- 832 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KIBRIS DAVAMIZI NASIL KAZANIRIZ (PROJE)
Bu yazı "Cephede kazanıp masada kaybetmek" yazgımızın sona ermesi için örnek bir diplomasi dersi olarak kaleme alınmıştır.
"Cephe de kazanıp masada kaybetmek!" Bilge Kağan’dan beri böyledir. Ordu kazanır. Siyasetçi iade eder. "Bizans Oyunu" ve "Şark Kurnazlığı" Birleştiler ve koca Osmanlı’yı sırtından vurdular.
Ama Kıbrıs’ ta öyle olmayacak. Artık onların önüne üç kart açma zamanı geldi. Gözlerinin yuvalarından fırlayacağı muhakkak. Bizim o şanlı(!) ve soğukkanlı Hariciyecilerimizin de şapkalarını önüne koyup şöyle bir düşünecekleri de muhakkak. Ve bizim siyaset üstüne doktora üstüne doktora yapmış akademisyenlerimizde mutlaka düşünecektir.
Birinci kart şöyle açılacak. Kardeşim sen Türk’lerle Kıbrıs’ta beraber yaşamak istiyor musun? İstiyorsan al sana teklif. İstemiyorsan günah bizden gidecek..
Kıbrıs için; iki toplum bir arada, beraber yaşamak istiyorsa, bunun için en uygun çözüm tarzı üç bölgeli, iki toplumlu tek devlettir.
Bomba düştü. Büyük sessizlik. Tısss yok. Ardından iki tarafta panik. Bütün ezberler bozuldu çünkü. Kıbrıs’ın yüzde yirmi beşi Türk Bölgesi, yüzde yirmi beşi Rum bölgesi yüzde ellisi ortak bölge olacak.
Türk bölgesinde Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’den Türk’ler; iç işlerinde ve Türkiye ile ilişkilerinde "Tam Bağımsız" olarak; diğer ülkelerle ilişkilerinde ise sosyal ve kültürel yönden "Tam Bağımsız" olarak; ekonomik yönden ortak bölgenin gelirinden Rum bölgesi ile eşit pay alacak şekilde yarı bağımsız olarak; diğer bütün milli güç unsurlarında ortak bölgenin iradesine göre hareket edecektir.
Türk bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden iki zırhlı Tugaydan oluşan bir zırhlı Tümen bulunacaktır. Türk bölgesiyle Ortak bölge arasında tek taraflı serbest geçiş olan sınır olacaktır. Yani Türk bölgesinden ortak bölgeye geçiş serbest, ortak bölgeden Türk tarafına geçiş pasaportlu olacaktır.
Türk Bölgesindeki vatandaşlar ortak bölgede yerleşim dâhil Kıbrıs vatandaşı statüsünde siyaset, ticaret ve diğer bütün vatandaşlık haklarına Rumlarla aynı derecede sahip olacaktır.
Ortak Bölge de; 1960’lı yıllarda Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlüğünde yapılan antlaşmalarla oluşturulan Kıbrıs Cumhuriyeti bütün kurum ve kuruluşları ile çalışmaya başlayacaktır.
Rum bölgesi ise Türk Bölgesinde olan şartların aynısı ile ve aynı statüde çalışmaya başlayacaktır. Yunanistan şu an adadaki bulunan askeri varlığına kesinlikle ilave güç eklemeyecektir.
İşte üç bölgeli, iki toplumlu tek devletten oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti. Kabul ediyor musunuz? Etmiyor musunuz? Size beş yıllık süre.
Eğer kabul etmiyorsanız; beş yılın sonunda yapılacak referandumla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ya Türkiye’ye 82’inci vilayet olarak ilhak olacak, ya da mevcut şekliyle sonsuza kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak yaşamaya devam edecektir.
Ve bu tarihten sonra masaya getireceğiniz Annan Planı dâhil hiç bir planı ne Türkiye ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kabul etmeyecektir.
