- 1751 Okunma
- 12 Yorum
- 1 Beğeni
VAZGEÇTİM. - BAŞTA ENSEST OLMAK ÜZERE NİÇİN TÜM SAPIKLIKLAR İSLAM ÜLKELERİNDEN ÇIKIYOR?
Pek bilinen bir hikayedir ve Mevlana’nın Mesnevisinde geçer.
Bir Türk, bir Rum, bir İranlı ve bir Arap birlikte bir iş yaptıktan sonra işveren bunlara bir miktar para verir. Yapılan iş çok büyük olmadığı için ödenen ücret de o kadar fazla değildir.
İranlı : ‘’Bu parayla ENGÜR’’ alalım hep beraber yeriz’’ der. Arap, ‘’ Hayır İNEB alalım’’ Diye itiraz eder. Rum ‘’ Ne engür, ne ineb. Bu parayla İSTAFİL alalım’’ Der. Türk ise ‘’ Saçmalamayın ne engürü, ne inebi, ne istafili. Bu parayla ÜZÜM alalım’’ diye fikrini ortaya koyar.
Dört kişi de kendi dediklerinin alınmasında ısrarcıdırlar ve sonunda kavga çıkar.
Bu kavgayı uzaktan gören bir bilge kişi yanlarına yaklaşır ve niçin kavga ettiklerini sorar. Her biri ayrı ayrı kavganın nedenini anlatır. Bilge kişi ‘’ Parayı bana verin dördünüzün de istediği şeyi alayım size’’ der.
Dört kişi şaşırır. Çünkü para dördünün birden istediği şeyi almaya asla yetecek miktarda değildir ama parayı verirler bilge kişiye. Bilge kişi gider hemen karşısında üzüm satmakta olan bir satıcıdan elindeki paranın karşılığı kadar üzüm alıp getirir. Bizim dört kavgacı şaşırırlar çünkü her birisinin istediği şeyi satın almıştır bilge adam. Yani en başından beri dördü de ‘’Üzüm alalım’’ Demek istemişler ama bunu kendi lisanlarınca söyledikleri için birbirlerini anlayamamışlardır.
*************
Şu satırları yazdığım an itibariyle beş yıl bir ay on gün , dokuz dakikadır bu sitenin bir üyesiyim. Bu süre içinde 940 adet yazı paylaşmışım bu sitede ( Bu 941. Olacak. Bir başka edebi platformda yazı ya da şiir yayınlamıyorum )
Çok şükür yazdığım ilk yazıdan son yazıma kadar hiç bir yorum yazılmamış yazım olmadı. Okunma sayısı 500 ün altına düşmüş tek bir yazım bile yok. Bunun yanı sıra okunma sayısı 8564 olan yazım da var.
Ancak…
Ancak özellikle son zamanlarda sadece kendim için değil daha pek çok arkadaş için şüphelendiğim bir durum söz konusu: Bu oranlar gerçeği ne kadar yansıtıyor? Yani mesela 8564 okunma sayısı müthiş bir rakam ama gerçekten de bu 8564 kişinin hepsi bahis konusu olan ‘’ İstanbul’u kim feth etti?’’ Başlıklı yazımı tamamen okudu mu? İşte o noktada şüpheler hasıl olmaya başladı bende. Çünkü ben de herkes gibi üzüm diyorum ama ‘’ Sen niçin engura, ineb ya da istafil diyorsun?’’ diye tepkiler alıyorum.
Benim söylemek istediklerim aslında Ömer Kavili’nin söylemek istediklerinden çok farklı değildi bir önceki bölümü yazarken. ( Tabii ki farklar da var ve o farkları ifade etmeye çalışacağım.)
Önce Ömer Kavili ne demiş ona bakalım mı?
Midenize kramp girmeden aşağıdaki yazıyı okuyabilir misiniz bilmiyorum. Ama isimleri okuyun derim. Unutmamak için.
Her meslekten, her yaştan… Az önce hepsi başı bağlı, şişman bir kadına bir miktar para ödediler ve kadın onlara tembih etti:
– Kız 13 yaşında, bekaretini henüz kaybetmedi, kaybetmesi bizim başımızı belaya sokar, ona göre muamele edin.
Her meslekten, her yaştan erkek kalabalığı bu sözler üstüne başını sallıyor.
Onlar ne yapacaklarını bilirler. Onlar erkek!
