- 1279 Okunma
- 8 Yorum
- 2 Beğeni
HATİCE DİYOR Kİ -2-
Şuralarda bir yerlerde kalmıştık değil mi?
Hoca birden top gibi gürledi:
- Hatice ! Bak seni kül ederim. Edebini takın.
Allah Allah. Odada Hatice diye biri yok. Bir ben, bir eşim bir de hoca var. Merakla sordum:
-Hatice kim?
Hoca sanki beni duymuyordu. Devam etti:
- İbrahim ! Rahat dur. Tepemin tasını attırma.
‘’Haydaaa. Bir de İbrahim çıktı’’ diyemeden hoca yine acayip tiklerle birlikte emretti:
-Kâsım ! Oturt şunları bir yere yoksa çok fena yapacağım.
Biz şapşal şapşal bakarken masasındaki bir bardak sıvıyı midesine gönderdikten sonra bize döndü hoca:
**************************
-Benim cinler… Seni dövmeye kalktılar. Ben müdahale etmesem ağzını burnunu yamultacaklardı. Çok uğraştım. Takatimi kesti namussuzlar. Bu bal şerbetini içmesem enerjimi toplayamam. Size de tavsiye ederim muhterem. ( Tavsiye vardı ama ‘’buyurun bir bardak da siz alın’’ yoktu.
Taşı gediğine koymanın zamanı gelmişti:
-Hocam gördüğüm kadarıyla emrinizde üç tane cin var: Hatice, İbrahim ve Kasım. Bu cinleriniz vasıtasıyla her derde deva buluyorsunuz. İyi hoş da neden kendi derdinize derman olamıyorsunuz? Neden kendi evladınız sakat?
Hoca yine bağırdı:
-Hatice dedim sana ! Sen karışma ! Otur oturduğun yerde edeplice!
Belli ki Hatice denen cin benden fena şekilde gıcık kapmıştı. ‘’Afedersin Hatice ama soru da mı sormayalım yani?’’ Deyince hoca efendi yerinden kalkıp İbrahim ve Kasım’ı omuzlarından tutarak yerlerine oturttu(!) Belli ki onlar da gıcık kapmıştı benden ve her an saldırabilirlerdi. Eşim ise çimdik üstüne çimdik atıp ‘’ Ya bi sus’’ Diyerek etlerimi mosmor etmişti. Aslında cinlerin saldırmasına hiç de gerek yoktu.
Hoca bir bardak daha bal şerbetini mideye gönderdikten sonra cevap verdi:
-Muhterem ! Keramet ve mucize sahipleri, yani nebiler, resuller, evliyalar kendi soylarından olanlara şifa veremiyorlar. Öyle olmasaydı Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selem efendimizin Hazreti Fatıma dışında tüm çocukları hep hastalıktan ölür müydü?
Yahu herif her soruya karşı gerekli önlemi almıştı. Şimdi böyle bir savunmaya ne diyebilirsin ki. Ancak ve ancak ‘’ Lan gavat ! Sen resul müsün, nebi misin evliya mı?’’ Denirdi ama işin içinde Hatice, İbrahim, Kasım vardı. Hele de Hatice... Benim talebe Hatice Yıldız Kara gibi biriyse? Düşüncesi bile korkunç. İnsanı sadece çenesiyle bile öldürmesi işten değildi. ( O zamanlar Hatice Yıldız henüz öğrencim değildi. Bakmayın böyle yazdığıma Hatice bir tanedir. Baba kız gibi severiz birbirimizi aradan geçen bunca seneye rağmen. )
Ben böylece düşünürken hoca devam etti:
‘’Şimdi içinden ‘’ Ulan sen resul müsün, nebi misin, evliya mısın?’’ diye geçiriyorsun değil mi?
İşin doğrusu ‘’Gavat’’ kısmı hariç herif resmen tutturmuştu.
-Valla doğru hocam. Bildin.
Eşim atıldı:
-Ben sana demiştim değil mi bu hocanın her bo…Pardon her şeyi bildiğini.
