Şehirin en çiçekli ağıdı..
Her sabah başka bir şehir uyanırdı yüzünde. Yolculuklar biterdi güneyde, işcilerin elleri yumuşardı. Ben o şehirin vatandaşıydım işte. Yorgun gözlerindi evim. Emektin sen, emekti şehir. Gelmezdi güzel şeyler apansız. Yerin altından yükselen bakır işcilerin çekiç sesleri, genç kız hayallerin nakşedildiği dikiş makinaların mırıltısına karışırdı. Aşıktım vapurun denize çaldığı ıslığa. Turkuaza ayrı aşıktım. Denizin dalgaları dudaklarımın kıyısına vururdu akşamları. Öptüğün yerden doğururdum kendimi yeniden. Soluk soluğa özlüyorum şimdi. Bir fabrika işcisinin yarım izmariti değerinde artık nefesim. Yandığım yerden idare ediyorum kendimi. Bugünlerde boynunu bükmemeye yeminli dağ menekşelerine özeniyorum. Baharın askerleri diyorum onlara, keşke kurşuna dizseler beni.
Kanımdan karanlığım aksa.. Kaybolsa karanlık.
Karanlık..
Yalnızlığım karanlığı ezberletti bana.
Çay ve sigara içerek karanlığın ibadetini yapan adamlar tanıdım. Mürekkeple ovuyorlardı acılarını, şiirler açıyordu gözlerini sabaha.
Çok şiir büyüttüm kucağımda.
En son çingenelerin saçlarını taradığı kaldırımlarda bıraktım veledi zina hıçkırıklarımı.
Suya değen yalın ayak çocukların gülüşlerinde vaftiz ettim masumiyetimi.
Bir temmuz sürekli tutmasaydı ellerimi, yağmurla evlenecektim. Sonbahara adayacaktım bakire düşlerimi.
Gittiğinde emek kokan şehiri satmıştın şeytana. Kaybettim yolumu sonra. Çünkü ben sevdânın körü, acının sağırıydım artık. Şimdi ise yarınlarımın topalıyım.
Biliyor musun, hayat çok cömert. Yarım bir kalbe karşılık tam bir acı veriyor geri.
Keşke yılları oyup sesimi saklayan bir adam sevseydi beni. Saçlarımı ipek yastık bilseydi. Keşkeler de terk etsindi beni artık. Gün ışığına emanet ediyorum sevmelerimi.
Hoşcakal güneş!
Merhaba karanlık!
Yine ben geldim..
✒T.Y.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.