ANILARLA YÜZLEŞMEK!!
Tutunduğumuz bir asmanın üzüm sarkımıydık biz
Tane tane döküldük bir yerlere
Kimimiz toprağa
Kimimiz gurbet ele
Yaşamanın o köhne girdabı içinde kaybolduk
Senelerce
İçimdeki; yanan son korlar kül olmaya yakın
Bir kapı aralığında eşiğe yakın
Uzaklarda çok uzaklarda çocukluğum gençliğim
Seslerini duyuyorum bazen sessizlikte
Ay/ı ve yıldızları seyrederken dalıp gidiyorum
O eski günlere
Eski bir çerçevenin içinde bir resim gibi duruyor
Ruhumun duvarları içinde
Sökülmez bir ağaç bir koca çınar oldu içimde
Kurduğum düşler çağırıyor beni zaman zaman
Çocukluğum gençliğim
Uzaktaki o hiç görmediğim deniz
Ve gök mavisi dağlar
Aşılması gereken bir çok dünya hayali vardı
O zamanlarda aşmayı düşündüğüm ;
Görkemli dünyalar ülkeler ve ilkeler
Ve sonsuz mutluluklar
Tasarladığım kafamda yaşamla ilgili
Bir papatya ülkesi ve yabanıl çiçekler
Büyük ay ve yıldızlar
Aydınlatırdı benim küçük bahçemi
Ne çok hayale ev sahipliği yapmıştır kim bilir
Habersizken kara talihinden kimbilir
Kaç kez değiştirmek istedim
Seve seve kaç kez gönüllü oldum ölüme
Dünyanın yamuk ağını yolmak istedim saçlarından
Ve dönüştürmeyi sular yokuşa akmıyor
Doğduğum günden beri
Ölüme bu bomboş, ıstıraplı günlerimi
Yüreğim mahkûm olmadan önce
Bir çocuktum
Baba evinde avludan ay/ın etrafındaki yıldızları seyreden
Bir daha döneceklerini düşünmeden
Her gece her gece bıkmadan usanmadan bekledim
Gündüzleri günlük yaşamın uğraşı içinde gelir geçerdi zaman
Çocukluk evimin bahçesinde
İzlemek için sizleri
Ve belkide konuşmak için sizlerle çocukluk hayalerini yıllarımı
Geçirdiğim;
Çoşkularımın son bulduğu bu evin
Penceresinden
Ne çok imge, ne kadar çok masal uydurdum kafamdan
Baktıkça gökyüzüne
Ve etrafında yanan kor ateşe!
Oturmuşum bahçede
Tahta bir sandalyeye
ve önümde derme çatma tahta masa rengi solmuş
Suskun!
Geçiriyorum akşamların büyük bir bölümünü
Hiç konuşmadan bakarak gökkubbeye
Uzaktan gelen sesleri dinliyorum
Köpek seslerini
Kurbağa seslerini
Ateşböceklerinin sesleri duyuluyor uzaklardan
İncir ağaçlarında bahçe duvarına yaslanan asmalar tel örgülerde;
Hışırdıyor rüzğarda yol boyu kokulu ağaçlar
Yanıbaşında akan şırıl şırıl dere çığlık atıyor kuşlar
Ve garip sesler duyarsınız bahçelerde
Hiç bir anlam adlandıramadığnız garip duygular
İçerisinde bulursunuz kendinizi
Ansızın bir dev masalının içinde bulursunuz senaryosunu kendiniz yazıp oynadığınız
Ansızın bir gizli korku doğurur büyür ve kaplar içinizi kocaman
Yakındaki bir ağacın yaprakları
Serviler bir ormasn sessizliğine bürünür
Sesler dönüşümlü gelirdi kulağıma
Annemin mutfaktan çanak çömlek kaşık tıngırtısının sesi bölerdi geceyi
Bazen;
Ne sınırsız düşünceler farkında olmadan özlediğimiz
Yarınlardayız belkide ama yine yarınların özlemi içindeyiz
Bir yandan geçmişin özlemi içindeyken
Ne büyük çelişki değil mi?
Demiyor mu sevgi ilik ilik içte
Doğduğum bu köylük yerde
Düşünme fırsatı buldum yeniden
Eski günlerimi baba ocağının
Hüznü sardı yine içime
Her nerede olursam olayım
Beni takip ediyor yıldızlar ve ay
Onların yüzüne baktığım sürece…
İnsanlar zaman zaman anılarıyla yüzleşmeli!!
Çok yoruldum bu günlük bu kadar
Nurten Ak Aygen
25.08.2016