- 1633 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SİLAHLARIN GÖLGESİNDE DEMOKRASİ!!!
Öncelikle yazının içeriğine geçmeden evvel, küçük çapta bir duyuruyu yapmış olayım. 15 temmuz akşamından günümüze kadar sosyal çevremde tanıdığım riyakar cahil ve çakma Atatürkçülerin şahit olduğum duyarsızlıkları ve ahlaksızlıkların eleştiren bazı yorumlarım oldu. Bu yorumlarımdan dolayı edebiyat defterden bir hanım kardeşim çok doğru bir tespitte bulunarak şahsımı Atatürkçü olmamakla itam etmiş. Evet onlarla aynı kulvarda olmamak adına şunu açıkça söylemek istiyorum,YALAN, İFTİRA, İNKAR,ve BOZGUNCULUK gibi ahlaksızlıkları Atatürkçülük sanan riyakar insanların anladığı manada Atatürkçü değilim. Öyle bir Atatürkçülüğü ne şahsıma nede onurlu bir Türk insanına asla yakıştırmam. Ancak şunu söyleyebilirim ki, o çakma ulusalcıların Atatürk’ün manevi şahsiyetini Türk örf adetlerine uymayan kendi sapık ve marjinal yaşamlarına alet etmelerine, ilk gençlik çağlarımdan bu güne kadar olduğu gibi bundan sonrada son nefesime kadar ellimden geldiğince ve gücüm yettiğince direnç gösterip karşı duracağım.
10 Kasım 1938 de Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından sonra sistemli bir şekilde yalan ve iftirayla Atayı din düşmanı gibi göstererek her türlü çirkin yaşam tarzlarına alet ettikleri Atatürk, özünde yüksek ahlakı ve aydınlıkçı öğretileri olan İslam dinine bağlı ve saygılı dindar biri olduğu dua ettiği yukarıdaki fotoğrafla sabittir. Onun göstergesi olan bu fotoğraf gibi onlarcası İslam dinine karşı alerjisi olan kesimler için, tüylerini diken diken edecek bir fotoğraftır ama yapacak bir şey yok. Mustafa Kemal Atatürk modern olmakla dindar olmayı bir potada eritip kendi yaşamına uyarlamış güzide bir değerdir.
.............
15 temmuz akşamı asker kılıklı teröristlerin savaş uçaklarıyla Büyük Millet Meclisinin, özel harekat polis merkezinin ve Cumhurbaşkanlığı sarayının önünde bekleyen halkın üzerine bomba yağdırılması, halkın üzerine tankların sürülüp insanların üzerine ateş açılmasının neticesinde son rakamlara göre polis, asker ve sivil 238 insanımızın şehit edilmiştir. Binlerce insanın kolu bacağı kopması pahasına ağır yaralandığı ve halkın onurlu mücadelesi sonucunda o hain kalkışma durdurulmuştu.
Etkisizleştirilen malum darbe girişimi sonrası hükumette doğal olarak halkını ve Cumhuriyeti korumak adına OHAL ve ordunun yeniden yapılandırılması gibi bazı kararlar aldı. Demokrasinin gereği olarak hükumetçe alınan bu karalar kamuoyunda eleştirilip değerlendirdi. Gerçi ülkemizin yaşadıklarıyla mukayese edilemeyecek düzeyde de olsa terör olayları yaşayan Fransa halkının güvenliği adına başta olağan üstü hal olmak üzere aldığı radikal kararlarına demokrasi adına gıkını çıkarmayanlar ülkemizdeki güvenlik önlemlerini kıyasıya eleştirmeleri de kendi içinde tartışılması gereken düşündürücü bir durumdur.
Hükumetin, ordunun yeniden yapılandırmasına dönük aldığı karar, nicelik olarak tartışılsa da nitelik olarak doğru bir karardır. Bizim ordumuzun da mutlaka medeni ülkelerin orduları gibi hukuk devleti prensiplerine göre hareket eden etkin vuruş gücüne sahip bir orduya dönüştürülmesi şarttır Çünkü bizim ordumuz maalesef hantal bir ordudur. Belki darbe yapacak güce sahiptir ama denk bir kuvvetle savaşacak güçte değildir. Hani hep söylenir ya dosta güven düşmana korku salan bir ordu! Evet silahlı kuvvetlerin öyle bir ordu olabilmesi için önce milli ordu olması gerekir. Yani Türk ordusunun birilerinin hibe ettiği hurda silahlarla düşmana korku salan bir ordu olduğunu savunmak biraz saflık olur.
