- 682 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANIN ASIL DOĞASI SEVGİ DİR.
Değerli dostlar;
İnsan olarak yaratıldığımız için, yaratana binlerce şükretsek azdır.
Allah bizi her türlü imkânlar ile donatmıştır. Kâinat kitabını bir okusak, manalarının idrakine varabilsek, çevremiz hep fevkalade mucizeler ile doludur.
Aldığımız nefes bir mucizedir, verdiğimiz nefes bir mucizedir.
Yaşadığımız her an, nefes aldığımız her an, bir mucize değimlidir?
Yaşadığımız dünyada milyonlarca canlı yaşamakta birkaç örnek Balıklar, kuşlar, böcekler ve daha niceleri, onlar hayatı sorgulamaz, rahatsız edilmez ise kimselere öfke duymazlar.
Sen fakir ben zengin diye kimseyi yargılamazlar, hiç bir şeyi ihtiyaç değilse yok etmeyi düşünmezler, düşünmedikleri için zihinlerine, yüreklerine başka fısıltılar dolmadığı için biz insanlar gibi hayatı ve dünyayı kirletmezler
Çevreye Çöp atıp ekolojik dengeyi bozmazlar, ihtiyacından çok almayı, sömürmeyi bilmezler…
Onlar sadece yaşadıkları ana bakarlar, kendilerine verilen vazifeyi hakkıyla yapmaya çalışırlar.
Ya biz insan neler yaparız?
Düzinelerce kitaplar okur, konuşur, düşünür, dini ve ruhsal öğretileri altüst ederiz, deneyimlerimizle kâinat kitabına mana ve anlam vermeye çalışırız.
Sonuçta elimize geçen çöpü çevremize atar, attığımız çöplerin verdiği rahatsızlıktan rahatsız olup sağa sola sataşmaya başlarız.
Hayata hep olumlu yönden bakabilseydik, hakkımıza rıza gösterebilseydik, esmeri esmer diye, beyazı beyaz diye sevebilseydik, Allahın yarattığı gibi tertemiz kalabilseydik, zihnimizi ve kalbimizi çöplüğe çevirmeseydik, eminim hayat şimdikinden daha çok güzel olacaktı.
Tüm kitaplarda gerek sevgiyi, gerekse öfkeyi yazan biz değilmiydik, biz kendi kızdıklarımıza kendimiz kızar olduk.
Aslında en büyük tuzağa biz kendi kendimizi düşürmüş olduk, elimizden güzellikler birer birer kaybolup gidiyorken, benlik tuzağından kurutlamadık.
Özlediğimiz, geleceğe daha da çok özleyeceğimiz, güzelliklere öfkeyle sahip Olacağım diye her şeye hükmetmeye çalışmak, güç elde etmeye çalışmak, saygınlık hayranlık uyandırmaya çalışmak benlik bataklığına saplanmak değilmidir sizce?
Bunların pek çokları, yere attığımız bir parça çöpün ve içimizde büyüttüğümüz öfkelerin ve kininin bir yavrusudur.
Bir gün gerçekten dürüstçe içine bakabiliyorsa dışarıdan gelen her şeyin yapıştırma olduğunu hiç bir şeyin onu değiştirmediğini sadece suyun üstünde akıntı olduğunu alt tabakanın hala aynı koyulukta, karanlıkta kaldığını görmüş olacağız.
Ya da tam tersine bazı insan da; sorumsuzca, düşünmeden, aramadan, hissetmeden yaşamaya, sadece bir robot gibi gün doldurmaya, ya da nerede akşam orada sabah diyerek, dünyanın nimetlerini sömürmeye çalışır gittiği yere kadar gitsin der.
Allah ilminde ve kudretinde ne bir şeyler eksik, ya da fazla olacak, bizler yaratılan canlılar olarak ise bu günü cehenneme çevirdiğimiz şu günlerde nasıl eziyet çekiyor isek emanete hıyanet etmenin cezasını yine biz bu dünyada ve ahrette yine biz çekeceğiz.
Hani biz insan kuşlardan, hayvanlardan, böceklerden daha üstün olduğumuz her yerde her fırsatta söylemezmiyiz?
Peki, yanlış olan bir durum yok mu?
İçinde dürüstlük kalmış olan gerçek İnsan sessiz çığlıkların içerisinde kaybolmamalı, yaşadığımız dünyanın ve düzenin maffına sebep olmamalı;
Peki, yanlış nerede?
Allah bu dünyayı sadece bizlere değil, gözle görünmeyen canlılar ile birlikte yaşamamız için yaratmış ve bizlere akıl vermiş düşünüp, kâinat kitabini ve Allahın ahkâmını okuyalım diye.
Hal böyle olunca; Allah bizi aldığımız ve verdiğimiz her nefeste iki defa bağışlarken Aldığımız nefes bir mucize değimlidir? Yaşadığımız her an nefes aldığımız her an bir mucize değimlidir.
Ama her an yaşadığı mucizenin gerçekten farkına varmaz olmuşuz; Sadece aldığı verdiği nefesin bile bir mucize olduğunu fark etmeyecek kadar gerçeklerden uzaklaşıp, nefsinizin esiri, dünya malının birer modernize olmuş birer kölesi olmuşuz.
Her anına şükretmek, her zahmetin sonucunda bire rahmetin tecelli edeceğine iman etmek, her gecenin sabahı olacağı gibi, tekrar dirilip hesap vereceğimize şükretmek, iman boyutunda olgunlaşmak ve gerçek anlamda şükür demektir.
Aslında yaptığı asıl şeyin maddi yada manevi fark etmez; zihninin en ince kıvrımlarında nasıl daha çok alacağını öğrenmek olduğunu fark etmez ya da fark etmek istemez.
Oysa insanın asıl doğası sevgi dir. Sevgiye giden yol ise, vermek ve şükretmek ten geçer, ama hiçbir şey istemeden, umut etmeden olmaz.
Yeryüzüne sevgi titreşimleri, kucağınızı dostça her canlıya açabildiğimiz takdirde, en çirkin olana bile Allah rızası için değer verebildiğiniz takdirde aldığınız ve verdiğiniz her nefese arşı alada dua olup melekut aleminin duası nazarınıza çevrilecektir.
İbrahim BEKLER
ANKARA
YORUMLAR
Bu gün bir video izledim ve halâ etkisindeyim... Yaşı 18. 20 gibi bir genç bir köpeğin boynuna geçirdiği ip ile hayvanı bir süre asıyor ,sonra indirip tekmeleyerek sürüklüyor... Diğer yandan küçücük çocuklar pedofili sapıklar tarafından taciz edilip öldürülüyor ve bunun gibi içinde sevginin ve saygının esamesi olmayan bir çok örnek verebilirim.. Affınıza sığınarak söylemeliyim ki İNSAN denen mahluğun yaptıklarını hayvanlar dahi birbirine yapmıyor... Çoğundan iğreniyor ve sevmiyorum insanları.. Çünkü sevgisizlikleri cennet gibi bu dünyayı cehenneme çeviriyor... SEVGİ evet sevgi keşke herkes birbirini sevmeyi ve hoşgörüyle iyilikle birbirine bakabilse.. Selam ve saygılarımla