Merakla sordum ( Ki insanın başına ne geliyorsa işte bu merak yüzünden geliyor.)
-Hocam ! İçimden geçenleri nasıl bildiniz?
Hoca tebessüm etti:
-Hatice tabii ki.
Gayri ihtiyari ‘’ Vay müzevir şıllık vay’’ Demişim ki hoca fırladı yine.
- Haticeeee…Haticeeee. Rahat bırak adamı yoksa karışmam.
Bir bardak daha bal şerbeti içip peşinden derin bir ‘’Ohhhh’’ Çeken hoca devam etti.
-Bak şimdi de benim için içinden ‘’ Ne hödük bir herif bu hoca. İki saattir buz gibi bal şerbetlerini mideye indiriyor da siz de alır mıydınız diye sormuyor’’ diyormuşsun.
Yok, bu Hatice tehlikeli olmaya başlamıştı. İçimden ne geçiyorsa anında hocaya ispiyonluyordu.
-Valla doğru hocam. Ne yalan söyleyeyim.
Hoca şöyle bir daha titredikten sonra devam etti.
-Hatta benim içtiğim şeyin bal şerbeti olmayıp limon- votka karışımı bir şeyler olduğunu da düşünüyormuşsun.
Çüş artık. Bu kadarı da fazlaydı. Evet aynen öyle düşünüyordum. Herifin resmen bal şerbeti diye votka ile kafayı bulduğunu, bu garip tikleri de o sebeple yaptığını düşünüyordum ve ben ne düşünüyorsam hoca aynen biliyordu. Daha doğrusu Hatice…
-Estağfirullah Hocam. Olur mu öyle şey. Sanırım Hatice beni hiç sevmedi. Hakkımda dedikodu yapıyor. Söyleyin ona dedikodu ve gıybet çok büyük bir günahtır. Zannın azından bile kaçınmak gerekir. Cin kısmına böyle dedikodu yapmak hiç yakışıyor mu?
Ulan o değil de resmen ben de havaya girmiştim.
Hoca kulağına bir şey söyleniyormuş gibi hafif eğildikten sonra doğruldu.
-Hatice diyor ki şimdi de ‘’ Ulan bir çay içeydik bari’’ Diye düşünüyormuşsun.
Haydaaa bu da doğruydu. Ve daha ben ‘’ Valla doğru Hocam!’’ demeden 15 yaşlarında bir erkek çocuğu kapıyı tıklatıp hocanın ‘’ Geeelll’’ Emriyle birlikte bir tepsi içinde çay getirdi odaya.
Evet, eşim haklıydı. Bu hoca gerçekten de her şeyi biliyordu.
Çayları içerken yine merakla sordum:
- Hocam ! Yaklaşık her şeyi Hatice söylüyor size. Peki İbrahim ve Kasım bir iş yapmıyor mu?
Hoca gevrek gevrek güldü.
- Onlar daha ziyade getir götür işlerine bakarlar. Bir de beni her türlü saldırıya karşı korurlar. Erkek oldukları için de çok konuşmazlar. Hatice afacandır biraz.
Biz çayları, hoca bal şerbetini yudumlarken Hatice yine bir şeyler fısıldadı hocanın kulağına ( Artık anlayabiliyordum Hatice’nin ne zaman hocaya bir şeyler fısıldadığını) Hoca ‘’Hımmm ‘’ dedikten sonra bana döndü.
- Şimdi de ‘’ Her şey güzel hoş da bizim oğlanın derdine bir çare var mı?’’ Diye düşünüyormuşsun. Hatice öyle söylüyor.
Hay Allahım ya. Bu da doğruydu.
-Evet Hocam ! Aynen bunu düşünüyordum. Benim Yunus’un derdine bir çare olabilecek misin?
Hoca şiddetle itiraz etti.
-Çare Allahtan muhterem. Biz sadece vesileyiz.
