- 773 Okunma
- 8 Yorum
- 1 Beğeni
IKINA IKINA TARİH YAZMAK.
Bunu öyle kuru kuru anlatamam Senaryo yapmalıyım.
Neyi mi?
İnternette, sosyal medyada dolanan bir videoyu…
**********************
Yıl 1923.
Aylardan Temmuz, 24. Gün.
Yer Lozan.
İşte bu Lozan Kentinde yapılacak olan bir barış antlaşması var.
İyi de kimle yapılacak bu barış antlaşması?
Kimle olacak? Yonan Gavuru ve bir de onun destekçisi olan İngiltere ile.
Yonan Gavurunu kim temsil ediyordu? Hah..Yonan Başbakanı Başpsikopos Makaryos.
İngiliz gavurunu kim temsil ediyordu? Durun, şimdi çıkaracam. Hah..Kraliçe Elizabet.
Peki Türk tarafını?
Türk tarafını da İsmet Paşa.
İşte bu üçü ( Evet sadece bu üçü ) Lozan denen yerde bir araya geldiler. Ülkeleri, yanlarına bir sürü diplomat, akademisyen, bilim adamı ve gazeteci vermişti ama bunlar ‘Nerde çokluk, orada yokluk’’ Diyerek diğer heyet üyelerini çeşitli cafelere gönderip ‘’Siz gidin okey oynayın, çayınızı kahvenizi için, biz meseleyi hallederiz’’ Diyerekten yanlarından sepetlediler.
Lozan’da bir kır kahvesine geldi bu muhteşem üçlü.Yani bizim Arap Seydo’nun kıraathanesine…
Kraliçe Elizabet uyanıklık yapıp hemen masaya oturdu. İsmet Paşa Kraliçe Elizabet’e ‘’ Bana ne ya ben de masada oturacam’’ Dediyse de Makaryos ‘’ Sen sandalyede otur bakayım ‘’ Deyince korktu Makaryos’tan hemen gitti bir sandalye çekti altına.
Elizabet İsmet Paşa’nın bu mızıklanmasına bozuldu tabii ki. ‘’ La havle vela kuvvete illa billah’’ Dedikten sonra ‘’ Five O’clock tea’’ sından bir yudum alarak ( Yav beş çayı da..Öyle bilinmedik bir şey değil ) kendisini sakinleştirdi.
Artık antlaşma maddelerinin görüşülmesine geçilebilirdi.
İngilizler çok musibet bir millet olmakla beraber Elizabet iyi bir karıydı. Parmağını Makaryos’a uzatarak seslendi: ‘’ Ulan kefere, yakıp yıktınız cânım Türkiye’yi. Şimdi sana cezayı kesiyorum: 400 Milyar Dolar savaş tazminatı ödeyeceksin Türkiye’ye.’’
Makaryos’ta renk benz attı ‘’Aman Elizabeth. Gözünün yağını yiyeyim. Ulan 400 milyar dediğin parayı Onasis’i silkelesek yine çıkaramayız. Etme eyleme, bu nasıl bir racon?’’ Dedi.
Elizabet ‘’ Bana karşı mı geliyorsun lan papaz. Valla yolarım seni’’ Diye hiddetle cevap verdi.
E haliyle Yonan gavurunun temsilcisi Makaryos buna itiraz edecek göze sahip değildi. Çaresiz ödeyecekti 400 Milyar doları.
Garip keşiş içinden ‘’ Ulan dört yüz milyar dolar bu. Elizabet karısı ya para saymasını bilmiyor ya da bunlar hep sahte Amerikan doları basıp onu kullanıyorlar’’ Diye düşünürken Elizabet İsmet Paşa’ya döndü.
‘’ Nasıl sence de uygun mu 400 Milyar savaş tazminatı?’’
İsmet Paşa umursamaz bir tavırla cevap verdi. ‘’ Ya Elizabet. Sen de amma gaddarmışsın ha. Ulan 400 Milyar parayı nasıl ödesin bu Yonan keferesi. Yazık günah değil mi adamlara?
Elizabet şaşkınlıktan dondu. O böyle donmuş vaziyetteyken Makaryos ‘’ Oleeeey..Ulan valla adamsın İsmet’’ Diye İsmet Paşa’nın boynuna sarıldı.
İsmet Paşa ‘’ Estağfurullah Makaryoscuğum. Ne demek. Şunun şurasında komşuyuz.’’ Diye cevap verdi.
