- 1303 Okunma
- 8 Yorum
- 6 Beğeni
17 Ağustos’un 17’inci yâd’dönümü ve Tarihimiz…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Ellerimi dokunduğum her yerde
Çığlık çığlığa kıvranıyor hayat
Ve ölen arkadaşların giysilerini
Bir kere daha dürüp koyuyor analar
Çamaşır sandıklarına
Gözyaşları da çiçek açar." ... Gözyaşları Da Çiçek Açar - Abdülkadir Bulut (ölümü:8 Ağustos 1985)
...Sesimi duyan var mı cümlesi öyle bir yer etmişti ki o zamanlarda huzura aç belleklerimizde birkaç saniyede yok olan hayatların bir kara film şeridi gibi kaderleri ile yaptıkları ve yapmadıkları ile tabir-i caizse bir toz bulutuna binip gitmelerinin üstünden tam 17 sene geçti tam tamına 17 acılı yılı her ağustosun ikinci haftasında daha da yoğun yaşıyoruz o vahim gecenin artçı depremlerini yüreklerimizde.
Evet 17 Ağustos 1999 kara bir anı olarak içlerimizde hâlâ.
Râbbim bir daha sadece halkımız değil keza tüm dünya insanlarına yaşatmasın inşallah bu felaketleri.
Duâlarımız her daim gönlümüzden dilimize acı bir su gibi akıp saygı ile andığımız bu kayıp yakınları ile olsun inşallah ki ağır bir yük yaşayan bilir, anlayan bilir sadece bu durumu. Bir kez daha başın sağolsun, geçmiş olsun Türkiyem.
Tarihin ağustos kayıpları bununlada bitmiyor. Bildiğimiz bilmediğimiz o kadar çok acı, olay var ki..
Yanlışım olursa ve varsa lütfen düzeltin. Eklemek istediğiniz detay olursa da ekleyebilirsiniz elbette.
Tarihi hemen hergün "tarihte bugün" ne olmuş diye araştırırken hayatını kaybeden hayattan kayıp giden şairlerimiz de içimi acıtarak dilimde sessiz bir dua ile gözlerime yerleşiyor.
Şimdi bu kayıplarımızdan da yad etmek amaçlı birkaç satır yazıp okutmak istiyorum siz değerli edebiyat okur ve severlerine.
Umarım unuttuklarımızı hatırlamakta küçük bir katkım olur diyor, geçmişi unutmak geleceği yok etmenin eşanlamlısıdır diye de hatırlatmak istiyorum.
Ki
Şairlerimizin ismini okuyanlar illaki o şairlerimize ait akıllarında birer söz ile hatırlayacaklar eminim zira şiirlerimizin, yazılarımızın az ya da çok besin kaynağı olan bu değerlerimizin edebiyatta ve bizlerin hayatında büyük etkileri var bu da güzel ve unutulmaması gereken efsane bir gerçek.
Edebiyat safir bir hayattır ve her dil de güzeldir.
Ağustosun ağır kayıbı dediğim bir şairimiz ile başlamak istiyorum konuya, dikkatimi çekmesinin sebebi ve hayatını detayları ile yazmamın sebebi ise 12 Ağustos 1999 tarihinde vefat eden Yücel’in cenazesi dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın katkıları ile Datça’ya getirildi ve 17 Ağustos 1999 tarihinde 1999 Gölcük depreminin meydana geldiği tarihte defnedildi. "Mekanım Datça Olsun" isimli bir kitap yazması ve yayınlaması nedeniyle, mezarı Datça şehrine defin edilen Yücel’in mezarı, Datça’da adına tören düzenlenmemesi ve başka yerlerde yapılan törenler nedeniyle yıkıma uğratıldı ve mezar taşı parçalandı. Mezarı yakınında bulunan "Can Evi" isimli alan ise, bu yıkımın ardından kapatıldı.