Vay beee. Süperrr. Adam gerçekten de Müslüman biri. Bak ne güzel dedi: ‘’ Çare Allahtan. Biz sadece vesileyiz.’’
-Peki hocam ne yapmamız lazım?
Hoca yine tiklenmeye başladı ve tikleri bitince cevap verdi:
-Muhterem ! Sizin çocukta da maalesef cin tasallutu söz konusu. Cinleri vücudundan çıkarırsak bi iznillahi teala hiç bir şeyi kalmayacak.
Başa dönmüştük. Ben şiddetle itiraz ettim.
-Ya hocam yine mi cin? Çocukta Celebral palcy denen bir kas hastalığı var. Artı sarası var. Cin ne alaka?
Hoca birden ‘’ Haticeeee’’ Diye öyle bir bağırdı ki korkumdan elimdeki bir bardak dolusu çay üstüme döküldü. Ben ‘’Yandım Allah’’ Diye bağırırken eşim ‘’ Gördün mü bak. Bu inançsızlığın yüzünden cinler çarptı seni’’ Diyordu. Hoca Efendi ise kan ter içinde Hatice, İbrahim ve Kasım’ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Belli ki benim itirazım sadece Hatice’yi değil İbrahim ve Kasım’ı da harekete geçirmişti ve namussuzların öyle misafir filan dinleyecek bir karakterleri yoktu.
Soğuk su ile yanan kısımların acısını dindirdikten sonra hoca bilgisayarını açtı. Daha sonra oradan Arapça yazılı bir çıktı aldı. Aldığı çıktıyı önce muşambaya sardıktan sonra deriden bir muska içine sıkıştırdı ve muskanın ağzını çabucak dikip bize uzattı.
-Buyurun. Derdi de dermanını da veren Allahtır. Bu muska ile evladınız bi iznillah iyi olacaktır.
Ben daha ‘’ Borcumuz ne kadar ‘’ Diye sormadan hoca devam etti.
-Hatice diyor ki. Şimdi de ‘’ Borcumuz ne kadar ‘’ Diye düşünüyormuşsun.
Allahım Ya Rabbim. Adam gerçekten de evliya. Bak bir itiraz ettim yandı bizim testisler. Buna rağmen kızmadı, gücenmedi oturdu muska yazdı…Pardon bilgisayardan çıktı aldı. ( Bilimsel çalışıyor yani) Artı ne düşündüğümü yine bildi.
-Doğrudur hocam. Borcumuz ne kadar?
-Muhterem bu işlerde ‘’ Borcumuz ne kadar’’ Diye bir şey olmaz. Gönlünüzden ne koparsa. Biz bu işleri para için değil Allah rızası için yapıyoruz.
‘’Ulan iyiymiş. Herif paragözlü de değil’’ Diye düşünerekten cüzdanı açıp bir elli Tl ye elimi uzatmıştım ki eşim bir yüzlük kapıp uzattı bile hocaya. Hoca ‘’ Allah razı olsun. Teşhis ve tanı için bu yeterli. Ama bir de işin tedavi kısmı var değil mi?’’ Diye sorunca eşim, ben daha ‘’ Ohaaa. 100 Kaat neyine yetmiyor?’’ demeden bir yüzlük daha bayıldı benim cüzdandan.
Derdimizin dermanı muskayı alıp da dışarı çıkarken hoca önce bize ‘’ Selametle..İnşallah evladınız iyi olacak’’ dedikten sonra arkamızdan bana seslendi tam kapının eşiğine ayağımı bastığım anda:
-Muhterem ! Hatice diyor ki : ‘’ Ulan fena düdüklendik ‘’ Diye düşünüyormuşsun. At kafandan bu habis düşünceleri. Yine bekliyorum. Unutma.
Gerçekten de ‘’ Fena düdüklendik’’ Diye düşünüyordum… Ne düşünürsem düşüneyim Hatice’nin gözünden kaçmıyordu.
Bitti.
