- 690 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KADERSİZ MUSTAFA
KADERSİZ MUSTAFA
Üç tarafı dağlarla çevrilmiş Şirin mi şirin çok güzel bir köy köydekiler geçimini Koyunculuk Rençbercilik ve köylerine yakın olan bir denizden Balıkçılık ile sağlamaktadırlar sabah olduğu zaman köy sürüleri sıra sıra yaylıma çıkmaktadırlar balıkçılıkla geçirenler denizin yolunu tutmak tarlaya gidecek olanlar tarlanın yolunu tutmaktadırlar. Düğün içinden geçen sürelerde ki çan sesleri Çoban ıslıkları köye ayrı bir melodi vermektedirler Köyün güzel havası vardır ki yaylaları bol ovaları bol. Herkes kendi halınca yaşayıp gitmektedir Tabi ki köylüler Arasında bazen köy davaları koyunların karışma meseleleri vardır ama bunlar tatlılıkla aşılmaktadır her hanede bir iki inek üç beş tavuk bir iki kişi mutlaka vardır Çünkü Köylü’nün süsüdür bunlar
Ev hanımları sabah ezanıyla kalkar sabah namazı icra ettikten sonra ahırlara girilir inekleri sağırlar adları süprülür Samanları verirler köy meydanında çobanlara ineklerini günlük yayın için teslim ederler.
Bunlar köylerdeki güncel yaşantılardır İnekler sağıldıktan sonra avludaki pislikleri tezek yapılmak için toplanır duvarlara yapıştırılır onlar kuruduktan sonra tezek halini alır abah hayvanların İşi bittikten sonra ev hanımı mutfağına geçer Sabah kahvaltılarını hazırlar Yine öyle bir gün biter ve ev hanımı döndü Hanım mutfağa gider Sabah kahvaltı hazırlar eşini yatağından uyandırır Ayrıca Kızını da okula gitmesi için hazırlık yapar kızının bütün hazırla tamamlanmıştır kızını okula gönderir eşini tarlaya gönderir günlük hayat böyle devam eder gider .
Aradan üç beş yıl geçmiştir kızı artık Son sıftadır eşi Mustafa harman ve hasat zamanı yaklaştı için bütün hazırlıkları yapmıştır Tabii köyün bir de sevilen hocası vardır hocanın da Bir yetişkin oğlu vardır Tahsin Mustafa yaşlarında hata Mustafa dan bir iki yaş büyüktür Tabii köy imamının Etraftaki köylerde biraz tanıdığı olduğu için o köylerden gelen güncel işleri de oğlu Tahsin ve Mustafa’ya söyler tahsinle Mustafa giderler o köylerde güncel işlerde yapar gelirlerdi evdeki geçimlerine katkısı olurdu .
Köy imamı Celalettin Bey öğlen namazını icra ettikten sonra yolun kenarından geçen Mustafa’yı görür ve Mustafa’yı yanına çağırır Mustafa bir dakika gelebilir misin aşağı köyde Yeniköy’de bir arkadaşımın üç beş günlük işi var Bir zahmet Tahsin ile gidin de o Arkadaşımın işini bir görü verin gelin der .Mustafa tabi hocam siz hiç merak etmeyin biz onu hemen Yarın Tahsin gideriz Yeniköy’deki arkadaşınızın işini görürüz geliriz der ve ertesi gün Tahsin ve Mustafa yola çıkarlar yeni köye varırlar Yeniköy’de dursun beyin tarlasında çalışırlar üç günlük dedikleri iş Tam 10 gün sürer Mustafayla Tahsin 10 gün orada çalışırlar işi bitirirler akşam olurlar dursunBey’in evine geçerler Tabii dursun Bey 10 günlük emeklerini