İstanbul Yine Yağmura Teslim
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İstanbul yine yağmura teslim… Bir süredir mevsim normallerinin üstünde seyreden hava sıcakları, artık yerini soğuk ve yağışlı havalara bırakacak.
Buraya kadar her şey normal değil mi?
Bir bilinmez duygu sürükledi beni yola; yol boyu dolandı yollar ayağıma. Üstüm başım deniz kokusu, avuçlarım kül karası. Yağmur hızlandıkça adımlarım daha da sıklaşıyor, adımlarım sıklaştıkça ruhum ürperiyor, ruhum ürperdikçe ben yürüyor, ben yürüdükçe yollar uzanıyordu önüme.
Kederim, sınırları aşıp dayandı efsanevi ülkenin yasak sınırına. Firar üstüne firar etmişti asi ruhum.
Kendime dönmeliydim artık. Bedenim ruhumu taşımaktan yorgun düşmüştü.
Vah benim deli sevdalı değişken ruhum vah!
Küfürbaz duygularımdan sınır dışı edilmemişken, bir sonsuzluk bulmalıydım kendime. Belki de sakin bir liman…
Evrende küçücük bir noktayken varlığın; seni içimde büyüttükçe devleştiriyorum. Sessizliğe yenilmek sana yenilmekten daha zor aslında biliyor musun?
Islık Islığa susunca dudağım, caddede siren sesleri yükseldi. Panikle ezilme tehlikesi geçiren aceleci telaşım, son anda attı kendini yol kenarına. Hayatımın resmini çizdiğim duvarda kocaman ve kırmızı harflerle “Kaçak!” ilanı göze çarpıyordu.
Nicedir adını koyamadığım hıçkırıklarımın bir nedeni olmalıydı ve bir nedeni olmalıydı her sonbahar seni içimde terk edişlerimin. Bilirsin; sana göç ediyordum her sonbahar ve her sana varışlarım çiçeklenirken, ilkbaharlarda hep geç kalıyordum çaresizce senli baharlara.
Sensizliğe yenilmek, sana boyun eğmemekten zordu aslında. Geride binlerce soru işaretleri bırakarak göğe yükseliyordu adımlarım. Yağmurda kaçak olan sen miydin; yoksa ben miydim, her yağmur damlasında seni avuçlarımın arasında yakalamaya çalışan?
Biz; hiçbir zaman aynı şarkıda dans edemeyen iki kötürüm acemi âşık… Aynı yıldıza dilek tutup, ayrı kutuplara kayan iki korkak bulut ve aynı yağmura yakalanıp “Şemsiye açan sen, ıslanmayı tercih ben” iki zıt âşıktık.
Ne garip değil mi? Ne garip! Ellerinden tutamadık biz aşkın; saçlarını okşayamadık
Sevinçlerimizin. İki bütünden yarım kaldık…,
Tükense de takvimlerden yapraklar, biz eksilmezdik hiç. Tükendik bak yaprak yaprak… Üzerini çizdiğin günler gibi yarım kaldık.
Rüzgâr bir tepenin yamacında şimdi dallarımı kırıyor. Gözlerim soğuk ve alacalı, üstelik iliklerime kadar ıslanmışım. İhanetler ve intiharlarla dolu hayatımda, kendimi çaresiz ve unutulmuş hissediyorken, gözlerin kaçıp geliyor aklıma ve aklımın loş odaları aydınlanıyor birden. Sesinin arasında, yüzün bir şarkı gibi çınlatıyor kulaklarımı. Hayalinle süslüyorum içimin dar odalarını.
Sonra yine en serseri çılgınlığım oluyorsun. Sonra yine en sevdiğim adanmışlığım, sonra yine en büyük yalnızlığım…
Kördüğüm oluşun, içimde çözmeye çalıştıkça ellerime dolaşışın… Aslında ben hep sana geç kaldım. Hep kandım, hep kanadım… İçimdeki işgaller hep senden yanaydı.