RESİMLER:
1- Ben Cin Hatice’nin böyle bir şey olduğunu sanıyordum önceleri
2- Daha sonra yaptığım araştırmalar neticesinde Cin Hatice’nin bu olduğunu keşfettim
3- Bu da cin olmayan, insanların en güzellerinden kızım ( Öğrencim ) Hatice Yıldız Kara( Yani cin değil can Hatice) , Eşi Alper ve Oğulları Kürşad Turan.
YORUMLAR
sami biberoğulları
Söylediklerini postacıya iletmesine iletirim de Hatice oldukça uyanık. Anında olaya müdahale edip o 200 Tl yi verdirtmez postacıya.
Selam ve sevgilerimle.
Çok güzel ve eğlenceli bir öykü olmuş. Belki iki bölüme ayrılmasa daha iyi olurdu (Ne de olsa kendini okutan bir yazı). İnsana ister istemez ben olsam ne yapardım diye düşündürtüyor. Detaylar gayet güzel. İşte 100 lira verilen tanı:
Muhterem ! Sizin çocukta da maalesef cin tasallutu söz konusu. Cinleri vücudundan çıkarırsak bi iznillahi teala hiç bir şeyi kalmayacak.
Zaten bu tanıyı anlatıcı yaptığı için o eve gitmemişler mi?
İkinci yüz lira, tedavi için olanı, daha hakedilmiş. En azından bir masrafı (Toner, kayıt, ayrıca bilgisayar ve yazıcı amortismanı) var. Saygılarımla.
sami biberoğulları
Biz hocanın (!) huzuruna varıncaya kadar çocuğa cinlerin tasallut ettiğini bilmiyorduk. Celebral palcy ve sarası var sanıyorduk. Dolayısıyla teşhis ve tanı da doğru)))))))))
Selam ve sevgilerimle.
İlhan Kemal
öncelikle geçmiş olsun hocam....aynı durumu ben tam 7 sene yaşadım veki şükür ALLAHIMA iyi oldum..dr sıcaklarda düzelir dedikce bizimkiler hoca aradı durdu..derdi verende .alanda ALLAHTIR..ben asla inanmam falcıya..ama döverek götürür lerdi..ALLAHIMA binlerce şükür eski halimden eser yok şimdi..dilerim YUNUSUMUZDA iyi olur sezai kaya kardeşimizin dediyi gibi..bunlar imtihanımız..inşallah bu imtihanı başarı ile veriiriz ..üzülmeyin..ALLAHIM sevdiyi kişiye verirmiş derdi sabrını sınarmış....inşallah meyveside tatlı olsun ..amin..hocaya gelince o hatice sizi deyil o hocanın kendini çarpsın...güller diyarından selam ve dualarımla
sami biberoğulları
insanların manevi duygularını sömürerek kendilerine çıkar sağlayan her kim varsa Allah onları cin çarpmıştan beter etsin.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam ben de inanırım onlara ama bazı hacı hoca kılıklı dolandırıcılara da fazla takılmamak lazım. Dini kullanıp soyuyorlar insanları. Ders verici bir yazıydı teşekkür ediyorum.
Oğlunuza acil şifalar diliyorum Mevlamdan
sami biberoğulları
Eğer herhangi biri bu cin çıkarma işlerini para karşılığı ya da belirli bir maddi menfaat karşılığı yapıyorsa %100 sahtekardır. Bu kadar basit işte.
Selam ve sevgilerimle.
bir ton cümle kurdum ve sildim
evet fena düdüklenmişsiniz, eşin sağ olsun!
gene geldik aynı cümleye
Müslümanın cahil olmak gibi bir lüksü yoktur.Hz.filiz
bu da benim fetvam
sami biberoğulları
Elbette müslümanın cahil olma gibi bir lüksü yok ama öyle okumuşlara rastlıyorum ki cahil olan şaşarsın. Mesela git büyük alış veriş merkezlerindeki mesela kahve dünyası gibi yerlere. Onların bazılarında 50 tl ye kahve fallarına baktıran insanların ( Özellikle bayanların ) profillerine bak. Çoğu bir kaç dil bilen üniversite mezunu hanımlar.