alır gelir onlara verir sizlere Çok teşekkür ederim Tahsin ve Mustafa Der Allah sizden razı olsun işimi gördünüz Bu arada hocamıza da çok çok selamlarımı iletirsiniz bunların karnını doyurduktan sonra akşam üzeri ikisini köylerine gitmeleri için uğurlar Tabi bunlar on günlük yevmiye yi almıştır sevinerek düşerler yola iki köyün arası fazla uzak değildir hemen surdan aşalım der Tahsin yatsı vaktinden önce varalım der tabi Tahsin biraz Haylaz yaramaz olan tiplerden dir
Bundan önce de Mustafa ile gittikleri işlerde hep uyanık davranıp Mustafa’dan haraç alır gibi bir yevmiye 2 yevmiye almıştır Ama tabii Mustafa bunlara seslenmiştir
Babasını tanıdığı için Tabi Tahsin’de bekar olduğu için evlilik hazırlıkları yapacağını düşünerekten bunlara göz yummuştur. Yolda biraz ilerlemişlerdir biraz da Alacakaranlık çökmüştür tabi Tahsin başlamıştır Mustafa artık şu yevmiyeleri bölüşelim biliyorsun şöyledir böyledir derken ondan dört beş yevmiye yani parasının yarısını talebeler Mustafa derki bak Tahsin bundan önce de aynı şeyleri yaptın Bir yevmiye üç kuruş beş kuruş fazla aldın seslenmeden babanın hatırına saydığımız icin seslenmedim ama sen bugün benim çalıştığım paranın yarısını istiyorsun der Tahsin tabi istiyorum der vereceksin der Mustafa bak Tahsin benimde bir eşim var kızım var Ailem var Bunları geçindiremek zorundayım bir düzenin var bunu yapma der .ne kadar anlatmak istesede Mustafa bunu Tahsin’e anlatamaz belli bir yol gittikten sonra bir kuyunun yanına gelirler tabi bu arada tartışma bayağı ilerlemiştir bir soluk alalım burada der Tahsin Mustafa da tabi alalım der otururlar kuyunun kenarına sohbete devam ederler tabi Tahsin Paranın yarısını ister parayı böl mustafa der Mustafa Hayır senin isteğin kadar veremem bir yevmiye vereyim der Ama yarısını veremem der Artık iş büyümüştür Tahsin Mustafa’dan biraz dikçe Kabadayı olduğu için Mustafa’ya Gözdağı vermeye çalışır Hatta Mustafa yı tartaklama ya başlar.
Mustafa tabi olgundur olgun davranır Tahsin’e yapma Tahsin Bak bu sana hiç yakışmıyor babanın hatırı hürmeti vardır benim sana el kaldırmam Yakışık almaz Sen de yapma der tabi Tahsin Mustafa’yı korkdu diyerek ona artık baskı yapmaya çalışır derken bayağı artık ilerlemiştir Tahsin Mustafa’ya küfürler ederek parasının yarısını almaya çalışır birbirlerini tartaklarlerken Mustafa hiç elini kaldırmaz tabi Tahsin Mustafa’ya Bu arada vurur 3_5 yumruk vurur
Artık itişme kakışma vardır Tahsinin ayağı kuyunun kenarındaki taşa takılır ve kafası kuyunun taşına denk gelir ve oracıkta can verir .
Mustafa şaşırmıştır hayretler içindedir ne tarafa dönse ne yapacağını bilemez kendini Yerden Yere Vurup haykırır bağırır ama sesini kimseye duyuramazsın Tahsin kaldırmaya çalışır onu sallar Tahsin Tahsin Uyan uyander Al hepsi de senin olsun yeter ki sen aç gözlerini bir uyander ama çok geçtir Tahsin ölmüştür.