Şunu unutmayın ki Barış Harekâtıyla oluşan fiili durumun sağladığı kazanımlardan damarlarında Türk Kanı dolaşan hiç bir Türk’ün vaz geçmesi mümkün değildir. Kıbrıs Türkü entrikalarla vaz geçirilse Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vazgeçmesi mümkün değildir.
Zira o zaman Barış Harekâtında şehit verdiğimiz gençlerimizin ruhları sızlayacaktır. Ve tarihimiz vaz geçenlere hain diyecektir. Daha da önemlisi herkes vazgeçse bile Türk Silahlı Kuvvetleri buna asla evet demeyecektir. Çünkü Türk Ordusu Mustafa Kemal’in Ordusu’dur.
Bu tek plan mıdır? Değil. Türkiye’nin açacağı başka kartlarda vardır. Bu kartları açmasının en önemli sebebi de Türkiye’yi uluslararası camiada uzlaşmacı olmadığı iddiasını ortadan kaldırmak, tam aksine Rumların uzlaşmacı olmayan yayılmacı yapısını ortaya koyarak yalnız bırakmak ve bu çözüm tarzını kabul ettiği takdirde ise Kıbrıs’ta Barış Harekâtı ile yarattığımız fiili durumun sağladığı haklarımız başka zeminlerde tahakkuk ettirmek olacaktır.
Buyurun ikinci kartı açalım.
Siz Kıbrıs’ta Türklerle beraber yaşamak istemiyor musunuz? Peki, bu Türkler nerde yaşayacak? Beş yüz yıldır bu topraklarda yaşıyorlar. Onların bu tarihini silmeniz mümkün mü? Değil. Bakın sizin Ege’de bizlerle problemleriniz var. Kıta Sahanlığı, Kara Suları, Hava Sahası ve burnumuzun dibindeki on iki ada, Ekümenik Sorunu, Ruhban Okulu, Batı Trakya Türkleri, Türkiye’deki Rum Cemaatinin Sorunları, Pontus hayaliniz, Misyonerlik faaliyetleriniz... Bu liste uzayıp gidiyor.
Bu Kıbrıs’ın tamamını istiyorsanız, Kıbrıs Türklerinin tarihten gelen haklarını kabul etmeniz gerekir. Ve onlara yaşayacak yer göstermeniz gerekir. Verin on iki adayı bize Kıbrıs Türklerini oraya yerleştirelim. Ve on iki ada Türkiyenin olsun. Egedeki bütün problemlerde Kıbrıs problemi ile birlikte çözülsün.
Gelin üçüncü kartı da açalım.
Lozan Antlaşması’nda ki Türkiye’deki Rumlarla Yunanistan’daki Türklerin mübadelesinde İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türkleri mübadele dışında bırakılmıştı. Siz Batı Trakya Türklerine Türk bile demiyorsunuz. Buyurun Batı Trakya’yı verin bize. Biz de sizin Heybeli Ada da ki Ruhban Okulu’nu sizin istediğiniz şartlarda açalım ve baş piskoposunuzun Ekümenik sıfatını kabul edelim.
Ağır mı geldi. Batı Trakya Türklerine özerklik verin biz ona da razı oluruz.
Hiç birini kabul etmezler. Kabul ederlerse de bizim kaybımız olmaz. Ama en azından tarih ve tüm dünya kamuoyu görmek istemese de onların Türkiye üzerinde ki hain emellerini Tanrı mutlaka görür. Ve eminim ki nasıl Osmanlı’ya ihanet ettiği için, Müslüman Türk ordularını Hıristiyanlarla birleşip Yemen çöllerinde kıtır kıtır kestikleri için, Arapları Irak’ta ve Filistin’de Amerika ve İsrail’le birlikte yıllardır cezalandırıyorsa ve önümüzdeki süreçte Arapları başka cephelerde cezalandırmaya devam edecekse bir gün mutlaka Kıbrıslı Rum Palikaryaları da mutlaka cezalandıracaktır. Kanlı Noel Şehitlerimizin, Cengiz Topellerin ve diğer Kıbrıslı sivil ve asker şehitlerimizin ruhu o zaman huzur bulacaktır. Ve Kıbrıs Gazililerimizin başı yerden kalkacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.