- 435 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
LOZAN 2005'İN ARDINDAN
LOZAN 2005’ İN ARDINDAN
Dr. Sadık ÖZEN
Gerekli/gereksiz, başarılı olacak/olmayacak, basın bu eylemi önemsemiyor ve ilgisiz kalıyor gibi laflar edilirken; LOZAN 2005 Eylemi, hem de büyük bir başarıyla gerçekleşti. Doğrusu, kendim için ulusal bir görev saydığım bu eyleme eşimle birlikte katılmaktan büyük bir mutluluk duydum ve bunun hazzını yıllarca yaşayacağıma eminim. Bu eylemle, her şeyden önce ulusal değerlerimize sahip çıkanlar olduğunu ve bunların sayılarının da küçümsenemeyecek boyutlarda bulunduğunu görmüş olduk. Ayrıca; basın mensuplarımız arasında beynini ve kalemini satmayan, döneklik yapmayan, emperyalist güçlerle beslenmeyen, düşüncelerini patronunun emriyle değil sahip olduğu kişilikli kafa yapısıyla ortaya koyan, lüks yaşamak şöyle dursun aç kalmaktan bile korkmayan, sağduyulu, ilkeli, yurtsever bir çok değerli basın görevlisinin var olduğunu görerek sevindik ve onurlandık. Bu düzeyli insanlara sonsuz saygılarımı sunuyorum.
Atatürk Düşünce Dernekleri ve İşçi Partisi tarafından düzenlenen bu etkinliğe, kendi kimliğimle olduğu kadar Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi Kurucu Üyesi ve Antalya İl Başkanı olarak büyük bir içtenlikle katılmıştım. Yapılmak istenen şeyin her türlü siyasi çıkar amacından uzak olacağını düşünmüş ve bu konuda hiçbir kuşkuya kapılmamıştım. Düşündüğüm şeyler aynen doğrulandı. Bütün organizasyonu yüklenmiş olmasına rağmen İşçi Partisi ve Sayın Genel Başkanı, hiçbir eleştiriye uğramayacak ve sadece vatanseverlik duygularının ön planda olduğu bir görev bilinci içinde hareket ettiler. Benim gibi, bu eyleme katılan bütün insanların samimi kanaatleri budur. Bu konuda yapılan olumsuz eleştiriler varsa, bunlarda kesinlikle kasıt aranmalıdır.
Kendi adıma; başından sonuna kadar bu etkinliği düzenleyen ve bu etkinliğin her safhasında yer almakla beraber, kendi kuruluşlarını ön plana çıkarmayarak eylemi tarafsızlıkla yöneten Atatürk Düşünce Dernekleri ve İşçi Partisi’ne bu tutumlarından dolayı içten teşekkürlerimi sunuyor ve kendilerini kutluyorum. Bu eylemin, birlik ve beraberliğe en çok gereksinim duyduğumuz günlerde yapıldığını özellikle vurgulamak isterim.
Eyleme katılım güzel oldu. Yeni ve eski birçok üniversite rektörü, rektör yardımcıları, öğretim üyeleri, emekli generaller ve askerler, emekli diplomatlar, eski milletvekilleri, bazı siyasi partilerin başkan ve yürütme kurulu üyeleri, baro başkanları ve hukukçular, gazeteci ve yazarlar, sendika başkan ve üyeleri, ulusalcı dernek başkan ve üyeleri, iş adamları, hekimler, ulusalcı ve cumhuriyetçi kadınlarımızdan oluşan elit bir topluluk Lozan’da toplanmıştı. İlkeleri, gönül ve kader birliği ile bir araya gelen bu topluluk yıllardır özlemini çektiğimiz kuvva-i milliye ruhunun yeniden canlanmasına neden oldu. Bu arada Avrupa’nın çeşitli kentlerinden gelen ve eyleme büyük bir coşkuyla katılan yurttaşlarımız eyleme büyük bir anlam ve canlılık kazandırdılar. Bayrakların en güzeli olan Ayyıldızlı bayraklarımızla yapılan geçit töreni ve bu bayrakların miting alanında oluşturdukları tablo mükemmeldi. Bozguncuların, günlerce yaymaya çalıştıkları şer terör örgütlerinin aynı gün ve aynı yerde miting yapacakları söylemleri caydırıcı olmamış, şanlı bayrağımızı eline alan vatandaşlarımız korkusuzca ve ölümü bile göze alarak miting meydanına koşmuşlardı. O gün Lozan’da gerçekten göz yaşartıcı bir tablo vardı.
