- 487 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Babaannem ile Hasbihaller - 3 -
Rahmetli babaannem yüz yaşının üstünü gören nadir insanlardandı. Dedem biz doğmadan vefat ettiği için tanımazdık, sadece adını bilirdik Mahmut Dede diye...Çoğu zaman ev de oturur, sessiz sessiz ibadetini yapar, ara da huysuzluk eder gelinleri kızdırır dı(annem ile yengem)...
Bir gün yine ev de çok canı sıkılmış olacak ki, annem ile yengemi çileden çıkarmış, zırt dükkana bir telefon acilen babama, ’’annen bizi deli ediyor, Ahmet araba ile gelsin, amcasını da alsın bir yerlere götürsün gezdirsinler’’ Babamdan mesajı alınca küçük amcam ile hemen ev de bittik, biraz da işlerden uzaklaşırız bahane ile...
Zarzor merdivenleri indirdikten sonra, arabaya bindirdik doğru Atatürk Orman Çiftliği’ne direksiyonu kırdık. Bizim eve de çok yakın zaten beş dakika ya sürer; ya sürmez. Kadın biraz orman çam havası alsın, neyse arabadan hep beraber indik tahtadan bir sıraya oturttuk. Amcama bir iki göz kırptıktan sonra, anladı durumu amcam. ’’Yaaa babaanne şu karşıköy bak İşkhabil ne güzel evler filan var, yanında Orcuh, onun yanında bizim köy Sirya’’ Amcam da’’Bozacının şahidi şıracı’’misali ’’He anne he bak bütün köyler orada yayılmış duruyor’’babaAnnem dese ki ’’Ula buraya kadar geldik oraya da götürün da beni’’yandığımızın resmidir...
Biraz çam havası aldıktan sonra, yakınlarda dolaşan seyyar çay satan bir delikanlı yanaştı yanımıza, amcam’’Anne çay içer misin’’ dedi. Bu şivesi ile ’’içah oğul’’ dedi. Birer çay da amcam ile ben aldık. O arada nereden aklına geldiyse gelmiş, çaycı oğlana döndü’’Ula yegen sen hangi köydensin de bakem iİşhabilden mi, Orcuhtan mı, Siryadan mı’’ Amcam ile ben elimizi alnımıza götürdük, birbirimize de süzgün bakarak’’Yandığımızın resmidir emica’’dedim...O da bana dönerek’’Sorma yegen ki hiç sorma’’ Çaycı oğlana kaş göz işareti yapıyoruz ara ara, baştan anlamadı, sonradan biraz jeton düşünce’’Ben Siryalıyım ana’’dedi. Babaannem amcam ile bana dönerek’’Ula bu bizim köydenmiş da’’dedi. Yine oğlana dönerek’’De bakem kimlerdensin sen’’ Biz de yan tarafta yerlere yatarken gülmekten, azıcıkta kızarıp bozarıyoruz haliylen. Ben oğlanın kulağına eğildim çaktırmadan’’Aman yegen bizi mahçup etme mollaoğlugil’denim ben ’’ de dedim. Oğlan da bizim ona bellettiklerimizi aynen söyledi. Babaannem tekrar lafı aldı ağzına ’’Siz ilen biz ahrabayıh bilin mi, senin deden, benim dedem ile gan gardeşiymiş hemi de bacanahmışlar, aynı bacılarnan evlenmişler zaar, bir de bizim büyük büyük dede Derviş ağa vardı, o da senin nineni vermemişler de onu almış gaçırmış gönül ırızası ilen bildin mi’’Oğlan ne cevap versin’’Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık’’çok zor bir durum, hem onun için hem bizim için...
Amcama yine kaş göz işareti yapınca, oğlan da uzaklaştı oradan. Babaannem bize dönerek’’Ula siz bişe beni gandırıysiz, ha bura ne Sirya’ya benziy, ne İşhabil’e, ne de Orcuh’a emme eyi olduydu da hava aldıh hava. Amcam da hem bana hem babaanneye dönerek’’Biz de hava aldık biz de seni de işletmek ne zormuş Sadiye Sultan meğerse’’
Bir de meşhur çiftlik dondurması yedikten sonra doğru yolun evini tuttuk..