- 539 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sevmiyorum Bu Parayı
’’Parayı sevmiyen mi var’’diye hemen bana karşı cephe almayın canım, hele bir anlatacaklarımı dinleyin ondan sonra karar verirsiniz. Rabbimin bile ayeti var bu hususta bileniniz vardır bilmeyeniniz vardır, o da şöyle’’Mal biriktirip de Allah yolunda sarfetmeyenlere can yakıcı azabı müjdele’’ yani Allah bile mantıksız bir şekilde para istifçiliğine karşı...
Bir yere gittik mi, cebimde para varsa eğer, ben kimseye kolay kolay hesap ödetmem, az varsada gücüm nisbetinde hesaba katkı yaparım ki, bir daha o arkadaşlar ile biryere gittiğimizde yüzüm olsun. Bu da bana rahmetli babamdan kalan bir miras olsa gerek.
Bazen bakıyorum, arkadaşlar birbirlerine nazire yaparcasına, ’’yok sen ödediydin, yok ben ödediydim’’ kavgası yapıyorlar, o esnada, uyanık olan vatandaş geriye çekilip ’’Tamam çok ısrar ediyorsan bu sefer sen öde’’deyip zokayı karşı tarafa yutturuyor, ya da yutturduğunu sanıyor. Şahsen ben hiç böyle bir davranışa tenezzül etmedim, bu konuda da gurur duyabilirim kendim ile...
Gençlik yıllarında şans oyunlarına epeyce takılırdık fazla abartmamak kaydı ile. Sayısal Loto oynardık, piyango bileti alırdık, çok nadirde olsa üç beş sefer at yarışı oynadık, yani denemediğimiz şans oyunu kalmamışdı. Ne ola ki bir tanesinden bir şey tutturmuş olsam az da olsa, mümkünatı yok. ’’Gökten para yağsa bizim başımıza taş düşer yine’’...
’’Tarih kaynaklarında kitaplarda ilk parayı lidyalılar bulmuştur diye geçmektedir. Fakat ortada bir iddaa vardır. Tarihteki ilk parayı Asurlular mı buldu Lidyalılar mı buldu ? Bu soru çok tartışılmaktadır. Aslında bu sorunun cevabını genelde yanlış biliyoruz. Tarihteki ilk parayı Asurlular bulmuştur.’’ Bulmuşlarda sanki iyi halt mı etmişler. Çoğu cinayetler ve savaşlar para yüzünden çıkmıyor mu? Şimdi ne yapalım bu parayı bulan adamları, adlarını tarihe altın harflerle mi yazalım, yoksa nefret ile mi analım?
Hadi paradan geçtik, ya şu kredi kartını kim buldu? Onun da hikayesi kısaca şöyle, arz edelim...
’’Amerikalılar, bugün günlük hayatımızda kullandığımız, göze batmayan ama vazgeçemediğimiz pek çok yenilikleri buldukları gibi ceplerimizde, cüzdanlarımızda nakit para taşımamanın yollarını da buldular 1920’li yıllarda dükkanlar, benzin istasyonları ve bazı otellerde kullanılmaya başlanılan kredi kartı bugünkü gibi değildi’’
’’Dünyada ilk kredi kartı Flatbush Naitonal Bankası tarafından 1946 yılında satın al-öde sistemi ile alış veriş dünyamıza girdi Daha sonra BankAmericard 1959 yılında kredi kartı sistemine geçmiş 1966 yılında ise diğer eyaletlerde kullanılmaya başlanmış 1976 yılında ise bugünkü VİSA adını almış Mastercard, İngiltere’de kullanılmaya başlanan Barclaycard daha sonraki şirketler olmuş Dünyada geçerli olan ilk kredi kartı Diners 1950 yılından itibaren, American Express ise 1958 yılında faaliyete geçmiş’’
Ben Özdemir Erdoğan’ın o meşhur şarkısını çok severim hani’’Paranın ne önemi var mühim olan insanlık’’ öyle devam eder gider. Bugün ben de vardır yarın sen de olur, bir yere gittiğimizde de zamanı gelince sen harcarsın. Ama benim bu tarafımı bilip de beni her zaman için kullanmaya kalkarsan, onu da anladığım zaman senin ile dostluğumu o dakka bitiririm, her kim olursan ol hiç farketmez...
Bu parayı sevmeme ve onunda beni sevmemesi ta çocukluktan gelen, gençlikten gelen bir duygu, gençken bilardo salonuna gitmişim tek başıma bilardo oynuyorum, hemen bir delikanlı yanaşıyor’’Abi yüklemesine oynayalım mı’’ ben de cevap hazır’’Ne yüklemesi oğlum boş ver gel oynayalım ben öderim parasını’’ Hem de adamı yenip öyle öderim. Bir gün de daha ilkokula gidiyorum, babam elime para vermiş, bakkala giderken(Buraya dikkat) elimden düşürdüm parayı elimden, cebimden değil, sonra da pederden bir dolu fırça...
Yani anlayacağınız paranın beni sevmemesi ta o zamandan beri hala başım da, çok fazlasına gerek yok, ihtiyacın kadar yeter. Dostluklarımızın arasına para girmesin hiç bir zaman. Sevgi ve saygılarımla...
YORUMLAR
Değerli Ahmet hocam, parayı sevmemekle sevmek arasında kıldan ince bir mesafe vardır. Aslında ikisi birbiriyle sarmal gibidirler. Sevmiyorsan paran olmaz, olmayan şeyi sevme şansın olmaz; seviyorsan paran olur, olan şeyi sevmeme şansın olur... Allah ihtiyacımız kadar versin de kimseye muhtaçlık çekmeyelim, yeter... Eskiden memuriyetteyken çocuk okutacağız, ev geçindireceğiz derken züğürtlüğün tesellisi olsun diye paranın gözü çıksın der geçerdik. Şimdilerde kimseye muhtaç olmayacak kadar toparladık kendimizi şükür, paranın gözünü seveyim diyoruz...niye diyoruz, çünkü para sayesinde o eski kıtlıkları yaşamıyoruz artık... BU VESİLEYLE KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN. (Kurban bayramınız deyince aklıma geldi, eskiden züğürtlükten kurban bile kestiremiyorduk, şimdi Allah kabul etsin hayvan pazarının en iri koçunu alıp kestiriyoruz) :) Saygılar
Ahmet Zeytinci
Paranın aşırı fazlasını, devenin hörgücüne benzetirim çoğu vakit!...
insanın çok parası olduğunda sırtüstü uyuyamaz!.
Gereğinden fazlası, sırtta kamburdur!.
Emekli maaşımın bir kısmını penceremde nöbet tutan kedilerle paylaşıyor ve
içimden diyorum ki; Ey Büyük Allah'ım, yarattığın canlılardan bir kısmını benim
maaşa bağladın; ver ki, huzur duyasın Kadir.
Meğer, karşılıksız verilenle para bitmiyor; bereketleniyor.
Para, su gibi; fazlası adam boğar!.
Sağlık dileğim ve Selamımla Ustam...
Yine yaz... okuyacağım... çünkü, olduğun gibi yazıyorsun.
kadiryeter Kadir Yeter.
15 EYLÜL 2016 Perşembe. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=157434
Ahmet Zeytinci'ye