Elizabet hala…Al işte ..İnceltme işareti koymayınca ne oldu? Kraliçe Elizabet oldu Elizabet hala. Şimdi inceltme işaretini koyarak tekrar yazalım:
Elizabet hâlâ donmuş vaziyette İsmet Paşa ve Makaryos’a bakarken Makaryos içinden ‘’ Ulan var bu işte bir hinlik. İsmet 400 milyar gibi bir savaş tazminatını niçin reddetsin ki?’’ Diye düşünmeye başladı ve çok az bir düşünme süresinden sonra uyandı. ‘’ Ulan herif bizi resmen dilenci yerine koyuyor. ‘’400 Milyar dolar sadakamız olsun demek istiyor. Yani açık açık bizi aşağılıyor bu’’ Diye geçirdi içinden.
Eeee Yonan da olsa onun da bir gururu vardı. Hemen toparladı kendisini ve İsmet Paşa’nın bu jestine o da bir jestle cevap verdi:
-İsmetciğim çok teşekkür ederim ama ben ille de sana verecem.
İsmet Paşa şaşırmıştı.
-Lan papaz. Sen beni Mevhibe Hanımla papaz mı edeceksin? Neydiyim seni?
Makaryos güldü.
-Yahu demek istediğim o ki ben de sana bir şeyler vereyim bu jestine karşılık. Mesela Karaağaç Kasabasına ne dersin?
İsmet Paşa munis bir edayla cevap verdi:
-Yahu arkadaşım. Niye sorun ediyorsun? 400 Milyar dolar senin köpeğin olsun. Türk kahvesine Yunan kahvesi demeyin yeter. Karaağaç, maraağaç filan da istemem.
İsmet Paşa ‘’İstemem’’ Diye direndikçe Makaryos ‘’ Ölümü öp, bak almazsan vallahi, billahi, ekmek musaf çarpsın ki bir daha konuşmam seninle’’ Deyince İsmet Paşa ‘’ Lan tamam, tamam ağlama, aldım kabul eyledim’’ Diye teselli etti Makaryos’u.
İşte onlar böyle hararetli hararetli konuşurlarken Elizabet’in donu çözüldü.
Yav fesatlık yapmayın. Lastikli donundan bahsetmiyorum.
İsmet Paşanın duymayan kulağına doğru eğildi.
-İsmetciğim şu 400 Milyarı almama kararını bir daha düşün olmazsa ha? 400 Milyar dolar ulan bu. Tepilecek para mı? Bu parayla kırk tane Karaağaç kasabası satın alırsın.
İsmet Paşa öfkelendi artık.
-Yav Elizabet ne gıcık bi karısın sen. Almayacağım yahu. Zorla mı? O kadar parayı benim gibi zayıf, nahif bir adam nasıl taşır. Düşünsene bir.
Elizabet kikirdedi.
-Yahu çek denen bir şey var değil mi? Al bir çek, sonra git bankadan çek. Sonra gel, beni istediğin yere çek. Çapkııınnn.
İsmet Paşa’nın inadı tutmuştu:
-İstemiyorum yahuuuu.
Elizabet son bir atak daha yaptı.
-Ulan baksana. 40 Milyar dolar dış borcunuz var. Yonan keferesinin vereceği para ise 400 Milyar dolar. Yani on katı. Dış borçlarınızı ödedikten sonra üste 360 milyar dolar size kalıyor. Gel inat etme al şu parayı.
Makaryos’ta şafak attı. Eyvah ki eyvah. Elizabet karısı resmen pişmiş aşa su katıyordu. Ya İsmet duruma uyanır da ‘’ Haklısın lan ‘’ Derse.
Bir saniyeden de az süren zaman diliminde büyük bir sancı saplanmıştı Makaryos’un kalbine.
İsmet Paşa vakarla cevap verdi Elizabet’e
-Arkadaş ! Ben o 400 Milyar doları almıyorum. Dış borcumuz olan 40 Milyar doları da hiç kimse merak etmesin ödeyeceğiz.
Makaryos bir kez daha ‘’ Oleeeyyyy. Senin taşşş…nı yiyim İsmet’’ Diye havalara sıçrarken Elizabet şaşkın şaşkın sordu.
-Nasıl? 40 Milyar dolar dış borcu nasıl ödeyeceksiniz?
İsmet Paşa istihza ile baktı Elizabet’e ( Yani alaycı bir bakışla baktı )
- Ohoooo dert ettiğin şeye bak. Bizde kaynak mı yok?
Bu sefer sadece Elizabet değil Makaryos da şaşırmıştı. Daha düne kadar askeri cephede yiyecek ekmek bulamadığı için çarıklarının ipini kemiren bu millet 40 milyar dolar dış borcu ödemek için nasıl bir kaynağa sahip olabilirdi ki?
Elizabet merakla sordu?
-Kaynak mı? Ay sizin kaynağınız da mı var?
İsmet Paşa bir kez daha alaycı bir şekilde gülümsedi.
