- 1687 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
Çekirdeksizlik
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Darbe haberini ekranda gördüğümde bir şeyler yapmak için beklememem gerektiğini anladım. Ülke kaosa sürükleniyordu ve buna seyirci kalamazdım. Kasadan yarı otomatik tüfeğimi çıkardım, iki yedek sarjörün de dolu olup olmadığını kontrol ettim. Üzerime geçirdiğim avcı yeleğinin ceplerini artan kurşunlarla doldurdum. Kapıyı vurdum ve çıktım.
Komşum bahçedeydi. Beni görünce seslendi:
’"Hayrola Kemal, nereye?"
’"Bir şeyler yapmamız lazım. Bu böyle olmayacak."
"Bu derken?"
Elindeki makasla gülün kurumuş dallarından birini budadı.
"Darbe! Bu ülkenin bir askeri darbeye daha dayanacak gücü yok."
"Daha mı? Kaç tane oldu ki?"
Belli ki komşum kendi dünyasında yaşıyordu.
"26 Şubat’ı da sayarsan dört. Benden daha yaşlısın. Kaç darbe olduğunun farkında değil misin?"
Gülün dikeni batmış olacak ki parmağını emiyordu.
"Kemal, sen iyi misin?"
Ona daha fazla zaman ayıramazdım. Cevap vermeden arabama gittim.
"İyi günler Kemal Bey. Gideceğiniz yerin adresini sözlü mü vereceksiniz, yoksa yazarak mı gireceksiniz?"
Arabamın navigasyonu Linda’yı severim ama her kadın gibi Linda’ya da güvenilmeyecek zamanlar vardır. Darbeyi yapanlar belki navigasyon cihazlarından insanların nereye gittiklerini öğrenip ’yanlış’ yere gidenlerin önüne çıkıyorlardır. Linda’yı da yanıtsız bırakıp yola çıktım.
İki kavşak ötede arkamda bir polis arabası belirdi. Işıklarını yakıp kenara çekmemi istedi. Yavaşladım ve yolun kıyısında durdum. Başlıyorduk.
Polis arabasından iki memur çıktı. Normalde elleri silahlarının üzerinde olurdu ama sefer her ikiside tabancalarını çekmişlerdi. Biri benim tarafımdan yaklaştı, diğeri ise yolcu tarafından. Pencere hizama bile gelmeden, bana yakın olan:
"Kapını yavaşça aç ve ellerin başının üzerinde arabadan çık!" diye bağırdı.
İkiletmedim. Polislerle daha önce muhattap olmuşsanız ikiletmezseniz. Dediklerini yapıp dışarı çıktım.
’Şimdi yere yat! Ayaklarını ve kollarını iyice aç."
Çaresiz yattım. Yolcu tarafından gelen polis üzerimi aradı. Ceplerimdekileri farkedince yeleğimi çıkardı. Sonra omzundaki telsizden durumu haber verdi:
"Devriye 48. Şüpheliyi durdurup kontrol altına aldık. Uzun namlulu tüfeği yolcu koltuğunda. Merkeze getiriyoruz."
Beni ekip otosunun arka koltuğuna oturtuldum. Ellerim arkadan kelepçelenmişti. Sesimi çıkarmıyor, polis telsizini dinliyordum. Darbeyle ilgili hiç bir yorum yoktu.
Direksiyondaki diğerine "Neymiş derdi?" diye sordu.
"İhbar komşusundan gelmiş. Elinde silahıyla Darbe var!" diye evden fırlamış.
"Darbe mi? Kafan kıyak demek?"
Bu soru banaydı.
"Yo, hayatımda hiç çekmedim."
"O zaman ne darbesinden söz ediyorsun sen?"
"Cumhurbaşkanı bizi göreve çağırdı ya. Hani darbecilere karşı demokrasiyi savunalım diye."
"Kafa mı buluyorsun benimle? Ne başkanı, ne darbesi?
Diğer polis sakin bir tonla araya girdi.
"İzin ver." Sonra bana:
"Sen göçmensin, değil mi?" diye sordu.
Başımla onayladım.
"Ülkende askeri darbe filan mı oldu?"
Cevap vermeyip camdan dışarı baktım. Walgreens’in önünden geçtik. Arka koltuğunda oturduğum ekip otosu bir Dodge Charger idi. Polislerin sol göğüslerinde birer yıldız vardı ve omuzlarına bağlı oldukları bölgenin adı işlenmişti: Wake County.
...
Adamların anayasasının ikinci ekinde diktatörlüğe silahla karşı çıkabileceğimiz yazıyordu. Ben de silahımı almış, karşı çıkmıştım. Ama yanlış çıkış almıştım. Köprüye hala 8,042 kilometre vardı. Yapacak bir şey yoktu, anayasalarının beşinci ekindeki susma hakkını kullanmaktan başka.