-Yorum bırakmadan dikkatimi çeken bu kısmıda sizlere okutup devam etmek istiyorum tarihi sizlere okutmaya ve iyi okumalar diliyorum..
21 Ağustos 1926 İstanbul - 12 Ağustos 1999, Can Yücel modern Türk şairidir.
" Kullandığı kaba ama samimi dil ve bariton sesi ile okuduğu Türk şiirinde farklı bir tarz yaratmıştır. Tek parti döneminin 7 yıl süre ile Millî Eğitim Bakanlığını yapan Hasan Âli Yücel’in oğludur.
1945-1965 yılları arasında `Yenilikler`, `Beraber`, `Seçilmiş Hikayeler`, `Dost`, `Sosyal Adalet`, `Şiir Sanatı`, `Dönem`,`Ant`, `İmece` ve `Papirüs` adlı dergilerde yazdı. Daha sonraları `Yeni Dergi`, ‘Birikim`, `Sanat Emeği`, `Yazko Edebiyat` ve `Yeni Düşün` dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürün verdi. 12 Mart 1971 döneminde Che Guevara ve Mao’dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse mahkûm oldu. 1974’de çıkarılan genel afla dışarı çıktı. Dışarı çıkışının ardından hapiste yazdığı Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitabını yayımladı. 12 Eylül 1980 sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı kitabı toplatıldı.
1962’de İngiltere’deyken, 1709 yılından kalma, Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabı bulması geniş yankı uyandırdı.
Şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere çok sık yer veren, bu nedenle zaman zaman dikkatleri üzerine çekip koğuşturmaya uğrayan Yücel, ilk şiirlerini 1950 yılında `Yazma` adlı kitapta toplamıştır.
Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti. Can Yücel’in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır. ’Maaile’ şairin kitaplarından birine koyduğu bir ad. Can Yücel için ailesi çok önemlidir: eşi, çocukları torunları, babası.. Bu insanlarla olan sevgi dolu yaşamı şiirlerine yansımıştır. ’Küçük Kızım Su’ya’, ’Güzel’e’, ’Yeni Hasan’a Yolluk’, ’Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim’ bu sevgi şiirlerinden bazılarıdır.
Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça’ya defnedildi. "
28 Ağustos 2008 Şair İlhan Berk, Bodrum’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
22 Ağustos 1985 Şair Turgut Uyar
22 Ağustos 1972 Şair ve yazar Orhan Seyfi Orhon.
20 Ağustos 1979 Şair Ömer Faruk Toprak.
19 Ağustos 1915 Şair Tevfik Fikret.
17 Ağustos 1968 Şair ve edebiyat tarihçisi Necmettin Halil Onan .
12 Ağustos 1999 ’Yılkı Atı’ romanının yazarı, şair, ressam ve gazeteci Abbas Sayar yaşamını yitirdi.
14 Ağustos 1974 Edebiyat araştırmacısı ve tarihçisi Nihad Sami Banarlı.
8 Ağustos 1985 Şair Abdülkadir Bulut.
7 Ağustos 1941 Hintli şair Rabindranath Tagore.
... Ayrıca en çok dikkatimi çekenler arasında ressamlarımızda var, buraya sadece isimlerini not etmek istiyorum olur da eserlerine bakmak ve hayatlarına bir anlıkda olsa akıp anmak için belki vesile olurum.
30 Ağustos 1935 Ressam Namık İsmail Yeğenoğlu 1935’de öldü
28 Ağustos 1988 Ressam Eren Eyüboğlu.
28 Ağustos 1993 Ressam Ali Avni Çelebi.
26 Ağustos 1968 Ressam Cemal Tollu.
24 Ağustos 1992 Ressam Rahmi Pehlivanlı.
21 Ağustos 1992 Heykeltraş Zühtü Müridoğlu.
14 Ağustos 1985 Ressam Nazlı Ecevit öldü, başbakan Bülent Ecevit’in annesiydi.
4 Ağustos 1993 Ressam Sabri Berkel.
4 Ağustos 1993 Ressam Sabri Berkel yaşamını yitirdi.
3 Ağustos 1924 Karanlığın Yüreği, Lord Jim gibi kitaplarıyla tanınan Polonya doğumlu yazar Joseph Conrad.
...ve çocukluğumun yağmur sesli sanatçısı 2 Ağustos 2008 Osman Yağmurdereli Kadıköy’deki Acıbadem Hastanesi’nde vefat etti.
