11
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1673
Okunma


Yaz bitti, eylül de geldi. . .
Adım adım yaklaşıyorlar yaramazlar okul sıralarındaki yerlerine. Bugün belki aralarında oflayıp, puflayanlar olacaktır hani, işte onlara benden tavsiye; o sıralarının kıymetini bilsinler.
Çünkü yarın, bu günleri çok özleyecekler. Tadını çıkarsınlar, kokusunu, arkadaşlığın, sevginin, öğretmene bir değil, iki defa sarılsınlar. Paylaşmayı bilen, diğerine öğretsin. Gülmesini bilen, diğerine öğretsin. Ağlamayan, ağlayana mendilini uzatsın. Kopya çekmesin tembel olan, ben tarih derslerinde hep kopya çektim. "Halbuki, bugünkü aklım olsaydı, en çok tarih dersine çalışırdım." Şimdi düşünüyorum tarih; bir insanın geçmişi demekmiş. Okuyun çocuklar. . . Yaramazlığa bir ömür var önünüzde.
Hepinize şimdiden başarılar diliyor ve konumuza geçiyorum.
*
Hiç unutmam, yıllar önce o sıralardayken Psikoloji hocam sınıfta yarı dönem ödevlerinden birini vermişti.
"Çocuklar yıl sonu notunuz bu ödevden alacağınız puana bağlı. En iyi puanı alan dört sınıfın öğrencilerinden birisinin ödevi okulun gazetesine asılacak ve okul birincisi olacak."
Bütün sınıf heyecanla, Bize verilecek ödev konusunu bekliyorduk.
"Size verdiğim konu şudur: İnandığınız batıl inançlar nelerdir?"
(-Hocaaamm.)
Diye bağırdığımı çok iyi hatırlıyorum. O sırada hocamız sınıfımızın en arkasındaydı, bana bir şey oldu sandı ve koşarak yanıma geldi.
-Sınıfta kaldım hocam.
-Neden, ne oldu ki?
-Ben batıl inanç nedir bilmem. (Eğildim, kulağına bir şey dedim ve popomu kaşıdım.) İnanın o da alışkanlık falan değil, sadece büyük annem üzülmesin diye.
-Tamam, işte kızım onunla başla sende. Belki farkında olmadan devamını getirirsin. Yani başka şeyler vardır demek istedim. Nasıl anlatsam, şimdi sen eve git bir düşün demek istedim.
Bir yandan ağlıyor, bir yandan çantamı topluyor arkadaşlarımla vedalaşıyordum.
Eve geldiğimde ilk işim ödevime başlamak olmuştu. Anneme sordum. "Benim hiç batıl inancım var mı sence anne?" Güldü, yok canım. Merdiven altından geçmeyen kim, deden mi?.
-Aa, ona batıl inanç mı diyorlar?
-Tabi kızım, baykuş üç kere ötünce kötü bir şey olacak diyen de sensin.
-Aa o da doğru ya. İyi de anne, baykuş durup dururken neden üç kere ötüyor ki?
-Bak güzel kızım, sen bir arkadaşınla buluşmak için nasıl yerini bildiriyorsan, tıpkı hayvanlarda böyle. Kurtlar ulur, baykuşlar da öter. Yani hiç biri uğursuz falan değildir. Hayvanlar yaşam peşindeler, ne bilirler ki uğuru, uğursuzluğu. Cahillik işte, eskilerin en beğenmediğim yanıydı bu, çocukların yanında saçma sapan şeyler konuşmaları. Sonra da o konuşulanların elden ele, akıldan akıla yol almasıydı.
Annemi dinledikçe kulaklarım dışarıda baykuş sesleri aradı. Söz vermiştim kendime, bu defa ilk öten baykuş sesini bir müzik resitali olduğunu düşünerek dinleyecektim.
-Hadi yaz, sen yaz. Ben söyleyeyim, sen yaz.
Biliyorsun, sol avucun kaşınıyorsa para gelir der sevinirsin. Sağ avucun kaşınıyorsa para gider dersin.
-Sahiden ya, bol para gelsin diye bir de saçıma sürerim.
(Birlikte gülüşmeler.)
-Ya sonra, başka ne vardı?
-O o o, kara kedi mesela; kimse ile arandan geçirmezsin. Kedi hızlı hareket eden bir hayvandır. Onun renginin kara olması kendi suçu mudur? Sonra tahtaya üç defa vurursun. Hele bir de tahta yoksa bulmak için yerinden kalktığın bile olur. Kimsenin elinden makas veya bıçak almazsın. Güya kavga çıkarmış, bak işte ona beni de alıştırdın. Şimdi kimsenin elinden makas ya da bıçak almaz oldum. “Neden?” Diyen olduğu zaman, söyleyecek bir şey bulamaz oluyorum. İnsanoğlu işte metale alerjim var diyorum da, birimizin eline batar diyemiyorum.
Sen bunları boş ver de, yaz bakalım. Kırık ya da çatlamış aynaya bakmayan kim?
-Beeen.
-Gördün mü bak. Eminim ki yazacağın daha çok şey vardır ama tatilin de uzun. Bırak tadını çıkar her ikisinin de.
-Bana moral oldun annem. Şimdi zevkle bir tatil yapacağım.
O tatilim mükemmeldi. Farkında olmadan yaptığım hareketlerimin içinde kullandığım batıl inançlı sözlerimi bile Rahmeti annem hatırlatmıştı bana.
Ve okullar açıldı.
Psikoloji hocamız ödevlerimizi tek tek topladı. Sıra benimkine geldiğinde, önce ödevi evirip çevirdi, sonra “Bu senin ödevin mi” Der gibilerden göz bebekleri büyüdü. Hayretle yüzüme baktı.
Aradan birkaç hafta geçti. Okulun girişinde bulunan "Okul Gazetesi" önünde Okul Müdürü, Müdür Muavini, öğretmenler ve öğrenciler kuyruk halindeydiler. Ödevin Konusu olan “Batıl İnançlarınız” altına hocamdan özür dileyerek isim değişikliği yapmıştım. . .
Şimdi bunu yazarken burnumun direği sızlıyor.
Bir insana en güzel doğruları gerçekten de annesi öğretiyormuş. Anı da olsa, bir kez daha hatırladım.
Batıl Saçmalıklar
-Baykuş bir kuştur. Bana çocukluğumda onun üç defa ötmesinin kötü bir şey olduğunu söylemiştiler. Oysaki "Baykuş, sanatın simgesi olarak bilinir. Ötüyorsa sevdiğine yerini bildirir. Çünkü kuşlar da tıpkı insanlar gibidir, yalnız yaşamayı sevmezler.
. . . . . . .
Yine aradan yıllar geçti. Ne zaman bir öğrenci okul birincisi olsa, yüzüm gülümser. Bir insanın saçmalıkları üzerinden atabilmesiyle de okul birincisi olabilmesi aklıma gelir. Aklıma annem gelir, hem gülümser, hem hüzünlenirim.
Davi
03. 09 2016