Hadi Şiir Vuralım…
Şiir saf zamana ulaşmanın yolu,
varoluşun gerçek sularının derinliklerine
dalıştır. Şiir, sonsuza değin
yaratıcı zaman ve ritimden başka bir şey değildir.
Octavio Paz
Dikkat; isyan müzikleri çalınarak yazılmıştır. Kampanalar çalarak okunabilir(!)Geçici fikir kaybından, akıl, soru, görme,duyma kaybından dolayı cümlelerimiz sorumlu değildir. Eğer beyin kontrol hapı kullanmadıysanız, bulanıklık başladıysa lütfen Fikrinizi arayın ona acile ulaşmaya çalışın.
Müdüriyet…
Ne kendi üstüne kapanan, bulanık imgelerin tuzakları ne didaktizme kurban olmuş kuru dizeler yumağı... *1
---(Silah sesi duyulur.) ---Dan dan dan.
---Şair: (Rahatlamış)--- Artık şiirimin orijinal rengini giyinebilirim kıçıma…
Elime kalemi alıp yazmaya başladığımda diye girilmez şiire... Ruhumu bedenden sıyırıp seyre daldığımda demek en doğrusudur. Bu cümleyi yazarken şunu düşünüyorum acaba bunu ya da bu emeği şiir nasıl hak eder? Onu da yaşama hevesi olarak görüyorum. "Yazmasaydım çıldırırdım" durumu anlayacağınız. Şiire yaklaşımlar hep çeşitli olmuştur. Bunları söyle sıralayabiliriz.
-Eleştirmek için eleştirenler.(Bu gruptakiler genelde olumsuz bir şey yazmazlar. Şiir onlar için pazar günü okumamak için mizah dergisi almaya benzer. Kolay karikatürleri okur gerisini okumaz ama gülerler. )
-Ben güzeli eleştiriyorum bakın !(cılar).(Dosta ahbaba yorum yazanlar kendi şiirine yorum yazana iade-i ziyarete giderler. Bunlar da genelde “ayy Tv izlemek mi ben yıllardır yapmıyorum. Ben okumaktan çok zevk alırım” klasikçileridir.)
-Ters psikoloji yapanlar(Hiç bir şeyi beğenmeyenler, her şeyin kötüsünü yakalamaya çalışanlar. Genelde kendince şiir eleştiri yöntemleri yaratır ve genel kuramlardan haberdarım kıvamını da kaçırmazlar. Bu gruptakiler popülerleri eleştirir bu durumdan fayda sağlamaya çalışırlar ya da tem tersini yaparlar cevher avcılarıdır. Genelde bir kimlikleri olur bunların; Mırıs patlağı şiir ödülünü almış olabilirler mesela.
-Şiir ışığı yakalayana yürek dayatan, öne iten, olan çalışmaya olmuş, olmayana sorarsa olmamış deme tavrını takınanlar. Herkese yazmaz hak edene yazdıklarını düşünürler. "şiir şakaya gelmez, her gördüğün sakallıyı deden sanma. Bir şairin şiiri hiç bitmeyendir şiirin üslubunu kendine sor o cevaplasın ondan sonra yap eleştirini" lafını kulak küpesi edenlerdir.
Şimdi siz bu gruplardan kendinizi bir yerleştirirsiniz, yoksa o tanım mı gelir sizi bulur mu bilmem.
Şiire yaşıyormuş gibi davranmak, nefes vermeye çalışmak ahmaklıktır ve kendisi son gördüğümde
hala bedavaydı(!) Her şiir ölüdür, yaşıyor olsaydı yazılmazdı, ölümü beklenirdi. Bunu güzel bir örneği getirdi hatırıma; Bursa hapishanesinde Orhan Kemal ile Nazım Hşkmetin yolu kesişir ve Nazım Orhan Kemal’in şiirlerini beğenmez . sen öyküde çok iyisin bence ona daha çok vakit ayır gibisinden bir şey söyler. Nazım’ı dinleyen Orhan Kemal şiirleri yakar ve bir Orhan Kemal doğar. Bir alevden doğmadı Orhan Kemal elbette ki çalışmadan ama neyin ne olduğunu bilerek yola devam ettiği için oldu. Bereket içindeki tarlanın doğru sürümü ile ortaya çıktı…Ve Namık Kemal; genç şairlerden biri ustaya şiirlerini getirir ve ustaya şiirlerini okuyup okumayacağını sorar. Namık Kemal vakit bulunca okuyup kendini çağırtacağını söyler, gel zaman git zaman Namık Kemal genç şairi çağırır. Ustasının karşısında ayakta duran genç çocuk sorar ustasına "Hocam şiirlerimden en çok hangisini beğendiniz?" Namık Kemal cevap verir "Henüz yazmamış olduğunu"...
