YORUMLAR
Misafirlerin ve torunların meşgalesinden öykülerini kaçırmışım... matbaa ilk kez, 1493 de, Yahudiler tarafından2. Bayezit döneminde getirilmiş ve daha sonra Rumlar ve Ermeniler de kendi matbaalarını kurmuşlar. 250 yıl sonra Lale devrinde de İbrahim Müteferrika ilk ARAP ALFABESİ BASAN matbaayı kurmuş (1728). Şimdi burada benim söyleyeceğim bir şey var...Derler ki matbaa bize geç geldi. Bu yüzden kitap okuyamadı bu millet, cahil kaldı. Bu iddia bana çok saçma gelmiştir hep, Osmanlı'da milyonlarca kitap basılmış olsaydı sanki okuyan olacakmış gibi... Ne dersin...
iki kisi konusurken ucuncuye susmak duser
sanki kem nur bey kardesim kendini ifadeden savunmadan aciz
edepli edebinden susar
edepsiz susturdum sanir
susuyorum
gulesenek orcan tarafından 8/12/2016 5:19:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
gulesenek orcan tarafından 8/12/2016 5:20:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
Sevgili Kemal.
Biz bu millete öykünün ne olduğunu anlatamadık bir türlü.
Anlatamadığımız içindir ki böyle ukalalar çıkar ve '' Kemal Bey ! Öykünüzdeki kişilerde sanırım bir karıştırma olmuş. Tarihi gerçek olarak Osmalı'da ilk matbaayı kuran Yahudi David ve Samuel İbn Nahmias'dır. Aynı aileden Abraham Franko'nun ortaya çıkması ta 1640 yılında olmuştur. Öykünüzün daha gerçekçi olması için bu hususa daikkat etmenizi tavsiye ederim'' Yazacağına amatör b,ir ruhla kaleme alınmış bir yazıya '' ''niho hoh hoh hoh haa haaayt..'' diye yorum yazar. O da yetmez bir de seni tanımadan, bilmeden yeni Osmanlıcıkla, padişahçılıkla itham eder.
Takma kafaya. Güzel yazıydı.
Selam ve sevgilerimle.
gulesenek orcan
ulan ne ipne adammissin topitop herif
herifmisin kari mi o da belli degil semitist sami biberton
Kemnur
1493 YILINDA İSPANYA'DAKİ TORİNO KENTİNDEN YAHUDİ KATLİAMI NEDENİYLE KAÇARAK İSTANBUL'A GELEN SALVATORE ABRAHAM NAHMİYAS OLDUĞUNU YAZIYOR. BEN DE ÖYKÜYÜ BU BİLGİYE DAYANDIRDIM... ÖYKÜDE MATBAANIN KURULDUĞU TARİHİ VERMEDİM VERDİĞİM 1495 TARİHİ İSE ADAMIN İŞİ KOTARDIKTAN SONRAKİ KEYFİNİ ANLATTIĞIM TARİH...BU KEYİF ELBETTE MATBAA İŞLERİNİN RAYINA OTURDUKTAN SONRAKİ TARİH OLMALI. YANİ MATBAA BİR YIL ÖNCE DE, İKİ YIL ÖNCE DE KURULMUŞ OLABİLİR. DİKKATLİ BİR OKUYUCU BUNU ANLAYABİLİR... SAYGILAR
Kemnur
gulesenek orcan
sami biberoğulları
niho hoh hoh hoh haa haaayt..
sayin kem nur bey kardesim..
13 aralik bindortyuzdoksanucde
david ile samuel ibn nahmias
yakup ben asher'in..
arba'ah turim..
adli eseri istanbulda bastiginda
cok af buyrun ama.. sizin abraham
henuz annesinin karnina dusmemis..
babasinin.. degil de.. dedesinin dedesi yaninda geziyordu
yine de ucyuz yil sonra osmanli matbaa ile tanisti martavalina son verir
yeni osmanlici
padisahci yaklasiminizla..
bindortyuz doksanbes gibi rakamla
iki sene yanilmayla iyi tutturmussunuz tebrikler..
dayim olsun kalem..
Kemnur
Yorum üslubunuzu siz beğendinizse benim için sorun yok.
Abraham da benim değil, İspanya'dan kaçıp gelmiş bir Yahudi sadece
VE BEN YENİ OSMANLICI FİLAN DEĞİLİM, SADECE AMATÖR BİR YAZARIM VE AMATÖRLÜKLE İLGİLİ KUSURLARIMIZI TOLERE EDEBİLİRİM niho hoh hoh hoh haa haaayt..GÜL ESENEK ORCAN BEY kardesim.....
sami biberoğulları
Aslında iki kişi arasındaki konuşmaya pek müdahil olmam ama burada karışmadan edemedim. Çünkü bu Gülesenek Orcan adlı vatandaş benim yazdığım bir yazıya da ( Hayatta en hakiki mürit nedir? ) aynen böyle ''niho hoh hoh hoh haa haaayt..'' ile başlayan bir yorum yazmıştı.
Kendisini pek sevdim ben. Neden mi?
Benim biliyorsun %90 oranında zihinsel özürlü bir oğlum var Yunus. Yunus konuşamaz, bir şey söylediğin zaman anlamaz ama bazen mesela '' Yunus, oğlum, nasılsın bakayım?'' derim, bana ''niho hoh hoh hoh haa haaayt..'' diye gülerek cevap verir. Tıpkı bu Gülesenek Orcan gibi.
Biliyorum sen Yunus'u çok seversin. Bu Gülesenek Orcan'ı da sev. Bizim Yunustan bir farkı yok onun da.
''niho hoh hoh hoh haa haaayt..'' ))))))))))))))
sami biberoğulları
Gülesenek Orcan'a bey demişsin. Bey mi bayan mı belli değil henüz.
''niho hoh hoh hoh haa haaayt..''
Bedri Abi ne demiş? Seni okumayı seni okumayı seviyorum. . .
Başka bir duygu olsa gerek senin yazılarını okumak Kemnur Abi. İnsanın içine işliyor, hatta tıpkı bir çocuğun pamuk helva yiyişi gibi.
Önce gözüne takılıyor.
Almam gerekir diyor. Sonra yemeliyim. Bazısında gülerken azına burnuna bulaşıyor, bazısında ağlarken göz yaşına sarılıp birlik olup akıyor. Hani az önce pamuk helvaydı sen.
Kemnur
Davidoff
Hocam, emin olun ki sizlerde benim için değerlisiniz.
Yazmış olduğunuz her satırı kaçırmadan okumalıyız derim.
Teşekkür ederim.
Gerçekten güzel bir kurgu ve anlatımdı.
Özlemişim yazılarınızı.
2'inci Bayezid'in Amraham'la konuşması
ne kadar geri bir düzende yaşanıldığını gösteriyor.
Oysa halkımız o zamanlardan başlayarak matbaada kendi harfleri ve diliyle
yazıp okusaydı. bambaşka bir ülkede yaşıyor olacaktık.
tebrikler,
selamlarımla..
Kemnur
Can Dost !
Tasvirler yazının garnitürü gibidir.
Tabii senin yaptığın gibi güzel olursa...
Hani bir söz vardır:
"Her şerde bir hayır vardır" diye.Bu yazıda olduğu gibi.
Seviyorum seni okumayı...
Dinleniyor, düşünüyor rahatlıyorum emin ol...
Selamlarımla.