Sayın Kemnur’un (Kemal Paracıkoğlu) yazısına yorum diye başladım ama onun sayfasını işgal etmekten istemediğim için buraya geldim. Kendisini ilham verici yazısından ötürü tebrik etmek isterim. Amacım onun vermek istediği önemli mesajı sulandırmak değildi ama Evden her çıkan da... noktasına değinmeden edemezdim.
YORUMLAR
Mizah olumludur
Hatta düşünce yapımıza ters vurgu yapsa bile
Bireylerin ve toplumların yaşamında topraklama yaptırması bağlamında emniyet süpabı teşkil eder
Negatif toksinlerin bünyeden atılmasını sağlar
Ayrıca ironik bazı ayrıntıları ortaya koyarak insanları gülümsetir ve düşündürür de
Mevcut düşüncemizde derinlik kazanmamızı sağlar hani
Nihayet Hocam
Güne gelen yazınızı kutluyorum
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket...
öncelikle her ne kadar siyasi refleksle verilen cevaplara maruz kalsanız da yazınızın siyasi olduğunu düşünmüyorum. yaşamın her alanında olduğu gibi burada da mizah var ve siz kısaca değinmişsiniz.
ayrıca dikkat çeken kısımlar:
"İkiletmedim. Polislerle daha önce muhattap olmuşsanız ikiletmezseniz"
Polis ülkesinin meşhur polislerini tek cümlede anlatmışsınız.
"Darbe mi? Kafan kıyak demek?"
Darbe kelimesine yabancı bir coğrafya.
"Adamların anayasasının ikinci ekinde diktatörlüğe silahla karşı çıkabileceğimiz yazıyordu"
Gerektiğinde herhangi birinden komut beklemeye lüzum bırakmayan bir anayasa.
Elinize sağlık, saygılar.
Aynur Engindeniz
grafspee
şimdi sizin alt cevaplarınızı da okuduğumda verdiğiniz tepki kafanızda ümit ettiğiniz ilhan kemal'in dışında bir ilhan kemal görmekten kaynaklı sanırım. yoksa yazının içeriği dünya görüşünüze hitap etseydi aynı şekilde üzülmeyeceğinizi tahmin ediyorum. bunlar sadece düşüncelerim kırmak ya da polemik yatartmak derdinde değilim asla. siz görüşünüz ne olursa olsun sevdiğim yazarlardansınız.
velhasıl bu yazıda siyasetin sadece ayrıntı olduğunu ve başka bir yazıdan gelen ilhamın, ilhan hocamın elinde hoş bir trajikomik öyküye dönüştüğünü düşünüyorum.
kimi insan tank paletinin altına atlar
kimi insan taze ciğere murdar der
en azından susup oturmak yerine değil mi
oruç tutmuyabilirsiniz gayet normaldir velakin tutana saygı için tutmadığınızı gizlemeniz gerekir diye düşünüyorum
şimdi burda bissürü celişki doğdu
kızları gömün gitsin toprağa
Kemnur
ATLAYANLAR MURDAR FİLAN DEĞİL, NEREDEN ÇIKARDIN ONU. (dervişin fikri neyse zikri de odur) ONLAR OLMASAYDI BU ÜLKE KURTULUŞ SAVAŞIMIZI KAZANABİLİR MİYDİ?
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI ONLARIN HATIRASINA KUTLANIYOR. KUTLADIN MI? YPKSA "30 AĞUSTOS GEREKLİ DEĞİLDİR" DİYENLERE BİAT MI ETTİN?...
ŞU ORUÇ MESELESİNE GELİNCE, MAHARET ORUÇ TUTTUĞUNU GÖSTERİP TUTMAYANLARDAN SAYGI BEKLEMEK YERİNE, TUTTUĞUNU GÖSTERMEDEN TUTMAYANLARDAN BİR ŞEY BEKLEMEMEKTE. CUMA NAMAZINA GİTMEK İÇİN ŞEHİR TRAFİĞİNİN YARISINI KESTİRİR, GİTTİĞİN CAMİYE KIRK YILLIK CEMAATİ SOKTURMAZSAN, "BEN ORUÇ TUTUYORUM" DİYE HAVA ATMAKTAN ÖTE GEÇEMEZSİN...
BIRAK ADAM EVİNDE OTURMUŞSA OTURMUŞTUR, "BEN ŞEHİT OLMAYA GİDERKEN SEN EVİNDE OTURUP ÇEKİRDEK ÇITLADIN" DİYEREK, "BEN ORUÇ TUTUYORUM, SEN TUTMUYORSUN" DİYEREK, "BEN CUMAYA GİDİYORUM ULAN AÇILIN ÖNÜMDEN" DİYEREK NİYE HAVA ATIYORSUN MİLLETE?