Oturur kuyunun başına ağlar çaresizdir Mustafa olmadık anda bir iş gelmiştir başına Kader mi teselli mi bu neyin nesidir şaşırmıştır. Artık Mustafa bir katil damgası yemiştir Mustafa Tahsin’in cesedini omuz layarak köye götürür babasının evine gelir İmam Efendi evdedir kapısına üç kere tak tak tak diye vurur imam Efendi kim o der Mustafa benim hocam Mustafa der geldiniz mi Mustafa Hemen geliyorum der Mustafa buruktur gözleri doludur ne yapacağını bilmez Şaşkın bir haldedir İmam Efendi gelir hafifçe kapıyı açar Mustafa’ya Hoşgeldin Mustafa de sarılır öper mustafa sessizdir Mustafa’nın gözlerinden düşen yaşları İmam Efendi Mustafayı öperken yanağını değer İmam Efendi hemen kafasını kaldırır Hayırdır Mustafa neden ağlıyorsun der Mustafa suskundur İmamoğlunu sorar Mustafa Tahsin nerededir Mustafa Cevap veremez Mustafa Mustafa Mustafa tahsin nerede der Mustafa karanlıkta yatan Tahsinin ölüsünü gösterir İmam bağırır imamın sesini duyan eşi ve çocukları koşarak gelirler nasıl oldu Mustafa der Mustafa İmam efendiye durumu anlatır ama İmam Efendi inanmaz Mustafa tekrar anlatır tekrar anlatırır ama İmam Efendi bir türlü inanmaz çünkü evladını kaybetmiştir onu Sen öldürdün der parası için yevmiyesi için Sen öldürdün der tabi bu arada köydeki ahali toplamıştır Muhtar köydeki köyün ileri gelenleri toplanmışlardır Tabii durumu henüz Mustafa’nın eşi ve kızı duymamıştır ama kader işte Kader Kader insana pençe bir vurdu muydu hiç çıkmıyor alıyor dağların yamacından enginlerde sürüyor susuz elsiz Ayaksız sular gibi dağların yamacından sürüyor.
Tabii köy muhtarı durumu karakola bildirmiştir karakol köye gelmiştir Mustafa tutuklanır Mustafa elleri bağlı karakola gider durumu duyan eşi ve kızı koşarak Mustafa’ya giderler Mustafa Arabaya binerken Mustafa’yı görürler ardından Bağır bağır bağır 12 yaşındadır kız çaresizdir Mustafa gözleri arkada eşine ve kızına bakarak zindanların yolunu tutar kazanmış olduğu parayı da eşine verememiştir Mustafa mahkemeye çıkar Mustafa hatalı kusurludur ispat edecek delil yok tur. ve adam öldürmekten içeriye atılır 16 yıl ceza verilir Bir kızı bir eşi köyde yalnız başına kalmıştır artık evin işi evin hanımı döndüm hanıma düşmüştür kadın haliyle ne yapabilir ki ne yapabilir bir kızı 12 yaşında bir kız ve bir kadın ne yapabilir aradan 1-2 yıl geçer Mustafa’nın bütün tarlalarını köyün uyanıkları bölmüştür bölüşmüştür köy muhtarı Buna da öncülük eder döndü hanımın Elinden hiçbir tarla kalmamıştır bir kulübeden bir ev en sonunda evi de almışlardır dışarıda kalmışlardır ne yapacaklarını hiç Bilemezler şaşkındır ana ve kız köyün boş bir odası vardır kış günü yaklaşmaktadır oraya geçerler evlerini tarlalarını kaybetmişlerdir.
Eşini görmeye gider Per perişan bir halde ne üzerinde düzgün bir elbise ne eşine götürecek bir lokma ekmek vardır bunu gören Mustafa o an kahrolmuştur ne dese ne etse boştur tarlaların evinin aalındığını anlatır görüş biter döndü ve kızı köye dönerler kızı 16 yaşına gelmiştir ve köy odasında yaşamaktadırlar artık yiyecekleri giyeceklerini köyden toparlar lar çoğu kez kapılardan bir lokma ekmek için kovulur lar kapılar yüzlerine kapanır çoğu kez aç yatırlar derken Bir gece yarısı ansızın kapı açılır döndü ve kızı korkar kızı annesinin eteğini girer lambayı yakar köy muhtarı ali ,köyün zengini banker Mahmut,k karakol komutanı muhsin, ve Mustafa nın samimi arkadaşı raşit tır gelen
Dördüde sarhoştur döndü ve kızı çok zor durumdadır tecavüz kaçınılmazdır ve tecavüze uğrarlar
Tabi bu tecavüz olayı artık sürer günlerce aylarca yıllarca devam eder kızı kafayı bozmuştur anne Per perişan dir köylü artik dışlamıştır onlar bile neye uğradıklarını bile mez hale gelmiştir anne kız ikisi de delirmiş aradan yıllar geçmiş Mustafa ya hiç bir haber gitmemiştir Mustafa mapushane de geçimini çaycılık ile yapmıştır Mustafa için için yemektedir kendini. bazen duvarlar ile bazen gardiyan ile konuşur ve öyle mısralar beyitler düşerki dilinden
Ey gardiyan gardiyan bir bak hele delikten,
Bu nasıl bir çadırdır kapıları çelikten.
