İnsan Ne İle Yaşar?...
Karanlık sokaklar,sokaklarda dolaşan bir o kadar da kötü insanlar!Herşey kötüye gidiyordu,daha anasının karnında dünya nedir bilmeyen masumlardan bile çalınmıştı bütün güzel yarınlar...Herkes telaşlı,herkez mutsuz.Belirsizlik kol geziyordu meydanlardan başlayıp arka sokaklara kadar...
Hayali değildi bunlar ve daha yaşanacak olanlar...Evet,terör vardı bu düzende,ölümler çoktu,insanlar açtı,anasız babasızdı çocuklar...Kin,çıkar,nefret,öfke saygıyla anılır olmuştu dillerde...
Bencildi herkes ve karamsar!...’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!’nidaları alkış alır olmuştu bu (düzende!)...Gözyaşı nimetti gözpınarlarının kurumuş yüreğine...
Herkes ve herşey kirlenmişti,bulanıktı artık sular,gökyüzü sanıldığı gibi mavi falan da değildi aslında!Yokolmuştu göğü kaplayan beyaz bulutlar...Güneş bile hayat kaynağı değil de yakın bir tehdidin habercisi olarak görülür olmuştu.Tutulan dilekler bahane kayıyordu bir bir yıldızlar...
Peki neden kirliydi bu kadar gökyüzü,neden kirlenmişti bu kadar insanlar!...Yoksa aslolan düzen mi buydu,normal olan bu muydu aslında!...Ağzına iyiliği alanlar,dostluğu kardeşliği savunanlar taşlanır küfür yerken,alay edilirken hala ve hala güzel yarınlara dair düşler kuranlarla,güzel dilekler küçümsenirken nedendi bu karamsarlığa bu bataklığa gömülmüşlüğe tutulan alkışlar !...Neden?...
Sıkıntılar çoktu,korku vardı,hayal kırıklıkları düşünemediğimiz kadardı,hastaydı ruhlar,uçurumlar daha bir dikti artık,dost denilenlere bile içten içe güven yoktu,ihanet de bir o kadar çoktu!...
Şöyle mi denilmeliydi yoksa’Yaşamın belki de gereği buydu,çünkü cennetinden kovulmuş şeytan çoktu.İnsanların ve bu dünya düzeninin iyi yönde değişebileceği hikayesi ise boştu.Masallarda bile illa bir cadı bir büyücü ya da dev olmazsa olmazlar arasındayken normal hayatta ise olmasa ayıp olurdu ...’denmeliydi belki de...
Evet kötülükler vardı iyiliklerin olduğu gibi ama seçme hakkıda vardı!...
Çok mu haz verirdi acaba bir insanın bir insana döktürdüğü yaşlar,bu kadar mı önemsenirdi filmlerde bile gişe rekorları kıran felaket senaryoları,olması gereken miydi acaba anasız babasız kalmış çocuk dramları!...Çiçekler dalında güzelken illa sadece bir kere koklayıp atmak uğruna koparılmalı mıydı,denizler kirletilmeli miydi yoksa içinde yaşayan canlıları umursamazca... İlla yanlışlar yapılarak mı bulunmalıydı doğrular!...
Buydu belki de kural!...İnsan bile ruh ve beden olarak 2 parçaya bölünmüşken,madalyonun ikinci bir yüzü varken içimde bana bunları yazdıran bi melek kadar tam aksini düşündürebilecek bir şeytan da mevcutken,olmaması tuhaf olurdu cennet kadar cehenneminde!...
Ve sadece seçmek kalıyordu geriye!...Gözlerimin içine sıcacık bakıp gülümseyebilecek insanlar varken,mutlu edilebilecek daha onca çocuk varken ve herkes de buna duyulan bir inanç varken geç kalmadan seçebilmek kalıyordu kötüden iyiyi...
Bunları istememiz ve inanmamız yanlışlar yapmamış olmamız gerektiği anlamına asla gelmezdi,ne kadar batsak da en dibe kadar ne kadar kırsak da kırılsak da yine de sevmek gerek ısrarla sevmek birbirimizi.Hala yaşama olan inancını kaybetmemiş olanlar bir düşünsün insan sevgiden başka ne ile yaşar?....