Şimdiye kadar hiç kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır. -- samuel johnson
seng
seng
@seng

Musallat - Esrar-ı Cin 1. Bölüm

13 Ağustos 2016 Cumartesi
Yorum

Musallat - Esrar-ı Cin 1. Bölüm

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1346

Okunma

Musallat - Esrar-ı Cin 1. Bölüm

Musallat - Esrar-ı Cin 1. Bölüm

"Eeee. Gitmeyecek misin hocaya?"

"Ne bileyim ya. Tam gidecekken hep sıkıntı çıkıyo. Kararsızım. Bu gece de saçma bi rüya gördüm. Telefonda seninle konuşuyordum. Yani başta fark etmemiştin ama sonradan sen olmadığını anladım. Sesin değişti. Seni hiç bırakmayacağım falan dedi. Şoka uğramış gibiydim felaket korktum ama. Uyanmaya çalıştım rüyada olduğumu anladım. Ama nafile. Rüya gibi değil de sanki gerçekten uyanmaya çalışıyormuşum gibiydi. Faydasız. O bırakmadan uyanamıyorum işte."

"Zaten kaç gündür uyku düzenin de bozuldu."

"Aynen. Sabahı bekliyorum uyumak için. Güneş doğsun uyurum diyorum ama gözümü kapattığım anda garip suretler, şekiller... Zar zor uyuyorum sonra bir kaç saat geçmeden uyanıyorum. Artık çok sıkıldım." dedikten sonra sigarasından son dumanı alıp söndürdü. Dumanı verirken, "Nereye kadar böyle devam edecek ki..." dedi.

Zehra, "Şimdi bunları boş ver. İşe geç kalacaksın." deyip Emrah’a ceketini uzattı.

"Doğru ya. Bir de patronla uğraşmayayım."

*

Saat 24:00’ı gösterdiğinde Emrah ofisten çıkmış tenha bir yolda yürüyordu. Sigara yaktı. Bakışları yerdeydi. Mahallenin ortasındaki sokak lambasının önüne geldiğinde durdu. Sağa sola bakındı. Arkasından biri geliyor gibi hissetti. Ama kimse yoktu. Yürümeye devam etti. duvarları çökmüş evin önünden geçerken yıkıntı birikintilerinin üzerinde oturan erkek ile kadını gördü. Kadının yüzünde abartı makyaj vardı. Erkeğin de sakallarından yüzü gözükmüyordu. Emrah önlerinden geçerken bir süre süzdüler. Emrah biraz hızlanıp oradan hemen uzaklaşmak istedi. Mahallenin başına geldiğinde arkasını dönüp yıkıntıların olduğu yere baktı. Kimse yoktu. "Hay anasını..."

Eve geldiğinde odasına geçip ışığı yakmak için anahtarı indirdi. Lamba yanmadı. Salonun lambası yanıyordu. Mutfaktan mum alıp geldi. Dün geceden kalma boş sigara paketinin üzerine mumu yakıp biraz damlattıktan sonra mumu kutunun üzerine dikip sabitledi. Mumu ortadaki sehpanın üzerine koydu. Sırtüstü yatağına uzanıp sigara yaktı. Bakışlarını duvara sabitleyip düşüncelere daldı. Bu işten nasıl sıyrılabileceğini düşünüyordu. Mutfaktan ayak sürüme seslerinin geldiğini duydu. Nefesini tutup bir süre dinledi. İçeride biri geziniyor gibiydi. Pek umursamadı. Artık alışmıştı. Sigarasına devam etti. Göz kapakları ağırlaşmıştı. Üzerini değiştirmek için kalkarsa uykusunun açılacağını biliyordu. Sigarasını söndürüp gözlerini kapadı.

Mutfaktan gelen ayak sürüme sesleri odanın girişine doğru geliyor gibiydi. Rahatsız olmaya başlamıştı. Gözleri kapalıyken fark edebildiği mum ışığı bir ara kırıldı. Sanki önünden biri geçti. Saniyelik bir karaltı oluştu. Hemen gözlerini açıp sol tarafına baktığı sırada baş ucunda kara çarşaflı yüzü seçilmeyen birinin durduğunu gördü. Emrah’ın başına doğru yüzünü yaklaştırıp anlamsızca bir şeyler söyledi. Emrah korkudan buz kesilmişti. Hareket edemiyordu. Yorganı sıkıca kavradı. Alt dişleri üsttekilerle kenetlenmiş gibiydi. Bağıramadı. Kara çarşaflı şey bakışlarını Emrah’ın yüzünden ayırıp yatağın yanından kapıya doğru giderken mum devrildi. Emrah irkilerek gözlerini açtı. "Kabusmuş. Oh be." deyip doğrulduğu sırada bu sevinci yarıda kaldı. Sehpanın üzerine baktığında mumun yarıya inip devrilmiş olduğunu gördü. Mumun ateşi sehpanın cilasında simsiyah bir is oluşturmuştu.

Kalkıp mumu düzeltti. "Uyanmasak yancaz a.... Tövbe tövbe ya."

Odasının siyah perdelerinin arasından içeri sızan gün ışığını görünce hayrete düştü. Hemen telefonunu alıp saate baktı. - 09:50 -

"Nasıl olur ya! daha iki dakika olmadı uyudum uyandım."

Emrah kendi kendine söylenirken zil çaldı. Kıpkırmızı olmuş gözleriyle kalkıp kapıyı açtı. Gelen Zehraydı. Elindeki poşeti gösterip, "Bak sıcak poğaça aldım. Peynirin vardı dimi?" İçeri geçip oturdu. Emrah karşısına oturup, "Beklemiyordum seni?"

"Nasıl beklemiyordun hayatım? Dün gece dedin ya sabah gel diye."

"Ne zaman dedim be!" Emrah’ın gözleri büyümüştü.

"İşten çıkınca bize uğradın ya bahçede konuştuk hani. Hayatım iyi misin!? Korkmak üzereyim!"


Emrah bir kaç saniye pencerenin önündeki siyah perdelere daldı. "Allah’ım sen bizi koru. Zehra ben dün gece işten çıkıp eve geldim hemen. Çıkınca da seni arayıp eve geçiyorum dedim o kadar."

Zehra da korkmuş bir şekilde, "Dün gece beni aramadın ki..."



(Devam edecek)

Bahattin BERKDİNÇ

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Musallat - esrar-ı cin 1. bölüm Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Musallat - esrar-ı cin 1. bölüm yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Musallat - Esrar-ı Cin 1. Bölüm yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
25.11.2016 14:13:41
Gizem,korku ... Severim .. güzeldi..

Sevgilerimle...
Mehmet Ali Akça
Mehmet Ali Akça, @mehmet-ali-akca
25.11.2016 14:05:17
Heyecanlı,, acaba hala rüyanın içinde mi?
Mum olayı hala rüyada olduğunu gösteriyor gibi. Uyanmasak yanacaz dediğine göre uyandığında mum hala yanıyor. Sabaha kadar yandıysa eğer değişik bir mum olsa gerek herhalde. Ya da birileri muma da mı müdahale ediyor..
Heyecanlı güzel bir hikaye... Devamını okumayı isterim.
Filiz Şahin.
Filiz Şahin., @filizsahin-
25.11.2016 13:13:59
BİZ BU HİKAYENİN 2. BÖLÜMÜNÜ OKUMAMIŞ MIYDIK, YANLIŞ HATIRLIYORSAM ŞAYET DEVAMINI YAZACAK MISINIZ?
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.