- 555 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tarihseli Köle Ve İmanı 2
Köleci sistemle birlikte, ön ittifakı sürece ait kavramların ve mana anlamasının içi boşaltılmıştı. İçi boşalan kalıp sözcüklere köleci manayı ifade eder yeni anlamlar vermekle geçmişi kararttılar. Köleci kavramlı kodları çözemediğiniz zaman köleci öncesi dönemi anlayamazsınız. Yeni üretilen sözcükler de zaten köleci döneme göre yansımalar olan süreç tutumlarını belirten, köleci yansımalı sözcüklerdi.
Günceli köleci sürecin şartları gereği oluşla şeytanlık kavramı, köleci tutuma isyanlar olmakla köleci ittifaka iman etmemeydi. Şeytan kavramı sadece ön ittifakı tevhide karşı olma anlamında çıkarılmış; özel mülkiyetçi ve rızkların eşitsiz dağılmasına karşı isyan eden yapılar oluşla anılıp anlatılmaya başlamıştı.
Rızkların eşitsiz dağılımına ve özel mülkiyetçi ilişkilere karşı çıkan şeytanlık; ön ittifaklı grup bilinci olmaktan çıkıp, köleci ittifaka isyan eden, köleci imana inanmayan imansızlığıyla; kişi bilincine transfer olmuştu.
Uyumsuzlukları nedenle ön ittifak içinde kovulan şeytan gruplar da diğer melek gruplar gibi sosyo toplumsa evrim geçirmişlerdi. Özel mal mülk edinme kavramı olan kişi sel mal mülk edinmeli kutsama eylemleri, şeytan gruplar içinde de baş göstermişti. Yani şeytan grupların da özel mal mülk sahibi olan köle ve efendileri de vardı.
Köleci sistemle birlikte iman ön ittifaklı totem grup imanı olmaktan çıkmıştı. Yani bir tevhidi oluşumun içine katılım vermekle; topluluk imanı, grup imanı olan iman şimdi kişilerin imanıydı. Bu iman çift karakterliydi. Köleci iman ön ittifaka ve ön ittifakın ortaklaştırması olan gruptu atalar yolunun tevhitçi imanına karşıydı.
Yani atalar yoluna şiddetle karşıydı. Gelenek, adet üzere olan ortaklaşan adetten doğan adil ve adli oluşla adalet; totem dönemden beri süregelen grubuyla ortaklaşmaydı. Ve ön ittifakı tevhidin gruplar arası ortaklaştırmasıydı. İşte atalar yoluna karşı oluş deyimi buydu. Ve atalar yoluna karşı oluş ilk kez bu süreçle, bu anlamda kullanılmıştı.
Ön ittifakın kendi hükmü şahsiyet sahipliği (tüzeldi sahipliği) altında olan malı, mülkü kişilere verip; ittifakın ortak malını mülkünü kişilere, kaptırmıyordu. Ön ittifaka ait malın, mülkün; kişilere ait mal mülk olmasının düşünceci mana anlaması olacak imanı alt yapılar; ön ittifaka karşı oluşturulmalıydı.
Ön ittifakın kişisel, özel mülkiyete karşı gösterdiği dirence karşı, karşı direnç malın mülkün sahipliği ön ittifakın değil ilahlar gibi kutsanmakla, kararlarına saygı duyulan kişi sel efendiler olan El’indi. Ya da mamonundu. Mamon ya da El mal mülk sahibi olmak isteyen kişilerden başkası değildi.
"Kişisel mülkiyetçi mana anlaması"; yaygın mana gücü kapsamındaki parçalı mana gücü üzerine bindirilişle, eşletilmeliydi. İşte mamon ya da El; yaygın mana gücü etkili parçalı salınım eşliği üzerine modüle edilen; ortaklaşa olana karşın, kişisel mülkiyetin kutsamakla özel mülkiyetin meşru edilmesiydi.
Yaygın mana gücü üzerinde eşletilen yeni mana anlamasına göre mamon malın mülkün sahibiydi. Kararları tartışılmaz olan, mana anlaması içindeki Mamon; malını mülkünü istediği kişilere istediği kadarla, verirdi. Mamon dilemediği kişilere de malı mülkü vermezdi. Ya da kısardı.
Mal mülk mamonun olup insanlara dağıtılmakla; "değer yaratan, servetleri oluşturmakla üreten güçten olan emeğin" üzeri örtülmüştü. Mal mülk mamon, takdirinde olan bir "rızk" olmuştu. Artık rızk kavramında ne emeği görebilir, ne emeği anlayabilir ne de emeğinize sahip çıkabilirdiniz.
