- 486 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YOLUN SONU GÖZÜKMÜŞ!
Rahmetli anam, karpuz zamanı doğdun derdi. Çocukluk işte düşünürdüm, taşınırdım. Karpuz yediğimiz ayları beklerdim. O zamanlar şimdiki gibi Ocak, Şubat aylarında karpuzları manav tezgâhlarında göremezdin. Sıcaklar bastırıp da kamyonların sırtından karpuz indirmeye başlayınca işte o zaman anlardım karpuz zamanının hangi aya denk geldiğini. Okul tatillerinde karpuz karşılığı indirirdik kamyonlardan karpuzları. Top gibi havada atıp tutardık. Öyle dikkat ederdik ki düşen bir karpuz bize yevmiye olarak verilen karpuzlardan mahrum olmak demekti.
İki göz odalı bir baraka. Evin altında ve üstünde sıçanlar cirit atıyorlar. Kulaklarımı titreten ayak zıngırtılarından sıçanların büyüklük, küçüklüklerini tahmin edebiliyordum. Yukarı açılıp aşağı kapatılan dışarıdan gelen ayaza göğüs geremeyen pencere camları. Çaputlarla kapatırdık ırıkları. Biri kız dört kardeş, odalardan birinde yumak olur yatardık, kedi yavruları gibi. Tabi kedimiz de vardı. Sepetin içinde aynı havayı teneffüs ederdik. Anaları bizden ürkmezdi. Onlar bizim birer parçamızdı adeta. Sonradan yoksul evimizde bizimle yoldaş olan bir de köpeğimiz oldu. Beş ve yedi numaralı gaz lambalarının ölgün ışığında ders çalışırken zaman da kayıp gidiyordu. Kışın odunumuz biterdi üç erkek kardeş iki metrelik karları yara yara ormandan çalı çırpı getirirken doğayla mücadele etmenin zevkinden kendimizden geçerdik.
Derken ilkokul, ortaokul yılları hemen geliverdi. Çocukluktan ilk gençlik yıllarına girerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamazken aşık olmaya özenirdik. Benim de bir sevgilim olsa fena mı olurdu. Ama aşk nasıl bir şeymiş acısını yaşayamadan tadının nasıl olduğunu bilemezdim ki. Kuğu gibi süzülene, ceylan gibi bakışları olana hemen aşık olurdum da karşıdaki kız benim için neler duyumsardı bilemezdim. Sonra filimlerin etkisi altında kalmaya başladım uzun süre. Türkan Şoray en büyük aşkımdı. Erkek Fatma’yı gözüm tutmadı. Filiz Akın yedek sevgilim oldu. Stepnem gibi yani. Türkan’dan bıktığımda Filiz’ e koşardım. Sonra Oya Aydoğan devreye girdi. Ve de araştırdım ki benim babam Cüneyt Arkın ve de anam Gülşen Bibikoğlu imiş. Bana dediler ki sen Çarlos Bronson’ sun. Yaşım hayli ilerlemiş olmasına rağmen ve de o kadar sevgilim olmasına rağmen bir tanesi bile “iyi ki doğdun. “ zahmetine katlanmadılar.
Aradan geçen zamanda köprülerin altından çok sular geçti. Anladım ki ben şu ya da bu değilmişim. Kimsenin anmadığı sıradan bir vatandaş imişim. Kendimi yıllarca boşuna kandırmışım. Yaşamışmıyım, yaşamamış mıyım hiç farkında değilmişim. Zaten niye geldiğimi de bir türlü anlamamışım ki.
Keşke diyorum o farelerin cirit attığı kedili barakamızda hep çocuk kalsaymışım, hiç büyümeseymişim.
Doğumunda kollarımda hastanenin merdiven basamaklarından indirdiğim sevgili kızım onyedisine ne çabuk gelmiş de pazar dönüşü yorgun argın içeri girdiğimde masaya hazırladığı sürprizlerle yeni yaşımı kutlaması her şeye değiyordu.
Ya sahi ben kaç yaşındayım. Orhan Kemal’den dört yıl fazla yaşamışım. Nazım Hikmet’ e yetişmeme bir yıl kalmış. Demek ki yolun sonu gözükmüş!..
YORUMLAR
Bana ne bahardan yazdan bana ne borandan kardan
Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor
Azrailin gelir kendi ne ağa der ne efendi
Sayılı günler tükendi yolun sonu görünüyor
Geçtim dünya üzerinden ömür bir nefes derinden
Bak feleğin çemberinden yolun sonu görünüyor
Azrailin gelir kendi ne ağa der ne efendi
Sayılı günler tükendi yolun sonu görünüyor
Bu dünyanın direği yok merhameti yüreği yok
Kılavuzun gereği yok yolun sonu görünüyor...
Hepimiz benzer çocuklukları yaşayıp, benzer sonları beklemedeyiz galiba. Güzel, keyifli bir yazıydı. Emeğinize sağlık...
Ayhan Sarıkaya
Teşekkür ederim sevgili Kemal Bey. Güneş balcıkla sıvanmıyormuş. Kafa kirpi gibi iken şimdi üç tane beyaz saç teli kaldı. Karışık kuruşuk tarıyorum işte...
Selamlar.
Kardeş sayılarına kadar oldukça benzer bir çocukluk. Tek farkla ki biz dördü erkek olan dört kardeştik.
Benim birinci sevgilim meğer benden gizli sizin ikinci sevgilinizmiş)))) Alacağı olsun diyeceğim ya bu yaştan ve geçirdiği bir kanser rahatsızlığından sonra ne alacağı kaldı garibimin ne de vereceği. Yahu o değilde oğlu Yumurcağın bile kafasında saç kalmadı neredeyse.
İlerleyen yıllarda siz Oya Aydoğan demişsiniz ben Perihan Savaş.
Baba deyince benim peder rahmetli Baba Kadir ( Kadir Savun ) oldu ana olarak da hep gamlı Şükriye Atav'ı benimsedim.
Bedri abinin sevgilisi Sezer Güvenirgil'e bende hiç yan gözle bakmadım. Hele de o zarif kadın Yunus Bülbül ile evlenince azıcık sevgim tamamen gitti.
Malkoçoğlu Cüneyt elbette baş tacıydı ama Vang Yu gibi olabilmek için kiremitlere kafa ata ata kafayı dağıttık biraz.
Velhasılı kelam en küçük çocuğum 23 yaşında ve benim için de yolun sonu görünmüş demek ki.
Ellerine, gönlüne sağlık üstadım. Harika bir yazı okudum kaleminden. Hep genç olman ve genç kalman dileklerimle selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Ayhan Sarıkaya
Teşekkür ederim değerli öğretmenim. Selamlar.( Son yazılarını takip ettim, sen çok yaşa, iyi mi...)
Selamlar.
İnsan dediğin insan uğruna canını feda etmeli.
Etmedi mi?
Kalabalık etmemeli dünyamıza.
Bu tür kalabalık edenler ölsün Ayhanım.
Sen çok yaşa.
Peki Sezer Güvenirğil'i nasıl bulurdun?
Sakın çok beğenirdim deme
Çünkü ona da ben aşıktım.
Ayhan Sarıkaya
Doğrusu filimlerde o çok sulu gözdü. Onun için aşık olamadım ona. Senin aşık olduğunu duyduktan sonra semtinden bile geçmem.
Selamlar can abim...