Gardiyan duymaz mısın, taş mısın duvar mısın?
Sana her çağıranı sen baştan savar mısın?
Bir yavan ekmek ile su getir de banayım,
Nem kokan duvarları sonsuz huzur sanayım.
Kirmen ile incelen ömür burda bir yumak,
Zindandan kurtuluştur ölüm ile uyumak.
Vur çelik kapılara uyandır beni,ses ver.
Susma konuş gardiyan ya ışık ya nefes ver.
Burda herkes bir ceset, yaşayan da ölen de,
İki avlu arası sanki herkes şölende,
Yağmur mu var dışarda? ağrıyor bacaklarım,
Yar diye yavru diye duvarı kucaklarım.
Duydun mu yan odadan bir bağırtı geliyor,
Bu nasıl ses gardiyan duvarları deliyor.
Kapat şu kapıları git başımdan gardiyan,
Saat kaçta bitiyor çok mu uzun vardiyan.
Atma beni zındana karanlığın nehrine
Adaleti getirin mahkumların şehrine
Mapushane denilen soğuk ranzalı koğuş
Kalk gece holtanı at üç beş adımla boguş
Kapıdaki senmisin gardiyan dedikleri?
İnfazmıdır sulhmudur, müdüre verdikleri?
Çırpınışın son demi, saatlerin sesinde,
Özgürlüğün yuları, takvimin ensesinde,
Ey gardiyan huzuru yavaş yavaş hecele,
Biletleri kes artık idam ile ecele.
Karanfiller sakladım koğuşumda diplere,
İmammı götürecek okuyarak iplere.
Gardiyan burdakiler hem akıllı hem deli,
Çıkmak için bir ömür vermekmidir bedeli.
Kimliğim sende kalsın künyeme takın zincir,
Sağım agrıyor amma dönsem sol yanım incir.
Duvarlar buzdan soğuk, odalar ıssız kutu,
Karanlıktan çıkalım getirin de tabutu...
Gardiyan mezarımı otlar içine kazın,
Bu gün bir garib mahkum öldü diyerek yazın...
Derken koca yıllar geçmiş ve af konuşulmaya başlamıştır Mustafa’nın gözü kapıdadır artık af çıkmıştır ama dışarıda olanlardan Hiçbir haber yoktur afın çıktığını öğrenen Muhtar artık korku içindedir karakol komutanına durumu izah eder komutanım biz böyle yaptık durum ne olacaktır Komutan Merak etmeyin hallederiz Sen o günkü arkadaşlara toparla bir konuşalım der ve komutan köye gelir o ilk günkü Dört Arkadaş oturur Konuşurlar ne yapacakları komutan işin içindedir köyün muhtarı işin içindedir köyün zengini ve en samimi arkadaşı işin içindedir gelecek Daha kötü olaylar için karar verirler Mustafa çıkacağı günü sabırsızlıkla beklemektedir ve o gün gelir Valizin toparlar arkadaşlarıyla Vedalaşırız Ama orada öyle bir arkadaş tutmuştur ki herkes o çıkarken ağlar sürgüler açılır kapılar açılır yeni bir Şafak Doğar kapıların ardından yeni bir gün doğar yeni bir güneş doğar yeni bir umut başlar Mustafa Yeni güne yeni umutlarla ilk adımı atar Allah’a şükreder ve çıkar ilk işi Köye gelip hanımını karısını görmektir Tabi olan bitenden haberi yoktur kendi evinin kazasına gelir köyüne gitmek için kendi köy arabalarına bakar birkaç tane kendi köylüsünü orada görür ama Mustafa’ya selam vermezler Mustafa’nın yüzüne bakmazlar mustafa’Hayırdır İnşallah nedir bu durum ve kendi kendine sorar tam köye giden arabaya binmek üzereyken arabacı araba dolu der seni alamayız Mustafa der Mustafa’yı bindirmez Mustafa yürüyerek düşer köyün yoluna köyüne yaklaşıp uzaktan şöyle içini çeke çeke köyüne bakar eski çalıştığı yerlere gittiği tarlalara hepsinde doya doya bakar ve evine doğru yol alır tam evinin yanına geldiğinde ev yerinde yoktur ev yanmıştır yerinde düpedüz bir arazi vardır hemen komşusuna sorar komşu Kapıyı yüzüne kapatır öteki komşuya koşar ona sorar O da