Teker teker, birbirlerinin sırasını gözeterek odaya giriyorlar.
Ve odaya giren erkekler tekek teker küçük kız çocuğuna, bekareti zarar görmesin diye … ( Ömer Kavilli yazamamış, ben yazayım: Arkadan tecavüz ediyorlar.)
Bu korku filminin, çok gerçek erkek elemanları kimlerdir, ne iş yaparlar? (Liste resmin üstünde)
Doktorlar daha sonraları küçük kız oturabilsin diye tam dört ameliyat yapmak zorunda kalıyorlar.
Mardinli küçük kızın hikayesini daha sonraları öğrenen yazar, en çok bir ifadede donup kalıyor: Adları ve meslekleri belli erkeklerden biri, bir işyeri sahibi. İşini bitirdikten sonra kıza şöyle sesleniyor:
– Kızım, kusura bakma şeytana uydum. Benim de senin kadar bir kızım var. Ramazanda bana gel de karnını doyurayım.
Bu çok erkek beyefendiler, işin kolayını da bulmuşlar, işte asıl korku filmi burada başlıyor: Ramazanda bir kap yemek, Cuma namazında bir rekat namaz ve işi şeytana havale ederek, pir- ü pak evlerine, işyerlerine ve kahvelerine dönecekler! Öyle ki memurların haklarında işlem yapılmayacak, şube müdürleri, oda başkanları, zabıta memurları Mardin’in sokaklarında başları dik dolaşacaklar! Çünkü bu ülke fazlasıyla erkek.
Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 13 yaşında 26 erkeğe satılan küçük kızın, bu kişilerle kendi rızasıyla birlikte olduğu yorumu, anlı şanlı Yargıtay’ın 14. Ceza Dairesi’nde onay gördü. (Kararı veren Yargıtay 14.Ceza Dairesi’nin 11 üyesinden 8’ini AKP dönemindeki yeni HSYK atamıştı.)
Ey ağır ceza mahkemesi hakimleri ! Yargıtay üyeleri! Bu verdiğiniz kararla siz de bu korku filminin ana kahramanlarının yanında yer aldınız.
‘’Kanunlar böyle’’ diye kestirip atmayın, küçücük bir kız çocuğunu savunamayan hukuk ve sizlerin bunun arkasına sığınmanız, bu korku filminin en utanç verici bölümü.
KENDİ KIZINIZ, KARDEŞİNİZ, YEĞENİNİZ VAR MI? VAR İSE ONUN BAŞINA BÖYLE BİR ŞEY GELSE NE YAPARSINIZ?
Hukuk, yazılı kanunların, insan haklarına uygun uygulanmasından başka nedir ki? Hukuk fakültelerinin birinci dersinde bu öğretilir.
Avukat Ömer K A V İ L İ
İstanbul Barosu – 15638
Sanırım hepiniz hatırladınız N.Ç davasını…
2002 yılında olan bu iğrenç olayın faillerinin isimleri ve meslekleri yukarıdaki resimde yazılı. Dikkat edilecek olursa meslekler arasında ‘’Hoca’’ ya da ‘’İmam, müezzin’’ Gibi bir meslek belirtilmemiş.( Pardon..İkisinin adı Şeyhdavut) Ama gelin görün ki kaba tabirle en büyük boku yiyenler başta hukukçularımız olduğu halde , olayın failleri devlet memurları, asker, belediye görevlisi, üniversite öğrencisi, iş yeri sahibi kişiler, bir muhtar, bir öğretmen olduğu halde kabak döndü dolaştı hocaların başında patladı ve hedef tahtasına getirilip yine İslam dini kondu.
Ömer Kavili de bir hukuk skandalını bizlere aktarırken araya ‘’ Cuma namazı, Ramazan ayı gibi kavramları sokuşturmaktan uzak kalamadığı gibi kararı veren Yargıtay 14.Ceza Dairesi’nin 11 üyesinden 8’inin AKP dönemindeki yeni HSYK tarafından atandığını belirterek bu alevden topu AKP nin kucağına koydu sanki hukuk tarihimizde ilk kez dindar görünüşlü bir şeytan suç işliyormuş, ilk kez hukuk adına bir cinayet işleniyormuş gibi.
