- 1139 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ÇOK SICAK...
Merhaba,
Hep senin yüzünden bu pişmeler. Fıss fıss sıka sıka deldin dünyanın takkesini.
Çok sıcak yine buralar, çok sıcak...
Dün bildiğin gibi bana acıyın ama ben güçlüyüm havalarından çaldım söyledim yine. Bozuk diyalektimle uzun cümleler kurdum. Galiba fazla yormuşum dilim gibi içimdeki makineyi de. Su kaynattı bu sabah. Sabah diye öğleye doğru uyandım zorunlu olarak. Densizin biri yine cep telefonuyla görüşmek için bizim apartman boşluğunu seçmiş,karşısındakine avaz avaz hönkürüyordu . Neden bu duyulma merakımız?.. Bu kadar mı acınasıyız aslında? Tamam, tamam öyleyiz. Yine edepsiz edebileştim. Gözümün birini açar açmaz cep telefonundaki muhtemel ihanet hikayesine düşürmeseydim de iyi kalkmayacaktım aslında. Dünün o bol acılı hint dizisi repliklerini sıraladıktan sonra durmalıydım;ama yapmadım. Bir de seninle konuştum sabaha kadar. Fazla geldi ... Uyandığımda kafamın üstünde çirkin bir deve geviş getiriyordu yine. İçki içmeden akşamcı kafası benim gibi yaşlanmaya başlamış bir bünyeyi yoruyor artık.
Bu gün yine sana laf yetiştiremeyeceğimi tahmin etmen çok zor olmamıştır. Bu yüzdendir efenim bu kalbim kadar beyaz (!) sayfaya döktürdüklerim. Dedim yine mahrum kalma benden.Özlersin. Şöyle iki satır altı parmak gevezeleneyim.
Bir ara ne oldu biliyor musun? Sabahki adamı umarım o hatun aldatmıştır derken yakaladım kendimi. Sırf benim güzellik uykumu hayvani bir ses ve konuşma adapsızlığıyla dağıttığı için. Sonra; sağımı solumu dövmesin diye saklamak zorunda kaldım. Ben ne ara bu kadar vicdansız oldumlara bıraktım kendimi bir süre. Şu sıralar bunu çok yapıyorum aslında. Vicdansızlık işini yani. İçimde bir katil o masum, kandırılmaya müsait merhametli insan yavrusunu katletti galiba. Sokaklarda dilencilere hakaret eder, yok canına beş cocuk yapmış kadınları öldüresiye dövmek ister oldum. Yerdeki pet şişeye tekme atan çocuğa nasihat etmek yerine kulağını çektim geçen hafta. Nasıl ağladı. Ağlayınca daha da kızdım. Bu sefer ana babasına sövdüm, öğretmenine sövdüm. Yok vallahi. Gerçekten sövdüm. Hemde yüksek sesle. Çocuğun rezil olması, neydi o eski kelime "izzetinefsi"nin incinmesi beni hiç rahatsız etmedi. Ben o bin nasihatin karşılığı musibetin ta kendisiydim.
Hani geçenlerde "fazla düşünüyorsun. dünyayı ittirerek çevirenler düşünmeyenler" demiştin ya, o geldi aklıma. Belki onlar kıymetli bu dünya için. Belki kendime farkettirmeden kabartma tozu yutturduğum egom ve şu çok övündüğüm kafatasımla belki de o kadar kaliteli düşünme işi çıkaramıyorumdur. Çünkü düşünsem illa bulurdum pozitif birşeyler şu vicdansızlık artçılarıma. Kim bilir belki de bulmak istemiyorum. Kimbilir belki de ben çizgi filmlerdeki o gerçek kötüyüm.
Çok sıcak...
Yine yanıyor buralar. Sıcak binaların arasında sinsi bir yılan gibi geziyor. Kement gibi dolanıveriyor boynuna. Sıkıysa çıkar... Herkes hayalet gibi... Tepkisizler kol kola geziyor yürüyüş yolunda. Dükkanların klimalarındandan akan sular yollara işiyor.
Ev de aynı. Erotik film kostümleri gibi parça pinçik, kısa ,çıplak ne varsa ortalıkta duruyor iki haftadır. Saat başı ev defilesi sunar gibi üst baş değiştiriyorum. Artık terim bile kokmaz oldu. Çünkü artık yiyerek değil su içerek yaşıyorum. Geceleri işkenceye döndü iyice. Sana bahsettiğim üst kat komşum hayatında büyük bir değişiklik yaptı. Nargilesi artık çukulatalı. Balkona çıkmak şöyle dursun, kapısını açık bırakıp içeride yatmak bile hafiften kafa yapıyor. Hele o aptal ses...Her fokurdatışında nargileyi icad edenden başlayıp...
O da yalnız biliyorum ... O da ne kadar küçük olduğunu kabul etmek istemiyor dünyada, dikkat çekmeye çalışıyor herkes gibi.
Mutfak tezgahında parmağıma kafa tutan karınca da böyleydi. Egosu boyunun bin katı. Tırnağımdan tutsa al aşağı ediverecek gibiydi halleri...
Onu nasıl da büyük bir saygıyla izlemiştim...
Ama telefonlu adamı, haylaz çocuğu, üst kattaki kafası dumanlı zatı aynı saygıyla kabullenmek gelmiyor içimden.
Yine contaları gevşemiş su borusu gibi tıngırdıyorum. Şu senin benden daha çok konuştuğun, söze girecek olsam elinle ağzımı kapadığın günleri özlüyorum sanırım.
Beni bu kadar boş bırakma. Boşluk düşündürtüyor. Düşünmek beni sevimsiz bir gevezeye çeviriyor. Kafamın içinde ya da dilimin dönebildiği heryerde...
Geçen hafta sipariş ettiğin çerçeveleri takip et. Zaten nasıl güveniyorsun şu internetten alışverişe bilmiyorum. Ya eksik geliyor ya geç. Ah aklımdayken sokak köpeğine dikkat et. Bana gönderdiğin resimden belli.Doğurdu doğuracak. Hayvanın melez olduğunu farketmezler, sütten kesilmeden çalarlar, sonra dana kadar olunca atarlar sokağa; telef olur yavrucaklar. O kadar sene mahallece baktınız yavrularına da bakın bi zahmet.
Seni seviyorum biliyorsun değil mi?
Bil.
Görüşürüz.
YORUMLAR
Olağanüstü etkili, okurken sık sık tebessüm ettiren, akıcı, duru bir yazı okudum kaleminizden. Eskiden gazetelerin pazar dergileri olurdu, şimdi de var mıdır, şu internet icat edilip memleketimizden, oradan da evlerimize, iş yerlerimize, hatta ceplerimize girdiğinden beridir, gazete filan okumuyorum, netten takip ediyorum. İşte bu pazar dergilerinde güzel, hoş, eğlenceli, hayattan kesitler yayınlanırdı, zevkle tebessüm ederek okunurlardı.
Umarım yakın zamanda dönersiniz buraya, ara vermeye devam ederseniz, öyle sanıyorum ki, önceden burada eklediğiniz yazılarınızı okuyacağız, ki benim için büyük bir eksiklik oldu bu yetenekli kalemi keşfedip, ardından kaybetmek...
Sağlıcakla.