kapatır koşarak köyün kahvesine gider kahveden içeriye girdiğinde Kahvedekiler utanmıştır Mustafa durumdan habersizdir köylü Mustafa’nın yüzüne bakamaz hepisi yere bakar ve sorar koşarak ona sorar buna sorar nerede eşim karım der hiç kimse bir şey demez ve çıkar oradan Mustafa yavaş adımlarla köyün içinde Gezer dolaşır kendi halınca mezarlığa gider acaba öldüler mi mezarlıklar Hiçbir şey söylemez eski günlerde olduğu gibi dolaştığı yerleri Gezer dolaşır köy odasından seslerin geldiğini duyar bir Çocuk sesi veya bir iki Delinin sesidir tabii Mustafa Aldırmaz tekrar yürümeye başlar Tekrar kendi halince konuşan deli sesleri duyar bunlar ne sesi der acaba oraya gitmeye karar verir köy odasının kapısına yavaşça gelir sesler hala gelmektedir yavaş yavaş merdivenleri çıkar Pencereden hafifçe bakar iki kişi oturmuş arkalarından görür Acaba kim bunlar der bunlara sorsam kızımı eşimi nerde olduğunu söylermi der kendi kendine konuşan bu insanlar kimdir Acaba bir hal ve hareketleri bir deli hareketleridir ama Mustafa bunları arkadan görür yavaşça kapıya doğru ilerler kapının mandalından tutar yüreği buz gibi titremektedir ve içeri girer eşi ve kızı ile yüz yüze gelir eşi ve kızı tanımaz çünkü akılları yerinde değildir artık her yer darmadadigin her bir yerden ayrı bir koku gelmektedir Mustafa şaşkın bir halde bakmaktadır sanki o da üçüncü bir delildir saatlerce durur öyle iki dizinin üstünde muhtar durumu karakol komutanına bildirmiştir Mustafa nın köye geldiğini artık hazırladıkları plan faliyete geçmeliydi yoksa ölüm kaçınılmazdı köy odasında Mustafa hala iki dizinin üstündeydi
Köy odasının etrafından sesler gelmekteydi köylü yavaş yavaş köy odasının etrafına toplanmıştı ama Mustafa hala iki dizinin üstünde Mustafa’nın yanına ilk önce samimi arkadaşı çıktı baktı baktı Mustafa hiçbirine yüzünü çevirip bakmadı dururken Muhtar geldi dururken köyün zengini geldi Mustafa şaşkındı hala iki dizinin üstünde Köy halkı köy odasının etrafında dolmuştu plan uygulama daydı
Ve dururken muhtar başladı bağırmaya hain hain hain ama Mustafa duymuyordu arkadaşı başladı şerefsiz şerefsiz şerefsiz diyerek hala Mustafa iki dizinin üstünden duymuyordu köyün zengini başladı yetişin komsular ırz düşmanı ırz düşmanı yetişin yetişin diye bağırıyollardı Köylü
köy odasının Taşlamaya başlamıştı taş üstüne taş gelmekteydi taşlardan biri Mustafa’nın kafasına değil ve o anda Mustafa ayıktı ne oluyor dercesine sağa sola baktı sağında Muhtar solunda samimi arkadaşı Ardında köyün zengini vardı üçüde bağırıyor du ırz düşmanı diye ve karakol geldi hemen yukarı çıktılar Mustafa sağ kaşından kan izi vardı çünkü taş değmisti hiç bir soru sormadan Komutan mustafayi tutukladı kelepçeli vurdular ve götürdüler suçunu bilmiyordu kurulan plan çok güzel işliyordu Mustafa on gün sonra mahkemeye çıktı hakim sordu be hey gafil be hey vicdansız kitapsız diyerek söze girdi Mustafa ne olduğu bilmiyordu hakim hala öfkesi geçmemiş ağzına geleni söylüyordu ve bir anda sessizlik çöktü Mustafa aya kalkarak hakim bey suçum nedir diye sordu
Hakim ayağa kalkarak keskin bakışlar ile bu soruyu sorarken bike utanmiyormusun dedi
Mustafa hakim bey ben sadece suçumu öğrenmek istiyorum dedi hakim senin suçun karın ve kızına tecavüz dedi ?