Yani sadece Müslümanların değil, Müslüman olsun olmasın okumuş insanların da cahil olma lüksü yok.
Selam ve sevgilerimle.
Kur'an da Felak ve Nas surelerinin olduğunu ve insanların korunmak için Peygamber efendimiz tarafından, okunulmasını tavsiye edildiğini biliyoruz! Biz nasıl ki Cinleri göremiyorsak, onlarında bizleri göremediğini bu işlerle uğraşan kişilerden duymuştum.
Değerli ağabeyim! Yunus sizin imtihanınızdır. Muhakkak ki sizde bunu biliyorsunuz.
Allah u Teala inşallah ecrini misliyle sizlere versin. Ayrıca bu imtihanı başarıyla verdiğinize inanarak Allah razı olsun dileklerimi sunarım.
Ancak Yunus kardeşimizin Sedef hastalığına tutulduğunu söylemişsiniz. Bilemiyorum Doktor mu bu teşhisi koydu.Benim resimde gördüğüm kadarıyla Sedef gibi görünmüyor. Mantar hastalığı gibi duruyor. Eczanelerde KETORAL diye bir Şampuan var. Dr.lar ameliyata girerken ve çıkarken ellerini bu şampuan ile dezenfekte ediyorlar. Yunus kardeşimi 3-5 defa bu şampuan ile banyo yaptır. Lifi iyice köpürttükten sonra beş-yedi dakika civarında vücudun her tarafına, kulak içleride dahil iyice sürdükten sonra suyla durula. İnanıyorum ki bir hafta on güne kalmaz Yunus kardeşim iyileşecek. Allah u Teala acil şifalar versin.
Bu Hacı Hoca işide sizin gibi oldu bitti benide rahatsız eder. Benim de Ümraniyede görevliyken böyle bir maceram var. Birgün inşallah anlatırım.
Elleriniz dert görmesin güzel bir anı olmuş.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
İlgin için çok teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam, davranış bozukluklarının en zorlu olanları, böyle psikiyatrik olanları değil, kültürel olanlarıdır, bence...
Psikiyatrik olanlarına bilim tanı ve tedavi getirebiliyor, ama kültürel olanlarının yarattığı kaosa aynı kesinlikle yaklaşılamıyor...
Şimdi bu konunun kültürel boyutuna baktığımızda, sizin gibi akılcı düşünen birinin bile nasıl çaresiz bırakıldığını görüyoruz...
En azından en yakınınız, eşiniz için bile bir şey yapamadığınızı görüyoruz...
"Batı ile aramızdaki fark..." gibisinden bir yaklaşımla devam edilebilir, ama bu defa da oradaki tarikat çeşitliliğini ve o kültür üstündeki vesayetlerini düşününce, meselenin çok da basit olmadığı anlaşılıyor...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Mimar Sinan Selimiye Camiini bitirmiş. Minareleri seyrederken bir çocuk heyecanla bağırmış. ''Aaaa sağdaki minare eğri'' Koca Sinan çocuğu çağırmış yanına ve eline bir halatın ucunu vermiş. Halatın öteki ucunu da bir ameleye verip '' Minareye bağla bunu demiş.
Amele halatı minereye bağlayınca Sina çocuğa çek bakalım. Düzelt minareyi demiş. Bu arada da çocuğun cebine biraz para koymuş.
Çocuk halatı biraz çektiken sonra bakmış oyun arkadaşları uzaklaşıyor '' Tamam düzelttim '' deyip onların peşinden koşmuş.
Eğer Sinan o gün o çocuğu ikna etmeseydi bu gün Selimiye'ye eğri minareli cami diyecektik.
Bazen eşinz de olsa bir insanı ikna edebilmek için kıs bir süreliğine onun isteklerine ve düşüncelerine eyvallah demek zorunda kalabiliyorsunuz.
Selam ve sevgilerimle.