Sayın Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer ile Dokuzuncu Cumhurbaşkanımızın gönderdikleri mesajlar çok anlamlıydı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Birinci Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’ın katılımı ve konuşmaları ise heyecanı doruğa çıkardı. Salon toplantılarında yaptığı konuşmalar katılımcılar tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı. Miting alanında yaptığı konuşma ise Lozan Kenti’nin semalarını inletti. Bütün bunlar Türk insanının nasıl bir ülke sevgisiyle dolu ve ulusal bağımsızlığını ne derecede koruma azminde olduğunun göstergesidir. “Lozan’ı deldirmeyiz”, “Lozan’ın arkasındayız”, “Lozan Türk Ulusu’nun bağımsızlık senedidir” nidaları İsviçre’den başlayarak bütün dünyaya verilmiş bir mesaj oldu. Türk Ulusu’nun gerçek temsilcileri, sahip oldukları kuvva-i milliye ruhunu Lozan’dan bütün dünyaya ilan ettiler.
Atatürk’ün en yakın arkadaşı ve O’nun deyimiyle “Milletin makus talihini yenen” Lozan Antlaşması’nın mimarı değerli devlet adamı İsmet İnönü’nün,evlatlarının, sadece bir mesaj göndererek Lozan’a katılmamaları, İnönü Ailesi adına katılacağı bildirilen Hayri İnönü’nün de gelmemesi, katılımcılarda bir hayal kırıklığı ve burukluk yarattı. Ancak orada, İnönü’yü kendi öz çocuklarından daha çok savunan ve hizmetlerini dile getiren, içi Atatürk ve İnönü sevgisiyle yoğrulmuş insanlar vardı ve bu eksikliği giderdiler. İnönü’nün emperyalizme karşı gereken savaşımı vermediğini ima etmeye kalkışanlar da, diğer konuşmacılardan gereken yanıtı aldılar. Zira, Lozan Antlaşması başlı başına emperyalizme karşı verilmiş bir savaştır ve İnönü’nün 1964 yılında Jhonson’a yazmış olduğu; “Gerekirse üçüncü bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır” yanıtı emperyalistlerin suratına vurulmuş bir şamardır.
LOZAN 2005, ülkemizde emperyalizme karşı verilecek mücadelede, ulusal bağımsızlığımız ve egemenliğimizin korunmasında bir ilk adım ve adeta bir sembol olmuştur. Yıllardır özlemi çekilen kuvva-i milliye ruhu yeniden canlanmış ve hatta şaha kalkmıştır. Her gün biraz daha güçlenerek devam edecektir. Bu eylemle Aydınlık Türkiye’nin önü açılmıştır. Artık hiç kimse Avrupa Birliği hayaliyle insanlarımızı avutamaz ve uyutamaz. Bu eylemle, emperyalist devletlerin yurdumuz üzerindeki emellerinin açığa çıkarılması sağlanmış, ekonomik bağımsızlığımızın önemi vurgulanmıştır..Lozan’ın hemen arkasından bazı Avrupa Devletleri’nin Güney Kıbrıs’ı tanımamız konusunda çıkardıkları yaygara, siyasal ve ekonomik bağımsızlığımızın nasıl ipotek altına alınmak istenmesinin çok belirgin bir göstergesidir. Bugün sorumluluk mevkiinde olanların da bu gerçekleri görmelerinin zamanı gelmiştir. Artık hiç kimse ne kendisini ne de halkımızı kandırmaya kalkmasın. Zira gerçek ortadadır ve bu gerçekleri görmemek için kör olmak gerekir. Herkes aklını başına almak zorundadır.
İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’in İsviçre Adli Makamları tarafından sorgulamaya alınması, gerek Türkiye’den giden gerekse Avrupa kentlerinden gelen katılımcılar arasında büyük bir heyecan yaratmış, buna rağmen sağduyu ile hareket edilmiş ve vakur bir protesto eyleminde bulunulmuştur. Uzun süre, hep bir ağızdan; “Türkler Ermeni soykırımı yapmamıştır”, “Soykırım iddiası büyük bir yalandır”, “Bizi de tutuklayın” sloganları atılmasına karşın düzeysiz hiçbir harekette bulunulmamış ve İsviçre polisi bu anlamlı eylemi şaşkınlıkla izlemiştir. Bu arada Sayın Doğu Perinçek protestoda bulunanları kışkırtacak herhangi bir harekette bulunmadığı gibi, oradaki topluluğu sakin olmaya davet etmiş, bu olaydan kendine pay çıkarmaya kalkışmamış ve gerçek bir lider görüntüsü sergilemiş, Ermeni gerçeğini saatler boyu İsviçre savcısına tercüman kullanmadan Almanca olarak anlatmış ve adeta onlara tarihi bir ders vermiştir.
LOZAN 2005 yukarıda sayılanlardan başka önemli bir gerçeği daha ortaya koymuştur. Takke düşmüş, kel görünmüştür. İnternette açılan sitedeki “Konuk Defteri” ayrılıkçı terör odaklarının, onları destekleyen, besleyen ve körükleyen emperyalist güçlerin saldırısına uğramıştır. Bunlar, Atatürk’e karşı çok çirkin söylemlerde bulunmuş ve içlerindeki kin ve nefreti kusma fırsatı yakalamışlardır. Bu aşağılık insanlar; dili, dini ırkı ne olursa olsun kendilerini emperyalistlere satmış köpeklerdir. Bu vesileyle, kendilerine yanıt vermeye bile değmeyecek olan bu zavallıların ne kadar az sayıda ve ne derecede toplumsal etkileşimden uzak oldukları ortaya çıkmıştır. İnsanlıktan ve erkeklikten nasibini almamış bu hainlerin, vur kaç hareketleriyle, alçakça ve kalleşçe yaptıkları katliamlar yanlarına kar kalmayacaktır. Zira gerçek Türk Halkı bu namussuzların hakkından gelecek güce ve bilince sahiptir. Ülkemizde ikinci sınıf vatandaşımız yoktur. Hepimiz siyasal ve ekonomik haklarımız itibariyle her şeyi eşit olarak paylaşıyoruz.
LOZAN 2005 mükemmel bir eylem olmuştur. Düzenleyenleri tekrar kutluyorum. Ancak, bu büyük organizasyon sırasında yaşanan ve olumsuzluk yaratan bazı küçük ayrıntıları da dile getirmek istiyorum. Birincisi, Başkanlık Divanı’nın bazı konuşmacılara gereğinden fazla söz hakkı tanırken, konuşmak isteyen bazı kişilere söz vermemesidir. Söylenecek şeyler aynı olsalar bile, insanların düşüncelerini kısa da olsa özgürce ifade edebilme olanağı bulmaları gerekirdi. Zira, insanların söz kullanma hakları kutsaldır ve engellenemez. Hele de bu kadar güzel ve eksiksiz bir organizasyon içinde. İkincisi, Avrupa kentlerinden gelen katılımcılardan, kongre salonuna girebilmeleri için, Atatürk Düşünce Derneği’nin yurt dışındaki bazı yöneticileri tarafından, derneğe gelir sağlama amacıyla, aldığımız duyuma göre, yüklüce sayılacak bir ücret istenmesi olmuştur. Tabii ki bunlar LOZAN 2005 eylemine gölge düşürecek şeyler değildir. Burada konu etmemin sebebi bir dahaki organizasyonlarda dikkate alınmaları içindir.
LOZAN 2005, her yönüyle amacına ulaşmış, başarılı, siyasi parti çıkarlarının dışında tutulmuş, ulusal bağımsızlığımız ve egemenliğimizi korumaya yönelik, kuvva-i milliye ruhuyla yapılmış mükemmel bir eylem olmuştur. Düzenleyenleri bir kere daha kutluyor, ulusumuza ve ülkemize hayırlı olmasını ve tekrarını diliyorum.
06.08.2005
Dr. Sadık Özen - ANTALYA