- 442 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tarihseli Köle Ve İmanı 3
Burada köleci imanla ön ittifaklı imanın farkını iyi görmek gerekir. Ortaklaş olan ön ittifaklı imanla ve yine ortak irade meşruiyetliği olan kararlarını tartışarak alan ön ittifaklı imanla; ortaklaşa olmayan iradenin, malı mülkü keyfine göre dağıtır iken tartışılmaz tek irade olması; köleci imanın özüydü.
Köleci imanın karşısındaki malı mülkü ve rızkı keyfine göre dağıtılmasındaki kararları tartışılmaz olan iradenin insanların köleci imana bait etmeleri karşısında atıl kalması, iradenin tartışılması olmuştu. Köleci iman sahipleri, ortaklaşmama içinde sentez oluyordu. Yine grup ittifakı olanla; ön ittifak imalatı olan kişilerin ilahi imanıyla; köle kılınmakla biatle olanların, süreç içi yansımalarını; iyi analiz edip, iyi fark etmek gerekiyordu.
Şeytan gruplar ister ön ittifak içinde gözetimli tutulmakla olsunlar. İsterse mühlet verilen gruplardan olsun. İsterse ön ittifaklı grubu içinde dışarı sürülen totem gruplardan olsunlar; süreç şeytan grupları da kendi içinde özel mal mülk edinmeli zamanın ve zeminin düzlemi içine getirmişti.
Böyle olunca şeytan grubun içinde de özel mülkiyete karşı çıkmayan imanlı şeytanlar vardı. İmanlı şeytanlar da, rızkların eşitsiz dağıldığına inandırılıyorlardı. Mamon’du irade kişilerdeki emek sarflarını görmeyip; malı mülkü eşitsiz dağıtmasıyla kimi kişilere maldan mülkten hiç vermemişti. Bu nedenle şeytan gruplardan da mamon tarafından mülkten yoksun kılındıklarına inanıp iman edenleri vardı.
Şeytan grup dediğimiz totem gruplar da ön ittifakı süreç içine girmekle aslında insan olmuşlardı. Ama bir kez olumsuzluklarıyla şeytan olmakla, örnek olmuşlardı. Mamon’un takdirine karşı olan şeytanlar asi, isyankâr olan iblislerdi.
Yine bu şeytan gruplar ön ittifaklı gruplar içinde uyumsuzlukları nedeniyle ilahi ittifaka bayrak açan şeytan grup olmalarıyla anılıyorlardı. Şeytan grup kült merkezinde ilahi kurula hesap veriyordu. Bu hesap vermeleri nedeniyle cezalanıyorlardı. Kimi cezaları nedenle ittifaktan sürülüp kovuluyorlardı.
Şeytan grupların ön ittifak içinde iman olan İKRARLAŞMA ahdinde durmamaları nedeniyle ön ittifak içindeki verilen ikrara uymayanlar da ön ittifaktan ayrılmış olmaları yüzünden şeytan gruplar tutumu, ön ittifakın üyelerince dışlanıyordu.
Şeytan gruplar ön ittifaklı imanına sadakatsizlik göstermelerinden ötürü ve ön ittifaka ait ikrarında dönmelerinden ötürü belki de taşlanıyorlardı. Şeytan gruplara ilişkin, verilmiş olan bir başka ittifakın ilah kurulu kararı da şöyle olabilirdi.
Şeytan grubun ıslahı bağlamında ilahi kurulun kararı; şeytan grubun ön ittifak içinde kalmakla belli şartlar olan ev ödevlerini yerine getirmeleri istenebilirdi. Şeytan grupların bu ev ödevleri içinde yerine getirilmesi gereken istekler, ittifakın şeytan gruba verdiği mühlet olabilirdi.
Mühlet sonunda şeytan grup ilahi kurul tarafından sığaya çekiliyor olabilirdi. Yine kendilerine müddet verilen şeytan grup ittifakın üvey evladı (katılımcısı) muamelesi (işlemi) görüyor olmalarıydı. Ön ittifakların uyumsuzları olmakla ittifak dışına kovula bir şeytan grupla, uyumsuz olan başka bir şeytan gruplar arası güç birliği oluşabilirdi. Bu türden ittifakları olan şeytan gruplar da kendi içlerinde köleci ve eşitsiz sürece boyun eğiyorlardı.
Şeytan gruplar da kendi içlerinde ortaklaşmayı asal eksene almış olmaları, süre gelen bir gelenekti. Süre gelen ve gelenek olan imanlarıyla, şimdi dayatılan kölecilik imanlarını (akitlerini) kıyas ettikleri zaman "rızkların eşitsiz dağıldığı" illüzyonunu kabul edenleri de vardı; bu illüzyonu kabul etmeyenleri de vardı. "Rızkların eşitsiz dağıldığı" illüzyonunu kabul etmeyen cinler köleci imanın dili içinde "iblis" “ifrit” (imansız cin) olmuşlardı.
Reel şartlar içinde yaşanan durumun köleci mana diliyle söylemi; “rızkların eşitsiz dağıtıldığını” söyleyen öğretiydi. Bu öğretiyi alçak gönüllülükle kabul edenler de; iyi huylu olan imanlı cinlerdi. Ya da iyi huylu şeytanlar olmakla; iman eden cin ve şeytan topluluğu Mamon’un sözüne kulak verip, Mamon’a biat içinde olmakla itaat ediyorlardı.
