- 1806 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
DİN ELDEN GİDİYOR ŞERİAT İSTERİZ -1-
1730 yılından başlayalım.
İstanbul’un Galata Meyhanelerinde bir güzel kafayı çeken Patrona Halil, Muslu Beşe, Emir Ali, Ali Usta, Karayılan, Çınar Ahmed, Oduncu Ahmed, Derviş Mehmed, Erzurumlu Mehmed, Küçük Muslu, Kutucu Halil namıyla maruf on serseri ayyaş 28 Eylül 1730 Tarihinde sokağa çıkıp bir isyan başlattılar. Bu on serserinin onu da yanlarında çakmak çaksan alev alacak derecede alkol almış olmalarına rağmen ‘’Din elden gidiyor. Şeriat isteriz’’ Diye bağırıyorlardı. Şeriatı kimden istiyorlardı(!) peki ? Aynı zamanda Halife-i Rûy-u Zemin olan padişah III. Amet’ten…
On kişi…Sadece zil zurna sarhoş on serseri, koskoca Osmanlı Devletine kafa tutmuştu. Normalde onunun da tutuklanması ve akabinde kellelerinin koparılması gerekiyordu ama tam tersi oldu.
İki gün içinde padişah III.Ahmet tahttan indirildi, sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın kellesi gitti.
On kişi ile koskoca bir devlete darbe yapılabilir miydi? Yapılamazdı ama yapıldı.
Hiç kimse ‘’ Bu bir oyun, bir tiyatro ‘’ Demedi.
***************************************
Yıl 1876
Osmanlı Padişahı Abdülaziz Osmanlı’nın tüm kurumlarına sızmış olan yabancı unsurları temizleme ve Osmanlı’yı tamamen yerlilerin yani Müslüman Türklerin yöneteceği bir devlet haline getirmek için kolları sıvadı.
Hani Atatürk’ün bir sözü vardır: ‘’Siyasi zaferleri ekonomik zaferlerle taçlandırmazsanız bunun hiç kıymeti kalmaz’’ Diye, işte Abdülaziz de Atatürk’ten yıllar önce bunun farkına varmıştı. Her ne kadar siyasi bir zaferi söz konusu olmasa da ülkenin ekonomisini yabancıların ellerinden kurtarmak için öncelikle bir milli bankanın kurulmasının şart olduğunu gördü. Her ne kadar 1856 da kurulmuş olan ve adı ‘’Bank-ı Osmanî olan bir banka var idiyse de bu banka asla yerli bir banka değildi. Ki kurucuları arasında şu meşhur Rothschild ailesi de bulunmaktaydı.
Abdülaziz milli bankanın temelleri olmak üzere Memleket Sandıklarını kurdurdu. Kime? İleride kendisini tahtından edeceklerin başında olan Mason Mithat Paşa’ya.
Böylece Mithat Paşa Memleket Sandıklarını kurup ilk Türk bankasının temellerini atan kişi oldu(!) Ama Memleket Sandıkları da milli ve yerli değildi. En azından Abdülaziz’in arzu ettiği şekil böyle değildi. Zira memleket Sandıkları da ikisi Müslüman, ikisi Hrıstiyan dört kişilik bir heyet tarafından idare edilmekteydi.
Abdülaziz’in aynı anda demir yolları işine yönelmesi hele de ‘’ Memleketime demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, razıyım. ” Demesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Bu padişah tahttan indirilmeliydi.
Evet…Abdülaziz tahttan indirilmeliydi. Çünkü şeriata aykırı işler yapıyordu(!) Mason Mithat Paşa ve Mason Hüseyin Avni Paşa onu şeriat adına tahttan indirme kararı almışlardı. Nitekim bir saray darbesi ile tahttan indirdiler.
