Mükemmel Vicdan
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Erdemsiz insana dair;
Bu hangi boyutta incelenirse incelensin hiç bir övgüsü ve boyutu olmayan gerçektir. Bir erdemsizliği ancak insan yapar. Sevgi kadar derin bir mabedi dillere düşürecek kadar hadsizlik verir, o vakte kadar yaşadıkları hayatın o vakitten sonrasıyla ilgilidirler. Suçlama, kınama horlama onlardadır. İnsanları öyle bir kanala sokarlar ki suların durdurulamayan en çağlayan ve de balık dolu tarafında bırakırlar. Fark etmek erdemsiz insanı; derin ve zorluğu çok olan bir kaderin, yaşanmakta olan en zor kısmıdır, erdemli insanlar için. Erdemli insan en derin duyguların piştiği mağaralarda, günün güneşinin yüzüne doğmasını bekler şükretmek için yaşamını yaratana. Onu tanımayanı kurtarmayı ve adaleti düşünür. Hak için yaşayan odur, fakat sık sık hak ve maneviyattan bahseden erdemsiz insanların karşısında sustuğu için, çekilmiştir; duyguların sıcak kaldığı mağaraya.Orası gerçekte bir omuz genişliğinde, bir parmak derinliğindedir. Nedeni budur erdemli insanın kambur duruşunun. Mükemmel vicdanın büyüdüğü; konuşmaya başladığında mükemmel vicdanı ağzından çıkan sesin, yüzüne çarpmasındandır, duyuramaması sesini.
Erdemsiz insan ne geçmiş ne de geleceğini düşünür, erdemsiz insan ne dostunu, ne köpeğini, ne de eşini düşünür. Gerçek ölümün efendileri, cehennemin kurucularındandır. Kendi yararına olmayan ne eş, ne de köpek ister. Bu insanlar öyle çoktur ki her an bunları yüzünüze bakarken, sizi aşağılamak için uğraşırken bulursunuz. Çünkü bir keskin sirke gibidir, zaman içerisinde öz benliği ile hiç karşılaşmadığı için daha da gaddarlaşır. Gözlerinin içindedir yaptığı haksızlık erdemli insanın. Daha fazlasını yapmak ve tüm mağaraları yakmak ister. Buna ateş veren; bir ev inşa edecekmiş gibi sevinerek, taşları daha fazla atmak ister günahsız olana. Fakat bu derin ve balık dolu suların, onlara mutlak bir hediyesi vardır.
Zaman evrende her an gerçekleşmiş, her an gerçekleşecek olan; yaratan yok eden, hasta edip iyileştiren,en erdemli ve en kutsal gerçektir. Erdemli insan için tanrı, erdemsiz insan için bedenini yaşlandıran hızdır. Yalnızca geçtiği için tanrılaşmamış; geçmekte olan bir vakit ilan edilmiştir. Erdemli insan inanır; zaman her an dokunmakta, yaratmakta iyileştirmektedir.
Ağaçları duyup ağaçlara aşık olmayan şiddetli bir kıskançlığı dizginleyemeyen, insanları öz yaralarından yakalayıp kanatan erdemsiz insanı, zaman geçmez. Mucizelerini göstermez. Erdemsiz insanı sular ve balıklar geçmez. Temiz geldiği yerden kirle gider. Erdemsiz insanlar çoğalır kumlar arasından atılarak. Durduğu yerden, yaşlanan bedenlerini ve ruhlarını sürekli başladığı gibi sanırlar ve kendileri gibi erdemsiz insanlarla paylaşırlar ruh ve vücutlarını. Erdemli insanın bedenini ve kemiğini ve de ruhunu ispatlamaya ihtiyacı yoktur. En derin aşkı, bir parçası olduğu evren ve doğadır. Fakat erdemsiz insan kendisininde bir parçası olan evreni ve de toprağı kıskanır erdemliden; "en çok ben hak ederim sevgilerin en büyüğünü, en büyük aşkları parıltılarını" der. Annesinden doğan bir evladın annesini tekmeler içinde bırakıp, annesinden çok kendisinin sevilmesini ve acı verilmemesini ister. Ancak böyle güçlü olduğuna inanır. Onu yaratan ve de tutacak olan toprakta bir bağ bırakmadığı için, yüzünü veren gökyüzüne bakıp bir kere konuşmadığı için, yeryüzünde yeryüzünün acılarına hiç ağlamadığı için var olmak gerçeğinin ne olursa olsun bir gün cennette devamlı bir son bulacağına inanarak yaşar. Öğretmesi de anlatması da imkansızdır erdemsiz insanın ne tür bir bilgi olursa olsun. Öğretirken eğitirken, tatmin ettiği için özünü, aşağılar bilmeyeni. Fakat bilmez öğrenmek isteyenin kendisinden daha çok bildiğini. Bilmeyeni çoğaltır yalnızca, erdemsizliği ve erdemsizleri yetiştirir. Onur ve minnet duygusuzluğu hastalıktır, çabucak yayılmaya başlar. Erdemsiz toplumlar, birleşir büyür ancak erdemli bir toplum büyüyemez, kesilip atılır sağlıklı olduğu için. Erdemsiz insanlar habersizdir; evrendeki en düşük yaratıktan, daha düşük ve bayağı olduğundan. Bunun acı ve iyileşmeyecek bir yara olduğunu anlatamaz erdemli insan;kahrolur. Bu kahroluşla dahi alay edip ,hastalıklar silsilesi yakıştırır erdemsiz insan, kendi için kahrolan erdemli insana. Kendisi dışında bir başka varlık için hiç kahrolmamış ve hiç hastalanmamış bir insan yaşamamıştır asla. Dışlamış ve de her fırsatta taşlamış olmanın verdiği, güçlü cesaretin esareti altında , nefes almaya çalışır. Ancak taşlaşmış yüreği bir taşa maruz kalana kadar sürer bu nefes alma kandırmacası. Erdemli insanlar birbirlerini ağaç olarak görür, fırtınalardan ve de çöllerden geçerken dahi birbirlerini zihinleriyle sularlar,yaşatırlar yaşam verebilmeleri için fazla fazla. Mükemmel Vicdan yalnızca erdemli insanda gelişen tanrıdır. Ancak erdemsiz insan inanır erdemsiz yaşayıp Allah’ın dualarıyla ayakta duracağına. Mükemmel Vicdan, toprağın çamurundan ağaçlara nefes ve bazısı için tanrıya; tanrının her an üflemekte olduğu nefesin, var olan ve var olacak olan zamanın nefesidir.
Erdemsiz insan; toprağın çamurundan, varamadığı tanrısından, sevemediği varlığından geçip, cennete gitmek ister! Bu mümkün müdür toprağı ve evlatlarını diri diri gömüp taşlarken; gitmek en taşlanmamış, en nefesli, en görkemli, en mutluluk veren, erdemli insanlar evrenine; erdemli toprağın mahrem evine özüne...
Erdemsiz insan çağından yazdım sizlere henüz içlerindeyim diye...