2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1737
Okunma
ÇEVREMİZİ TEMİZ TUTALIM
Dr. Sadık Özen
Çevremizin temiz tutulması konusunda en duyarlı insanlardan biri olduğumu söyleyebilirim. Yerlere tükürülmesi, sigara izmariti, meyve kabuğu, pet şişe atılması, araçların gereksiz yere korna çalmaları, otomobil ve motosikletlere özel olarak taktırılan egzozlar ve aşırı hızla gürültü kirliliği yaratılması beni son derece rahatsız eder ve üzer.
Bu konularla yıllardır mücadele etmekteyim. Kurucu üyesi olduğum TÜRÇEV’in Genel Kurul Toplantıları’nda konuyla ilgili konuşmalar yapar önerilerde bulunurum. Ne yazık ki bütün çabalarımın boşa çıktığını görüyor ve bundan büyük üzüntü duyuyorum.
Belediyeler tarafından, cadde kenarlarına konulmuş “ÇEVREMİZİ TEMİZ TUTALIM” yazılı tabelalarla sık sık karşılaşırız. Peki bunlar ne ölçüde etkili olabiliyor ve çevremizin temiz tutulmasında fayda sağlayabiliyor mu? Ne yazık ki hayır. Çünkü “Koyma suyla değirmen döndürülemez.” Bu, çok küçük yaşlarda ailelerden başlatılması gereken köklü bir eğitim işidir. Bu nedenle, bu çeşit uyarı tabelaları göstermelik olmaktan ileri gidemiyor.
Amacım birilerini suçlamak veya incitmek değildir. Sadece önemli bir toplumsal yaramıza para basmak istiyorum. Bu arada tüm görevli ve ilgililerin dikkatlerini konu üzerine çekmek istiyorum. Önemli olan benim vatandaşlık görevimi yerine getirmem.
Antalya’nın en seçkin semtlerinden birinden çektiğim fotoğraflarla bu konuyu görüntülü olarak kamuoyunun gündemine taşıyacağım.
Fotoğraflarda yer alan çirkinlikler ne yazık ki “Dünyanın turizm başkenti” denilen Antalya’ya hiç yakışmıyor.
Sabahın saat sekizinde, gördüklerimi görüntülemeye çalışırken kara sineklerin, yakarcaların ve sivrisineklerin saldırısına uğradım. Yüzümün ve bacaklarımın açık yerlerini aniden acımasızca ısıran bu acaip sinekler, ısırdıktan sonra gitmiyor ve etrafımda tur atmaya devam ediyorlardı. Sanki besi kaynaklarını önlemek istediğimi fark etmişler, benden intikam almak istiyor gibiydiler. Buradaki durum bana, evimin balkonunda bir bardak çayı niçin rahatça içememe nedenini anlatmış oldu.
Çevredeki çöpler arasında çok sayıda boş bira şişeleri bulunuyor. Hani kamuya açık yerlerde içki içilemeyeceğine dair bir yasa çıkarılmıştı. Kaldırımların üzeri sıvama çıtlanmış ayçiçeği çekirdekleriyle dolu. Bunun için çok uzun süre burada kalınması gerekir. Demek ki bu kirliliği yaratanlar burada saatlerce oturuyor, hatta yatıyorlar. Bu arada kim bilir buralarda daha neler neler yapıyorlar.
Burası birbirine yakın iki beşyıldızlı otelin arası. Antalya’nın dünyaca ünlü falezleriyle Eski Lara Caddesi üzerinde sıralanmış, çok sıfırlı rakamlarla alınmış ve yine çok sıfırlı rakamlarla kiralanmış daire ve villaların önü veya arkasındaki en çok 200 metre uzunluğunda bir alan.
Bu sayılanlara, Eski Lara Caddesi üzerinde; özel yaptırılmış egzozlarıyla neredeyse jet uçakları kadar ses çıkaran ve hız sınırını kat kat aşarak seyreden araçların yarattıkları gürültü kirliliğinden de söz etmem gerekiyor.
Peki bu durumları benden başka gören yok mu? Bu çirkinlikler başkalarının ilgisini çekmez mi? Üstelik, burası aynı zamanda bu semtin gezi mahallerinden biri.
Ortada bir takım ihmaller olduğu kesin. Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Zira sorumluluk sahipleri kendilerini bilirler. Bu arada belediye yetkililerini uyarıyor, burada sözü edilen olumsuzluklarla ivedi olarak ilgilenmelerini ve gereken önlemleri almalarını öneriyorum.
29 Ağustos 2016
NOT: Teknik nedenlerle yazımda sözünü ettiğim fotoğrafları burada paylaşamadım. Lütfen ’da "TC Sadık Özen" sayfasına girerek izleyebilirsiniz. Saygılarımla...