Hepsininde mekânı cennet olsun diyor unutulmamaları duâsı ile yazıma son veriyorum.
Dilerim hayatınız şiir gibi duru ve anlamlı olsun..
UNUTMAYIN, her kötü şeye inat edebiyat safir bir hayattır ve her dil de güzeldir.
Ağustos 2016/ Z.Nâr
Arada küçük kaynaklarım:Google vs.. (teşekkürler)
.......
Tarihin bu ağır kayıp ve unutulmaması gereken değerlerimizi önem verip daha fazla insana ulaşmasını sağlayan değerli seçki kurula ve kalemimden okuma inceliği gösteren herkese kâlbi teşekkürlerimle...
YORUMLAR
Evet, "zafer ayı" tabir ettiğimiz düşünülürse yaşamını yitiren nice insan varlığımız harplerde de bizleri karşılar
Ben buradan hareketle bir hususu da vurgulamak istiyorum
Gerek askerlik tarihimizde gerekse sanat-edebiyat mazimizde hayatını kaybetmiş kutlu insanlar aslında bizlere veda etmiyor, nesiller boyu benliklerimizi, gönüllerimizi besliyor ve asıl o zaman taçlanıyorlar
Öyle ya ölüm mukadder sonuçta
Ne var ki, ölüm var toz zerresi bile değil ölüm de var bambaşka aşklara kanatlandırır bizleri
Kuşkusuz, 17 Ağustos 1999 gecesi ve ertesi günlerde meydana gelen toplu ölümler bizleri her dem hüzne sevk eder
Ancak sanatçı, edebiyatçı ustaların asıl vefatlerinden sonra anlamlarına varılabildiği söylenebilir
Dünyanın en büyük sanatçılarının önemli bölümü yaşarken ne kadar yankı bulabildiler acep?
Bu arada hocam; Eski Datça'yı gezmiş ve klasik dekoruyla çok beğenmiş biri olarakta Can Yücel paylaşımınız çok anlamlı oldu bende
Nihayet
Bir günebakan misali, başarılarınızın doğallığı o kadar aşikâr ki
Güne gelen yüreği, emeği, kalemi, kelamı selam ve saygılarımla kutluyorum...
Nar-ı Çiçek
Kesinlikle katiliyorum yorumunuza. Ve teşekkür ediyorum değerli düşüncelerinize.
Saygılarımla
17 ağustos 1999 tarihinin birebir şahidiydim sevgili Nâr,
uykudan gözlerimi araladığım bir vakitte yakaladı o küçük kıyamet beni de
Camdan vuran göğün alev kırmızı rengi, çocuk zihnime leke yapan en vahşetkâr renktir.
Annemin bizi almaya diye koşarken ayağını kana bulayan kırık camlar, çatımızın sanki başımıza çökmesi,
Baba mı ilk defa o kadar korku içinde, derin derin soluklanırken gördüm.
Oysa hiç bir şeyden korkmadığını söylerdi :)
Benim şehrim Gölcüğüm gerçekten küçük bir göle döndü
rengi kırmızı ve gri bir göl, kan ve toz...
Sokağa çıktığımızda ise mahşer yeriydi heryer. Artık yok olan binaların üstünde gökyüzü tüm haşmetiyle görünüyordu,
altında ise toprağın bağrına bastıklarının
yakınlarının çığlıkları
kulaklarımızda kalıcı hasar bıraktı.