Feyiz almak arife yakışır ve bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Şiirini yıktığınız ya da övdüğünüz şairin künyesi oluşmamış, şiir manifestosu okunmamıştır. Belki son cümle sizinki olmayacaktır. Şaire akıl değil yürek vermek gerekliliğini düşünen ben derim ki; eleştiriyi kendimize şiiri gönlümüze batıralım hangisi daha çok sancıyorsa onu yazalım.(!) Çünkü şiir uçsuz bucaksın bir denizdir ve hangi balık nerden fırlar nasıl yüzülür bilinmez. Özgürlüğe hala tarif bulmuş değilim. Şiir nedir sorusunu kendimize sormadan şiir budur diyip, günlük entelektüel ve kendine kendini ispatlamaya çalışan 21.yy buhranından sıyrılmak gerekir. Bir akşam kalkıp “ben şair doğmuşum, şiir yazmak beni rahatlatıyor” gibi şeyleri kendimize yalancı manifestolar edinerek şiiri vurmayalım. Şiir nedir? Şiir nasıl yanılır? Şiir neye denir neye denmez? …
Daha ucu bucağı olmayan soruların bir yerinde olmak doğrusudur. O zaman şiiriniz ırzını tamamen korursunuz. Yoksa birileri çok beğenir anlamaz, aslında anlayan doğru anladığı şeyi eğri duruştan kaybeder.
Şiir, şiir oluşundan habersizdir, ona bu kıyafeti giydiren biziz. Aslında o bavulu ile kalemin ya da dilin ucunda duran hepimize misafir bir yolcu. Sadece durağı olalım. Doğru bir yolda iyi bir işaret alarak ve dahi bir şeyler vererek. Ne demiş Cemal Süreya ; “Yaşamadan yazmak mı hadi oradan”Şairlik için bir sürü ünlü söz yazılabilirdi bu yazının altında, ama alt tarafa kopyalanıp kendi yorumundan uzak kalmasını istemedim. Çünkü Bu sayfalara pek uğranmaz, yetimdir burada biraz düz yazı. O yüzden biraz çorak geldi bana yazı.
Okuyanın özüne umarım kendi eksikliğimden bulaştırmamışımdır. Yazının finalini Karagöz Hacivat oyunlarından bir münavare ile bitirmek isterim...
"Perde kurduk ışık yaktık başlayan bir gazeldir.
hüner değilse de dünyaya gelmek ne de güzeldir
marifet oynayan kim oynatan kim bilmededir
gölgede solmadan açmayı becerebilmededir
sürç-ü lisan ettiysek aşkola "
sevgiler...
Not; Bu kaleme aldığım yazı bir manifesto değildir. Eğer öyle olsaydı yangın tehlikesi notu düşerdim. (!) Zira olgunlaşmamış imgeden çıkan duman öldürücüdür.
YORUMLAR
Şiir yorumlamaya /yorumlayamamaya dair okuduğum en iyi yazı.Anlatım şekli ile 10 puanımı veriyorum öncelikle.
İçeriğe ise söyleyecek sözüm yok.Aklın yolu bir.
Bazen öyle güzel şiirlerle karşılaşıyoruz ki;kendi şiirlerimize dönüp bakmak yerine,laf dalaşı yapmak daha kolay geliyor.
Olumsuz eleştiri şiire yapılır ve de kişiliğe yapılmış gibi algılanmazsa sanal da olsa kırgınlıklar ,kızgınlıklar en aza indirgenmiş olur.
Körler sağırlar birbirini ağırlar gibi görünüyor çoğu zaman. Kim sağır kim kör belli değil.
Şiiri yorumlamak belki şiiri yazmaktan daha zor gelir bana. Yorumlamaya kıyamadığım durumlar olur.Sessizce çekilirim sayfadan,damadığımda şiirin tadıyla.
Saygılarımla.
ne kadar güzel yazmışsın desem hadi ordan okumamışsın diye bir cevap söz konusu..okudum yemin etsem .!yazdığımı anlamamışsındır demen var
.şiir nediri yorumlamak kolay olsa okadar değişik tarzlarda şiir akımları nasıl olurdu.şiir tanımını kalıplaştırmak şiiride kalıplaştırmak demek olmazmı ?
yorumlamak..şiiri belki ödüllendirmez ama şairi yada gerçek bir şair olmak isteyeni ki bunun tanımıda bence çok zor cesaretlendirmezmi.illah ben bu şiiri beğenmedim kötü yorum yazayım diyeni kınıyorum.adı üzerinde yorumlamak şair bir hata yapar şiirini kendi yorumladığı gibi karşı tarafa yansıtamaz. ne diyelim vay sende şairmisin bu nasıl şiir olmamış kalemi bırak .hangi sıfatla bu sözler söylenir söyliyen şairmidir buna kim karar verir.
bir söz furyasıdır gidiyor.. efendim edebiyat fakültesi mezunuyum ben bilirim.! demezlermi Yunus emre'yle aynı sınıftamıydın..şairler okuduğu okulla anılmaz eserleriyle anılır.
kimse şair demesede şiir'i yıllar sonra okunuyorsa hafızalarda yer yapmışsa o şairdir yazdığıda şiirdir.saygılar
Yazıdaki anıdan aklıma bir olay geldi. Şuan hangi şairdi hatırlamıyorum ama adamın biri üstada şiirlerini verir. Okuması için. Her gün uğrar yanına. Şiirlerini nasıl bulduğunu öğrenmek için.
Bir gün dayanamaz üstad şiirlerimi beğendiniz mi? Bakın her gün size geliyorum deyince, üstad "her gün bana geleceğine, bir gün de ne olur kendine gel" der.
Kutladım.