Halkına dönük ‘’hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’’ diyen Atatürk’ten, halkın hakimiyetine müdahale eden darbe ve darbecilere....
Bu ülkenin tam bağımsız Türkiye idealleri olan aydınları 1960 darbesi sonrasında ülke siyasetinin, başını Amerika’nın çektiği emperyalizmin ablukası altında olduğunu söylemişlerdi.Nihayetinde sivil iradeyi istifaya zorlayan 1971 muhtırası ve 1980 askeri darbesi sonrasında cuntacılar da bu gerçeği bir biçimiyle kabul etmiş ve kamuoyundan gelen baskılar sonucunda darbe yapmak için Amerika dan emir aldıklarını itiraf etmişlerdi.
Nihayetinde cuntacıların,emperyalist güçlerin ve siyonist yapıların kapitalist çıkarları için hareket ettiklerini ve aldıkları emir gereği pkk terör örgütü de dahil çeşitli terör örgütlerini şekillendirdiklerini, dini cemaatlere el altından destek olduklarını, toplumda laik, anti laik (laiklik karşıtlığı) üzerine çatışmaların zeminini hazırlayıp ülkenin dibine dinamit yerleştirdiklerini söyleyen ve bu tehlikeye dikkat çekmek isteyen ülkenin bir avuç yürekli aydınları, başta çakma ulusalcılar olmak üzere toplumun bir kesimi tarafından dışlamışlardı. Yani ne moskofluğunu bırakmışlardı ne dinsizliğini hatta asker ve ordu düşmanı olarak suçlanmışlardı, kısacası atmadıkları yalan ve iftira bırakmamışlardı.
Üstelik seksen darbesi sonrasında bu gerçekleri görüp dile getiren ülkücüler de olmuştu.
Neticede CIA ajanlarının talimatıyla ülkücüler de dahil Atatürkçü oğlu Atatürkçü öğretmen, öğrenci, doktor, mühendis, işçi vesaire kim varsa toplumun her kesiminden gencecik insanları siyasi düşüncelerinde dolayı sudan sebeplerle içeri atılmışlardı. O yurt sever insanlar hapishanelerde işkenceden geçirilip katledilirken, toplumun bir kesimi ve özellikle de siyonist yapıların işbirlikçisi olan ulusalcı kesimler o cuntacıları ayakta alkışlamışlardı. Kaldı ki bu gün ülkemizde olumsuzluk anlamında ne yaşanıyorsa geçmişteki darbeler döneminde tohumu ekilmiş sistemli olaylardır.
Çok şükür ki bu gün toplumun hemen her siyasi kesimden insanları emperyalist güçlerin ne kadar tehlikeli olduğunu anlamış durumdalar.
O hapishanelerde kaza bela hayatta kalmış insanlarca deniliyordu ki, askeri vesayete dayalı despotik uygulamalardan kaynakla baskıcı yaşam koşullarından dolayı toplumun geneli sindirilmiş, susturulmuş gerçekleri görse bile ses çıkartamaz hale getirilmiştir. İyi de, aradan yaklaşık kırk sene geçmiş o kadar mücadele verilmiş olmasına rağmen toplumun bir kesimi halen aynı kafa da ne tuhaf?! Ordunun Atatürkçü yapısının bozulduğunun farkında bile değiller. Atatürk düşünmüş ya bizim düşünmemize gerek yok mantığıyla düşünme yetkisini kaybetmişler ve iç güdüleriyle hareket ederek marjinal yaşam tarzlarını kesintisiz sürdürüyorlar. Ülke umurlarında değil.Sonra da kuş kadar beyinleriyle ordumuza dokunmayın türünden geyik muhabbeti yapıp ahkam kesiyorlar. Aslında tek dertleri 15 temmuz sonrası yaşananları fırsata çevirip mevcut hükumeti aldığı kararlardan dolayı köşeye sıkıştırmak ve bel altından vurmaktır. Yani gerçekte ne, Atatürk ve ilkeleri nede Atanın manevi şahsiyeti umurlarında değil.
