Ben/deniz
Ben/deniz....
Karıştırdım çöpleri sonunda aradığımı buldum.
göstermem.
üçe beşe katladım...
sağlam oldu temeli
üstüne üç kat çıktım
bina bir.
geniş geniş balkonlar yaptım en üste teras,
gelecek yıl havuz bile yapacağım terasa
deniz rüzgarı poyraz olunca sert eser;
bir balkonu kapladım camla
limonluk yaptım...
limonum güneş görecek,
limonum ışık görecek,
her geçen gün,
büyüyüp serpilerek;
verecek meyve,
sarı sarı, yeşil sarı limonlar...
alt kattakinin de, karşı komşumun da dişleri kamaşacak...
yüzleri ekşiyecek.
ne komşusu karşıda bina yok ki
önümüz açık masmavi bir deniz,
yer yer turkuaz,
arkasında mor dağlar var...
aşkım deniz,
affınıza mazhar olabilir miyim?
ben/deniz
uzklarda ta İstanbulda,
İstanbula uğramadan olmaz; şimdi güneşlidir gün.
hayallerimden bir gemi çizerim denize,
gemiye bayrak.
beriye mendirek
doldururum gemiye teskere almış askerleri,
şarkılar söylerler
beyaz bayrakları sallayarak,
savaşlar bitmiştir tüm evrende...
barış türküleri söylerler
rıhtımda sevgilileri her boydan her cinsten.
ana baba çoluk çocuk ve sevgili...
deniz yok mu?
ya, gemi de mi
hepsi hayal;
ya evim balkonlu teraslı
hepsi mi hayal?
hasret kalmıştım maviye İstanbula,
martıların düğünlerine.
ayda yılda bir hayal kurayım dedim;
belki sevmiyorsunuz siz.
ayaklarınız yere basıyor.
bu yüzden mi?
ben/deniz
şiirlerinizi,
şehirlerinizi
kimliklerinizi;
seviyorum, hayal kurmayı da...
yüreğim mangal kadar
kor kor,
ataeşler yanar içinde....
15/Şubat/2010/P.ertesi
Yüksel Nimet Apel
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin hikayesi:
nereden çıktık yola nerelere geldik ucu bucağı yok; yol varsa yürümek lazım... gelelim hikayesine: Ön tarafta bina yok; deniz var dedim ama, arka cephe bir kaç apartmana bakıyor...Bazı bazı komşu çocukları toplarını kaçırırlar bizim bahçeye...Bazen de duvara tırmanır, baharda badem zamanı çağala aşırırlar...Görmezlikten gelirim çocuk işte ne yaparsınız hepimiz çocuk büyüttük...Ağaç dalında bir başkadır meyvelerin tadı...
Anneleri teyzeleri ablalarıyla da zaman zaman selamlaşır iki çift laf eder gülümseriz birbirimize...Bazıları çok içtendir çok doğaldır sevinçlidir tebessümlerimizin, eh bazı da içimiz kan ağlasa da komşudur gücenmesin diye göndeririz gülücüklerümizi teleferikle...Bazen bir serçe takılıverir balkondan balkona gerilmiş teleferiğimizin tellerine...
Evlerinin içi görünmez et mi kaynatırlar dert mi kimse kimseyi bilmez...Bilmez de hallicedir durumları...Ne de olsa gece kondu değil...
Oysa ben betondan betonarmeden nefret ettiğim için, gecekonduları da garipsemem; ve de redettmem... şöyle sağ tarafa bahçesinde tavukları olan bir de gecekondu çizerim inekleri de vardır taze süt getirirler...Sütlaç yaparım dağıtırım konu komşuya. Sekiz nüfus; bakla oda nohut sofada...Bir dede bir nine etti mi iki, iki de; anne baba etti dört...
Geriye kalanlarsa çocuklar kimi okula gider kimi bahçesinden bakar okulun yalın ayak; kimbilir ne düşünür öğretmen olmayı mı baş öğrtemen mi belki de Atatürk olmayı düşler... Evin ninesine hasta olduğunda bir tas domatesli şehriye çorbası yanında da limon gönderdiğim de olur limonluğumdan...Avunurum hayallerimle; öyle zaman olur ki kalabalık olurlar başa çıkamam...Üzülür endişe ederim hatırları kalır diye...
Gece konduların hiç olmazsa bahçesi bir kaç ağacı vardır...Pencere önlerinde rengarenk çiçekleriyle toprak saksıları...Mutlaka ama mutlaka sardunya katmer küpeli fesleğen hele de cam güzeli olmaz mı? Komşu komşudan bir dal çiçek alıp diker saksısına...Bazıları da daha iyi tutar diye kaşla göz arasında çalarmış bir dal...Yemek gibi bazısının elinden çiçek te pek bir iyi gelişir... geçende bir de bemmbeyaz kuzu vardı bahçelerinde belliydi bahar gelmiş...
Yüksel Nimet Apel
9/Eylül/2016/Cuma /Bodrum
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.