Evet...Ömer Kavili ile pek çok hususlarda aynı dili kullanıyor her ikimiz de ‘’Üzüm’’ Diyorduk ama şeytanın gizlendiği o ayrıntılarda ben ‘’ Üzüm’’ demeye devam ederken o başka dilden bir şeyler söylüyordu ve benim bir önceki bölümde dile getirmeye çalıştığım hususların başında işte bu gelmekteydi: Sapık sapıktır. Sapığın dini, siyasi görüşü, mezhebi, ırkı hatta cinsiyeti olmaz. Sapık bu nitelikleri yüzünden daha çok sapık ya da masum bir sapık olmaz…Hep bunu anlatmaya çalıştım.
O dönemde elbette olayın iğrençliği, hukuk sistemimizin derbederliği çok konuşuldu ama bir o kadar da -çok afedersiniz- ne boktan (!) bir dinimiz olduğu konuşuldu. Taşa tutulması gereken şey elinde bozuk bir terazi tutan tesettürsüz bayan Adalet olması gerekirken başı takkeli, eli tespihli, sırtı cübbeli bay Müslim oldu. ( Ulan şimdi ‘’ Aha da Sami Hoca Müslim Gündüz’ün savunuculuğuna başladı . ‘’ demezler mi. İşte o zaman çaaat diye çatlarım ortamdam ))))))))))))))) Öte taraftan adalet de şeriata göre düzenlenmemişti ve daha da garibi N.Ç ye tecavüz edenler için çükünden asma, recm etme, iğdiş etme gibi cezalar istiyordu ‘’ Kahrolsun şeriat ‘’Diyenler… Oysa istedikleri bu cezalar bayan adaletin değil şeriatın kitabında vardı.
Ben 2011 de bu dava sonuçlandığında şöyle bir şeyler yazmıştım bu sitede:
ŞİİR Mİ?
BUNLARI MI YAZAYIM ŞİMDİ?
Aşk, sevgi, aşık, maşuk,
Sonbaharda solan yapraklar,
Baharda açan çiçekler,
Çisil çisil yağan yağmur,
İnsanın içini ısıtan güneş,
Masmavi gökyüzü,
Toprak kokusu,
Buram buram hasret,
Sıla, Gurbet,
Ayrıklık, Vuslat,
Kahramanlık, yiğitlik.
Edep, adap, usul, erkan,
Kafiye, redif, uyak, ayak,
Mef’ulün, mef’ulün , mef’ulün , mef’ul
Failatün, Failatün, Failatün, Failün.
Failin - Faillerin - iş bu fiili ( 12 yaşındaki bir kıza tecavüzü ) mağdurenin rızası muvahecesince işlemiş olmalarından dolayı ve dahi tutukluluk süresince gösterdikleri iyi halden ötürü.......
Vicdanım kanıyor.
İçerim yanıyor.
ŞİİR MİİR YOK BU GÜN.
Evet.. Ben O gün ‘’Üzüm’’ demiştim, bu gün de’’Üzüm ‘’ diyorum.
Aslında sizler de ‘’Üzüm ‘’ diyorsunuz . Ama yine de anlaşamıyoruz bazılarınızla.
Yok olmadı…Yine anlatamayacağım. O bakımdan vazgeçtim. Devamı olmayacak bu yazının.
Ben en iyisi çalakalem ‘’mizah’’ diyeyim.
Gerçek değil, uydurulmuş hikayeler anlatayım.
Bî taraf olanın bertaraf olduğu bir ülkede olmayacak böyle.
En sevdiğim, ‘’Can dostum’’ dediğim arkadaşıma bile meramımı anlatamamışsam veya okutamamışsam ne diye yazıyorum ki zaten bu tür fikir yazılarını?
YORUMLAR
Utanç veren bir blanço ve mide bulandıran bir tablo....
Sapık sapıktır dini,ideolojisi ve ırkı olmaz.. Lakin genele baktığımızda kapalı toplumların cinsel açlığı bu gibi sapkınlıklara yol açıyor... Ben hiç, bir ERKEĞE TECAVÜZ EDEN KADIN görmedim ve duymadım..