Öyle ki, sadece iç güdüleriyle hareket eden bu kesimlere denilse ki, tamam ulan! Bu hükumet gidecek ve sizde marjinal yaşam tarzınızın kesintiye uğrayacağı korkusunu kapılmadan edepsiz hayat şeklinizi aynen sürdüreceksiniz, ancak bir şartla!’’ Bundan sonra Atatürk’ün adını asla ağzınıza almayıp içki masalarında meze yapmayacak ve hiçbir şekilde pis işlerinize alet etmeyeceksiniz. Onun yerine televizyon dizilerinde boy göstermiş şu meşhur maymun Çarli’nin fotoğrafını gösterip bundan sonra önderiniz bu, buna biat diyeceksiniz denilse kesinlikle ona biat ederler. Kaldı ki dünyayı ve yaratıcı gücü algılayabilecek zeka düzeyine sahip olmadıklarından Darwin’in evrim teorisine sıkı sıkıya sarılarak maymundan geldiklerini savundukları için Atatürk’e sıraladıkları (zaten yaptıkları başka bir şey yok) o övgü payelerini bu kez maymun Çarli için de hiç utanmadan sıralayıp söylerler. Yani Atam izindeyiz, ya da Atamızın çakmak çakmak bakışları var hele önderimizin bir de muzu soyup yemesi var ki, hayran olmamak elde değil şeklinde övgüler sıralarlar ki, buna da hiç şaşırmamak gerekir. kaldı ki, ülke kan gölüne dönmüşken ve Cumhuriyet rejimi tehlikeye girmiş durumda iken, hiç bir şey umurlarında olmayan ve tek dertleri barlarda gece kulüplerinde eğlenmek olan bu boş insanlardan başka bir şey beklemek kapasitelerini zorlamak adına büyük haksızlık olur. Fakat bir konuda haklarını teslim etmek gerekir muhtemelen gittikleri gece kulüplerinde kadehlerini kaldırıp hep bir ağızdan onuncu yıl marşını okumuşlardır. Yoksa onuda mı okumadılar? Yok canım artık o kadar da değildir her halde, çünkü bu sözde ulusalcıların çakma Atatürkçülükleri genelde alemci ortamlarında çakır keyif olduklarında milli duyguları kabarıp öne çıkar ama! bu sefer o da mı olmadı?!’’ ilginç! Yoksa gerçek Atatürkçü olma yolunda evriliyorlar mı ne?!’’
Belki yaşadığım sayısız hayal kırıklığından olabilir bilemiyorum ama şu çakma kesimlerin gerçek Atatürkçü olma yolunda evrileceklerini hiç sanmıyorum.15 temmuz sonrası sosyal çevremde tanıdığım azımsanmayacak sayıdaki, sözde ulusalcıların üzerinden baktığım da çakma Atatürkçü kesimlerden bir hıyar olmayacağına iyice kanaat getirdim. Öyle ki,yoğurda doğrasan yoğurdu bozarlar yani onlardan cacık bile olmaz.
Çarli’den tek farkları boş konuşmaları.
Serhat BİNGÖL 05.08.2016
YORUMLAR
Ya siz ve sizin gibiler ne biçim insansınız anlamakta zorlanıyorum gerçekten.
Bu söz ne demek arkadaşım
Öyle ki, sadece iç güdüleriyle hareket eden bu kesimlere denilse ki, tamam ulan! Bu hükumet gidecek ve sizde marjinal yaşam tarzınızın kesintiye uğrayacağı korkusunu kapılmadan edepsiz hayat şeklinizi aynen sürdüreceksiniz
yani bu hükümet mi edepsizliği önlüyor.
Yani bu hükümetten önce insanlar ineğe tapıyordu da bu hükümet sayesinde mi Allaha tapar oldu..Kendinizi toplayın arkadaşım.Çevrenizde gördüğünüz bir kaç edepsiz insanlar için hepimizi bu kefeye koyamazsınız. Evet bu hükümeti eleştiriyorum.. Ve istemiyorum..Bu demek değil ki darbe istiyorum. Ama ben böyle deyince hani o özgür beyniniz hemen bana ve benim gibilere darbeci yaftası yapıştırmakta üstünüze yok.Ülkemizde demokrasi varsa ki sokaklarda avaz avaz bağırıyorsunuz herkes inandığını söylemekte özgürdür. Siz ister beğenin ister beğenmeyin.Bu güne kadar yazdığınız saçma yazıları da gördüm ama bu sefer gerçekten çok ileri gitmişsiniz. Herkesin edebi kendine..Değil bu hükümet veya evveli veya bundan sonrası kim çalarsa karşısındayım. Tecavüzcülerin tarikatların karşısındayım.Eleştireceğim de fikrimi de korkmadan söyleyeceğim de. 12 Eylül darbesinde suçlu suçzsz hapse atıldı.Şimdi farklı mı sizce.. Kurunun yanında yaş da yanmıyor mu? Onlar ne olacak?
