- 1716 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HANIMI ÖLEN YAŞLI AMCALARIN RUH HALİ......
Çoktandır Emekli - Birsen olarak Belediye Emekli Parkina ve Gün ışığı Emekli Evine ugramiyordum...Herkesin tuzu kuru değil.Bugün Belediyenin Emekli Parkında biraz kaldım.
Hanımı vefat eden Emekli amcalar çok perişan.Bir dokun bin ah dinle derler ya o cinsten.
Dinlemeye insan tahammül edemiyor.
Ne diyeceksin moral veriyorsun biraz da aman evleneyim derken elinizdeki üç beş kuruştan,evden barktan çoluk çocuğun azıcık sevgisinden de olursunuz demekten başka..
Öyle kötü örnekler para kaptırmalar var ki onlar bizden fazla biliyorlar.Yine de gönülllerindeki eski huzurlu günlere dönme hayali umudu bitmiyor.
Ah keşke öyle kolay olsa da hepsi yeniden sıcak yuvalarında mutlu olarak hayatlarının geri kalan kısmını geçirseler.
Elden ne gelir ki..Bazen dini sohbetlere gelen hanımı ölmüş amcalarımla konuşuyorum onların hissiyatlarını okumaya çalışıyorum,moral veriyorum.Dayan amcam diyorum.Aman bir yanlışa düşme diye kötü örnekleri anlatıyorum.
Evini bırakmayan da var,çocuklarında sırayla kalan da var.Ama bir çoğu eskiyi ümid ediyor.Vakit geçmeden olsun diye gönlünü hayal deryalarında gezdiriyor.
En ümitsiz insanlar hayatta kimdir deseler bir amansız hastalığa yakalananlar bir de hanımı kendinden önce vefat etmiş yaşı hayli ileri amcaların ruh hali derim.
İnancı itikadı güçlü olanlar dediğim gibi ibadete Kurana vererek duruma kendilerini yavaş yavaş alıştırıyor kabulleniyorlar sonunda..
Hükümete söyleyin dullarin maaşını kessin diyorlar...Maaşları olmasa ere giderler derler eskiden beri..Olur amcam görürsem söylerim derim ..
Bazı amcalar mahallesindeki köyündeki dullarin listesini çıkarmışlar.Onlarca var ama elde var sıfıra sıfır.Kim gider yaşlının kahrını çeker.Allah sabır versin demekten başka bir şey gelmedi elimden.
Allah kimseyi o yaşta yalnız koymasin.Bir gün değil beş gün değil.Şimdi iyisin ilerde ne olur belli değil.
Şimdi el ayak tutuyor ama ilerisini düşünüyor yaşlı amcalarım.
Devletten maaşını alan hanımlar kolay kolay yaşlı amcaların kahrını çekmek istemiyor.
Aldatılan dolandırılanları görünce kimisi kabulleniyor kaderim böyleymiş diyor,çocukları ne derse kabul ediyorlar.
Bazıları feri çıkışlar yapıp eldeki üç beş kuruş kefen parasından oluyorlar.
Hepsinin söylediği Allah kimseyi bu yaşlarda yalnız koymasın.
Yalnızlık Allaha mahsus Hocam diyorlar.
Hepsi de evde bir ses istiyor,temizliği yapacak,yemeğini önüne koyacak bir hanım istiyorlar.
Sanıyorlar ki ölen hanımın yeri dolar.
Olmuyor hayaller yerini serzenişlere,Allah beni korumuş Hocam dolandırıp kaçtılara varıyor...
Zor gerçekten en zor durum bu emekli amcaların yalnızlığı.
Yolda belde bir yaşlı görünce oturun halini hatırını sorun onlara moral verin.
Kimin ne olacağı belli olmaz.
Bu dünya kimselere de kalmaz.Dünya bir han bizler de yolcuyuz,müsafiriz.
Dünyanın hanın gerçek sahibi Kadir -i Mutlak olan Rabbi Teala..
Ondan geldik yine ona döneceğiz..Önemli olan Ona kul olabilmek ve rızaya giden yolda muvaffakiyet elde edebilmek..Gerisi laf-ı güzaf..
***
Allah cc. kimseyi eşinden ayırmasın yaşlı eli ayağı tutmazken hatunsuz birakmasin.
Yaşlı anne babası olanlar hele yalnız yasiyorsa biri bu dünyadan ahirete yolcu oldu ise ne olur hergün arayip hal hatır sormakla onları gönülledim rizalarini aldım sanmasin.