Bir kaç paşanın yapacağı bir iş değildi ama oldu. Hatta öyle ki Padişah Abdülaziz aynı zamanda Halife-i rûy-i zemin olduğu halde şeriatı tamamen ayaklarının altına alarak tahtan indirildikten kısa süre sonra bir çakı ile önce sağ kolunun bilek damarlarını kesti(!) daha sonra da çakıyı -bilek damarlarını kestiği- sağ eline alıp sol elinin bilek damarlarını keserek intihar etti (!)
Bir kaç paşa, bir kaç celladın yapacağı iş miydi? Ama oldu işte.
Buna da oyun ya da tiyatro diyen olmadı. Orta okul ve lise Tarih Ders kitaplarına ‘’ İntihar eden padişah’’ Diye geçti Abdülaziz.
*******************************************************
Yıl 1909.
Osmanlı tahtında Osmanoğullarının en dindarı olan Padişah II. Abdülhamit oturmaktadır. II. Abdülhamit, baskılara dayanamamış ve 1908 yılında meşrutiyeti II. Defa ilan etmişti. Etmesine etmişti ama bu yeni idare şekli bazı yobazların hoşuna gitmiyordu. Bu yobazlar, başlarında Derviş Vahdeti adında biri olduğu halde İstanbul’da yağma ve terör estirmeye başladılar. Sokakta gezen özellikle Rum kadınlarına saldırıp başlarındaki şapkaları aldılar. Meyhanelere saldırıp yerle bir ettiler. Dükkanları yağmaladılar. Hatta peçesiz dolaşan Müslüman kadınlarını bile taciz ettiler. Tüm bu mel’anetleri yaparken ‘’ Din elden gidiyor. Şeriat isteriz’’ Diye bağırıyorlardı.
Üç beş serseri şeriat istiyordu (!) Kimden? Osmanlı tarihinin gelmiş geçmiş en dindar olarak bilinen, tanınan padişahından.
Üç beş serserinin koskoca bir Osmanlı Padişahını tahtından indirmesi mümkün değildi ama bu ayaklanmanın bir sonucu olarak II. Abdülhamit tahttan indirildi.
Yine ‘’Oyun ya da Tiyatro’’ Diyen olmadı. ‘’ Müstebit padişah, kızıl sultanın keyfi saltanatına son verildi.’’ Olarak geçti tarih ders kitaplarına.
******************************************
Yıl 1925
Anadolu’nun doğusunda Şeyh Sait adında biri ‘’ Din elden gidiyor, şeriat isteriz’’ Diye bir ayaklanma başlattı.
Şeyh Said, 13 Şubat 1925 Cuma günü, Piran camisinde verdiği vaazda halka şöyle sesleniyordu:
“Medreseler kapatıldı. Din ve Vakıflar Bakanlığı kaldırıldı ve din mektepleri Milli Eğitim’e bağlandı. Gazetelerde birtakım dinsiz yazarlar dine hakaret etmeye, Peygamberimize dil uzatmaya cüret ediyorlar. Ben bugün elimden gelse, bizzat dövüşmeye başlar ve dinin yükseltilmesine gayret ederim.”
Şeyh Said bu arada, “Emir’ül Mücahidin Muhammed Said El-Nakşibendi” imzasıyla halka yönelik çeşitli beyannameler yayınladı. Ayrıca, direnişe destek vermeleri için Alevi Zaza aşiret reisleri, Kürt bey, ağa ve aşiret reisleri ile Ergani’deki Türk bey ve ağalarına da aynı imza ile mektuplar gönderdi ve onları Kemalist yönetime karşı ortak mücadeleye davet ederek yardım istedi.
Yayınlanan beyannamelerden birinde;
“Kurulduğu günden beri din-i mübini Ahmedi’nin (Hz.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin apaçık dininin) temellerini yıkmaya çalışan Türk Cumhuriyeti Reisi M. Kemal ve arkadaşlarının, Kur’an’ın ahkamına aykırı hareket ederek, Allah (celle celaluhu) ve Peygamberi inkar ettikleri ve Halife-i Islam’ı sürdükleri için, gayri meşru olan bu idarenin yıkılmasının bütün Islamlar üzerinde farz olduğu, Cumhuriyetin başında bulunanların ve Cumhuriyete tabi olanların mal ve canlarının şeriat-ı garrayı Ahmediyye’ye (Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin şeriatına) göre helal olduğu…” hususlarına yer veriliyordu.