Sizden tek ricam bir şeyleri eleştirirken lütfen hakaret etmeden eleştirin ya da kendi inandığınızı ortaya koyun.
Serhat BİNGÖL
Gelelim yorumunuza.
Kibar olmakla hakaret etmek arasında gidip gelmişsin niye?
(‘’Ya siz ve sizin gibiler ne biçim insansınız anlamakta zorlanıyorum gerçekten.’’) derken zorlandığın taraf neresi? Sen benim neyi mi anlamakta zorlanıyorsun? Yani iftira atıp yalan söylememi mi istiyorsun anlamakta zorlanmaman için,doğrusu bende onu anlamadım. Neyse gelelim yazının içeriğine,yazıdan alıntı yaptığınız altaki satırdan şu sonuçumu çıkardın
Öyle ki, sadece iç güdüleriyle hareket eden bu kesimlere denilse ki, tamam ulan! Bu hükumet gidecek ve sizde marjinal yaşam tarzınızın kesintiye uğrayacağı korkusunu kapılmadan edepsiz hayat şeklinizi aynen sürdüreceksiniz
(‘’yani bu hükümet mi edepsizliği önlüyor.
Yani bu hükümetten önce insanlar ineğe tapıyordu da bu hükümet sayesinde mi Allaha tapar oldu..Kendinizi toplayın arkadaşım.’’) Bu sonucu çıkarıyorsun öyle mi? Üstelik benim kendimi toplamamı istiyorsun. Sen daha okuduğun yazıyı özümseyip yorumlamayı beceremiyorsun sonrada kalkıp ülke siyasetini eleştirip yorumluyorsun.Değerli arkadaşım sanırım senin önce kendini gözden geçirmen gerekir.
Sana yardımcı olup yazının genel bir özetini çıkarayım. duyuru bölümünü geçersek noktalama işaretini altındaki kısımda yazının başlığından da anlaşılacağı gibi yazının ana konusu darbelerin demokrasimize ve Cumhuriyetimize verdiği zararlardır. Ancak yazı üç bölümden oluşuyor birinci bölüm; darbelerin arkasında ki gücün emperyalist ülkelerin olduğunu ve amaçlarının darbe yapılamasın sağladıkları o ülkelerin siyasi yapısın ele geçirmek doğal olarak ta sömürmek.
İkinci bölümünde; o emperyalist güçlerin siyonist düşüncelerinin hayata geçmesi için o ülke içinde ki (ordu yargı bürokrasi gibi ) kurumların içine sızmış işbirlikçilerini anlatıyor.
Üçüncü bölümündeyse eleştirel bazda bu gerçeklerin farkında olmayan sahte Atatürkçülerin ülkenin istikbaline dönük duyarsızlıklarını ve sahte Atatürkçü olmalarından kaynakla da ahlaksız hayat standartlarını anlatılıyor.
Yani hükumet eleştirilemez falan filan diye bir söylem geçmiyor. Dolayısıyla sen kendine bu yazıdan ne pay çıkardın, ben de orasını anlayamadım.
Gelelim beğenmediğiniz diğer yazıların içeriğine eğer beğenmediğiniz sözlerim demokrasi mücadelesi veren halkın aşağılanmasına dönük tepkimise. Evet, evinde puf yastığın da oturup, çayını kahvesini yudumlayıp, sonrada meydanlarda tankların önüne yiğitçe çıkan insanları küçümseyen aşağılayan her mahluk yer yüzünde hareket eden en aşağılık yaratıktır. farkındaysan insan bile demiyorum.
Sağlıcakla kal
Serhat üstadım öncelikle yazınızı tebrik ediyorum. ve ne tesadüftür ki hemen hemen aynı cephede savaşıyoruz bende iki gündür resmen sinir savaşı yaşıyorum yazınızda bahsettiğiniz sözüm ona Atatürkçü bir zaatın aşağıda yazı ve yorumlarından bir kaç örnek aldım ki her yazısını okuyamadım bile sinirden...