Açık ve net söyleyeyim Sami hocam erkeklerin %90 geni bozuk ve sapkın....UTANIYORUM VE MİDEM KALDIRMIYOR bu tarz haberleri okumaya..Çünkü kadınım,çünkü anneyim.... Öz kızına dahi şehvetle bakan iblislerin olduğu bir ülkede yaşamak zul geliyor bana... Daha geçenlerde 9 aylık bebeğe tecavüz edildi... Bunlara KÖPEK demek köpeğe hakaret sayılır... Selam ve sevgilerimle
Dilek USTA tarafından 8/24/2016 1:13:34 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sinan ATİK
Dilek USTA
Genellemeye bakarsanız sonuçlar ortada...
sami biberoğulları
Öz kızına bile şehvetle bakan iblislerin olmadığı bir ülke varsa ben de öyle bir ülkede yaşamak isterdim doğrusu..
Ve genelleme konusu.
''Erkeklerin %90 ı geni bozuk ve sapkın'' diye bir yargıda bulunabilmek için erkek milletinin %100 ü üzerinde sapıklıkla ilgili genetik çalışma yapmış olmak olmak gerekmez mi? Böyle bir yargı ne derece gerçekçi?
Haaa bu tür sapkınlıklar elbette ki insan olan herkesin midesini bulandırıyor, insan olan herkesin vicdanı kanıyor ama inanın bu durum öyle açık toplum, kapalı toplum ya da ataerkil, erkek egemen toplum diye izah edilebilecek bir şey değil.
Bu izahı mümkün olmayan bir şey bence.
Selam ve sevgilerimle.
Doğruları yazan kalemin hep yazsın sami hocam en azından bir insan olduğumuzu hatırlarız,selamlar.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
ve lütfen bu yazı dizinizi mümkünse devam ettirin Müslümanın kelime anlamı doğru insan doğru yol üzerinde yürüyen insandır dinin şeklen uygulandığı içtimai ameli hayatta yani emeğin helal amelin ötelendiği tam olarak anlaşılmadığı bir ülkede yaşıyoruz eğer insanımız Müslüman kavramının örnek insan kavramıyla içselleştirmiş olsaydı bu gün bu mevzuların hiç birini konuşmaz tüm dünya insanlarının gıpta ettiği bizim gibi olmak istediği bir anlamda Müslüman olmak için örnek alınan bir toplum olurduk kahir ekseriyeti Hanefi ve içtihatta maturiti mezhebine bağlı olan yani akıl insanlık erdemleri ve insani değer yargıları olan ilim ve bilime açık bir mezhebin mensupları olarak yukarıda ki meziyetlere ne kadar yakın olduğumuzu iyice tahlil edebilirsek bu meziyetlerin neresinde olduğumuzu gayet iyi görürüz en kalbi saygılarımı sunuyorum iyice şiddet bağımlısı olmuş toplumuma bu vesile ile seslenmek istiyorum unutmayınız "Her katilin bir katili vardır...Sinan ATİK "bizim katilimiz ise yanlış eğitimdir altını çiziyorum öğretim demiyorum yanlış eğitim diyorum adam olmaktan kastım ise adam gibi adam insan gibi insan adem gibi bir adem kuluna değil yaratanına kullarından düzgün bir kul olmaktır
sami biberoğulları
Bir başka arkadaşa da yazdım.
''Sokakta bir dişi köpekle çiftleşen bir erkek köpeğe '' Hangi dindensin'' Diye sormak kadar abestir 9 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edene ''Sen nasıl bir Müslümansın?'' Diye sormak.''
Bizim en büyük yanlışımız 9 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edebilen bir mahluka insan dememizdir.
Selam ve sevgilerimle.
gene mevlana iyi de mesnevi de
ne yazdığını sen de ben de o kitabı okuyan da biliyor
eşekle ilşiki de var, erkek çocuklar ile ilişki de var neresinden tutsak elde kalıyor
evet nç davası bildiğin lağımdır, yozlaşmanın bütün çirkinliğiyle su yüzüne çıktığı davadır bence. Ama bal mevzuu daha önemliymiş.
öyle ki, kendisine uzatılan mikrofona canlı yayında
" pervarinin balı meşhurdur, aileler kendi aralarında anlaştı barıştılar, bizim balımızdan bahsedin bırakın bu davayı"
diyen bir belediye başkanı hatırlıyorum o davaya dair.
evet bende diyorum bunlar müslümansa ben değilim,
'Zulüm bizdense, ben bizden değilim' sözüyle siz islamsanız ben değilim sözü çok farklı değil benim için. Allahsız Alahçılarla müslüman arasında fark olmak zorundadır bu cümlenin izahı da bence budur.