HAVAN BATSIN...
İlhan Kemal
Yalnız verdiğiniz örneğe katılmıyorum:
"oruç tutmuyabilirsiniz gayet normaldir velakin tutana saygı için tutmadığınızı gizlemeniz gerekir"
1) İbadet yapanın tasarrufundadır. Yaparken yanındakine sormamıştır; ondan da bir beklentisi olamaz.
2) Mabet dışına, toplumsal alana taşınan ibadetler için "Bana saygı gösterin ve siz sıkıntıya girin" demek en azından saygısızlıktır. Ben "Bugün Sabbath; araç kullanmamam gerek. O yüzden bana saygı gösterin, siz de asansöre binmeyin, araba kullanmayın" diyen hiç bir Yahudi'ye denk gelmedim. Saygılarımla.
yok,sul
zaaten gömmüşsünüz açıkcası
cehaletin dibi kurusun abi ne diyeyim ki imdi
oğlanlar şöyle dursun madem onları bari gömmeyelim
takım kursanız da mahalle maçı yapsak bari
ben sizden bişiler doğurtturmıyayım iyisimi
selametle arkadaşlar
yok,sul
zaaten gömmüşsünüz açıkcası
cehaletin dibi kurusun abi ne diyeyim ki imdi
oğlanlar şöyle dursun madem onları bari gömmeyelim
takım kursanız da mahalle maçı yapsak bari
ben sizden bişiler doğurtturmıyayım iyisimi
selametle arkadaşlar
yok,sul
öyle çift dalmak gibi filan
:)
Gözümde sitenin sağlam edebiyat kalesi de siyasetin istilasına uğradı. Bu sitede gördüğüm okuduğum hiç bir şeye bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum. Heyecanla açmıştım başlığı oysa.
İlhan Kemal
Aynur Engindeniz
Saygılarımla.
Aynur Engindeniz
İlhan Kemal
Örneğin ben Hollywood filmlerinde kadın ve çocuk yer almasından hoşlanmam çünkü bu iki öğe filmi doğrudan yumuşatırlar. Ama en sevdiğim filmin başrolünde (belki de tek rolünde) bir kadın var.
Siteyi bir siyasi tartışma platformu olarak görmüyorum. O yüzden fikir polemiklerinden uzak duruyor, sadece maddi bir hata gördüğümde bunu belirtiyorum. Ama belirli sayıda öykü yazınca aralarında ister istemez (hatta olması da gerek) siyasi öyküler oluyor. Hatırlarsanız Hendek adlı serimin bir tanesi Bin Ladin'in ölümü üzerineydi. Siz de (Benim yazıma yorum olarak değil de bir forumda -eğer doğru hatırlıyorsam-) bu ölüm üzerine fikrinizi belirtmişsiniz. Her ikimizde öyle ya da böyle siyasi bir tutum almıştık. Bence gayet normal bir durumdu.
Bu da benzer bir durum. Siyasi bir takım olaylar olmuş. Onlara uzak kalan ama uzak kalmak istemeyen birinin mini macerası. Hatta karşılaştırmalı siyaset de söz konusu: Başka bir ülkenin benzer durumlar için anayasasına koyduğunu önlemlerden bahsediyor.
Ama ciddi bir siyasi polemik mi? Kesinlikle değil. Nasıl anlayabiliriz? Sormak gerekir: Bu öykü bir seçim yapıyor mu? Kahraman darbeye karşı ama askeri darbeye mi, yoksa cemaatçi bir darbeye mi? Belli değil. Cumhurbaşkanının çağrısına uyma peşinde ama onun partisinin taraftarı mı, değil mi? Demokrasiyi silahla savunduğu için Amerikancı mı, yoksa Adamlar diyerek onları kendisinden uzağa mı yerleştiriyor?
Dünyada göçmen olmak da varmış, şöyle tv karşısında olmasa da balkona çıkıp çekirdek çitlemek vardı darbeyi seyre dalarken. Ben böyle şansın anasının ellerinden öperim.
Yalnız haklısınız dünyanın her yerinde polise karşı gelinmez de asker başka sanki...
Bu ikinci yorumum ilki teknolojinin azizliğine uğradı:) sahi ilkinde ne demiştim :) bunama başladı sankii bende
bakınız komşu en doğrusunu yapıyor gül ağacını budayarak işe yaramaz kuru dallardan hem gülü kurtarıyor hem de çirkin bir görünümden bahçesini kurtarıyor. Böylece gül torağına daha sıkı bağlarla bağlanıyor...
Biz öyle miyiz sankii budasalar da ne yaparlarsa yapsınlar hep bir hain saklarız içimizde değil mi...
öyle öyle...
teşekkürler
Sude Nur Haylazca tarafından 9/3/2016 10:07:36 AM zamanında düzenlenmiştir.