Köleci döneme gelene değin, adına insan denen varlık; köle kavramını tanımamıştı. Totem dönemin ne içinde, ne dışında kendisine kul ya da köle olunacak bir mana anlaması yoktu. Böyle bir anlamı dile getiremiyorlardı. Yani totemin ve ilahın kölesi ya da kulu yoktu. Kölesi olan ilahtan söz ediliyorsa, bu ilahlar ya da ilahtan yansıma anlam kırılmaları veren; köleci dönem içinde anılan, ilahlar olmalıdır.
Ön ittifaklı ilahların da kölesi veya kulu yoktu. İlahlar da bizatihi kendi aitliği içinde ve ittifak aitliği içinde çalışan; aitliğin kendi iman işlerini düzenleyen muktedirliklerdi. İlahi dönem emek yoğun süreçlerin sentezce inşası ve grup uzmanlıkları olmakla, artık ürünün bilincine varmışlardı.
Sistemin içine “artık ürünü” elde etmenin çalıştırılmaları inşa edilecekti. Bunu sistem dışındaki insan olmayan diğer ön ittifaklı unsurlarla ya da totem grup düzeyindeki aitlikleri ön ittifak içine alıp insan olmayan köle diyeceğimiz unsurları kendi ittifakları içinde çalıştırdılar. Kendi ittifakları dışındaki unsurları kendi ittifakları içine insan olmamakla (kendi ilahi sözleşmeleri içinin melezi olmamakla) katıyorlardı. Ön ittifak aitliği içindeki köleci kullanım istisnalar şeklinde de olsa ön ittifaklar içinde belirimler vermiş olmalıydı.
Bu süreç ilahi dönemlerin sonuna doğru olmakla yoğunlaşma vermiş olmalı. İlahi dönem sonuna doğru zaten biriken artık ürünler varlığı ve artık ürünü ele geçirmenin muktedirliği, kurnaz kişiler dimağına yansımalarını vermişti. Dıştan yapı içine esir edilen kişilerin karın tokluğuna çalıştırılıp ittifaka “artık ya da “artı” ürün vermesi, kurnaz kişilerin de elde tuttukları pozitif bir joker durumdu.
Böylece çalışan kişilere sahip olma; çalışan kişilerin “emek gücüne” sahip olma düşüncesiyle ittifak içindeki kişilerin ortaklık ilişkilerini kendi ilahi imanı dışındakilere tanımayacaktı. Kendi ittifakı içinde olanlar ittifak imanı gereği insandı. Kendi ilahi ittifakı dışındakiler insan değildi.
Bu türden mana anlamasını inşa edecek gözlem ve eylemlere dek yansımaları adım adım deneyim edecektiler. Böylesi süreçler özel mülkiyetçi köleci dönemin kapısını çalma vaktinin geldiği zamanları bize göstermiş olacaktı.
Bu aşama itibarıyla (bu aşama görecesiyle) sistem; sistem dışındakilerinin emek gücünü ele geçiren kullanımca fikirleri nedeniyle; ilahi imanın anlamı sistem içindekilerine başka ve sistem dışındakilere göre de başka yansıtılacaktı.
İlahi dönem, “emek gücünü” ele geçirir oluşla sistem inşa etmeyi, ilahi sistem dışındaki bir mana gücünün atfı içinde olası olmakla, yapılabilirliğini anlaşılır kılmıştı. Bu türden kendisinin ilahi manalı sistemi dışındaki mana gücünü ele verir anlamaların groteski oluşlarını, büyülü ve gizemli oluşlarını; kişiler kendi bilinci içinde yaşıyorlardı.
Bu türden sistem dışı olacak groteski düşünmeler sistemin inşası içine kendi iman eşleri üzerinde de düşünülür ve uygulanır bir anlama değildi henüz. Bu nedenle sistemin içinde dıştan esir alınan köleleri çalıştırma becerileri, kişilerin değil ama ittifakın köleleri vardı. Henüz insani oluş ortaya koyamazdılar.
İttifakı çevrede, artı ürün fazlası nedenle kendilikten bir tasarruf vardı. Mal, mülk ittifak ortaklığının olmakla birlikte kimse bu artı ürün fazlası olan birikimleri, sistem dışındaki bir gücün bu ürünleri ortaklığa mal mülk olmakla verilmiş olduğunu henüz düşünmüyordu. Bunu böyle düşünmesi için henüz eksik olan bir şeyin daha olması gerekti.
Bu nedenle İttifakın dışındaki bir mana anlamasına dayanan kişisi köle sahibi oluş bilinmiyordu. Köleci sistemin sistem dışı mana anlayışı, Mamon ile sembolize edilmektedir. Sistem içi mana anlayışı sistem alanının tümüne hitap ediyordu. Sistem dışındaki mana kişiler olan efendi ve kölelere sesleniyordu.
Mamon kişisel mülkiyetin patent onayını veren bir mana anlaması olmakla sisteme etki eden, sistem dışında bir mana iradesi olmakla sistem üzerinde olan bir mana anlayışıydı. Sistemdeki bütün insanlar Mamon’un kuluydu. Kulluk insandan, kişiden ve kişilerin temel gereksinmelerinden önce gelmekteydi.
Bu nedenle kişisel olan özel mülkiyetçi ilişkilerin inşacısı olan mamon; kulları içinde dilediğine dilediği kadarla mal mülk vermenin keyfini sürecekti. Mamon’un kararları tartışılmaz olmakla ne edip edip kabullenilmesi ve mutlak yerine getirilmesi öncelik olan bir mana ihsasıydı.
“Sen ki eşyanın oluşmasından önceydin” diyordular. Yani hiçbir şey yokken, hiçbir şey olanların köleci dönemle birlikte düşünme olmakla düşüncesi ve düzenletilişleri vardı diyorlardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.