- 1105 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Susarsın Bazen
Bazen susarsın ve bilirsin ki bir daha konuşursan her şeyi kıracaksındır, kendini bile...
Çıkmaz sokakların en cazibeli yanı sanırım o duvarı yıkıp yeni bir yol keşfetmek. Peki ya o duvarı yıkacak gücün kalmadıysa?
Herkes yaşadıklarından memnun olsaydı ne kadar laçka bir dünyada yaşıyor olurduk diye düşünüyorum bazen. Acıların bizi ağırlaştırması dışında bir de iyi yanları var. Bir ilaç gibi düşünmek gerek sanırım onları da, çünkü ilaçların hemen hepsinde tedaviyi sağlayan faktörler kadar yan etkileri de var ve bilirsiniz 3 günden önce asla hastalığınızı düzeltecek bir etki ile karşılaşamazsınız. Biraz acı çekmek lazım galiba, bu da bir tecrübeydi diyebilmek adına..
Ya boğuluyorsak artık?
İnsanın bazı evreleri vardır bence. 7’sinde neyse 70’inde de odur lafını hiç benimseyemedim ben. Çünkü geçmişe baktığımda çok fazla değiştiğimi biliyorum. Kendimi sevmiyorum en başında ve bu olgudan dolayı kimsenin beni sevmesine izin vermek istemiyorum. (ama izin veriyorum) Kötü bir insanım ben, boğulmuşluğumun verdiği etkiyle çevremde bulunan herkesi en ufak hata ile yakabilirim. Yapar mıyım gerçekten, yaparım. Önceden olsa vicdanım buna asla müsaade etmezdi. Düşünüyorum da en çok vicdan yaralanıyor bu keder bulamacında.
Bencilleşiyor muyuz?
Bencil insanları hep kıskanmışımdır. Kendilerinden başka hiç bir şey için endişe etmedikleri için yara almaları ve dünya üzerinde olan hiç bir şeyi kafalarına takmamaları bana hep cazip gelmiştir. Kim bilir belki bende herkesi hiçe sayarak bencil bir insan olma yolunda emin adımlarla ilerliyorumdur. Ya hep ya hiç.! bu cümle insanı yakar aslında. Ya en dipte ya da zirvede.! Ortası yok mu bu hayatın demeden kendini alamıyor insan.
Bazen susarsın ve bilirsin ki ağzından çıkmayan her kelime için içinde milyonlarca dize birikir.
Acılarımı kırıyorum usulca bir şehrin, bir sokağın, bir evin ücra bir köşesinde. Farkındayım hayatın, kimse farkında değil acılarımı kırdığımın. Sokaklara dağıtıyorum, dağılıyorum sokaklarda. Sonra gökyüzüne bakıyorum, gözlerim mavi oluyor. Kurduğum tüm kentleri yıkıyorum. Ellerimle bir gülücük oturtuyorum dudaklarıma. Bugüne kadar siktir ettiğim her şeye sarılıyorum tekrardan, kalbimi kanatıyorum. Yağmur yağıyor, siliniyor yüzüm.
Islanan geçmiş hapşırtıyor beynimi, anılar düşüyor aklıma, aklım kayıp nicedir. Keskin bir sessizlik çınlatıyor kulaklarımı, yalnızım ve yalnızlık ağır bir karanlığı örtüyor üzerime. Karanlığıma dokunabiliyorum. Okunabiliyor yüzüm, maskelerimi yaktım. Kimi avutmam gerektiğini bilmiyorum, yalanla gülümsemem gereken bir ben yok artık. Uyuttuğum bu şehirden nefret ediyorum. Hayatıma dahil olan herkesten nefret ediyorum. Aynanın karşısına geçiyorum, gördüğüm şeyden nefret ediyorum. Bir yolun kenarında trenler geçerken çığlık atıyorum. Nadasta tüm umutlarım, otlarım yanıyor. Dünyaya gözlerimizi açtığımız gün körebe oyunu için kapattılar gözlerimizi, mutluluğu aramaya başladık sonra. Gözlerimizi açtığımızda anladık ki mutluluk diye bir şey yok aslında. Neresinden tutarsan tut hayat bir intihar süreci. İntihar etmiş birisi öleceğini bilerek yaşamıyor mu nasılsa? Ne farkı var ki?
Tutun bu güçsüz bileklerimden hadi, gelin üstüme;
Gözlerim bitti..
Sözlerim bitti..
Hayallerim, umutlarım bitti..
Bazen susarsın ve hayatın sana söylediklerini dinlersin,
konuşma sırası sana gelir:
-PEKİ...
YORUMLAR
Eyşan Deniz
Eyşan Deniz
Peki deyip yine susmak...