Kaç Yağmur Daha Yaşatabilir Artık Bu Adamı?
Güneşi karartan vücudumdan çıktım yola.Adın kaldı bir tek olmadığım her yerin gerisinde.Kırılan harflerin korkusuz çocuğuna benzedi soyum.Gözlerinde büyüyen bildik bakışlarda gençliğimi ziyan etmeliydim.Nerdesin çocuk!Suretime kaç kala bensiz bıraktın kendini.Kimliğime naralar atan gökyüzünden bir parça da sen yağ gözlerime.Zemheri yalnızlıklarda kimseler bilmedi adımı.Adım ki nefesime uyaklı yenilgilerin galibidir.Adımdan yola çıkıp her güzellikte bir merhem aramalısın çocuk...
Küstüğün harflerime davacıyım anne.Şiirleri gözlerinin ferine astım bugün kimselerim olmadı.Kimseler duymadı en sessiz tarafımı.En yalnız korkaklıkları kendime nida yaptığım vakitlerde zemheri kıskançlıklar dokundu saflığıma,ben herkese ilk seni gösterdim.En saf tarafımdasın şimdi,sol yanımın kurşuni rengisin.Gökyüzüme astığım gözlerinin hüzünlerinden yola çıkmalıyım şimdi.Ben bir şehri ardıma lal yaparken seni sustum.Göğü de sisli görüntüsü gibi yüreğimin.Susuşlarımda bin anlam aramanıza gerek yok.Ben senin gözlerindeki göğü içtiğim için susarım.Şimdi gitmeliyim olmadığınız her yere,beni yalnız bırakan iki üç harf değdirerek dilime depremler çıkartmalıyım bedenimin en dip yerinde.Gözlerimden insanlar kurtulmalı gönülleri bulanmış.Şimdi susmalıyım çocuk,yarın daha az konuşmak için...
Adımıza sır demişler bu hazan.Korkaklarla işimiz yok bizim.Bizim sevdalı yalnızlıklarda arayışımız ve hiç bulamayışımız var.Bir Mona Roza takviminde benliğimi kaybettim.Sonsuzluğu aramaktan fırsatım olmadı aramaya.Bir de nefretlerimi kaybetsem korkulacak hiçbir karanlık kalmazdı yalnız taraflarımda.Aradığım yollar hala aynı.Annemden çıkıyorum yola ve elini bıraktığım anda büyüdüğümü görüyorum.Babamın sustuğu ve kustuğu küfürlerde bin anlam arama girişimlerim hep boşa oluyor.Çünkü büyüdüm çocuk artık boş insanım.Gençliğimi heba ettiğim cam duvarlardan bozma bir odam vardı.Kayaları görürdüm dışarıda bin çeşit kaya.İnsanların suratlarında!İnsanların her yüz ifadesinde bin mutsuzluğun resmiyeti gövdemi yaralamaya ve fiziksel darbeler almama engel olmadı.
Bir otobanın korkunçluğunda feci bir kaza yaptık ve gururumuz öldü.Bu akşam gece bültenlerinde yağmurların yağdığının haberini aldığımıza mutlu olduk.Çünkü burada vefat haberini beklediğimiz;çiçekleri yiyen çokca böcek vardı.Üzülme çocuk yalnızlık abidesidir vefatın.Allah’tan gayrısı yıldıramaz imanlı nasihatları.Yaşamı ve yurdumun en saçma yalanlarını’yağmurlar sel yapıp felakete düşürmüş vatanı’.Hiçbir rahmetten kötülük gelmez öğrenmediysen hatırlat mazinin kurtuluş çağlarını.Kaç yağmur daha yaşatabilir artık bu adamı?
Beklediğim gündüzlerim oldu benim.Ne çok kuş salıvermiştik kendi göğümüzün grisine ve mavisinden kaçtığımız gecelerde siyaha sis olup yağan bulutlardan korkmuştuk.Korkmuştuk da hayamızdan sarılamamıştık birbirimize.İşte öyle bir gençlik geçip gidiyor ellerimin soğuk taraflarından.Dokunsan belki ısınacaktı ama cehennemde kül olacaktı.Sonra kaç yağmur daha yaşatacaktı bu adamı?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.