- 640 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİNBİR GECE
Ne harikulade bir gündü.
Herşey seninle öylesi güzelleşti ki,gelincikler daha bir kırmızı,çimenler daha bir yeşil,
gökyüzü daha bir maviydi.Bense,koynunda volkanlar taşıyan bir dağ gibiydim.Öyle
suskun,öyle hareketsiz,öyle çaresiz ama bir o kadarda mutlu.
Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken,hep içime attım ve öylece sustum.
Hani bir iki kez,gönlümün duvarına çizdiğim sevda resminin ortasındaki dağ gibi ateşe,birkaç damla da olsa su serpmek isteyişim,öylesi yalın,saf ve temiz duygular içermekteydi.Düşündüğüm tüm kötümserlikten arı.
Hasretlere dayadığım başımı,o gün aşkın en yumuşak,en sıcak göğsü üzerinde hissettim.
Hüzünle geçip giden günler,geceler yerini,hayatımın en mutlu gününe,gecesine bırakmıştı.
Zaman,sanki sarkacını yitirmişti.İçimdeki yangın,yüreğimdeki yara,gözlerimdeki damla,hatta
içtiğim sigaranın kederli yanışı bile yerini,sevince,umuda,hayata,reyhan kokan gecelere inat,senin kokuna bırakmıştı.Omuzlarımdaki yıkıklık,bakışlarımdaki yalnızlık yok olmuştu.
Gözlerinde uçuşan kırlangıçlar,koklanmamış bir çiçeğin kokusunu ve tadılmamış aşkların mutluluğunu taşımışlardı bana.İç geçirdiğim hislerimin,dileği tutmuştu sanki.
Sevgi sözcüklerinin en güzelini bulmaya çalıştığım dünyalar tatlısı,mabed-i aşkım,binbir gece masallarını kıskandıran bir gecenin sarhoşluğunu yaşatmıştı.Ama büyülenme çok kısa sürmüştü.
Evrensel boyutlarda birşey kutsanmıştı.
Bir kez daha gece.Dolunayın tümüyle bulutların ardında kaldığı bir geceyle büyülenme son bulmuştu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.