şovenizmle alakası yok gayet açık ve net tavrımdır.
gül ve haç savaşı daha da çirkinleşebilir.
başlığa göre yorum yazdım genel
yazacak olsaydım
hani istismar diyorlar ya demsinler
açık açık işlenen suçun çirkinliğini vurgulayın ki insanlarda teprem etkisi yapsın
ırza geçmek deyin , tecavüz deyin
onlar tecavüz ederken utanmıyor kendi insanlığını unutoyrsa siz suçu açık açık yazın ki toplumda deprem etkisi yapsın. yoksa sapıklığın, tecavüz ve şiddetin dini ırkı cinsiyeti yoktur.
ne biçim bir dünyaysa artık, istiyorum ki fareli köyün kavalcısı masal olmasın da çocuklar kurtulsun, çünkü; bu pisliklerin ve onları koruyanların sayısı o derece çok. damacana tecavüzcüsü var bu ülkede yav
Filiz Şahin. tarafından 8/23/2016 12:25:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Bu insanlar Müslümansa kısmına gelince.
Yanlış söylem şu: '' Bu insanlar'' Diye bir şey yok. O mahluklar her şeyden önce insan değiller ki Müslüman olsunlar.
Sokakta bir dişi köpekle çiftleşen bir erkek köpeğe '' Hangi dindensin'' Diye sormak kadar abestir 9 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edene ''Sen nasıl bir Müslümansın?'' Diye sormak.
Selam ve sevgilerimle.
sevgili arkadaşım çok güzel anlatmış cevap yazan arkadaşlarda güzel cevapla ile katkıda bulunmuş ben uzun yazmayacam.
bu tür insanların içimizde işi yok tek kelime ile idam edeceksin ki bir daha böyle şey yapmaya kalkacak it bir düşünsün.
sami biberoğulları
Sokakta bir dişi köpekle çiftleşen bir erkek köpeğe '' Hangi dindensin'' Diye sormak kadar abestir 9 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edene ''Sen nasıl bir Müslümansın?'' Diye sormak.
İnsan olmayan bir varlık nasıl Müslüman olsun ki?
Selam ve sevgilerimle.
Yukarıda sözü geçen mevzuya dair bir iki şey söylemek istiyorum izninizle.
90'lı yıllarda Kocaeli'de yedi yaşında bir erkek çocuğuna yanlış hatırlamıyorsam on yedi kişi tecavüz etti. Mardin'deki bu çocuğa da yirmi dokuz. Yıllardır söylüyorum "yiyecek ve içecekler benden, pikniğe gidiyoruz" desem bu kadar adamı biraraya getirmem mümkün değil ama birileri "çocuk düzeceğiz" deyip bu kalabalığı toplayabiliyor ve toplananların vicdanı ancak şeytan kendilerinin dürttüğünde kıpırdanıyor ama işleri bittikten sonra! Bu ülkede bidona tecavüz edildi, vitrin mankenine tecavüz edildi, timsaha (evet yanlış okumuyorsunuz timsaha) tecavüz edildi. Hem de defalarca ve beraat etti. Mahkemede ne dedi çok merak ediyorum: Seviyoruz birbirimizi falan mı? Hep söylüyorum maalesef emperyalizmin yerel kültür kodlarını bozmaya başladığı yıllardan bu yana tarihin en karanlık döneminden geçiyoruz ve bundan korunabilmenin tek yolu içimizdeki kalan son ahlak kırıntısına sarılmak. Başka yolu yok.
Gelelim adalet! tarafına. Hiçbir vicdan bu kararda adaletten bahsedemez. Devlet hariç. Neden devlet hariç? Mardin Kızıltepe Türkiye'nin batısı için sürgün yeri mi? Evet. Oraya her an yetişmiş personel gönderebilme imkanı var mı? Yok. Biliyoruz ki doğunun bazı bölgelerine tayini çıkan bir dünya memur daha işe başlamadan istifa ediyorken devlet kendine şu soruyu sordu: Küçük bir kız çocuğunun sağlığı ve namusu mu yoksa on beş devlet memurunun hapse girip Kızıltepe'de zaten zor yürüyen devlet işlerinin durma noktasına gelmesi mi, fail ailelerinin bu insanlık dışı suçla yerle yeksan olması mı, bölgeye derhal kalifiye eleman tayin edebilir ve bu sapıkların yerleri doldurulabilir mi? Bu sorunun cevabını biliyoruz: Devlet faillerden yana durdu.