-Cami önlerinde mendil açıp ‘’Az çok demeyin, ne verirseniz elinizle o gider sizinle’’ dedik mi işlem tamamdır. O bakımdan sen bizim borçları sıkıntı yapma
Evet..
Tarihler 24 Temmuz 1923 ü gösteriyordu ve Türkiye’nin Başbakanı İsmet İnönü, İngiltere’nin Kraliçesi Elizabet ve Yonan Başbakanı Başpiskopos Makaryos arasında Elizabet’in masaya oturarak, İsmet Paşa’nın sandalyede oturarak ve Makaryos’un yere bağdaş kurmak suretiyle imzaladıkları Lozan Antlaşması denen ihanet belgesinin sadece borçlarla ilgili kısmının nasıl görüşülüp karara bağlandığını anlattık.
Elimizde daha ne belgeler var ne belgeler…
NOT: Resimde yukarıda zikrettiğimiz konuşmanın belgesini görmektesiniz.
Bu belge uzun bir araştırma ve titiz bir çalışma sonucunda Şanlıurfa ilimizin 22 Km yakınındaki Örencik Köyü civarındaki Göbeklitepe’de yapılan arkeolojik kazılardan ele geçirilmiş olup şu anda Amerika Birleşik Devletlerinde Pentagon adlı Dünyaca ünlü müzede bulunmaktadır.
RESİMLER:
1- Yonan Başbakanı Başpiskopos Makaryos, Yonanistan’ın Lozan Antlaşmasında ödemekle yükümlü olduğu 400 Milyar doları reddettiği için İsmet Paşa’ya ‘’ Tesekkurler Pasamu’’ Diye teşekkür ederken.
2- İsmet Paşa Makaryos’un Teşekkürüne ‘’Eyvallah Muhterem’’ Diye cevap veriyor.
3- Bu karşılıklı jestler dolayısyla İngiltere Kraliçesi II. Elizabet Donmuş vaziyette.
4- Lozan Antlaşmasının imzalandığı Arap Seydo’nun kıraathanesi.
5- Lozan Antlaşmasının borçlarla ilgili maddesinin görüşmelerine ilişkin tutanak metni. Bu metin Kıraathane sahibi Arap Seydo tarafından tutulmuştur.
6- Lozan Antlaşmasının borçlarla ilgili gerçek metninin( Arap Seydo’nun kaleme aldığı metin) bulunduğu Göbeklitepe
7- Bahsi geçen metnin saklandığı ABD deki Pentagon adlı müze. ( Göbeklitepe ile benzerliğine özellikle dikkatinizi çekerim. Bunda da var bir bit yeniği. Araştıracağız tabii ki.)
******************************
Biliyorum şaşırdınız ama inanın bana şu yukarıdaki senaryonun tıpkısının aynısı bir video dolanmakta bu günlerde sosyal medyada.
Güya Lozan Antlaşmasında Yunanistan’ın Türkiye’ye 400 Milyar Dolar Savaş tazminatı vermesi kararlaştırılmış ancak Hain(!) İsmet Paşa bunu reddetmiş ‘’ İstemiyorum böyle bir parayı. Bize Karaağaç’ı verin yeter’’ demiş; İngiliz Temsilcisi ‘’ Yahu al bu parayı. Bak böylece dış borcunuz olan 40. Milyar Doları da rahatça ödersin’’ Deyince ‘’ Merak etmeyin biz o 40 Milyar Doları kendimiz öderiz, el alemin parasına ihtiyacımız yok’’ demiş !!!!!!!!!
İşin acı olan tarafına gelince:
Bir sürü vatandaşımızın buna inanıp böyle bir videoya ‘’ Vay hain İsmet vay. Bu videoyu alıp Kemalistlerin gözüne sokmak lazım’’ gibi yorumlar yazmış olmaları.
Yani şimdi ben yukarıdaki yazıyı bir video haline getirsem , belge diye de yukarıdaki resimleri koysam ‘’ Yahu Lozan’da Kraliçe Elizabeth’in, Başpiskopos Makarios’un ne işi var? Yahu Yunanistan’ın bize ödemesi planlanan savaş tazminatı 400 Milyar değildi ki? Türk dış borçları 40 Milyar değildi ki? ‘’ Diyemeyecek, bu ve daha nice saçmaladığım hususa dört elle sarılacak bir sürü insan çıkacak.
Dahası belge diye yayınladığım eski yazıyla yazılmış resmin Yahya Kemal’in ‘’Akıncı ‘’ şiiri olduğunu söyleyecek insan da bulunmayacak
Şimdi korkum ne biliyor musunuz?
Yarın bir gün ‘’ Büyük Tarihçi Ord. Prof Dr. Sami Biberoğulları Lozan’daki bir ihaneti belgeleriyle açıklıyor’’ Diye bu yazıyı alıp da sosyal medyada dolandırırlar mı?