Atatürk önce Alevi ve Sünni Kürtleri katliamdan geçirip, kendilerini inkâr ettirdikten sonra mecliste ve özellikle de CHP içerisinde yer almaları şartıyla yaşama şansı vermiştir.
Türkiye; Türküm dediği halde Kızılbaş Alevi Türkleri katliamdan geçirmesi neyin Türk ulusçuluğudur? Bu mantığı Ortaçağ anlayışının dışında başka bir yere oturmak mümkün değildir.
Diyanet İşlerinin varlığı, yontulmuş Şeyhülislamlıktır. Modern uluslarda, resmi din kurumu olamaz
Cumhuriyetçilik, İnkilapçılık, Halkçılık, Devletçilik ve Milliyetçilikte dahil hepsi, Türk İslam Sentezinin teorikleştirilmiş halidir. Bu da din, ırk, devlet ve düşünce faşizminden başka bir şey değildir.
Selçuklu ve Osmanlı önce kendi kardeşleri olan Türkmen, Yörük, Çepni, Kıpçak, Peçenek ve Tahtacıları katliamdan geçirmiştir. Diğer halklara yapılanları saymaya gerek bile duymuyorum.
Eğer emperyalist güçler Anadolu’nun paylaşılmasında rahatlıkla anlaşmış olsalardı, Türk İslam Milliyetçileri, Türkiye’de bu kadar büyüklükte bir ülke hayal bile edemezlerdi.
Her ne şekilde olursa olsun, mevcut ortamın boşluklarından faydalanarak var olmaya çalışan Cumhuriyetçiler, devleti inşa ederken, bilim ve demokrasiden uzak, tamamen despot ve gerici bir yapı oluşturmuşlardır.
Cumhuriyetçiler sürekli kocaman yalanlara dayanan içi boş propogandayla, en az yedi emperyalist ülkeyi yendikleri yalanını ilke haline getirmişlerdir.
Yapılan tek şey, sadece devletin resmi dilini Türkçe kabul edip, Latin Alfabesini kullanmak ve de kılık kıyafet değişikliğinden başka bir şey değildir. Halbuki Anadolu’da yaşayan Rum, Ermeni ve Aleviler zaten çağına göre normal bir giyime sahiptiler.
Osmanlı’nın emperyalist amaçlar uğruna başkalarının topraklarını işgal etmesini, kahramanlık olarak görmeleri en iğrenç düşüncelerinden sadece bir tanesidir. Bu konuda bile ne kadar temelsiz oldukları açık şekilde görülmektedir.
İşte bu kişi daha düne kadar Atatürkçü olduğunu vatansever olduğunu savunuyordu. benim duyurum ve bazı duyarlı gerçek vatanseverlerin ifça etmesi ile ne olduğu meydana çıktı. Sağ olsun sayın Ansızında gereğini yaptı
çakır-bey tarafından 8/5/2016 6:34:09 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
Malum şahısla ilgili kendi sayfanızdaki yazınızı okudum size yorumda yazmıştım ancak hem şahısın üyeliği silinmişti, hem de sanırım sizin duyuru başlıklı yazınız. Öncelikle sizin duyarlı yüreğinizi gönülden kutlarım. Normalinde düşünce farklılıklarına çok önem veririm ve düşünce farlılıklarının zenginlik olduğuna inanırım. Ancak yalan ve iftira işin içine girince o zaman olayın rengi değişir. Doğal olarakta kişinin hakettiği tepki neyse onuda sonuna kadar uygulanmasından yana olmak gerektiğine inanırım. Bu nedenle sevgili Habib kardeşimide tebrik ederim.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Ordumuza hantal ve içi boş bir ordu dediğiniz anda yazıyı okumayı bıraktım.
Bu hantal ve içi boş ordu darbeyi önledi.
Elbette sokağa çıkan halkın ve polisin de yardımı oldu.
Bir kaç bozuk asker çıktı diye bir ordu, okulu, hastanesiyle birlikte yok edilemez.
Bana göre bu yok ediş, hem de darbe düzenleyicilerinin yaptığı plân doğrultusunda yapıldı.
Bu gidiş, yani yeni düzenleme, yurdunu, askerini seven milletimiz sayesinde uygulanamayacak..
