- 635 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇALIŞ SAHİLLERİ
ÇALIŞ SAHİLLERİ
Çalış’ da en büyük zevklerimden biri de sahide bulunan ahşap terasda gün batımını seyrtmek olmuştur. Akşam saatlerinde güneş; denizin içerisinde bulunan dağların arkasından yavaş yavaş kaybolurken; önce parlak bir gri renk düşer havaya ve suya. Sudaki dalgalar kıvrım kıvrım oynaşan gümüş renkli balıklara benzer bir zaman. Daha sonra renk kızıllaşır ve sevgilinin saçları gibi düşer denizin üstüne. En sonunda bir renk cümbüşü dans eder gökyüzünde. Kahverengi, mor ve kızılın her tonu tüm tabiatı kaplar. Dağlar, taşlar deniz ve gökyüzü: alev alev yanıyormuşçasına kızarır ve sonunda güneş tüm haşmetiyle kaybolur dağların arkasında. Bu olağanüstü olay vuku bulurken çoğu insanın kameraları ve fotoğraf makinaları vardır ellerinde. Bu güzel anı ölümsüzleştirmek isterler.
Gün batımından sonra insanlar yavaş yavaş dağılırlardı ve çoğu insan sahil boyunca dizilmiş restoranlara çekilirlerdi. Restoranların menülerinde en çok Akdeniz’in taze balıkları vardır. Saatler ilerledikçe alkolin etkisi göstermeye başlardı kendini. Müzük sesleri, bağırma ve çağırmalar karışırdı dalgaların sesine. Bir süre sonra yollarda dans eden yabancı gençler ilişirdi gözlere. Bu gençlerin bir arada koru halinde şarkılar söylediği de olur kimi zaman. Yaşlıların bu gençlere eşlik ettikleri de görülürdü sıklıkla. Bazı günlerde bu durumun sabahın ilk ışıklarına kadar sürdüğü de olur. Akşamın ilerleyen saatlerinde türk gençleri çıkardı ortaya. Bir turist bayanı tavlamak için olmadık şeyleri yapardı gençlerimiz. Mahcup ve utangaç olanlar ise uzun süre takip ederlerdi gözlerine kestirdikleri kızı. Onların kendi Ayhan Işık bakışlarını fark etmelerini beklerlerdi sabırla. Pervasızlıkla kıza sarılıp, hatta onu öpmeye kalkanlar da olurdu. Bazıları da gülünç durumlara düşecek şekilde yol ortasında dans etmeye çalışırdı bu yabancı dilberlerle. Kızı tavlayabilenlerin keyfine diyecek yoktur doğrusu. İşi başarır başarmaz kızla beraber ya bir diskoya, ya da bir türkü bara dalarlardı.
Bir de seyyar satıcılar vardır sahil boyunca. İnsanlara kene gibi yapışırlar, bir türlü yakalardan inmez. Çoğu insan sırf onların ellerinden kurtulmak için ucuz bir şeyler alırlar çoğu kez. Çiçekçi teyzeler dolanırdı sahil boylarında. Demet demet çiçekler satarlardı bu teyzeler. Avı için pusuya yatmış tilkiler gibi müşteri kollarlardı. Kime ne satacaklarını çok iyi bilirlerdi. En iyi müşteriler yabancı kızlarla sarmaş dolaş gezinen türk gençleriydi. Bu gençler içlerinden küfür de etseler çiçek alırlardı arkadaşlarına kibar ve zarif görünmek için. Hele çiçekçi teyze anlarsa müşterisinin paralı olduğunu bir kaç kişiye verebileceği çiçeği tutuşturuverirdi kızın eline. Bir de cesaretsiz türk gençleri gezerdi sahilde. Bunlar genellikle bir bankda ya da palmiye ağacının altına oturup bira içerler, belki bir kısmeti çıkar umuduyla ilgisiz gibi görünerek gelip geçenleri seyreder, umutla kendileriyle ilgilenecek birilerini beklerlerdi.
Sahilde bulunan şezlonglarda oturup mehtabı seyrederek romantizmin doruğuna çıkmış çiftler de vardı kumsalda. Bu çiftler bir süre sonra etraflarında kimseler yokmuş gibi rahat hissederlerdi kendilerini.
Nuriye isimli romanımdan bir bölüm.
Davut Tunçbilek/ Keskin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.