Nafile! Bu gece gözlerimden hatıralar çalınmış.
İstanbul yine yağmura teslim…
...
Destina
Yazımı Güne taşıyan çok kıymetli Seçici kurul Üyelerine ’ Ve Kıymetli yorumlarıyla destekleyen Kalem dostlarına Sonsuz Teşekkürlerimle !
YORUMLAR
Bazen ruh kaynaklı fırtınalar sert eser. Fırtına olur, boran olur, kasırga olur. Hele bir de yazıda sözü edilen yağmur varsa sırılsıklam olan sadece beden olmaz; ruh daha bir sırılsıklamdır ve coşar duygular.
İçten gelen, yürek dolusu bir anlatım. Güzel bir deneme olmuş.
Bilirsiniz; su gürül gürül akıyorsa geçtiği yeri ya tahrip eder ya da tertemiz yapar. Yağmur da öyle...
Yürekten tebrik ederim.
Nicelerine...
Destina
Güzel ve etkileyici yazınıza son bir şiir ....
dışarda yağmursa
ucu delinir kara çıbanların
gece üstüne damıtır sarasını
bu dem haddeden geçmiş ölümün mahlası mı
adamımdır ağlayamam
beni bırakma
dışarda yağmursa
bıldırcın tenhalarında lük's ışıkları
bir saçları bir gözleri
o melek müsveddesinin sevda fısıltıları
adamımdır ağlayamam
beni bırakma
dışarda yağmursa
su kubbeciklerinde eski öcüler
flöresan yalımlarında bir keskin zaman
ve karatavanda kat kat kırıkmaviceler
adamımdır ağlayamam
beni bırakma
dışarda yağmursa
nice topal kalleş kokar leyla sokakları
bu acubelerde çekilmemiş kaç bin tetik var
şiir adamlarını emzirir evham sağanakları
adamımdır ağlayamam
beni bırakma
b.b.m
Yazmaya devam lütfen...
MeMoNTeMoRe tarafından 9/26/2016 2:33:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
inanılması güç bir ilham yoğunluğu içerisinde kaldım. yalnız o kadar etkilendim ki, 'Buraya kadar her şey normal değil mi?' cümlesinden sonra okuyamadım. sonra tepindim durdum ilhamlarla, okudum sonra. ilham inanılması güç bir yoğunluğundan vazgeçti.
süper bir yazı filan değil. insanlar duygularını böyle paylaştıkça mutlu olabiliyorsa, olsunlar ama süper yazı filan değil. hele çok güzel yazı filan da değil. sonra güzellik aldatır, yok canım, yağmur bile sonra Beşiktaş'tan, Taksime bir güzellik verir. İnsanlar kaçışır durur etrafa.
şaka yapıyorum. İstanbul çok güzel bir şehir ama yazının abartılacak yanı yok, kendinizi kandırma yerine biraz da ciddi deneme okumaları yapmanız mantıklı olur. örnek vermiyorum, pdf dosyasından bile bir sürü beleş kitap var internet aleminde.
İstanbul yağmuru ve ben ...
Az önce sırılsıklam içeri girdim… Yol boyunca ağzı hiç durmayan ‘’yağmur’’ eve gelene kadar bana eşlik etti… Ne mi konuştuk ? Havadan sudan… Arada sırada sesini kesmek istesem de bunu başaramadım… Bir ara o kadar çok konuşmaya başladı ki, yüzümü ona çevirdiğimde ,başımdan aşağıya yağan ‘’yağmurun’’ bas bas bağırmasına sadece gözlerimi kısarak tepki vermeye çalıştım…
Artık kirpiklerimde bundan nasibini almıştı…. Sustum ve kulaklarımı tıkadım.. Sadece başımı eğerek onu dinliyor gibi yaptım… Eve gelmek üzereyken ‘’ anladın mı beni ‘’ dedi… Aslında anladım…Yağmur bana her eşlik ettiğinde ben sırılsıklam yağmurdum…
Delilik İşte :)