Bizler sıkıştığı zaman Atatürk'çü olanlardan değiliz.
Öyle ya da böyle yine de bu yola girenlere saygı duyuyoruz.
Serhat BİNGÖL
İlginize yorumunuza teşekkür ederim.
Saygı selamlarımla.
Değerli dostum, dün face bookta bir güncelleme paylaşmıştım. Orada aynen şöyle yazdım: “BAZILARI BİZİ ALLAH İLE BAZILARI DA ATATÜRK'LE ALDATMAK İSTEMEKTEDİR.
BU GÜNLERDE ATATÜRK'ÜN DEMECİYMİŞ GİBİ YAZILIP paylaşılan pek çok şey BU ŞARLATANLARIN UYDURMASIDIR.LÜTFEN İTİBAR ETMEYİNİZ...
ATATÜRK'ÜN HANGİ KONUDA NE DEDİĞİNİ ÖĞRENMEK İÇİN ALLAH RIZASI İÇİN AÇIN "SÖYLEV" İ VE DİĞER CİDDİ YAYINLARI OKUYUN BİR KERECİK. ...”
Yukarıdaki Atatürk resmini görünce bu paylaşımımı burada da tekrarlamak aklıoma geldi. Yok, Atatürk o sözü, söylememiştir demiyorum, dediğim Atatürk’ün imzasıyla paylaşılan o kadar çok uydurma sözler var ki internette tüylerim diken diken oluyor. İŞTE SENİN DE BENİM DE NEFRET ETTİĞİMİZ TİPLER BUNLAR. BUNLAR ATATÜRKÇÜ FİLAN DEĞİL ELBETTE, OLAMAZLAR DA…Atatürkçü olmak için önce VATANSEVER olunmalı…
Yukarıdaki sözünün nerede, ne zaman edildiğine dair bir kaynakça bilmiyorum, bilen varsa öğrenmek isterim. Lakin Atatürk GENÇLİĞE HİTABESİNDE DE aynı minval üzre hitap etmiştir zaten: “Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
Aldanma insanların samimiyetine!
Menfaat gelir her şeyden önce..
Vaad etmeseydi Allah cenneti;
Ona bile etmezlerdi secde !..
Diyen M.Akif Ersoy üstadın ruhu şadolsun.
Bu vesileyle Atatürk ile ilgili yorumlarına da teşekkür ederim… Saygılar
Atatürk ve İslam arasında seçim yapmak zorunda değilsin. Atatürk' e teşekkür et, Allah' a şükret yeter.
Serhat BİNGÖL
Kemal Abim, malum 15 temmuz akşamından günümüze sosyal hayatımdan tanıdığım çakma Atatürkçü insanlarla istisnasız hemen her akşam tartışma halindeyim hoş ben ne söylersem söyleyeyim adamlar duyarsızlıklarından, keyiflerinden santim ödün vermiyorlar ülke yansa umurlarında değil ama olsun ben inatla adam olmaları için uğraşıyorum.
Dün akşam da ülkenin saygın kurumundan emekli bir şahısla tartışmamız oldu. Adam şunu söyleyebiliyor – Ordunun darbe yapmasına engel olsalar ne olacak, talimat verilir. NATO müdahale eder....
İnsanı çileden çıkaran bu ifadesi ile açıkça söylemese de aslında mealen şunu söylemek istiyor. milletin iradesi neymiş yemişim memleketi istikbalini çağırırız adamları ülkeyi işkal ederler olur biter. Yani adam işkal kuvvetlerinden medet umuyor. Samimi söylüyor ve gönülden inanıyorum ki, Atatürk bu gün yaşasaydı bu zihniyette ki insanların canına ot tıkardı. Aynı adam utanmadan ülke insanını cahil olmakla suçlayıp,örneğin;çıplaklar kampının medeniyetin bir ölçüsü olduğunu savunup sağ da sol da Atatürkçülük taslıyor. Sevsinler bunların Atatürkçülüğünü.
Adamların işi gücü atayı din düşmanı ve marjinal bir hayat yaşayan ve o tür hayatların yaşanmasını millete önermiş gibi aktarmak. Doğal olarakta Türk örf adetine uymaya marjinal söylemler insanları ürkütüyor.