Mustafa ya hançer saplandı kaynar sular döküldü hakim duydunuz mu beni heyyy heyy duydunmu beni diye bağırdı nasıl duyardı ki Mustafa karakol komutanı ve muhtarın ve can ciğer arkadaşının kurduğu bu tuzağı ne bile bilirdi mustafa delirmiş bir şekilde konuşuyordu kim yaptı bunu kim yaptı bunu diyerek hakim eşini ve kızının adlı tıpa gönderilecegini söyledi ve o günü kadar tutuklu kalacağını söyledi
Adli tıp kararı verilince artık oyun kuranları telaş almıştı karakol komutanı Mustafa’nın cezaevinde öldürülmesine karar vermişti aynı dörtlü yine toplandı komutan onlara dedi ki sizi ikinizi içeri tıkacağım ve bu işi Siz yapacaksanız dedi arkadaşı ve zengin tamam dediler Mustafa’yı mapushanede öldüreceklerdi adli tıp kararları geldi Mustafa’nın mahkeme günü belli oldu ama mahkemeye iki gün var Mustafa samimi arkadaşını içerde görünce hemen yanına gitti bana durumu anlat dedin Ne oldu söyle dedi çünkü arkadaşıydı ona güveniyordum ama bilemezdik ki işin içinde onun olduğunu ve Mustafa’yı oraya öldürmek için geldiğini arkadaşı Sakin bir şekilde anlatacağım Mustafa dedi ama Mustafa şüpheleniyor du gece Koğuş boşaltılmıştı Mustafa bir şeyler olduğunu hissediyordu arkadaşının tuvalete gittiğini gördü hemen arkasından sessiz bir şekilde takip etti arkadaşının tuvalette diğer banker ile beraberkonuştuklarını duydu artık Mustafa durumu öğrenmişti iki arkadaş da Mustafa’yı öldürmek için hazırlıklara başlamıştı ama Mustafa oyunu bozdu birer birer ikisini de orada öldürdü karakol komutanı geliyordu Onun da işin içinde olduğunu anlamıştı karakol komutanı Mustafa’nın öldüğünü sanıyordu komutan tam içeri girerken komutanın Boğazını kesti artık Mustafa’yı kimse tutamaz dı Mustafa komutandan anahtarları silahını alıp karakoldan kaçtı köye gitti artık yarım kalan işleri köyde bitirmeliydi muhtarı buldu artık gözü dönmüştü muhtardan bu işe tüm karışanları öğrendi ve hepsini vurdu rahat bir şekilde köy odasına doğru yol aldı ve köy odasına geldi eşi ve kızı oradaydı ikisi kendi kendine konuşuyordu oturdu yanlarına onlar ne bilsin ki Mustafa nın geldiğini kendi kendilerine konuşuyor lardı saatlerce oturdu ve silahı çekti gözleri doldu mustafanın eski günler bir anda eşine baktıkça göz önüne geldi ilk kurşunu kızına sıktı kızı gözlerine baka baka can verdi ikinci kurşunu eşine sıktı eşi yere düştü yanı na vardı gözlerine baktı içini çekerek Mustafam mustafam dedi seni seviyorum diyerek can verdi ve son kalan kurşunu kendine ayırmıştı son kurşunu kendine sıktı
Bu fani dünyada bir hayat hikayesi de böyle bitti
Sevgili dostlarım bu aslında bir roman hikayem olacak inşallah gerçek bir hayat hikayesi dir bu bizzat yaşadığım biliyorum üzüldünüz keşke yaşanmasa saydı ve bundan sonra inşallah bu tür olaylar yaşanmaz dilegimle
HARUN YILDIRIM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.