Devletler her zaman kendilerine bağlı işini yapan ve mümkünse etliye sütlüye bulaşmayan insan profilini kutsar. Kutsadığı adam caniymiş, sapıkmış bununla ilgilenmez. Devlet burada o yirmi dokuz kişiyi değil sistemi korudu. Vicdani ya da insani bir tarafı var mı bunun? Elbette yok. Ben de tam bu noktada şunu söylüyorum kendime: Benim de anam bacım var ve devlet kendini koruma refleksiyle her an adaletsizlik yapabilir mi? Görüyoruz ki ihtiyaç halinde göz göre göre adaletsizliğin tillahını yapabiliyor.
Din meselesine girecek, konuyu Kavili'nin yaptığı gibi getirip İslam'a çakmanın bir manası yok. Bunun üzerinden İslam'a gol atılamaz lakin çok güzel devlet sorgulanabilir. Zaten nazarımda her zaman en başarısız ve gereksiz öğrenci konumunda olan devlet mekanizması bu olayda canavar yüzünü göstermiş ve beni hiç ama hiç şaşırtmamıştır.
Not: Bu arada devletten kastım sadece T.C değil, dünya üzerindeki tüm devlet mekanizmalarıdır. Emin olun istisnasız hepsi bu durumda safını Türkiye Cumhuriyeti Devleti'yle aynı saf olarak belirleyecektir.
Saygılarımla...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Sevgili hocam sorun bizim düşünürlerimiz ve nihayet milletimizin entellektüel olmamasından kaynaklanıyor yazınızı başından sonuna kadar okudum toplumumuz eskiden cahil fakat bu duruma oranla müthiş derecede entellektüel meraklı ve empati yeteneği yüksek bir toplumdu yazık ki gün bireysellik günü olmuş insanlar çok yalnızlar herkes bir araya gelip iki kelam etmekten aciz halkın tek konuştuğu dil siyaset dili kazanan kaybeden dili her alanda her branşta müthiş bir yarış var var ama mesele insanlığa empatiye gelince dağarcıklarda kelimeler tükeniyor insanımız eskiden doğru nerede ise onu alıp yaşatmaya gayret gösterirdi dünkü yazınızda caotica isimli arkadaşın yazdıkları beni ziyadesi ile mutlu etti dünyaya gelen her insanın hasletleri bellidir insan önce doğru eller tarafından himaye edilmek ister sevgiyi tanımak sevgiye dokunmak ister daha sonra fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmasını ister iş güç sahibi olup toplumda bende varım demek ister daha normal olanları ise topluma hem ruhen hem ahlaken hemde bedenen sağlıklı faydalı nesiller bırakmak ister konuyu fazla uzatmayacağım geçen yıllar içinde Adana'da bir kızcağızımıza tecavüz edip daha sonra yaktılar insanlar metalarla o kadar hemhal oldular ki artık birbirlerini meta olarak görüyor ve birbirlerinin bedenlerini bozuk para gibi harcıyorlar eskiden insanlar tüketici değillerdi ellerinde ki her şeyin kıymetini bilirlerdi romantiklerdi bedenden önce duygulara değer verirlerdi bir delikanlı bir kıza tecavüz etmeyi düşünmez onu korumak isterdi sevdiyse şayet aşkı uğruna her şeyi yapardı uzun lafın kısası duyguların dinle imanla zerre kadar alakası yok insan gibi yetişmişlik ve insan gibi yaşamışlıkla alakası var az çok avrupa kültürünü ve medeniyetini tanırım çocukluğum avrupada geçti avrupayı seviyormuyum asla ama bir gerçeği üstüne basa basa belirtmek istiyorum tu-kaka dediğimiz avrupa toplumunu ahlaksızlıkta çok geride bıraktık ahlaksızlıkta çağ aştık insanımıza eskiden olduğu gibi önce dürüstlük erdemi öğretilmelidir bu insanımızın olmazsa olmazı olmalıdır dürüst insan her halükarda doğruyu arar doğruyu bulur ve erdemi yaşar ülkelerin bozuk dünya düzeninde ki çıkarcı ikili ilişkiler ülkelerin dış siyasetini bağlar ama