Bir başka beyannamede de; “Hilafetsiz Müslümanlık olmaz! Halife memleketten çıkarılamaz! Şimdiki hükümet mütemadiyen(sürekli olarak) dinsizlik neşretmektedir. Kadınlar çıplaktır. Mekteplerde dinsizlik ilerliyor…” şeklinde ifadeler yer alıyordu.
Şeyh Said, Urfa’daki Izoli Kürt aşireti reisi Bozan Ağa’ya gönderdiği mektupta;
“1300 seneden beri Cenabı Hakk’ın Peygamber Efendimizi göndermekle neşir ve tebliğ ettiği dinimizi imhaya çalışanlara karşı harp ilan ettim. Bunda bana yardım edilmezse, cümlece mahvoluruz!”
Şeyh Said, yine Urfa’daki Milli aşireti reisi Halil Beg’e gönderdiği mektupta;
“Şimdiki hükümet Islam Hilafetini, Saltanatı, meşihatı Islamiye’yi (Şeyhülislam Makamı) ve ilim medreselerini ilga etmiş, Evkaf Nezaretini (Vakıflar Bakanlığı) kafirlik maarifine ilca etmiş(çevirmiş), kadınlık mesturunu(örtünme) kaldırmış, zinayı ve içki içilmesini, kadınların yabancılarla dans yapmasını mübah kılmış, bu gibi fuhşiyata mahsus mesela dans salonu, tiyatro, sinema, bar ve umumhane gibi geniş binalar inşa etmişler, Allah (celle celaluhu) ve Resulünün (sallallahu aleyhi ve sellem) dini olan dinimizle istihza(alay) etmekte bulunmuşlar, onların namına olarak ahkamı Islamiyeyi tahkir ve Islamiyetin esaslarını değiştirmişler, erkanı(ileri gelenleri) sarsmışlar, dine karşı ve bu din erbabına karşı ilan-ı harp eylemişler. Allahü Taala din ve Şeriatın intikamını almaya başlamıştır.. himmetinizden muavenet talebinde bulunuyorum, bütün aşiretlerinize bildiriniz.” diyordu.
Şeyh Said, Varto’daki Alevi Zaza olan Hormek aşireti reisleri Halil, Veli ve Haydar Ağalara gönderdiği mektupta da söyle yazıyordu:
“Din-i mübini Ahmedi’yi, kafir olan M. Kemal’in yedi zulmünden tahlis etmek(kurtarmak) gazası niyetiyle susar’a hareket edildi. Bu gaza ve cihadın mezhep ve tarikat tefrik edilmeden, ‘Lailahe illallah Muhammedün Resulüllah’ diyen bütün Islam muvahhidleri üzerinde farz olduğundan, büyük bir gayret ve secaat sahibi olan Müslüman aşiretinizin de şeriat-ı garrayı Ahmediyye’ye ve bu cihad-ı ekbere itba’ edeceğinize itimadım berkemaldir. Ya eyyühel-ensar, dinimizi ve namusumuzu bu mülhidlerin(imansızların) elinden kurtaralım, size istediğiniz yerleri verelim. Bu dinsiz hükümet bizi de kendisi gibi dinsiz yapacaktır. Bunlarla cihad farzdır.”
Şeyh Sait açık açık Kürt Liderlerine . Ya eyyühel-ensar, dinimizi ve namusumuzu bu mülhidlerin(imansızların) elinden kurtaralım, ‘’SİZE İSTEDİĞİNİZ YERLERİ VERELİM’’ Dediği halde bu bir Kürt ayaklanması, değil (!) bir ‘’ Din elden gidiyor, Şeriat isteriz ayaklanmasıydı (!) Tarih ders kitaplarına aynen bu şekliyle geçti.