Bu ilizyonlar nedenle insan kendisine ve emeğine yabancılaştırılmıştı. Oyun burada oynanmış; zihinler burada uyuşturulmuştu. Bu uyuşmanın etkisi doğrultusunda olan düşünceler meşru olacaktı. Mamonun konuşması özel mal mülk sahibi olan kişilerin konuşmasıydı. Adalet mülkün temeliydi.
Adet oluş üzerine adli ve adil ve adalet olan köleci zihniyetin "adet oluşla gelen" bir "geleneği" yoktu. Bu çok büyük bir paradokstu. İşte adet olmayı, geleneği; mamonla başlatmanın gayreti olan köleci sistem; adaleti de mülkün temeli yaptığı, özel mülkiyet iyeliği üzerinde başlatmıştı.
Efendiler gibi köleler de, "yaygın mana gücü içinde alınan parça mana anlaması üzerine kendi sınıfsal düşüncelerini monte etmekle her iki sınıf çatışması bu mamoncu mana anlaması üzerinde dile getirilecekti.
Bu adaletin temelinde mülk sahibi oluşla çalışmama vardı. Malı mülkü olmayanlar da (köleler de) rızkını efendilerin mülkü üzerinde çalışmakla nasiplerini arayacaklardı. Bu nedenle mülk sahibi olamamakla kölece çalışma vardı. Efendiler tüm gayret çabalarını ve tüm emeklerini; sahibi oldukları malı mülkü elerinde tutmanın zulümüyle, zalimliği olan beyhudeliğin üzerinde yoğunlaşacaklardı.
Köleci iman ve köleci tanıklık kişiseldi. Köleci iman; baştan beri (meşru olan geleneği oluşturma gayretiyle söylenen söz) rızkların eşitsiz dağıtıldığına inanmaktı (bu emeği kutsamak yerine, emeği unutturan rızk kavramını kutsamaktı).
Köleci olan kişi imanına göre mülkün sahibi; ilahlar temsilcilikli ortaklıklar olması yerine; mamon takdirli tekil olan mananın sahipliği olmasıydı. Köleci olan kişisel imanlı kişilerimiz de bu imanla bu yazgıya boyun eğip, boyun eğmenin tevekkülünü gösterecekti. Şimdiden sonra, tüm olumlu yada olumsuz yansımalar burada türeyecekti.
Ön ittifaklar içinde, ön ittifakın imanına karşı çıkan hiç bir kişi yoktu. Neden? Kişilerin ön ittifak imanına karşı çıkmamaları, sürece karşı çıkamadıklarından değildi. Kişiler hiç bir şeyin yoksunu değildiler. Olan bir zarar ziyan tehdit hepsineydi. olan bir iyilik yarar da hepsineydi. Bu nedenle herkes aynı iman içindeydi. Ve kimse imana karşı gelmeyi akıllarına bile getiremiyordu.
Ön ittifak içinde ayrılan şeytan gruplar ön ittifakın tevhidi olan imanını kabul etmiyorlardı. Bu adet olan ortaklaşma geleneğini reddeyiyor anlamına değildir. İttifakı tevhidi reddeyiyor kendi totem emsleğini öne çıkaran bir eğemenleşmeyi istiyorlardı. Değilse şeytan gruplar da (ittifak içinde kovulmuş gruplar da) ortaklaşa bir komün hayatı içindeydiler.
Köleci sistem iman sorunu yaşıyordu. Mülkü olmayanlar, yoksulluklar, sefaletler mülkün tasallutu olan imanı yadsıyorlardı. Köleci iman ve köleci tevhit köleci iman üzerinde ittifakı amaçlamakla köleci sistemin getirdiği tevhit ön ittifakın tevhidi gibi değildi.
Ön ittifaklarda kimsenin özel malı mülkü yoktu. Köleci dönemde kimi kişilerin malı mülkü olmakla geniş kesimler malsız mülksüz köleydi. Bu nedenle köleci dönemin imanszıları varken ön ittifakın imansızları yoktu. Eşitlikti eylemsellik bozulduğundan ön ittifaklı tevhidi iman da bozulmuştu. Köleci sistem bu bozulmuş imanın üzerinde insanları köleci imanın tevekkülcü tevhidine çağırıyordu.
Köleci iman bu eşitsizlikle, köleci tevhitli imanı sağlayamıyordu. Köleci iman birliğini sağlayamamaları nedenle; köleci sistemin inşacıları " biz isteseydik herkes iman ederdi" diye, asıl konuyu geçiştirişle Mamon’u sürecin içine konuşturuyorlardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.