- 510 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Vakit, bekâya uzanma vakti.
Vaktin kıymetini bilmek vakte ne kadar kıymet biçtiğimizle alakalı. Ne kadar önemseniyorsa bir şey, o nispette el üstünde tutulur çünkü.
Vakit ömürle ilgili olduğu için hayatı doğrudan ilgilendiren bir meseledir. Ömrün türlü zamanlarında sorgulanan vakittir. "Bugünü nasıl geçirdim? Neler yaptım?" lar kurcalar zihinlerimizi başımızı yastığa koyduğumuzda.
"Ne yaptım?" sorusu günü bir değerlendirme çabasıdır. Bugün ömrümü kıymetlendirecek neler yaptım sorgulamasıdır.
Eğer yeterince tatmin etmeyen bir cevap almışsak kalbimizden, içimizde bir düğüm atılır. Ta ki, vakti anlamlı kılan bir unsur bulana kadar. Anlamlandıkça bir şeyler düğümler çözülür içimizde. Değerli kıldığımız şey bizi de değerlendirmeye başlar çünkü. Kıymetli olduğumuzu hatırlarız.
Vaktin kıymetini bilmek aslında ömür sermayesinin bize bir yansımasıdır. Peki, çok şey yaşamak mıdır vaktin kıymetini bilmek? Günün içinde çok şey yapmış olup da hala içimizdeki düğümlerden kurtulamadığımız demler de var hiç şüphesiz.
Mesele çok şey yapmak değildir. Yapılan şeylerin önemidir aslında. Gün içinde bir çiçeğe bakıp, anlam arayışında zihnini yormuşsa insan, başka bir şey yapmamış olsa bile içi huzur dolar.
Herkese göre değişir tabi anlam arayışı. Anlamı nerede arıyoruz asıl soru budur.
İnsan anlamı sonsuzlukta arıyor. Hep bütün çabalar sonsuzluğu ilgilendiriyor aslında.
Fotoğraf çekmeler, yazılar yazmalar, sevdikleriyle birlikte olma çabaları...
Sonsuz kılmak istiyor insan vaktini. Yani ölümsüz olmak istiyor aslında. Çünkü cennet’ten gönderilmiş bir varlık. Vaktin hesabını yapmadan yaşamaya alışık. Yarın kaygısını taşımak istemiyor...
Sonsuz olana tevci ettiği zaman insan işlerini, anlam buluyor tüm her şey. Hüzünleri, mutlulukları, ayrılıkları, vuslatları...
Vakti Bâkî olana tevci etmeli öyleyse. Ne yaparsa O’nun rızası için yapmalı... Ki, bekâ âlemine göndersin vakitlerini... Her şey anlam bulsun bu geçici fânî dünyada...
Vakit, bekâya uzanma vakti.
Bâkî olana emanet...