Yalnız yaşayanlar kadar derdi dağlar kadar olan olmadığını bu günlerde anlamış bulunmaktayım.
Yalnızlık Allaha mahsusdur derler doğru.
İnsanoğlu kaldığı ortamda sıcak bir nefes arıyor.
Hanımı ölenlere tv.de bakıp da bu adamlar vakit geçirmeye gelmiş reklam yapıyorlar derdim.
Hiç de öyle değilmiş.
Adamlar denizde boğulmak üzere tutunacak bir ip dal ariyorlarmis.
Evlattan hayir yok evladı olmayan da çok ..
Şu hayırsız gelinin iki dudağından çıkacak bir kelimeyi duymayayim düzenleri bozulmasın diye derdini soğuk odada kapandığı seccadesinde Rabbisina arzeden gönlü kirik yaslilarimizin gönlünü alana ne mutlu..
Onları üzenlerde ne fena kötü kimseler değil mi?
***
’’Ayşe teyze elli yıldır aynı yastığa baş koyduğu kocasıyla iki haftada bir aile hekimine gelir ve oturur oturmaz doktora şikâyete başlardı:
_ ‘Kızııım, bu Ali amcan var ya, Allah ıslah etsin onu. Ali amcan, şöyle, Ali amcan böyle. Boşayacağım bu adamı.’ Ali amca da bazen titreyen sesiyle :
_Asıl sen şöyle böyle yapıyorsun!’ diye kendini savunur ve bazen de susardı. Aile hekimi sakinleştirmeye çalışırdı:
_‘Etme Ayşe teyze, bunca yıldan sonra, böyle küçük meseleler yüzünden değer mi? El âleme ayıp, bu kadar sabrettiniz birbirinize, şurada ömürden ne kaldı geriye.’
Kısa süre sonra Ali amcanın öldüğü öğrenilir ve Ayşe teyze bir yıl ortalıklarda görünmez.
Günün birinde çıkagelir Ayşe teyze.
Eski canlılığını yitirmiştir, suskunlaşmıştır, gözlerinin feri kaçmıştır.
Oturur aile hekiminin karşısına. ‘Nasılsın Ayşe teyze?’ diye sorar hekim.
Gözyaşlarına eşlik eden titrek sesiyle:
‘Ah evladım’ der. Ali amcan öldüğünden beri hayatım bir kâbusa döndü.
Peşlerinden neler çektiğim evlatlarımdan hayır yok. Ne oğlumun evine sığabildim, ne kızımın evinde bir köşecik bulabildim kendime.
Ne gelimine yaranabildim, ne damadıma. Yapayalnız kaldım.
Tek Ali amcan yaşasaydı da, bir iyilik etmesi lazım değil, hiç olmazsa evin bir köşesinde bir nefesi olsaydı.’
Görüyorsunuz, sizi en çok sevenler dâhil, herkes çekilip gidecek hayatınızdan, çocuklar yuvadan uçacak ve kimse size eşiniz kadar yakın kalamayacak.
Sorun iffetsizlik değil, cana kast değil, akıl kaybı değil, hırsızlık değil, kumar değil, daha ne?
Anlaşamıyormuşuz. Anlaşamamanın canı cehenneme! Eşinizin basit eziyetlerine sabretmezseniz cenneti hangi eziyetle kazanacaksınız?
Üstelik kimsenin yanında eşiniz kadar rahat olamayacağınızı da biliyorsunuz.
Öyleyse, ciddi ahlaki sorunu olmadığı sürece, sırf maddi kararlarda anlaşamamak yüzünden eşinizi kırmayın. Her şey en iyi olamıyorsa, boş verin olmayıversin.
Dilinizi tutun, dudaklarınızı ısırın, ama eşinizi kırmayın.’’
alıntı.
***
Bütün bunları niye yazdım.
Bizim hatun geçen sene kış günü Hastanede fizik tedavi almıştı.On beş gün hastanede kaldı arada yokladım.
İnsanın erken vakitlerde eve giresi gelmiyordu.
Yemeği dışarda Öğretmenevinde yiyordum.
Okulda sağda solda vakit geçirip geç vakit eve giriyordum.
Evde bir muhabbet kuşum var o beni içeri davet ediyordu.
Köylerde tek başına kalan amcamın yerine kendinizi koyun empati yapın..