Musul ve Kerkük sorunu üzerine müzakerelerin başladığı bir döneme denk gelmiş olması, bu isyanın sonucu olarak Musul ve Kerkük’ün elimizden çıkması tamamen tesadüftü (!)
Peki 1924 yılında kurulmuş olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası niçin kapatılmıştı?
Çünkü 7 Şubat 1923 Tarihinde Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi için ‘’ ‘’ DÜNYA İŞLERİNİ CAMİLERE SOKTUĞUMUZUN ACISINI ÇEKTİĞİMİZ YETMEZ Mİ PAŞAM? MİLLİ İŞLERİMİZİ NEDEN YİNE CAMİLERE SOKUYORUZ? VE NEDEN SİZ BAŞKOMUTAN OLDUĞUNUZ HALDE DİNLE, HİLAFETLE BİR DİN ADAMI GİBİ HATTA DAHA İLERİ GİDEREK MEŞGUL OLUYORSUNUZ?’’ Diyen Kazım Karabekir sadece bir yıl sonra ‘’ Din elden gidiyor, Şeriat isteriz’’ Diyordu (!) Dolayısıyla kuruculuğunu onun yaptığı bu parti kapatılmalıydı. Pardon…Kazım Karabekir ve arkadaşları kurdukları partinin gerici ve şeriatçıların yuvası haline geldiğini görünce kendi elleriyle kapattılar(!) daha bir kaç ay önce kurdukları partiyi. ( Tarih kitaplarımıza bu da aynen böyle geçti.)
Devam edecek…
RESİMLER
1- Patrona Halil’in Jean-Baptiste van Mour tarafından yapılmış portresi
2- III. Ahmet
3- Sultan Abdülaziz
4- Mithat Paşa
5- Hüseyin Avni Paşa
6- II. Abdülhamit
7- Derviş Vahdeti
8- 31 Mart Olayı sonrasında bir idam sahnesi.
9- Şeyh Sait.
YORUMLAR
Evet…Abdülaziz tahttan indirilmeliydi. Çünkü şeriata aykırı işler yapıyordu(!) Mason Mithat Paşa ve Mason Hüseyin Avni Paşa onu şeriat adına tahttan indirme kararı almışlardı. Nitekim bir saray darbesi ile tahttan indirdiler.
Bir kaç paşanın yapacağı bir iş değildi ama oldu. Hatta öyle ki Padişah Abdülaziz aynı zamanda Halife-i rûy-i zemin olduğu halde şeriatı tamamen ayaklarının altına alarak tahtan indirildikten kısa süre sonra bir çakı ile önce sağ kolunun bilek damarlarını kesti(!) daha sonra da çakıyı -bilek damarlarını kestiği- sağ eline alıp sol elinin bilek damarlarını keserek intihar etti (!)
Bir kaç paşa, bir kaç celladın yapacağı iş miydi? Ama oldu işte.
Buna da oyun ya da tiyatro diyen olmadı. Orta okul ve lise Tarih Ders kitaplarına ‘’ İntihar eden padişah’’ Diye geçti Abdülaziz.
Anlayana bu satır bile çok şey anlatıyor, anlayana....
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Demekki neymiş efendim??? Sultan Abdülaziz dahi anlamış ki Türk'ün Türk'ten başka dostu yok!!! Buna itiraz istemiyorum. Birde şu söz aklıma geldi! ''' Yiğit düştüğü yerden kalkar!''' Ağabey biz eğer biz olmazsak bizimle daha çoook uğraşırlar. Aklımızı başımıza alıp bir an önce benliğimize dönmemiz Türk kimliğine bürünmemiz gerekiyor.
Aslında darbe girişimi demek içime sinmiyor! Cunta daha akıllıca bir deyim.
Darbe! Düşmanına vurulur!!!
