- 641 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Nefes Alabileceğimiz Yerler Gitgide Azalıyor Ankara'da
İstanbul, İzmir ve Antalya gibi şehirlerimizde hepinizin bildiği gibi su bolluğu yani deniz de var. Oysa Başkent Ankara’da insanların nefes alabilecekleri göl ve ırmak gibi, ormanlık alan gibi yerler hem çok az hem de şehir merkezine hayli uzak. Hal böyle olunca çoğu zaman kös kös ya ev de oturuyoruz ya da bu gibi yerlere iki üç haftada bir gitmeye çalışıyoruz ailemizin ekonomik durumunu da göz önünde bulundurarak...
Ankara’da halen oturanlar ve daha önce çeşitli sebepler ile oturmuş olanlar Gölbaşı-Mogan Gölü ve Eymir Gölü’nü de mutlaka bilirler. Başkentte nefes alınacak ender yerlerden, insanlara huzur ve sekine salan güzel mekânlardandır her ikisi de. Daha doğru bir cümle kuracak olursak güzel mekânlardandı geçmişte. Şimdilerde ise üzülerek belirteyim ki bu iki güzide mekân, eğer bir an önce önlem alınmazsa son nefeslerini vermek, ruhlarını teslim etmek üzere. Gölün üzerinde ve kenarlarında ne zaman gitsem bir sinek bulutu bizi karşılıyor. En azından ilaçlama yapılarak bu sinekler bir şekilde azaltılabilir.
Geçmiş senelerde Mogan Gölünde çok balık tutmuş biri olarak da bu durumu gerçekten esef verici buluyorum ve yüreğimin bir yerlerini de titretiyor. Geçenlerde bir televizyon programında gördüm tesadüfen, bir Avrupa ülkesinde bizim Gölbaşı’nın onda biri kadar bir gölette adamlar harikalar yaratmışlar, vatandaşlarına su kayağı bile yaptırıyorlar. Bir ara Gölbaşı’nın Almanlara verilip giriş çıkışların ücret karşılığında olması bile konuşuluyordu Ankara’da. Burada şimdilerde balık bile kalmadı doğru düzgün. Bu ülkede güya Çevre Bakanlığı diye de bir bakanlık var değil mi arkadaşlar? Bunlar ile ilgilenmeyecekse Çevre Bakanlığı daha hangi işlevini yerine getirecek ki acaba, vatandaş olarak da bunu onlara sorma hakkımız var sanırım?
Derelerimiz, ırmaklarımız artık çamur akıyor çamur ve o pislikler haliyle denizlere doğru da akıyor bu seferde denizler alabildiğine kirleniyor. Uzmanların belirttiklerine göre dünyada ki su kaynaklarının ancak yüzde üç ya da beş kadarından insanlar layığı ile faydalanabiliyorlar, diğer su kaynakları tuzlu ya da aşırı derecede kirli sulardan oluşuyor. İnsan nüfusu her geçen gün artıyor ve temiz su ihtiyacı da ona paralel olarak fazlalaşıyor. Bu gidiş ile hem ülkemizin hem de dünyanın geleceği için karamsar olmalı ve önlem almaya bakmalıyız. Kızılderili atasözünde dendiği gibi ’’Son ırmak kuruduğunda insanoğlu paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.’’ lakin o zamanda iş işten geçmiş olacak. Hepinize en derin saygı ve sevgiler...
YORUMLAR
Değerli Ahmet hocam, denizi de olsa belediye ve diğer kamu hizmetleri aksıyorsa hiçbişr şehir yaşanır durumu sürdüremez. Ben Eskişehirliyim. Bir zamanlar sokaklarından çamur, ırma ğından *ok akan bir şehirdi. İyi bir belediye yönetimi var ve bugün Avrupanın en şirin kentlerinden biri... Ranta açık kentlerde ve belediye yönetimi vampirleşmiş yerlerde soluğumuzu kesiyorlar ne yazık ki... Saygılar