- 407 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Biz Deklarasyonu 2
Artık mamondu sahiplik olan köleci mülkiyetçi alanda temel oluşla iki tip biz vardı. Birincisi özel malı mülkü olanların yapı dayanışmasına "biz" diyen bir manaydı. İkincisi mamondu sahipliğin mal mülk gibi rızk (kader-kısmet) olan paydan vermedikleri kesimlerin kendi aralarındaki yoksulluk olan yapı dayanışmasına “biz”, deme vardı.
Mal mülk iyelikle olan süreç giderek Mamon da denen birincilerin "biz" demeleri içinde istemedikleri kadarı malın mülkün zimmetiyle, himmet etmeleri vardır. İyelikle olan süreç oturmaya başladıkça himmet etme işi zenginlikle, fakirlik arasında gözü açık oluşun ikamesi olacaktı.
Gözü açıklar, iki sınıfın arasında rüşvet, hediye, irtikâp gibi yeni bir soyma ve soyguncu tutumu oluşturacaktılar. Bu yeni bir ikinci asalak tabaka olmakla lümpenlikti. Mamon himmetli anlayış ta, bu lümpen yapı içinde dilencilik gibi yeni bir asalaklığın doğmasına neden olacaktı.
Hayat nişler içine kendisini inşa edebilmekle çeşitleniyordu. Nişler her bir ilişki biçimine göre o ilişki ile ilişkinin kendi biçimlenmesi arasında oluşan boşluk (niş-hol) devinmeleri yeni bir inşanın çekim alanıydı. Lümpen tabaka gibi.
Ön ittifakın ortaklaşması içinde biriken servetlerin görüntüsü, kimi kişilerde kişisel sahipliğin arzusuyla bu serveti ele geçirme iştahını ortaya koyuyordu. Bu iştaha, ön ittifaklı ortaklığa ya da yürürdeki düzene karşı oluşuyla; şeytani görünüş diyoruz.
Ön ittifakla biriken servetler kişisel iyelik içinde olan hayalleri, boşluk devinmeli hayali yansımalar (şeytani görüntüler) olmakla ortaya koyuyordu. Ama o aşama itibarıyla ön ittifakın ilahi mana anlaması bu türden şeytani (hayali-yalancı) görüntülere izin vermiyordu. Yani ön ittifak hiç bir şekilde kişisel sahiplik olacak hayaldeki bu plânların alan devinmesine meydan verici aktif oluşuna hiç izin vermiyordu.
Bu nedenle ön ittifakın ilahi mana anlaması içindeki, bu kabil şeytani görüntülerden oluşan boşluk devinmesi fark edilen olsa da; fark edilse bile genel ortaklaşmanın olduğu yerde; zenginlik ve fakirlik olmadığı için "sadaka himmeti" vereceğiniz kimseler de olamayacağından; bu tür ara boşluk devinmeli şeytani hayaller belirim verse de cari değildi.
Yeri gelmişken komün sözcüğü, kelimenin bir anlamıyla ön ittifakı dönem içiyle eşleşmesine rağmen ön ittifakı döneme fazla komün dönem demiyorum.
Ön ittifakı dönem komün dönem olmasına komün dönemdir. De, komün dönem anlatımının içinde totem gruplar arasında yapılan ön ittifaklı sosyo-toplumsal ahitler yoktur. Yine totem grupların, bu ahdi olan sözleşmeleri içine birer totem mesleği patentiyle gelmelerinin anlatımları da yoktur.
Her bir totem grubun, totem meslekli kullanım değeri olan totem ürünleri vardı. Kullanım değeri olmakla değiştirme değeri de olan bu totem meslekli ürünler gruplar arası takasa neden oldu. Bu gruplar arasında farklı kullanım değeri üreten grup emeklerinin değişimi demekti.
Farklı kulanım değeri üreten grupların, gruplar arasında "biz" tevhidi olan ahdi söylemleri üretim ve üretim dışındaki şeyleri ortaklaşmaya vurguydu. Bu nedenle gruplarına göre paylaştırmanın ön ittifak imanı ve ön ittifaklı iman ritüeli; komün sözcüğünün anlatımı içinde, yoktur.
Komün sözcüğü tüm bu olay ve olgulaşmalardan bunları açık seçik söylemeden salt "bir ortaklaşma" oluşla süreci üstü kapalı vurgular. Böylesi söylemle de tarihi iletişim ve tarihi iletişimin geri beslenmeli bildirişme yapar olma background bilinci yok olmaktadır.
Oysa ön ittifak kavramı, tarih sel sürecin sosyo toplumsa kırılmalı olan evrim sel olan evrim bilincini de bize verir. Çok karakteristik tarihsel dönüşmeleri ele verir. Bunları bilmeden Utnapiştim’i ve onun vahiy almasını anlayamazsınız.
Köleci sistem; mal mülk edinmeli eylem ve söylemlerinin yanı sıra da ideolojik oluşla bir boyun eğiş ve bir boyun eğdirmenin sözleşmesi olan iman akdi üzerindeki mana anlamasının mücadelesini verecekti.
Boyun eğenler yanında, boyun eğmeyenlerin isyan mücadelesi köleci ittifaktan ayrılıp birleşmelerin kavgasını vermekle imansızlık oldular. Ön ittifak içinden beri yansıyan kişisel nefis olmakla (şeytan olmakla) şeytana uydular.
Ön ittifakın kuralı içinde ön ittifakın ortaklaşması olan kurulu düzene karşı olmayı, tekrar totem grup nefsine ya da kişi nefsine indiren karşı oluşlar, şeytana uymaydı. İttifaklarda kovulmakla şeytan olan grup nefsi yerine, şeytan olan insan nefsi konmuştu.
Mülkiyetçi iktisaba boyun eğenle karşı duranların ayrılıp birleşen kavgalarından doğan travmalar ve tedirginlikler; Şuruppak kralı (egemeni) olan Ziusudra etrafında kümelenen bir boyun eğişin imanıydı.
Tufan denen birbirinde kopmalar, hafıza silimi gibi şiddetli travmalara daha sonraki neslin anlatım dilinde su basması anlamı verilecekti. Su basması anlamı verilmekle aslında birbirinden kopma; birbirini ittifak için kendilerinden kurban etme ve kurban etini yeme travmaları ve hafıza silinmesi olan süreçlerin. İttifak ritüelleri; bu bağlamıyla ilkin tufan sözcüğü ile dile getiriliyordu.
Köleci sistemin boyun eğdirme olan biat ettirme mücadelesi içindeki olaylar için kullanılan tufan sözcüğünün su basması anlamı yoktur. Biyatçı sürecin kendi ikamesinin yerleştiği düzlemde, başta olan mülk edinme biçimi unutulup, unutturulmuştu.
Şimdiki düzlemde mülk edinme biçimine biat (iman) etmenin önemi, kutsanıyordu. Kutsanan Mamon’du mülk edinme biçimleri birer doktrin (öğreti) olmakla, mensuplarına enjekte ediliyordu. Bu anlatımlar yeni imanın köleci değer yargılarına dönüşüyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.