Cunta kalkışması girişiminden hemen sonraki günlerde Sosyal medya da hemen bir spekülasyon yayınladılar! Neymiş efendim? Müslüman Din kardeşimiz Suudi Arabistan Kralı Zırtul Cenap hazretleri talimat vermiş Türkiye ye 450 Milyar Dolar Para aktaracakmışşşşş!!! Yahu o zaten ABD uşağı hiç bize para verir mi? Vermez! Bu söylenti kendisini Türk görmeyip sadece Müslüman addeden zamazingo şahıslar tarafından uydurulmuş bir yalan!!
Devamını mecburiyetten bekleyeceğim.
Yüreğinize sağlık.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Sosyal medyaya bakacak olursan bizim aslanlar levye ile koskoca F-16 yı vurmuşlar. Ben gülüp geçiyorum sadece. Gülüp geçiyorum ama öte taraftan milletin bu denli saf olmasını da endişe ile ile izliyorum. Durum gerçekten vahim.
Selam ve sevgilerimle.
İmanını göğsünde taşıyamayanların elinde din bir oyuncaktır. Gider de, gelir de...
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
Ali Çınar'a ait bir şiir var ki biz onu Ahmet Kaya'nın sesinden şarkı olarak dinledik yıllarca ama şiirin sahibi ALİ ÇINAR ve diyor ki
Ne sen Leyla'sın ne de ben Mecnun
Ne sen yorgun ne de ben yorgun
Kederli bir akşam içmişiz sarhoşuz hepsi bu.
Hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan
Hep sonradan gelir aklıma hep sonradan, sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan.
Ne sen bulutsun ne de ben yağmur
Ne sen mağrur ne de ben mağrur
Hüzünlü bir akşam susmuşuz durgunuz hepsi bu.
Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan, sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan
Hep sonradan gelir aklıma, hep sonradan, sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan.
yani demem o ki bu topraklarda birileri ayaklanmışsa bilin ki o ayaklanmada mutlaka ve mutlaka ingiliz parmağı ve amerikan eli genellersek emperyal bir ateşleyici planlayıcı vardı
80 darbesinin pisliğini, aslını öğreneli şurada kaç yıl oldu, adam ajan memleket yönetti, postal marifeti olmasa da yaparlardı! neyle? seccadeyle!!! aksinı iddia etmek yersiz olur, neden? çünkü; ispatı ortada yıl 2016 elsiz ayaksız bir yeşil yılan gene başrolde.
hiç bir şey göründüğü gibi değil olmadı olmayacak
tek eksiğimiz din ve tarih bilmiyor oluşumuş. Kur'an-ı ipekli muhafazasından çıkarıp okuyalım
tarihi de adam gibi okuyup öğrenelim. yoksa daha çooooook dakotalı hasanlar pensilvanları fetoşlar başımıza Allahsız Allahçılar olarak dikilip " amentüde birliğimiz var" deyip İslamı kiliseye sokacak. Sonrada kendi evladmızı taşlatacak... unutulmamalıdır ki "müslümanın cahillik gibi bir lüksü yoktur.
son bir şey daha :
Atatürk önderliğinde verdiğimiz Kurtuluş savaşıyla ingilamerika yani emperyallerin eliyle yapılan ayaklanma vb. hatta işgal provalarının aynı terazide tartılması kabul edilemez. farzedelim ki karşılaştırdınız ve çıtanın üstüne Atatürk'ü koydunuz sonraki liderler vb. ne yazık ki çıtanın altında kalır liderinize yazık olur karşılaştırmamak akıllıcadır.
Neyse ömrümüz varsa inşallah toz kalktıktan sonra konuşup, sohbet edebiliriz bu konulara dair ki çok isterim.Saygı sunarım
Filiz Şahin. tarafından 8/17/2016 9:58:36 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
En doğrusunu sen demişsin: Müslümanın cahil olma lüksü yoktur.
Selam ve sevgilerimle.