- 905 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
YENİ BİR GÜN
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sessizliği ve yalnızlığı yaşıyorken,yalnızlık adına her şey yazılmış ve söylenmiş midir diye düşünmeden edemiyorum.Sanırım yazılmayan yanları vardır. Yine bilgisayarımın başında tan yerinin ağarmasını izliyor ve yaşıyorum.Yalnızlığı adlandırış şeklimiz değişir.Benim yalnızlığım sizin ruhunuza nasıl dokunur bilemiyorum...İşte anlatmaya başlamaktayım…
Sabahın ilk ışıklarında yalnızlığı her bir zerrenize kadar hissedersiniz.Ama bu yalnızlık kalabalıktaki ötekileşmek gibi bir şey değil.Umut verici ve huzura bir adım daha yaklaştığının kanıtı gibi.O kadar çok yalnızlığın acı senaryolarının başrolünde olduğumu hissetsem ve üzülsem de bu yalnızlık başka ve de ben bu yalnızlığı seviyorum.
Günün ilk ışıklarıyla güzelliklerin olabileceğini ummak huzur verici.Güzel şeyleri beklemek ruhumu arındırıyor adeta.Zaman şimdi de kalsın istiyorum.
Kelimelerim ardı ardına akarken düşünüyorum.Yalnızlık da diğer hisler gibi soyut ve bizim algımızla alakalı.İnsan bir olay ve söz karşısında hissettiği gibi yaşar o anını.Hisler bu denli önem taşır hayatımızda.Her anımızda hislerimiz bize yaşamı adlandırmamızı sağlar.Acı çekiyorsak yada mutluysak bu hayatın acı ya da güzel olduğundan değil.Biz öyle hissettiğimizden hayatı böyle adlandırdığımızdan kaynaklanan bir yanılgı olması sadece….
Yalnızlık,hissetmek demişken dostluğa da değinmek istiyorum bu sabahın iç döküşünde.
Hislerin sonsuz deryasında dostluk rahat bir nefes alabileceğimiz devamlı durağımızdır diye düşünüyorum.
Sebebini bilmediğim ve senelerdir çözemediğim dostluk arayış ve yanılgılarımı kaleme almak çok zor bir o kadar da
kifayetsiz kelimelere mahkum.
Yüreğimizin derin hislerini ortaya koyduğumuz mu dost yoksa yanında eğlendiğimiz kişi mi dosttur?.Belki de ikisi de yada hiç biri…
Ben bu soruların cevabını büyük yanılgılarla öğrendim.Kim bilir belki de bildiğimi sanıyorum.Hayatımda ki dostluk imtihanı bitmemiş de olabilir.
Yıllar ve yaşanmışlıklardan çıkardığım sonuç yüreğinizin size özel kalması gerekliliği.Yüreğimizin dost gibi özel birine bile açılmaması gereken gizli bir hazine sandığı olduğunu unutmamak için her gün kendime telkinde bulunuyorum.
Peki dostluk yanında eğlendiğimiz kişi midir diye kendime sorduğumda bu bir dostta olması gerekli bir özellik olduğu cevabını tecrübelerim cevap veriyor.Fakat bunun yeterli bir unsur olduğuna da inanmıyorum.
Bir dost nasıl olmalı?
Bence yüreğinde dostuna karşı en ufak bir samimiyetsizlik beslemeyen onu kendi gibi seven gerçek dosttur…. Ancak böyle bir dostun varlığında insan ötekileşmiş bir yalnız olarak görmez kendini….
Kelimelerimin beni alıp götürdüğü düşündüğüm ve hissettiğim her şeyin bağlandığı nokta samimiyet…
Samimiyet dünyada her insanın öğrenmesi gereken bir mecburiyet aslında…Yoksa ki kendimizin ve gelecek neslin birer robotlaşmış yalnız varlıklar olarak yaşaması içten bile değil.
Art niyetsiz yaklaştığım insanların kırıcılıklarına ve kırılmalarıma rağmen dostluğu neden bu kadar çok önemsediğimi gerçekten bilmiyorum…Tek bildiğim tüm insanlara samimi olduğumda bir gün mutlaka kazanacağım.
Saatlerdir bilgisayarımın önümde kelimeler birbirini kovalarken zamanın farkında olmamışım.Vakit bir hayli ilerlemiş.Duygularım,yaşanmışlıklarım,hislerim birer yumak olmuş bu satırları meydana getirmeme sebep.
Bu günün güzel geçmesi umuduyla yeniden merhaba hayat….
13.09.2016-Salı
Çiğdem Karaismailoğlu
YORUMLAR
şu yazıdan emin oldum ki biz sizle öyle iyi anlaşırmışız ki reelde...aynı yerden kırgınız aynı yerden noksan...