ÇİÇEKLİ BÖCEKLİ
Her an sarsılan bu ruhun, enkazı da hiç bitmeyecekmiş gibi başlayan şiirlerden ileri geliyor. İnanılır şey değil. Birileri dört duvar arası, belki rutubet barındıran dört duvar, cümleler karalıyor ve dünyanın öbür ucunda bir ruh bu cümlelerle kendini buluyor. Yazmak işi öyle kalem kağıt olayı değil, bilakis hissettirmek pek derin eylem. Sözler öyle güneş gibi aydınlatmıyor geceyi, kapıdan sızan soğuk rüzgar etkisi gibi. Karalanan iki cümleden birinin de sevgi olması trajikomik bir yerde. Kimse kimseyi sevmiyor, sevilmek için bunca çaba. Tüm savaşlar, çırpınışlar kabul görmek için. Oysa bizi sevgi kurtaracak. Belki bir papatya, belki bir uğur böceği. Belki de seni çiçekli böcekli bir kadın, belki beni yağmur gibi bir adam kurtaracak. Baharı seven çok ama çiçeği değil, öylesine kuru kuruya baharı. Tıpkı tene değmeyen yaz yağmuru gibi kuru kuru. Bir yerlerde, dokunamadığımız yerlerde şiir seven kadınlar, türkü dinleyen adamlar var. Türkü zaten en biz yanımız, o ayrı mesele. Türkü demişken, ’’Bülbülleri gül aşkına ötüşür. Baharda gül, gül baharda ne güzel.’’ demişti Neşet Ertaş. Ondan bu yana da pek güzel anlatılamadı zaten bahar. Kağıtla buluşamasa da bazı hisler yeter ki içimizde yer bulsun. Sevin bir gelinciği hoyratça ama koparmadan sevmenin tutkusunu hissedin.
Merve YILDIRIM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.