Rab'bim bir daha yaşatmasın,
cümlemize...
Zeynepece tarafından 8/27/2016 7:37:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
Zeynepece tarafından 8/27/2016 9:08:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Nar-ı Çiçek
Âmin ecmain.
Çok derin yaralarımız var 1999 senesinden kalan..
Duâm benim de bir daha olmaması..
Ve göçüp gidenler.. Nur olsun mekânları.
Çok teşekkür ediyorum.
Sevgiler sevgili Zeynep.
zeynn
Kusursuzdu ve onca adını dahi belki hiç duymadığım şairler ve ressamların var olduğunu öğrendim.
Güzeldi özeldi
Tebrikler
kara bulutların üstümüze çöreklendiği ve bir çok kayıp verdiğimiz sene..
ne denir ki bu durumda
Allah'ım mekanlarını cennet eylesin..
yalnız
güne düşen güzelliğin öpmeli alnından
naif anlatımıyla içine çekiyor insanı..
tebriklerimle ve de sevgimle..
Nar-ı Çiçek
Tekrarı olmasin inşallah.
Sevgiler güzel yürekli insan...
Güzelliğin izdüşümüdür okumaktan haz aldığım ve duyumsadıklarımız...
Acı ne çok acı yüreğin kibrini azat eden ve densiz bir şarkı demlendikçe hüznü yad ettiğimiz.
Yürek sesinizdir içimdeki griliği bertaraf eden ve naif dokunuşu yine varlığınızla gerçek manada huzur bulduğum.
Süreç zor her anlamda ama inanç ve sabır değil mi umudu besleyen...
Güne yakışan seçkin ve yetkin kaleminizi kutluyorum sevgili Nar-ı Çiçek.
Tüm sevgimle güzel yürek tüm sevgimle ve en iyi dileklerimle...
Nar-ı Çiçek
Şu yalan dünya da yaptığım tek doğru şey, inanmak..
Allah büyük.
Teşekkürler güzel yüreğine.
Allah bir daha yaşatmasın inşallah kötü günleri Ülkeme
sanatla birazcık nefeslendiğimiz günler iyi ki var
güne yakışan bir yazı olmuş
kutlarım
Nar-ı Çiçek
Iyi ki..
Teşekkürler.
Sevgiler gönderiyorum.
Nar-ı Çiçek
Aynen öyle gibi..
Büyük değerlerin çogu bu ay da göçüp gitmis.
Birde bü'yük felaketler..
....
Değerli yoruma tesekkūrler.
depremin içindeydim. o anı, sonradan yaşananları dün gibi hatırlıyorum. fakat hatırlamam, kendime zarar vermekten başka bir işe yaramıyor. mesela, 100 metre aralıklarla açılan benzin istasyonlarını engelleyemiyorum. hem de oduncu, kömürcü bitişiğine, ilkokul yanına... gelecek bir depremde başımıza gelecekleri düşünebiliyor musunuz? insanlar, "ölürüz nolcak" diyorlar. daha dün nasıl kaçıştıklarını, çığlıklarını unutmuşlar bile.
neyseki edebiyat var, sanat var; birazcık nefes almamızı sağlayan.
Nar-ı Çiçek
Maalesef,
öyle cabuk unutmak gibi bir yetenegi var insanlarin..
cok üzücü.
Tesekkürler degerli yoruma.
Nar-ı Çiçek
Aslında bu tür yazılara ilgi çok az zira insanlar bazen vakit azlığı bazen de sadece şiir amaçlı baktıklarından siteye uzun yazılar ilgisiz kalmıyor. Ben yine de öğrendiklerimi ve içimdekileri yazma gereği duydum, olur da okuyan çıkar ve dua edilir unutulmaması gereken değerlere diye.
Teşekkür ediyorum, yorumunuz değer kattı.
Saygılarımla