Bu yazıyı beni Atatürkçü olmamakla itam eden bir hanım kardeşimin yorumu üzerine alelacele birkaç saatte kaleme aldım.Dolayısıyla yazıda kullandığım resimleri kapsamlı bir şekilde irdeleyemedim. Resimler de üzerindeki yazılarda fotomontaj uydurma olabilir en fazla değiştirim olur biter ama şu hasta ruhlu çakma Atatürkçüleri ne yapacağız açıkçası onu bilemiyorum.
Söyleyecek çok şey var ama hadi şimdilik ya sabır diyelim.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Kemnur
Serhat BİNGÖL
Birlik beraberlik içerisinde hareket edersek hiç kimsenin gücü bu milletin gönlünden ne Atatürk’ü silmeye, nede bu ülkeyi bölmeye yetmez.
Saygı sevgilerimle.
Hocam yazınızda belli başlı üç özellik var
Konunun bam teline dokunmak, zülfü yare dokunmak, fincancı katırlarını ürkütmek diyebiliriz
Kuşkusuz latife yapıyorum da
Daha önce belirtmeye çalıştığım bir husus var
Atatürkçülük veya Kemalizm Atatürk'e değer vermenin, bağlı olmanın birebir zorunlu şekli değil bence
Çünkü Atatürkçülük ve onun sol vari aksanlı olanı olarak Kemalizm şu veya bu açıdan bakarak fakat sonunda başkalarının, bizlerin Atatürkü nasıl anladığı ile ilgilidir
Hatta o devrin, kuşkusuz alanlarında bir değer olan kimi köşe başı aydınlarına nisbetle; Nurullah Ataç'ın, Yakup Kadri'nin, Falih Rıfkı'nın, İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun ya da 1960'ların Yön dergisi muhitinin cuntacı, milli demokratik devrimci aydınlarının tasavvurlarını benimsemek
Bunun dışında, hani farklı dönemlerin hakim siyasi ideolojik jargonu ve yapılanmasının haricinde kelebek sevgisi misali saf berrak bir Atatürk sevgisini Kemalizm olarak anlamak mümkün değil derim
Bu durumda hocam Atatürkçülük bizatihi Atatürk'ün kendisi değil, küçük ve orta boy insanın büyük adamı algılama, anlama yetisine bağlıdır ki, Atatürkçülüğü mutlak surette Atatürk olarak alırsak o vakit herkes Atatürk olur ki, tarihte bir Atatürk gerçeği, olgusu olmazdı o dem
Sözün özü; onlarca Atatürkçülük algısının, kendisini birbirlerinden neredeyse habersiz ve bağımsız olarak dayatması, Rahmetli Nadir Nadi'nin "Ben Atatürkçü Değilim" göndermesi misali bir tepkiselliği ister istemez anımsatır ve haklı kılar kanımca
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
levent taner tarafından 8/5/2016 9:20:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
İnsanı çileden çıkaran bu ifadesi ile açıkça söylemesede aslında mealen şunu söylemek istiyor. milletin iradesi neymiş yemişim memleketi istikbalini çağırırız adamları ülkeyi işkal ederler olur biter. Yani adam işkal kuvvetlerinden medet umuyor. Samimi söylüyor ve gönülden inanıyorum ki, Atatürk bu gün yaşasaydı bu zihniyette ki insanların canına ot tıkardı. Aynı adam utanmadan ülke insanını cahil olmakla suçlayıp, çıplaklar kampının medeniyetin bir ölçüsü olduğunu savunup sağ da sol da Atatürkçülük taslıyor. Sevsinler bunların Atatürkçülüğünü.
Adamların işi gücü atayı din düşmanı ve marjinal bir hayat yaşayan ve o tür hayatların yaşanmasını millete önermiş gibi aktarmak. Doğal olarak ta Türk örf adetine uymaya marjinal söylemler insanları ürkütüyor. Levent hocam yaşadığımız darbe girişimi öyle hafife alınacak bir şey değildi, eğer adamlar başarılı olsaydı kaldı ki cuntacıların ifadelerinde de geçiyor ülkenin rejimini değiştirip Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırıp İran tipi bir yönetimi getireceklerdi. Ama bizim çakma Atatürkçüler olayların boyutunu bile daha kavrayamamışlar onların derdi mevcut hükumetten kurtulmak. ülkenin istikbali umurlarında değil.
Söyleyecek çok şey var ama hadi şimdilik ya sabır diyelim.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.