kendi içinde dürüstlüğü yakalayamamış toplumların tahlilleri de dürüst olmayacağı için toplumsal infialler ve kaoslar dürüst olmayan toplumların yakasını asla bırakmaz düşünebiliyor musunuz sınav sorularının ortak çıkarlar uğruna çalındığı insanların haklarının yendiği haksızlığa göz göre göre müsamaha edildiği bir ülkede yaşıyoruz yani tecavüz dediğimiz olgu farklı farklı tezahür ediyor insanın hakkı başkalarının haklarına saygılı olmaktan geçer bu en büyük erdemdir erdem ise yalnızca gerçek ve dürüst bir eğitimle kazanılır soruyorum size Allah rızası için yanıtlayın ahlakı ve erdemleri olmayan toplumların dinleri imanları olur mu kendim sordum kendim yanıtlayayım evet olur ama tıpkı ışit gibi veya siyonistlik gibi bağnaz ve etkileri çok yıkıcı olur saygılarımla anlamlı paylaşımınız için çok teşekkür ederim
sami biberoğulları
Bizler tecavüzü sadece cinsel manada ele alıyoruz. Önce insan olarak benliğimize yapılan tecavüzden kurtarmalıyız kendimizi, ondan kurtulduğumuz an cinsel tecavüz de kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Selam ve sevgilerimle.
Kızmayacaksın ağabeyim! Kızarsan sonucu küskünlüğe gider ve bizlerde yazılarından mahrum kalırız. Zaten yaşadığımız olayların yüzde sekseni mizah üzerine değil mi? Kişiler istiyorlar ki doğrular hiç bir zaman bilinmesin!!! '''Hayat zaten oyun ve eğlenceden ibarettir!''' Sapıklıkta, sapık ruhlu insanların eğlencesi, heyecanı değil mi? Neymiş efendim İslam dini zarar görüyormuş! Bak yahu yapan zarar vermiyor da anlamayan kişilerin anlamasını sağlamak mı zarar veriyor?!? O zaman üç maymunları oynayıp duralım! Görmedim, duymadım, bilmiyorum demek acaba ahirette seni kurtaracak mı sanıyorsun behey dengesiz???
Hataları insanların arkasından söylemek kabul ediyoruz gıybettir, ama yüzlerine karşı söylemek ve hata olduğunu hatırlatmakta '''Dini vazifemiz''' değilmi?
Ağabey kime niye kızdığını biliyorum! Sen aldırış etme bu gibi yazıların, belki biz olgunluk yaştakilere dahi örnekler teşkil ediyordur!!! Hele hele gençlere nasıl bir yol göstereceğini sen anlayıver işte!
illaha ki insanın ruhu cinsel sapık olmaz ya!!! İşte böyle doğrulara tahammülsüzlük sapıklığı da olabiliyor!
Ağabey!!!
Aslında Anayasamız Türk gelenek göreneklerine ve dini inancımıza göre ayarlanmalı!
Ceza Kanunu, Medeni kanun gibi kanunlarımız Türk-İslam yaşayış tarzına, Toplumun süregelen adet ve örflerine uygun hale getirilmeli!!! Anayasayı bilmem hangi Devletin anayasasından devşirip, Kanunlarımızı bilmem hangi Milletlerin karman-çorman kanunlarından devşirerek Türk-İslam Milletine uygularsan sonucada gidemezsin. Bu Ülkede Kendi (Uzun uzadıya saymayacağım) Anayasasını, Kanunlarını yapacak çok Prof.lar, değerli insanlar var! Vereceksin onlara diyeceksin ki ''' Al kardeşim eline kağıt-kalem bizim herşeylerimize uygun yönetme ve yönetilme yasalarımızı yap!!! Ama işin aslı işte burada!!! Belki de sen dahi bu adam Faşizan düşünceler taşıyor diyeceksin(!) Biz Türk-İslam toplumu olarak kendi Anayasamızı, Kanunlarımızı kendi '''Özümüze''' uygun yapmadığımız sürece bu konularda bir adım öne gidemeyiz!!
Ağabey biliyorum kafanı ağrıttım! Nacizane benim düşüncelerim bunlar!
Lütfen birilerine kızarak bu tip yazılarını bizlerden mahrum etme!
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
O faşizan düşünce diyenler var ya, işte onlar bazen beni o kadar şaşırtırlar ki sorma.