Olur mu olur vallahi.
Gariban bir Kimya Öğretmeninin resmini alarak Uydudan tankları durdurarak darbenin seyrini değiştiren kahraman Fizik Profesörü diye yayınlamadılar mı ?
Sadece ve sadece Edebiyat Defterinde yayınladığım tam yedi tane şiirim, benim iznim olmadan benim üyesi olmadığım www.love.gen.tr/ask adlı bir sitede yayınlanıyorsa ( Allahtan benim adımla yayınlamışlar) Bu salakça yazı da rahatlıkla ‘’ İşte Lozan’ın bilinmeyen bir gerçeği daha’’ diye yayınlanır.
İşin doğrusu yayınlanırsa yayınlansın. Bu kadar gözü kapalı olmasın bu millet. Her önüne konanı yemesin. Haa önüne konan her otu b.ku yiyene de afiyet olsun. Ben ne yapabilirim ki.
************************
Son olarak.
Yukarıdaki ana konuyla ilgili olmasa da
www.love.gen.tr/ask adlı sitede iznim alınmadan yayınlanan şiirlerim şunlardır:
1- Aşkın kilosu kaç para
2- Aşk-ı Memnû
3-Sevgili Heidi’ye ( Edebiyat Defterinden arkadaşım Sare Yaprak için yazdığım bir şiir )
4- Sevgiye Dair ( Değerli Dost Emine Uysal’ın ‘’Sevgiye Dair’’ adlı şiir kitabı için yazdığım bir şiir )
5- Aşk Diyordunuz değil mi?
6- Aşk-ı Zamane
7- Sevgimle
.
YORUMLAR
Lozan da neymiş... Tarihi bir başarıymış gibi abartmayın diyen bir devlet büyüğümüz olsa ne eğlence olur du ama.. Neyse ki kurgu... Keşke adaları aldılar ama bizi fetocular kandırdı deselerdi. Bu iki sarhoş ta her yaptığı icraata sahip çıkıp kayit altına almışlar... imza . Iki ayyasin torunu.... Saygılarımla..
Bu Lozan meselesinde, oldukça fazla gariplikler olduğu kesin ama.
Değil mi hocam?
Unutkanlıkla giden adalar mesela...
sami biberoğulları
Aslında adalar 1913 de gitmişti ama ondan daha garip olan hususlar var. Mesela İngiltere parlamentosunun bu antlaşmayı 1924 de halifelik kaldırıldaktan sonra onaylaması gibi..
Uzun uzadıya yazma Sezai nede olsa Sami ağabey yorumunu mavileştirmeyecek.
Yüreğine sağlık ağabey.
Güzel bir ders vermişsiniz.
Selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Şiirlerinizin ve nerede yayınlandığının adresini verdiğiniz gibi şu sosyal medyada yayınlanan ''salakça videoyu'' da bir verseydiniz iyi olurdu kanımca. Tarihi bilim olarak bize ne zaman öğrettiler ki? Herkesin kendince tarihi var. O tarihi fantazi olarak kim yazmışsa utansın. Tek tarafta yok o dediğiniz her iki tarafta da var ne yazık ki...
sami biberoğulları
Şimdi size desem ki o videoyu seyrettim ama kaydetmedim, bunun pek de inandırıcı olmayacağını biliyorum. Ama işin doğrusu bu. Bir daha karşıma çıkarsa söz. Kaydedip size göndereceğim.
Çok haklı olduğunuz konu ise evet. Tek bir tarafta değil böyle saçmalıklar. Nitekim '' İtirazım Var'' adlı bir yazımda da o dediğiniz karşı tarafın bir saçmalığını dile getirmiştim. İşte onun linkini size verebilirim:
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=156932
Selam ve saygılar.
halil_
sami biberoğulları
Ben de aslında bu tür aptalca paylaşımların tamamen fitne fesat çıkarmak için yayıldığını anlatmaya çalışıyorum.
sami biberoğulları
Çok çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
Gerçekten inanılmaz bir bilgi kirliliği var inter*nette.
Kimse doğruluğunu araştırmadan paylaştıkça da iyice içinden çıkılmaz bir hal almakta.
Hazır bilgiye ne kadar alışmış millet. Bari doğru olsa çoğu.
Alem insanlarız vesselam.
Sevgiler.
sami biberoğulları
Oysa aynı internette araştırsalar çok faydalı ve doğru bilgiler de var. Ama pek çok insan uzun yazı diye çok değerli yazıları okumuyor. Onun yerine resimleri seyretmeyi tercih ediyor. Sonra da ortaya böyle trajikomik, daha doğrusu ağlanası durumlar çıkıyor.
Yorum için çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.