıp o adamın ağzını burnunu kırmak istiyorum. Korkuyorum kendimden. Aşırı sinirliyim çünkü, yapım bu. Ya duramazsam? Ya öldürürsem? Hayır yapmayacağım. Ben seni incitemem. Eminim o ağlayan kadın da incitmek istemiyordur. Elim kızarmış. Avucumda sıktığım küllüğün keskin yeri. Hafiften de acıtmış elimi. Bıraksam iyi olacak.
Ah be abla. Aramayın beni. İyi değilim, aramayın. Yalan söyleyeceğim yine. İyiyim diyeceğim. Ne anlıyorsunuz, bırakın peşimi. Şu Haliç manzarasına bırakasım var kendimi. Hem gece karanlığında bulamazlar da kolay kolay. Batarım derinine. Çok sevdiğim Haliç sarar beni belki. Yapamam ama. Senden başkası saramaz beni. Üzgünüm Haliç, ben sevdiğimi aldatamam.
Öksürdüm biraz. Tanımasam da iyi insan sanırım. Bana sigara verdi. Hem de yaktı. Anlamıyorum gerçi içtiğimden. Bu kadar insan yanılmış olamaz ama. Sigaraya başladım bu akşam. Hayırlı uğurlu olsun. Üzüldün mü buna? Üzülme. İçime seni çekemediğimden bu sigarayı çekiyorum. İkiniz de öldürüyorsunuz. Sen yokluğunla, sigara varlığınla.
Unutmuştum tadını. Bu kadar sert miydi yahu bu? Votka. Hoş geldin. Unuttursana bana onu. Bak bir anlaşma yapalım. Sen onu unuttur bana, ben de senle sarhoş olayım. Nasıl, iyi değil mi? Çok acısın ama o senden daha acı be Votka. Haydi, şerefe…
Erol Abiyle sohbet ediyorum. Kimse kalmadı. Haliç bile uykuya daldı. 2-2 berabere kalmış Galatasaray. Canın sağ olsun aslanım. Kendimdeki kontrolsüzlüğü özlemişim. Sen bilirsin anlatmıştım ya bana içirdiler arkadaşlar diye. O günden sonra ilk kez sarhoş olmuşum. Anlat abi anlat. Dinlemiyorum ki. Ne diyorsun, anlamıyorum.
En demenin fazlası lazım bana. Acı demenin fazlası. İşkencelerin en son modelini deniyorsun üstümde. Öldürmüyor ama süründürüyor. Keşke öldürsen. Çünkü birden fazla ölemem. Her gün ölüyorum ama sensizlikle. Bu ne yaman çelişki. Ahmet Kaya mı dinlesem? Yok çok içkiliyim, Votkayı sek içmeye devam.
Düştüm. Merdivenler de vuruyor işte. Yeteri kadar acı çekmemişim gibi. Kalkamıyorum. Soğuk. Dinmemiş gözyaşlarım süzülüyor göz kenarlarımdan. Havaya bakıyorum. Sen kadar parlayan bir yıldız bulsam ona tutunurum ama, yok. Üzülen yok. Seven yok. Gelip üzerime bir örtü seren yok. Kızımız yok. Bu yokların da sonu yok. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum. Hıçkırıklarım nefesimi kesiyor. Toprak çok soğuk. Sen daha soğuksun. İçinde bir şey kalmamış gibi. Bırakmak istemeyip giden gibi. Ağlarken ayılmak istemiyorum. Uyuyayım ben burada. Ne kadar serin olsa da. Yanımda, içimdeki sen varsın.
Sen sarılmasan da içimdeki sen sarılır bana. Sabah namazına kaldırma, alkollüyüm. Hadi kızım gel annenle aramıza.Allah rahatlık versin sevdiğim. Gözlerinden öpüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.