Kısmet
Çok bir şey yoktu zaten. Annem diğer odadan bana seslenene kadar rahatım da gayet iyiydi. “Aslanımm… Bak buldum o sweatshirt’ü.Yanına bir de o yeni aldığımız kotu koyduk mu tamamdır.”
Sanki çok umurumdaymış gibi. Ne güzel hayal kuruyordum ben. Banane sweatshirt’ten kot’tan. En güzel yerlerinde bölünür ya bazen hayaller. O an aklıma hep yere çakılmak üzereyken uyandığım rüyalarım gelir. Gerçeğe dönüş. Daha zamanı var, bekle. İnince otobüsten yaşarsın, boş ver hayali.
Esenler Otogarında sıradan bir gün. Leş gibi bir yer burası. Güzelim şehrime yakışmıyor. Turşu bidonlarına alıştım artık. Yanımdaki koltuğa koysalar sanırım dostça yolculuk edebiliriz. Sohbetime doyum olmaz doğrusu. Yeter ki meraklı teyzeler olmasın karşımda. Direkt ölü taklidi yaparım.
Uyuyamıyorum işte otobüste. Nefret ediyorum uyuyandan. Hele yanımdaki şu adamdan. Başını omzuma yaslamış, sanki kırk yıllık ahbabım. Zaten sıcak. Gecenin bu saatinde iyice açmış klimayı şoför. Yanmasak bari. Çok sıkıldım bu adamdan. Kıyamıyorum uyandırmaya ama zorluyor beni.
O “25 saat açığız” tabelasını gördüğümde aklıma öğrencilik yıllarım geliyor. Gelir gelmez de hemen kapatıyorum düşüncesini. Hazır çorba yapmaktan ve yemekten midem bulanırdı. En kötüsü bulaşıkları yıkayacak olanı belirlemek için oynadığımız “Pis Yedili” ya da “Batak” tı.
Yine alamadım o pembe tavşandan. Muavinden istediğim o bardak suyu döke saça içerken hayıflanıyorum kendime aslında. O pembe olan çok iyidi. Özel bir anlamı var o tavşanın. Onlar bilmez. Çok severdin sen. Bir kere daha deneseydim kesin alırdım. O olmasa bile ikincisinde. Yarım saat vaktim vardı. Sana değerdi. O gözleme ve çay için harcadığım 10 dakikada bir ayıcık çıkarırdım sana. Bir dahaki mola yerinde artık. Nasılsa yolum çok uzun daha.
Severim aslında Almora’yı. Bir “Candle in the night” iyi gider değil mi şimdi. En sonlarda olacaktı. Heh, buldum işte. Horlamaları bastırır belki bu kulaklıklar. Ilık ılık akan “Candle in the night”. Ayağımı pişiren şu klima. Geriye yatmayan bir koltuk. İnanın içimdeki heves ve heyecanın tozunu bile alamaz.
Çok mutluyum…Çok…
Gün doğumunu ilk izleyişim değil otobüslerden. Alışığım. Yine de bilmediğim şehirlerden geçerken, göğün kızıllığı gözlerimi alıyor. Semaya bakıyorum. Yaradan ne güzel kuruyor. Ne güzel bağlıyor geceyi gündüze. Ne güzel bağlıyor karanlığı aydınlığa. Ne güzel bağlıyor seni bana, beni sana.
Tam 3 mola verdik. Yaklaşmışız. Öyle diyor az önce uyanıp başını omzumdan nihayet çeken abi. Her moladan sonra aynı pozisyonda uyuyup, aynı tonla horlamıştı. Uzun süre çıkmayacak aklımdan. Bu bilgiyi vereli iyi oldu. İyice heyecan yaptım şimdi. İlk defa gördüğüm yerleri oldukça meraklı gözlerle takip ederken Otogar tabelasına çarptı gözlerim. Gaziantep’i şimdiden sevmeye başlamıştım. Allahım, halet-i ruhiyem tarifsiz.
Aman bagajlar karışmasın. İlle de direttin karşı tarafa koyacağız diye. Tamam su felan getirdin, verdiğin hizmet için sağol varol ama çok inatçısın be birader.
Uyuşan bacaklarım yeni yeni kendine gelirken cebimdeki telefonuma mesaj geldiğini fark ettim. Yine bastı heyecan. Düşündükçe daha da artıyor. Mesafeler engel değildi bize. Aşacaktık ya. Aşıyoruz. Geldim yanına işte. Çantamı da aldığıma göre artık telefona bakabilirim. Ne yazmış, heh.” Arkana bak”.
Anlamadım bile mesajı. Kontrolsüzce ve istem dışı arkama döner dönmez göz göze geldik. Nihayet. Nihayet gözlerinle buluştum. Gülümsemen tüm o uykusuzluğu ve yorgunluğumu almıştı. Hatta yanımdaki adamı bile o an silmiştim aklımdan. Görmek beni başka boyuta taşıdı. Zamanı durdurmuşuz sanki ve tek hareket eden,duyan,konuşan,ağlayan,gülen biziz.
Donuk kaldığımız 3 saniyede inan aklımda zerre düşünce yoktu. Gözlerinin derinine baktım sadece. Seni çok özlemişim. Çok sevmişim. Bundan bu sıkıca sarılmam. Ağlama nolur bak. Kavuştuk. Gözyaşlarının sıcaklığı boynumda. Nefesin boynumda. Ciğerlerimi dolduran kokun, ve yüzümü gizlediğim saçların. Ne güzel dökülüyor gözlerimizden masumiyetimiz. Ne güzel suluyor aşk ağacımızı.
Dur ama, bir dakika. Tüm bunlar çok tanıdık değil mi? Evet…Daha birkaç ay önce bunun aynısını yazmıştım deftere. Çok şükür ALLAH’a. Yaşamak da varmış. Kavuşmak da varmış.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.