Tecavüzcüleri çüklerinden adalım diyenler onlardır mesela.... Bilmem anlatabildim mi?
Selam ve sevgilerimle.
İranlı : ‘’Bu parayla ENGÜR’’ alalım hep beraber yeriz’’ der. Arap, ‘’ Hayır İNEB alalım’’ Diye itiraz eder. Rum ‘’ Ne engür, ne ineb. Bu parayla İSTAFİL alalım’’ Der. Türk ise ‘’ Saçmalamayın ne engürü, ne inebi, ne istafili. Bu parayla ÜZÜM alalım’’ diye fikrini ortaya koyar.
Anekdottaki kişilerin aralarında hangi dili konuştuklarını merak ettim. En azından anlaştıkları dilde üzüm'ün anlamını bilmeleri gerekirdi.
Detayları seviyorum; ağaçlardan ormanı göremiyorum. Saygılarımla.
Not: Eşim beni geçenlerde markete spagetti kabağı almaya gönderdi. Sebzeyi bulamadım. Dalga geçerler diye de soramadım: 'Spagetti kabağı mı? Size kim bunu almanızı söyledi? Karınız mı? Sizi evden uzaklaştırmak için bahane üretmiş olmasın?'
sami biberoğulları
Anektodu yazan Mevlana. Olayın kahramanları Türkiye topraklarında yaşadıklarına göre o zamanın Türkçesi ile konuşuyor olsalar gerek. Mesela çok iyi hatırlarım benim çocukluğumda Rum ve Ermeni komşularımız vardı ama bizimle Türkçe konuşurlardı. Arada kendi lisanlarından bizim anlamadığımız kelimeler de kullandıkları olurdu.
Bu olayda adamlar Türkçe konuşmuşlardır da Mevlana bu konuşulanları nasıl anladı? Çünkü o Türkçe bilmiyor. Farsça konuşuyor. Asıl soru bence bu. Yine de ben Mesnevinin yalancısıyım. Mevlana böyle yazmış.
Spagetti kabağı diye bir kabak var. Sorsaydınız komik olmazdı bence. Google amcaya spagetti kabağı yazın resmi hemen karşınıza çıkıyor. Farklı bir kabak türü.
Selam ve sevgilerimle.
Cehalet, her kötülüğün anasıdır , kaynağıdır... İslam ülkelerine gelince, istisnalarını bir kenara bırakırsak ağır bir cehaletin hüküm sürdüğü coğrafyalardır... İnsani yapıların gelişimi, kişilik, karakter, ruh gelişimi, hepsi hepsi, insani erdemler grubuna giriyor ve bunların okunarak, öğretilerek yaşamın içerisinde bire bir yaşanarak kuşaklardan kuşaklara aktarılırken de zaman içerisinde toplumların , insanların genetik yapılarına kadar girerek kalıcı insani vasıfları, karakter özellikleri haline gelebildiğini, gelebileceğini unutmamak gerekiyor.
İslam toplumlarının maruz bırakıldıkları ağır cehaletlerin nedenlerinden en başta geleni, kolayca baş eğdirmek ve köleleştirmek planlarıdır. Batı , güya medeni alemin en affedilmez ayıbı da budur. Bilinçli olarak, islam coğrafyaları üzerine , CAHİLLEŞTİRME , YOZLAŞTIRMA , İLİM VE İRFAN'DAN UZAKLAŞTIRMA senaryoları yazmış ve uygulamış olduklarından, islam ülkelerinin maruz kaldıkları cehaletin baş nedeninin de islam ülkelerinin kendileri olmadığını , batı toplumları ve emperyalizminin bu konuda daha da büyük suçlu olduğunu belirtmek istiyorum.
Bu nedenlerle, sebep olanlar, işi organize edenler, yoksul ve cahil islam ülkelerinin , cahil halklarını cehaletlerin dibine dibine gömen batı emperyalizmi ve hristiyan yahudi yayılmacı sömürgecileri, sonuçtan da büyük ölçekte sorumlu olanlardır. Diyerek sözümü bitireyim Sami dost. Çok selam sevgi ve saygılarla...
Mert YİĞİTCAN tarafından 8/23/2016 12:22:52 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Oldukça uzun bir ayrılıktan sonra sizi tekrar sayfamda görmekten son derece mutlu oldum.
Selam ve sevgilerimle