Soba yanacak yemek yapılacak ev temizlenecek bulasik ütü yapılacak alışveriş ödemeler yapilacak..
Hele birde eli ayağı tutmazsa ileri ki yaşlarda Allah yardım etsin..
Çocuklarına sorsanız gelmiyor yalnız kalmayı istiyor diyor çocukları.Ama kazın ayağı hiç de öyle değil.Biz de yaşadık biraz bu durumları.
İnanın on çocuğu olan yaşlı da perişan tek başına köyünde evinde yaşamaya devam etmek zorunda..
Arada yoklayan arayan çocuklar acaba vazifelerini yapmanın mutluluğu ve huzuruyla akşam başlarını yastığa koyunca rahat uyuyabiliyorlar mı?
Hiç sanmam babam garip babam şimdi ne yapıyordur,düştü mü bir yeri incindi mi,yemeğini yedi mi suyunu içti mi?
Ne diyecek anan baban iyiyim çocuklar merak etmeyin her şeyim yerli yerinde diyecek elbette.
Aylar haftalar geçer de bir çocuğu gelip ancak yoklar köylerde olanı.Hasat zamanı olunca hepsi de gelirler,elinde avucunda kalanı alırlar..
Beli bükülmüş bir amca görürüm yolda bütün islerini kendi yapıyor yalnız galiba bir defa olsun kimsin necisin ne yapar ne edersin diye durdurup sormadım.
Bir emekli öğretmen vardı üç kızını okutmuş doktor hakim olmuşlar onbeş yıldır eşinden ayriydi.
Bugünlerde görünmüyor bir yıla yakın evinde yatıyor bir başına dediler.
Bir gün ziyaret etsem diye düşünüyorum.Öğretmenevinde arkadaşlarına sordum ...adı sonradan öğrendim.Geçen kış rahmetli olmuş evinden altı aydır çıkamıyormuş.
Bir yığın insan var akrabası akrepten daha zararlı tehlikeli umursamaz vurdum duymaz..
Yok mu pek çok sizde biliyorsunuz.
Eski oturduğumuz evimde iki bina sıcak suyu dışardan borularla taşınarak ısınırdı.
Bir sabah baktım yaşlı bir amca borunun üstüne oturmuş kış günü bu günkü gibi havada battaniyeye burunup sabahlamisti.
Birkaç defa aynısına şahit olmuştum.
Sokağın karşısında kelli felli oğlu gelini vardı.
Garip amcam dilenerek karnını doyurur sağda solda sabahlar idi.
O öldü gitti hesap vermeye bakalım oğlunu gelinini ilerde onun oğlu gelini eve alacak mi?
Ben belki ilerde görürsem yazarım.
Ama şu gözler nelere şahit oldu.
Vallahi ne yaptıysak onu mutlaka çekeceğiz.
Huzurevi bulur muyuz o günlere gelir miyiz bilmiyorum.
Bir öğretmen arkadaş sosyal demokratti ben şimdiden kalacagim huzur evini hazırladım çoluk çocuğu sıkıntıya sokmak etik değil arkadaşlar derdi.
O onun düşüncesi bana göre hiç kimse yakını olmayanlar dışında huzur evinde kalmamalı islami gelenekte literaturde Huzurevi kavramı olmaz diye düşünüyorum..
***
Yaşayan görür insanoğlunun basina herbir şey gelir.
Ne oldum değil ne olacağım demeli insan asla bilerek gönül kırmamalı.
Kirdigim gönüllerden uzdugum arkadaşlarımdan hakkını bilmeden yediğim insanlardan Özür dilemeden helâllik almadan ruhumu canımı alma Allahım..
Kime kaldı bu yalan dünya Sultan Süleymana da Allahın Sevgili Habîbin Muhammed Mustafa’ya da kalmadı.
Bize mi kalacak.
Nedir bu asabiyyet nedir arayip sormamak nedir bu duyarsizlik??
Allahım benim canımı hatundan önce al diyen yaşlı amcalarım geldi aklıma.
Bir de birbirini cok seven yaşlı çiftler duaları kabul olur da aynı zamanlarda vefat ederler bu benim dikkatimi çeker.
Hak serleri hayreyler,
Zannetme ki gayretler,
Görelim Mevlam neyler,
Neylerse güzel eyler.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.lerinin dediği gibi görelim Mevlamız neyler neylerse güzel eyler...
15.07.2016-KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.