- 827 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Umarım eriyip yere girersin!
Allah bütün ölülerimize rahmet eylesin. Kedi duvar üstünde eğri geçtiği an rahmetli annem hemen beddua ederdi beni.
Yapılan her hangi bir hatayı küçük göstermek için kedinin duvar üstünde eğri yürümesi Tebriz’de sık sık kullanılan bir deyimdir. Yani annem ufacık hatamı görür gürmez, en elverişli cezalandırma yöntemini kullanıp beddualarını üzerime yağdırırdı.
Bilemiyorum? Belki de o zamanlar çocukluğumdan dolayı kedi ile aslan aralarında olan farkı anlamıyordum. Ta ki büyüyüp evlendim. Çocuk sahibi olduktan sonra anladım ki çocuklar anne babalarının başlarına ters değirmen çevirdiklerinde( yaramazlık yapmak için kullandığmız bir deyim) duvar başına gönderdikleri o canavar, aslında kedi değil eşekten de büyük kocaman bir aslandır.
“Umarım kan kusmazsın”
Bunun doğrusu “umarım kan kusarsın” dir. Ama anneler hiç bir zaman doğru olanı kullanmazlar.
“Umarım araba altında kalmazsın”
Bu deyimin de doğrusunu kullanmazlardı bizim anneler.
“Umarım eriyip yere girersin”
Yani hayatında öyle bir hata yaparsın ki utanmanın ateştinden buz gibi eriyip toprağa girirsin. Maalesef bu deyimi hiç bir anne değişmezdi, en azından benim annem.
İşin ilginç kısmı biliyor musunuz nedir?
Bunların çoğu tam olarak başıma gelmedi. Ama zaman geçtikçe benzer bir şekilde hepsini birer birer yaşadım.
Evet sevgili arkadaşlar! Bence anne bedduasından kaçmak mümkün değil. kesinlikle yıldırım gibi seni bulup yakar sonunda.
Ben hayatımda asla kan kusmadım ama kusmanın diğer çeşitlerine rasladım özellikle de genç yaşlarımda ve haddimdan haberim olmadığım günlerde. Sanırım söylemek istediğim şeyi anlamışsınızdır, gençlik cahillik işte...
Araba altında da kalmadım ama arabadan daha beterinin altında kaldım.
Size bir öğüt vereyim!
Bence insan gidip duvar dibinde otursun ve dilencilik yapsın, hatta gerekirse açlıktan olsun, ama bankalardan kredi çekmesin. Araba altında aniden can vermek, borç altında yavaş yavaş ölmekten daha iyidir bence.
Neyse ki gözyaşı, burun bokuyla ve elbette eşimin altınlarıyla bankanın ön sekiz tekerli borc tırı altından kurtulmayı başardık sonunda.
Bir başka anı daha anlatayım ve bu anne bedduaları konusunu artık kapatayım.
Günlerin birinde iş için seyahete çıktım. Evet “iş için”
Bu “iş için” sözü o kadar hoşuma gediyor ki. Bu yüzden onu hep tekralayıp duruyorum. Tek başına evden dışarıdasın. Bir hafta, iki hafta rahat bir nefes alırsın. Artık umrunda bile değil, duvar üstünde kedi mi yürüdü veya aslan mı geçti?
Uzun lafın kısası beş on gün evden uzak kafayı dinlendirdikten sonra eve döndüm. Dönüşte evdeki herkese hediyeler aldım.
Küçük oğlum oyuncak tabancasını kutusndan çıkarıp eline aldı. Hemen mutluluğa doğru koşup terörist saldırılarına başladı.
Ufak kız, pembe renkli elbiseyi görünce zıplayıp durdu. Kedi gibi dam duvara tırmandı.
Allahım ya rabbim! Bu gün bu kedi bizim hikayemize girip çıkmadı, ya..
Eşime gelince, ona güzel ve pahalı bir pantolon almıştım. Ama..
Ama pantolonu giydiğinde hem eşimin kaş kabağı yerle gitti hem de pantolonun paçaları.
“Gaş gabağın yerle gedir, de görüm neylemişem”
Evet, pantolonun bacakları tahminen iki karış uzundu. Zavallı eşim, ip, iğne ve makası aldı ve yavaş yavaş yeni pantolonun bacaklarını kısatmaya başladı.
“ bu gedisatla ki sen yapıyorsun canım, sanırım bu iş yedi gece yedi gün sürecektir ” diye, ona söyledim.
Yavaş olduğu huyunu sürekli tepesine vurup durdum. Bütün malzemeyi elinden alıp kendimi işe koydum. Hemen ölçtüm biçtim ve bacaklardan birisini kestim. Kesme işini yaparken terzilikte ne kadar becerekli olduğumu vurguladım ve bu işi halam oğlundan nasılda kısa bir süre içinde öğrendiğimi eşime anlattım. Sonra sıra diğer bacağa geldi. Konuşmamı kesmeden onu da kısattım. Paçaları büküp dikmeden önce pantolonu giymesini ve tamir işini iki dakika içinde bitirdiğimden hayran kalmasını istedim.
Evet hayran kaldı da, ama..
Biri bana söylesin allah aşkına, meğer insan buzdan mıdır ki erisin? ve ardından da yere girsin? Tutalım eridi. Yere gireceği nereden çıktı?
Ne bilirsiniz? Belki de asfalt üzeride erimiş oldu. Nereye girebilir ki?
Ne, Pantolona ne mi oldu?
Boş verin yahu. Birşey yok.
Diyorum ki, allah sana rahmet eylesin be anne! Bu nasıl bir bedduaydı bana ettin? Şimdi ben, kocaman adam, nasıl eriyeyim bu yaştan sonra? erisem de hangi yere gireyim?
Pantolona ne mi oldu?
Ya! hikayede ki kedi bir yandan sizden öbür yandan. El çekiniz kardeşim benim canımdan.
Hiç birşey olmadı diyorum.
Tamam, pantolonun bir bacağı aynen eskisi gibi yerde sürünüyordu. Diğeri ise eşimin dizine kadar kısalmıştı.
Yani..
Yani bir bacağı iki kere kesmiştim.
Muhammed Ahmedizade
Umarım eriyip yere girersin! Yazısına Yorum Yap
"Umarım eriyip yere girersin!" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.